Yerken gözünüzün önüne Afrikalı, karnı şişmiş aç çocukların gelmesiyle zevk alamayacağınız, hatta boğazınızdan geçen her lokmada acı bir tat alacağınız, o güzel zevkini berbat edeceği kesindir. Doya doya yiyiniz, yediriniz.
Gerçek sevgiyi aramayıp da zevk arayan kadınların ait olduğu sınıf. Aynı durum, Avrupalı deyince ağzının salyaları akan aklı fikri uçkurunda olan abaza erkekler içinde geçerlidir.
Bütün kadınlığını net şekilde gösterecek elbiseler giyilmesi abartı olmuyor da, çarşaf abartı oluyor. Mini etek giymek Avrupa özentiliği olarak görülmüyor da, çarşaf Arap özentiliği olarak görülüyor. Gözlerinizin önündeki perdeyi kaldırın artık. Kendinize gelin, sizi orada bekliyorlar.
Kendini beğenmiş olduğu doğrudur. Hiçbir insan kusursuz değildir. Önemli olan, Necip Fazıl'ın kendini ne kadar beğenmesi değil ne kadar nitelikli eserler verdiği ve bu eserlerin günümüzü ve yarını aydınlatmada ne kadar etkili olduğunu düşünmektir. Necip Fazıl'ı eleştirmek istiyorsanız bu işi onun kişiliğiyle, yaşadıklarıyla veya tipiyle değil, ortaya koyduğu fikirleriye ve söylemleriyle eleştirin. Tabi, bilginiz ve aklınız yetiyorsa. Genelde de yetmediği için, her zaman geçmişte yaşadıklarıyla eleştirilmiştir. Kendisini gereken cevabı vermiştir :"Benim geçmişim çöplüktür, ve çöplükleri sadece kedilerle köpekler karıştırır."
Her insan yanlış yapar. Necip Fazıl da yanlışlar yapmıştır. Anamızın karnında olduğumuz gibi, hiç değişmeden öleceğimizi kim söyleyebilir ? Necip Fazıl da yaşadı, yanlışlar yaptı, doğrular yaptı, her yıl, her gün, her saat değişti hepimiz gibi. Yazdığı ideolocya Örgüsü adlı kitap zamanında Avrupalılar tarafından okunmuş ve incelenmiştir. işe bak ki, biz bu kitaptan haberdar bile değiliz. Bilmeyenin halini kendisinden öğren.
Allah insana akıl, idrak ve irade vermiştir, kullanalım diye.
Yaratan'ın verdiği akılla yaratanı sorgulamak ne kadar mantıklıdır ?
Allah'ı düşünemeyiz, varlığına ya da yokluğuna dair net bir çıkarımda bulunamayız.Çünkü, aklımız onu kavrayacak nitelikte değildir.Duygularımız onu hissedecek kadar gelişmiş de değildir.insan acizdir.
Aciz olan insan, Yaratan'ı sorgular.Yaratan'ı akıl nasıl tartsın ? Tartamayınca da insanlar aklının acizliğini anlayacakları yerde, Allah'ın olmadığını düşünüyorlar, cevap buldukları için değil, soruları cevapsız kaldığı için.
Üzüldüğüm şeylerden biri de, babanın zirvesini yaşadığı dönemlerde yaşamamış olmam, çıkaracağı yeni kasetleri heyecanla, dört gözle beklemeyi bilmememdir.
Merak ettiğim, acaba dünyanın başka yerlerinde bizdeki kemalistlere benzeyen muhalifler var mıdır ? Çok okuyorum deyip, karşısındaki insanı cahillikle suçlayan insanlardır bunlar. Doğrudur, okurlar ama Elif Şafak gibi popüler yazarları okurlar. Fikir kitabı okudunuz mu diye soracak olursanız cevap alamazsınız. Gelin, tartışalım deseniz tamam derler ancak daha ilk cümlede küfretmeye başlarlar ve klasik laflarını dizerler. Allah bizlere sabır, onlara hidayet versin.
Üstad Necip Fazıl, bu tipleri çok güzel açıklar : "Allah'a ve Peygamber'e inanıyorum, ama onların sözlerine, emirlerine ve kurallarına uymuyorum. Güneşi isteyip, ışığını istememek, o kadar saçma."
Çocuğu beceriksiz yapmak. En ufak işleri bile, çocuğum zarar görür diye ona yaptırmamanızın ona yararı değil, zararı olur. Gelecekte çok büyük sıkıntılar yaşar. Herkesin becerdiği işleri beceremediğini gördükçe bunalıma girmesi pek de zor değildir.
Hala darbeden medet umanların sözleri işte. Gülüp geçiniz. Ciddiye alınmayacak kadar bilinçsizler. Kemalizm'in son nefeslerini verdiği şu dönemde, ideolojisini yaşatmak için her türlü şapşallığa başvurmalarını gülerek karşılamanız, eğlenmenize yarayacaktır.
Yaz bitti bitecek derken, bari son defa denize gideyim, veda edeyim dersiniz. Arkadaşlarına söylersiniz ancak kimse tamam demez. Hava soğuk derler, yaz bitti derler, sürekli bahaneler üretirler. Siz de tek başınıza gidemezsiniz. işte o zaman, yazın bittiğini anlarsınız.
Modernliği, çağdaşlığı Batılılaşma olarak gören zihniyetin, çağdaşlaşacağız diye içki içmesi, zina yapması ve türlü türlü ahlaksızlıklara bulaşması gayet normaldir. Çağdaşlaşma demek, çağın şartlarına, donanımlarına sahip olmak, yani çağın teknolojisine, silahına sahip olmak demektir. Ne zaman teknolojimizi büyütürüz, kendimizi ekonomik yönden geliştiririz, büyük bir güç olma yolunda ilerleriz, işte o zaman çağdaş diyebiliriz kendimize. Ama bu seferde batıcılar, kara çarşaf teknolojiye engel deyip isyan çıkartırlar. Doğru, bunca yıldan beri çok büyük işler yapacaktınız da, kara çarşaf sizi körebe gibi yaptı, göremediniz hiçbir şeyi. Ama ne beklersiniz bunlardan ? Siz, şapka giyerek batılı gibi olabileceğini zanneden, kadınlarımızı açarak Avrupa'yı geçtiğini hayal ederek günlerini geçiren insanlarsınız. Bu ülkenin başında bir felaket varsa, o da sizin gibilerdir.
Her ideolojik dayatmanın kaderini çok yakında paylaşacaktır Kemalizm. Sovyetler de nasıl Stalin'in ve Lenin'in heykelleri yıkılmışsa, Türkiye'nin putu da yıkılacaktır meydanlarda. Bugünlere ise, kara bir dönem olarak bakacağız.
Kurduğu devletin toprakları haritada çok geniş gözüktüğünden dolayı büyük diye kabul edilmiş kağan. Unutulan şudur ki, Moğol imparatorluğu'nun topraklarının, yaklaşık olarak yarısının Orta Asya'ya ait olması, yani topraklarının yarısı bozkır, boş, dümdüz toprak.
Bir diğer nokta ise, Cengiz Han'ın ve ordusunun yenilmez olduğunu sanısı. Moğol ordusuna bakacaksak şu görülür : Ordunun tamamı atlıdır. Her asker, çocuk yaşta ata binmeyi öğrenmiş, atlarla haşır neşir olmuştur. Yaşam alanları bozkırdır. Savaşçıdırlar. istila ettikleri yerlerdeki kadınlara tecavüz etmekten sakınmazlar, erkekleri, yaşlıları, çocukları, önlerine çıkan canlı ya da cansız her şeyi yok etmekten başka hiç bir şey düşünmeyen bir kafaya sahiptirler. Böyle bir orduyla, bir bozkırda meydan savaşı yaparsanız, büyük ihtimalle kaybeden siz olursunuz. Çünkü, savaşılan yerdeki coğrafyaya ve iklime siz değil, Moğollar alışıktır. Siz savaşı gerek gördüğünüz için yaparken, onlar kendi iç güdülerini tatmin etmek için yaparlar. Susadıkları zaman kan içen bir ordunun karşısında kaç ordu psikolojik yönden yüksek olarak çıkabilir ki ? Moğollar yaptıkları savaşların çoğunu bozkırda yapmışlardır. Zaten ilk başlarda, küçük devletler savaşmışlar, sonra Harzemşahlar ile boy ölçüşmüşlerdir. Harzemşahlıların yaptığı mantıksız manevralar ve hatalar savaşın galibini belirlemiştir.
Evet, büyük bir komutandır Cengiz Han, ama yeterince büyük değil. Napolyon bozkırda doğsa idi, Napolyon olmazdı. Cengiz Avrupada doğsaydı, Cengiz olmazdı. Cengiz, Asya için, bozkır için yaratılmıştı.
Cengiz'in Türk olduğunu iddia edenler var. Belki Türk'tür, belki değil. Bunun bir önemi yok düşünen için. Önemli olan Türk olması ya da Moğol olması değil, dünyaya, insanlığa, Türk'e, Müslüman'a yararı olması. Var mı ? Kendisi ve torunları nice kütüphaneleri, kitapları yakmış, eski uygarlıklardan kalma eserleri yıkmışlardır. Sayısı belli olmayan milyonlar Moğollar yüzünden acımasızca öldürülmüşlerdir. Çok büyük toprakları olabilir, çok büyük bir insan olabilir, ama bu onu Türk yapmamızı gerektirmez. Irkına göre belirleyeceksek insanları, o zaman Bilge Tonyukuk'u sevmeyelim. Bazıları Tonyukuk'un Çinli olduğunu söylerler. Ki Tonyukuk, çocukluğu Çin'de geçmiştir ve Çinliler hakkında bilgi sahibi olduğu için Bilge Kağan'ın bazı yanlış isteklerine sertçe karşı çıkmış ve Türk Devleti'nin daha da uzun ömürlü olmasına vesile olmuştur.
