Ermeni, gürcü değil; olay fikri fikri! Ulan insan mı ona bak. Ondan sonra baktın Türklere ileri-geri laf ediyo, laftan da anlamıyo, o zaman de ki "ben sevmiyorum lan seni!"... ama atıyorum bir adam ermeni ve orada kendi halinde takılırken, sen gidip arkadaşlarınla muhabbetinde "ulan şu herif de ermeni dölü bilmemnesine bilmemne" dersen; bu senin psikolojik hastalığındır. Çünkü aynı kişi için senin ticari bir işin olsa, o sevmediğin "ermeni'yi" el üstünde tutarsın. Birbirimizi kandırmayalım...
(bkz: hobbit) Emin olun The lord of the rings'in hatırı olmasa hobbit serisinin 2.ve özellikle 3.filmine asla bu kadar ilgi olmazdı. Ben ki acayip severim lotr'u ki akabinde hobbit'i; ulan 3.filme dayanamadım bile lan! 6 filmin tartışmasız en kötüsü... Ama işte; Lotr'un hatrı var, ne dicen?...
Gecenin şarkısı markısı kimindir
Hangi şarkısı üstelik
Gecenin şarkısı senin olsun ben istemem
Üstelik o şarkı herkesindir
Çünkü bulutlar konuşur
Kuşlar uyur
Ses uyanır
Şimdi kimindir gecenin şarkısı
Kimi hüzzamdan bir şarkı besteler uykusunda
Otlar büyür
Ocaklara girilir madenlerde
Ne düşler görür insan kim bilir
Kemalistler? Ne kadar da seviyoruz görüşü bize uymayanı yaftalamayı! Neyse. Chp iktidar olsa olabilecekler diyelim mi? Diyelim bakalım:
Mesela... Mesela telefonlarda rahat rahat konuşabiliriz sanırım öyle mi? Doğruları yazanlar, doğru haberleri yapanlar artar belki. Ne dersin? Basın özgürlüğüne kavuşuruz belki de. Hatta belki şu malum "Ak Saray" var ya; "kervansaray" olur birilerine. Konak günü bitince defolup gider de rahatlarız, olabilir mi? Şu 17-25 Aralık karanlığı aydınlanır belki. Hatta o zaman başlık açarsınız; "Chp'nin ülkeyi yeniden feraha kavuşturması" diye. Olabilir mi? Televizyonlarda belki "islam ahlâkı" diye 'rakı' sansürlenip 'öpüşme-sevişmenin' serbest bırakılması saçmalığından kurtulunur.
"Öldürülmesinin" neden olduğuna hâlâ anlam veremediğim rahmetlik. Acaba Muhsin yazıcıoğlu Sistem için nasıl bir tehlikeydi?... Mesela ölmemiş olsaydı neden korkuluyordu, kim korkuyordu en çok? Ya da en az... Bilinmezlik...
Ben değil ama bir arkadaş... Evet, daha çocuğuz; sanırım 90'lı yıllar. Şu pazardan alınan ufak ufak civcivler olur ya, heh işte, sen onlardan bir tanesini al, havaya fırlat, rövaşata çek!
Vay anasını satıyım. Ulan 5-10 metre uzaktan gördüm ama sonrası hiç yok aklımda. Vurabildi mi, vurduysa ne oldu, ıska mı geçti, her şey muamma.
Osmanlı'nın geri gelebilmesi? Yok öyle bir şey. Ha bundan kasıt rte ile oluşturulmaya çalışılan osmanlı ruhuysa, öyle bir şey de yok. Tutmaz yani. Tutmuyor.
Burada osmanlı'ya bok atılacak çok nefretler kusabilirsiniz; ama onlara önerim objektif davranıp bizlere/ülkeye neler kattıklarını da söylemeleri.
Arkadaşlar aradım ama başlık açılmamış. 13 Mart'taki malum olay bundan sonra oluşabilecek diğer olayların önüne az da olsa geçebilmemiz için kötü bir farkındalık oldu. Bu farkındalık ile ben de elimden geldiğince her gün http://turkey.usembassy.gov/warden_information.html isimli siteye bakıyorum ve bakmayan arkadaşlarımın da bu siteyi önemsemesini rica ediyorum.
Bilmeyenler için; bu site ABD Dışişlerinin, başka ülkelere seyahat eden Amerikan vatandaşlarını acil durumlarla ilgili bilgilendirdiği bir site. Baktığınızda 11 Mart ve 12 Mart için uyardıklarını görebilirsiniz Ankara hakkında. Kaldı ki eylem 13 Mart'ta yapıldı. Bu yüzden burada verilen tarihleri biz "1 haftalık" olarak algılıyalım ve tetikte kalalım.
U.S. Embassy Ankara informs U.S. citizens that in light of recent events and the upcoming Nevruz holidays, citizens should be mindful of their security precautions. Nevruz celebrations are anticipated in various locations throughout Turkey on March 17-21. Local authorities have banned large gatherings during select dates over the Nevruz period citing security concerns. Celebrations in Ankara, Istanbul, Izmir, and Adana are expected to take place Sunday, March 21. The celebration in Diyarbakir, traditionally the site of the largest Nevruz festivities, is currently scheduled for March 21. The entire period is expected to see festivities that could be large and/or spontaneous.
ingilizcesi yeterli olmayan arkadaşlar için özetle;
"Son yaşanan Ankara olayından sonra, yaklaşan Nevruz ile ilgili vatandaşlarımız güvenlik önlemlerini dikkate almalıdır. Bu kutlamalar 17-21 Mart arasında Türkiye genelinde çeşitli bölgelerde beklenmektedir."
Üstünkörü yazdım, özellikle 21 Mart Pazar günü için uyarıları var ama dediğim gibi biz bunu 1 hafta olarak algılıyalım ve mecbur olmadıkça kalabalık bölgelerden uzak duralım.
Evet evet, bildiğin montun iç cebinde kocaman sigara paketi vardı ve montun durduğu yer sınıftaki askı. Arama haberi geldiğinde n'apıyodum hiç hatırlamıyorum yılları baz alınca ama orada olduğunu biliyorum. Sonuçta yaklaşık on sene önceki mevzuu mirim... Bu arada buradan genç kardeşlerime sosyal mesajımı da vermek istiyorum.
Ben sigarayı bıraktım dostlarım ki "gün" değil; 1-1,5 saat içinde 6-7 tane sigara içtiğimi de bilirim, düşünün. Ve evet bu salaklıkla övündüğümü de bilirim. Belki hiçbirinizin umrunda değil bu ama en azından biraz olsun erken farkındalık olur diye söylüyorum bunları. Yarın bir gün bu meret size "nefret" duygusunu yaşattığında söylediklerimi daha iyi anlayabilirsiniz. içmeniz de içmemeniz de umrumda değil ama; sağlığınız kendi lehinize. Babamın bir lafı var;
Ulan ne mutlusu be! Yüzümüz gülüyor mu? Evet arada bir belki tebessüm oluyor, hatta belki şaka da yapıyoruz bazen, gülümsetiyoruz. Ama olmuyor. Bilinçaltımızdaki o "öfke/kin/korku/intikam/acı/hüzün" adına ne dersen, onlar bir önceki cümlede saydıklarımın "%100" olmasına izin veremiyor.
Hee ben şimdi bunları yazınca okuyan bir terörist sevici "-heheheh agugu bugagi oh türkler, boji kuji" mi diycek -ki bu söylediğimde bir hakaret yoktur- desin ulan! O hiç sevmedikleri RTE'nin başkanlığına yağ sürdüklerini bilmeyen iki-üç piyonun sevinmesi bir nebze umrumda değil.
Bilinçaltınıza uzun vadede kasırga etkisi yapabilecek psikoloji.
"Olumlama" diye bir şey var duyduğunuzu varsayıyorum. "Zengin olmak istiyorum, evrene yolluyorum" değil ama benim dediğim o ticari malzeme, onu geç. Benim dediğim; "bu işi başarabilirim/özgüven sahibiyim/bugünüm güzel geçicek" gibi ikna olumlamaları. Işte bu olay "bazılarının" söylediği gibi alelade bir şey değil arkadaşlar. Ha tek başına bir gücü de öyle gözle görülür biçimde yok belki ama bak ne diyorum; "gözle görülür biçimde yok." Ne demek bu? Bilinçaltındaki etkisi yadsınamaz derecede var demek. Örneğin;
(Elektrikleriniz bir gece yarısı kesildi ve evde yalnızsınız)
-N'apıcam lan ben şimdi, başlıycam elektriğine de of. nerden izledik korku filmi tam da kesilcek günü buldu şerefsiz! [Bilinçaltı seviyesinde akılda dönenler: cin, peri, hayalet, hırsız, doğal afet vesaire] (Bilinçli hayat: Duvarda istemsizce bir şeye benzetilen varlıklar, "şurdan bir ses mi geldi!?" tedirginliği, ürperen tüyler, uyumak için girdiği yatakta kafayı yorganın içine sokmalar ve bunun sonucunda da büyük ihtimalle uykuda görülecek kabus -ki hatırlanılıp hatırlanılmamasıyla paralel) bu negatif düşüncenin yansıması. Pozitife bakalım ve olaylar aynı şekilde gelişsin;
[Bilinçaltı-Gerçek hayat harmanlaması: "Korku filmi izleyelim dedik hep aynı şeyler biri de demiyo ki aga bu nedir?" tarzı bir düşünce, "oh bee elektrikler gitti tasarruf olur anasını satıyım Hahah" tarzı bir düşünce daha, mum yakıp kitap okuma ya da telefonla uğraşma ve böylece kafayı dağıtma eşittir 0'a yakın olumsuz düşünce; yastığa başını koyduğunda çalan hafif müzik eşliğinde uyuma/telefon-kitap olayını yatakta yapıp uykuya dalma ve gece "Hiçbir şey" olmamış gibi sıradan bir şekilde uyanma]
Bu örnek anlatmak istediğimi tam anlattı mı bilmiyorum biraz aceleye geldiğinden ama siz sözlük yazarlarının is...demeden "boğaz köprüsü!" diyecek seviyede 'bilinçli' olduğunuzu varsayarak üzerinde çok durmuyorum. Bu örnek ne demek? Düşüncen davranışına yansır demek. Ne demek bir daha söyleyelim; "Düşüncen, davranışına yansır."
Özet geçmek gerekirse; maruz kaldığımız her kötü düşüncenin üzerimizde etkisi olduğu gibi, her iyi düşüncenin de etkisi var. O yüzden; "benden bir bok olmaz çok bilmemne'yim" yerine ne diyoruz; "Her şey çok güzel olacak!" - (bkz: Bir Cem yılmaz filmi)
Bak dikkat et, "bakımlı olmak" demiyorum. Nerede acayip derecede fazla makyaj yapan bir kadını gördünüz, anlayın ki kendine güveni epey az. Çoğunlukla şaşmaz.
Tebrik edilmesi gereken bir hareket nasıl oluyor da iki üç kişinin gazıyla pozitif etiketten çok; negatif etiket yiyor? Anlamak gerçekten güç.
Bak, evet o çocukların yaşadığı şehir belki diyarbakır. Hatta bu yazar dostumuzun da yaşadığı yer Belki diyarbakır Ama, emin olun ki her birimiz için de bu böyle olabilirdi. Evet belki yardıma daha çok muhtaç olan daha fazla şehrimiz var, asla yok değil. Ama bu olay bazı şeylerin fitilini ateşlemeye yönelik olmuyor da neden bok atmaya yönelik oluyor anlamak gerçekten güç.
Hee, Evet belki yolladıklarınız onlara "bak apo'muzun bilmemne'sinden" diyerek verilecek bilemeyiz. Belki de gerçek bir iyiniyet. Bu herkesin kendi vicdanına, düşüncesine kalmış. Öyle düşünen dostlarımıza da hak vermiyor değilim bu derece güvensiz bir ortamda. Ama benim bahsettiğim şey bambaşka.
Benim demek istediğim desteklemesen de yerme! Yahu en azından bir mektup, oyuncak vesaire vermek içinden gelmiyorsa -ki insanlık halidir- yerme, eksileme. Kötü şeyler yazacaksan böyle bir başlığa yazma. Evet tamamen haklı olabilirsiniz bazı şeylerde ama bu sizi ateşlemeli. Mesela "Ulan diyarbakır madem başlangıç olcak, ulaşabildiğimiz her yere ulaştıralım şehir gözetmeksizin beh" diyelim. Genişletelim bu güzel fikri.
Ve tabii bir de şöyle bir şey var:
Küçücük bir çocuk düşünün;
Bu çocuk polise, askere, devlete nefret ile büyütülüyor "bazıları" tarafından; beyni yıkanıyor ve bunu engelleyebilecek kimse yok etrafında.
O çocuk bu doktrin ile büyüdüğü zaman sizce güzel bir zihniyetin ürünü mü olacaktır; yoksa elinde keleşle, bombalarla gezen bir zihniyetin ürünü mü?
Bulunduğu yer itibarıyla 2.seçenek daha kafaya yatkın geliyor dimi ülke durumunu da baz aldığımız zaman. Işte yapılması gereken de burada ortaya çıkıyor. O kötü zihniyetin "kötü" olduğunu çocuk diliyle anlatmamız gerekiyor ki o zaman ağaç yaş iken eğilsin. O zaman "biz elimizden geleni yaptık..." anlattık gerçek güzellikleri diyebilelim. Ama böyle hiçbir şey yapmadan oturup, yapmak isteyenlere de bok attığımız zaman, kuşku duymayın ki o kötü zihniyetli kişilerden farkımız kalmıyor.
Iyi duygularımız rafta anlıyorum ama; en azından başkalarının iyi duygularını "hümanistlik" diye yaftalamayalım.
Roma kalecisi Szczesny'nin(Ulan ismi Google'a bakarak yazdım, yanlış olmasın diye teyit etmem yazmaktan daha uzun sürdü) kurtarışları ile acayip prim yaptığı maç olmaktadır.
Dakika 58, 0-0 ve adamın kurtardığı şut sayısı 10'a ulaşmış belki de geçmiştir.