felsefi etkinlik ''en''likler üzerine kurulmadığından felsefi olduğu sanılıp özlü sözler yığınına fırlatılmış yeni bi sözdür muhtemelen yeni bile değildir söylediği.
merkez çevre ilişkisi adına değerlendirecek olursak gerçekleştirici öznelerin bir isyanı olarak tezahür etme hakkı daima saklı yıkım ve yeniden inşa halisidir.
kasabaların yığınları arttıkça drama kayıtsızlık büyüyor bu nedenle finalini dünya tümelinde hayal etmekten kendimi alamadığım kasaplı kasabalı, insanlı insansız bir film.
çocukluğumda tırmanlışlığım olan güzel ağaç.
üzerinden topladıklarım kadar tatlı dutları bir daha bulamadım iyi ki de bulamamışım çocukluğumdan eksilmesin bugünümde hatırlansın yeter.
ona söylemek istediğim her şeyi ve kendime söylemek istediklerimi de bu şarkıda buluyorum ne zaman tazelemek istesem ikimizi.
yitirmemize mani olan şarkı. yitirmeden dinleyiveriyoruz beraberce.
''güzel günlerimizin bittiğini sanma.'' diyor daha ne olsun.
''bak senin ellerinde hayatımız...'' diye devam ediyor ya şarkı, o zaman ister istemez filme gidiyor aklım ve ''uçan kuştaki güzelliği kaybettik hastayız...'' hatırlıyorum ki hep beraber hastayız,
bu bizi hep beraber umut etmeye zorlarsa iyi, çünkü o filmde yaşamak tarafı ağır basmıştı ölüme birkaç dakika kalmışken bile.
uyanmasına uğraşmış bir film ve yine aynı amaçta bir şarkı yaptırmış canımızın ta içidir o.
yokluğunda kaybolanlar üzerine az biraz düşünecek olursak her ne yapıyorsak onu artık sürdüremeyeceğimizi anlayabilir ve kendisine erişmenin yollarını aramaya koyulabiliriz nihayet kendisi de bir kayıptır.