açıkça söylemek gerekirse yine son maçta şampiyonluğu kaybettiğinin farkında olmayan taraftarın içine düştüğü hatta itildiği durum.
(bkz: fenerbahçe taraftarı)
yeniliklere açıktır. güncelleme esnasında bağlantı koparsa bir sistemin değilde bir aşkın çöküşü izlenebilir.
ayrıca mutlaka anti-virüs programı kurulu olmadır.
ahırda unutulan eşşeğin büyüğüdür. mağduriyetler zincinin başlangıcıdır.
üç kardeş olup en küçük kardeşin de evlenince zirve yapmış olursun. ne kadar anırsanda, çırpınsan da duyan olmaz artık. yine sana hüsrandır, yine sana yalnızlık vardır.
bugün ki anayasanın başımıza nasıl bela edildiğine bakacak olursak her şartta çok çok daha iyi bir alternatif olacak olan yenilikleri görmemek için devekuşu taklidi yapan zihniyettir.
illa darbelerle anayasalar dayatılsın.
illa binlerce masumun kanı aksın.
illa faili meçhullerin gölgesinde anayasa yazılsın..
sayılan yılların sayılamayan yıllarla hiç bitmeyecek savaşının hikayesi gibi daha çok.
önceden gelen her güzel yılbaşının taşıdıklarını bir yıla yayarak yaşamaya çalışırken gösterilen özverinin yerini şimdilerde öz-vermeme almış ve almaya devam etmekte.
azizlerin yalnızlığına gömülüyoruz tüm benliğimizle. geçemediğimiz düşlerimizin hayallerimizin peşinden koşmaya devam ediyoruz. içimizdeki gerçeklik duygusunun bastırdığı suçlarımızı kaybolan hayatlarımızın izlerinde, ölen benliklerimize sığdırmaya çalışıyoruz. korkuların sürüklediği kimsesizliklere dokunamadık. senin yanında hep acı vardı. kaybolduk yine, defalarca bulamadığımız ve kesişen tüm yolların ortasında ölen sözlerimizi sıraladık. gurur, beş harfli iki heceli bu kelime dünyanın en sert duvarıydı aralarımızda. tesadüfe benim inanışım senin inanmayışın habercisiydi sanki karanlık hayatların. sessizlik ve sensizliğin anlamı artık hayattı. susmak erdemmiş ya hiç erdem yoktu. bizi bizden ayıran bizdik boğaziçi değildi. aşkın tüzel kişiliğiyle dalga geçen gerçekler olarak yerimiz hep hazırdı ve belirgindi bu ortaklıkta. ayır bizi bizden ey zalim zaman. sonsuz çilelerin acıları değil hak edilen. çekilen çilelerin sonsuzluğu aslolan. benim için kolaydı çekip gitmek. gittim. düşümden bir şeytan gibi geçti aklımın kanayan düşükleri. en kötü bu muydu? yalnızlım ve kabul ediyorum. yıldönümlerinde bir paslı çivi daha çakmalıyım iyileşmeye yürüyen ayaklarıma.
aslına bakınca nesille alakalı olmayan durumun nesiller ötesinden tezahürüdür.
her eski nesil erkek bir yazara ortalama iki kız yazar düşerken gelen yeni nesiller bu durumu tersine çevirmiş ve her bir erkek yazara ortalama bir buçuk erkek yazar düşer hale getirmiştir.
beklenmedik bir anda verilen beklenmedik tepkiye beklenmedik özlü söz tadında cevaptır, günümüz aforizmasıdır.
şöyle ki; annenin evde verdiğin partiden haberi yoktur, telefonda rapor verilmektedir "herşey yolunda annem annem sen merak etme".. araya zırt diye giren kuzenin kıçını yırtarak "hacııı amcamların oda benim" demesi bu duruma en güzel örneklendendir. "oğlum sıçacak başka tarla bulamadın mı" derler adama.
daha çeyrek finale kalmadan elendi abiler. abiler kendilerini olimpostan inen tanrılar gibi görürken bizleri de ezilesi pis halk olarak görmekteydiler. yanlışı doğruyu ayırt edemeyen, yönetilmesi, sevk ve idare edilmesi gereken koyun sürüsü olarak. şimdi paşa paşa hesap veriyorlar.
şimdi duyuyor gibi oluyorum "28 şubat bin yıl sürecek" deyişini.
neymiş efendim; "ne cennet ucuzmuş ne de cehennem lüzumsuz".
dört kişinin zor sığdığı küçüçük bir balkonda yedi kişi sigara içmeye çalışırken bastıran yağmur üzerimizde besmele etkisi yapmış olup en kısa sürede en çok dağılma potansilini göstermemize sebep olmuştur.
nesildaşımızdır hoşgelmiştir.
yeni yeni renkler katacaktır bu toprak karası gibi siyah bulut isi gibi beyaz hayatımıza.
ayarıca obsesif olduğunu düşündürmektedir gölgede yürümekte iken.
hayırlısı artık her insan evladı gibi o da bir fani, her fani gibi o da bir gün bana gelecek.
yaşam felsefesi haline gelebilecek bir durum.
herşeyi uzaktan izlemek, müdahale etmemek, değiştirmeye çalışmayıp geçip gitmesini izlemektir.
kabulleniciğin üst sınırı hayattan alınan zevkin alt sınırıdır.
sigarayı bıraktıktan sonra bünyenin iştah patması sonucu yeme içme seçiciliğinin ortadan kalkması ve on günde en az üç-dört kilo birden almak.
standartların altında kilon varsa seni kendine getirecektir.
elmacık kemiklerin ortadan kaybolup adamakıllı yüz ifadeleri verebileceksindir.
ama standartların üstünde bir kilon varsa; sigara ve kilo ters orantılıdır.
en çirkin insanı bile güzel yapan gülme eylemi belli bir eşiği geçtikten sonra, şizoid kas kümelerinin istem dışı hareketleri kadar korkutucu olmaya başlar.
bu andan itibaren karizmanın yerlerde sürünmemesi için bir sebep kalmamıştır.
kimine göre otoriteyi sarsan bir hareket gülmek ama hollandalılara göre "gülmeden geçirdiğin bir günü yaşamamış sayılmak" tır.
hollandalılar gibi bir yaşam tarzımızın olmaması da ayrıca sevindirici.
aşık olduğun değer verdiğin her şey ölüp gitmektedir.
sevilenin mutluluğu sevenin gayretindendir. gayret yok çaba yok.
bu sonu olan yaşamda sonsuz duyguların peşinde koşulmayacağını öğrenmektir.
at gözlüğüyle bakanların neyi ne kadar doğru bileceğini derin derin düşündürmektedir.
arayış içine giren her bünyenin mutlak doğruya ulaşabildiğini biliyoruz.
bu bağlamda hak yolu bulması an meselesidir.
aramayanların ve anlamayanların nicesi toprak altında.
paratonerlik yetimin olduğunu düşünmeme sebep olmuştur.
benim gibi başkalarıda vardır biliyorum, her ortamdaki süzmeleri bir şekilde üzerlerine çekmeyi başaran.
göte giren şemsiyenin açıldığını öğrencileri üzerinden yaptığı vize vasıtasıyla kanıtlayan pek değerli bir hocanın, finallerle ilgili kendisine yöneltilen mikrofonlara söylediği naçizane söz öbeği.
aşağı yukarı sigarayı bıraktıktan sonra tekrar başlamak ile aynı nedenlerdir bunlar. kısaca özeltersek.
zayıf bir irade, kevgir gibi gurur, donut gibi onur ve şörölö bir duruş gerektirir.
her şeyin ilk başlandığı zaman ki gibi olacağını sanmak.
daha iyi birini bulamadığını sanmak.
alışkanlıkların ağır basması.
yeniliklere açık olamamak ve alışılagelenden vazgeçememek. vazgeçmeye üşenmek.
burda yapılmışı var mantığıyla yaşamak.
hazır yapılmış olan eski sevgiliye tekrar dönmek.
hafıza kaybı ve pişmanlık...
south park ruhunun en sembolik karakteridir ve şişko değil iri kemikli yapısıyla gönlümüzde yer edinmiştir.
şişman, ırkçı, sadist, ukala ve umursamazdır.
her an yapılmaya hazır şerefsizlikleri vardır.
kenny i fakir diye ezer diğerin yahudi diye.
chessypoof için annesini bile satar.
chp tarzı bir muhalefeti vardır herşeye karşı.
