hikmetinden sual olunmaz amma bana sanki biraz kemalizmin geçmişini çağrıştıran ibretlik bir ayar.
--spoiler--
atatürk için diktatördü diye buyurdu ya; aykırı sözlerle şöhret peşinde koşan kadın gazeteci... ona diktatörü ve diktatörlüğü anlatmaya çalışacağım bugün...
***
- diktatörlüklerde muhalefete tahammül edilmez, hadi oradan, hadi oradan denilir.
- diktatörlüklerde yargı bağımsız değildir. çünkü bağımsız yargıçlar cezalandırılmış ve meslek dışına itilmiştir.
- diktatörlüklerde savcılar halkın değil, iktidarın savcısıdır.
- diktatörlüklerde kitap, dergi, gazete toplatılır.
- diktatörlüklerde basılmamış kitaplar (!) bile toplatılır. bu basılmamış kitapların basılmamış kopyalarını bulunduranlar suçlu ilan edilir.
- diktatörlüklerde fabrika değil, bol bol adalet sarayı ve cezaevi yapılır.
- diktatörlüklerde gazeteciler, aydınlar, bilim adamları, öğretim üyeleri, rektörler, parti yöneticileri, baş eğmeyen komutanlar, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına sahip çıkan hukukçular, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri cezaevine konulur.
- diktatörlüklerde parasız eğitim isteyen gençler bile cezaevine konulur.
- diktatörlüklerde millet sizi vekil bile seçer ama siz yine de cezaevinden çıkamazsınız.
- diktatörlüklerde yargılamalar, cezaevinin içindeki özel duruşma salonlarında yapılır.
- diktatörlüklerde savcılar binlerce sayfalık iddianame yazabilir ama sanıkların savunma hakları kısıtlanır.
- diktatörlüklerde uydurma ve sahte belgeler havada uçuşur.
- diktatörlüklerde iddia makamı iddiasını ispat etmez, sanıklar suçsuzluklarını kanıtlamak zorunda bırakılır. gizli tanık ifadeleriyle kalem kırılır.
- diktatörlüklerde cezaevlerindeki tek kişilik hücreler bile başkente görüntü aktaran kameralar tarafından 24 saat izlenir. cezaevlerinde maddi ve manevi işkence yapılır.
- diktatörlüklerde gazete, dergi dağıtan çocuklar tutuklanır, işkencede ölür.
- diktatörlüklerde muhaliflerin tutukluluk süreleri o kadar uzatılır ki, cezaya dönüşür.
- diktatörlüklerde azılı katiller ve dolandırıcılar bile eğer yandaş ise, en fazla bir-iki ay içeride misafir edilip ağırlanır, sonra serbest bırakılır.
- diktatörlüklerde sadece cezaevleri değil, mahkemelerin duruşma salonları bile başkente görüntü aktaran kameralarla donatılır. duruşmaları başkentten izleyen yetkililer, bağımsız görünümlü savcıların kulağına soru fısıldar ve sorulmasını ister.
- diktatörlüklerde yasalar, sadece muhalifleri bağlar.
- diktatörlüklerde bizimkiler ve onlar vardır. onlar; iş bulamaz, göreve atanmaz, iş kuramaz, çocuklarını dershaneye göndermek için kredi alır ve ödeyemeyince intihar eder. bizimkilerin çocukları hep hastadır; askerlik yapamaz... onların çocukları, üç haftalık eğitimle cepheye sürülür.
- diktatörlüklerde herkesin telefonu dinlenir, internetteki yazışmaları izlenir, girdiği siteler kaydedilir. i̇nternet siteleri kapatılır.
- diktatörlüklerde aykırı ses veren basın-yayın kuruluşlarına ağır vergi cezaları yağdırılır. gazete ve televizyonların yöneticilerine sık sık ayar çekilir.
- diktatörlüklerde yolsuzluklardan, usulsüzlüklerden, diktatörlerin ailelerinin köşeyi dönme öykülerinden söz edilemez. edenin hayatı söndürülür!
- diktatörlüklerde saray soytarılığı kurumu olur ve bu kadro silikonlu, botokslu şarkıcı tayfası tarafından gönüllü olarak doldurulur.
- diktatörlüklerde sadece yandaş medya değil; yandaş sermaye, yandaş sivil toplum örgütü, yandaş baro, yandaş bilim insanları yaratılır ve desteklenir.
- diktatörlüklerde dinci oluşumlar, tarikatlar ve cemaatler özenle korunur ve desteklenir.
- diktatörlüklerde sendikalar ya yoktur ya da göstermelik olarak vardır.
- diktatörlüklerde işçiler, öğrenciler hak arama eylemi yapamaz, bunun için sokağa çıkamaz.
- diktatörlüklerde ille de gösteri yapmak isteyen eylemciler önce biber gazıyla uyarılır, sonra da kışın ayazında buz gibi havuzlara atılarak kendilerine getirilir.
- diktatörlüklerde kadınlar, dünya kadınlar gününde polis tarafından saçlarından sürüklenerek götürülür.
- diktatörlüklerde karikatür bile yasaklanır, çizenin canına okunur!
- diktatörlüklerde diktatör her gün bıkmadan konuşur. bazen günde beş kez konuşur. ama asla dinlemez. hatta kendi davetiyle toplanan parlamentonun gizli oturumunda konuşulanları bile dinlemez.
- diktatörlüklerde devlet yoksul halktan, ödeyebileceğinin çok üzerinde vergi alır. bu paranın küçük bir bölümüyle göstermelik işler yapar ve göz boyar; kalanını kamu ihaleleriyle yandaşlara aktarır.
- diktatörlüklerde sık sık asılsız ihbarlar yapılır.
- diktatörlüklerde bu asılsız ihbarlar gerekçe gösterilerek, devletin en gizli odalarına bile girilir, buralarda elde edilen bilgiler yandaş medyaya aktarılır.
- diktatörlüklerde özgürlük, demokrasi, laiklik, adalet gibi kavramlardan çok sık söz edilir ve bu kavramların içi boşaltılır. hiçbir diktatör, diktatör olduğunu kabul etmez, demokrat geçinir.
desteklediğim kampanyadır. "insan haklarına aykıdır hebele hübele" çıkışları olacaktır yine, bu ülkede hırsızı, tecavüzcüyü sadece çarpık işleyen hukuk sistemi korumuyor.
yeryüzü doktorları derneği, nisan 2000de ingilterenin manchester şehrinde kurulan organizasyon; ingiltere'de, 1089071 numara ile kayıtlı bir hayır kuruluşu (charity) olup, british overseas ngos for development (bond) üyesidir. ayrıca, international red cross and red crescent movement ve ngos in disaster relief anlasmalarına imza koymustur. yeryüzü doktorları derneği, birleşmiş milletler insani yardım koordinasyon ofisi (ocha) ve afet yönetim ve koordinasyon ofislerinin (unoac) eğitim ve tatbikatlarına iştirak ederek, saha operasyonlarında adı geçen kuruluşlara akredite olarak çalışmaktadir. islam konferansı örgütü insani yardım forumuna da üye olan yeryüzü doktorları, operasyonlarında yerel ve uluslararası otoritelerle koordineli çalışmayı ilke edinmiştir. yeryüzü doktorları türkiye şubesi 2004 yılının nisan ayında kurulmuştur. kurulduğu günden bu yana fakirlik, kuraklık, hastalık, savaş, deprem gibi doğal ve insan kaynaklı afet ve felaketlerin kurbanı olan muhtaç insanlara, insani ve tıbbi yardım götüren yeryüzü doktorları kurduğu hastane ve sağlık merkezleri, yürüttüğü sağlık program ve projeleri, müdahale ettiği deprem, savaş ve felaketlerle umut ışığı bekleyen mahrumlara şifa elini uzatıyor.
1.000i aşkın gönüllüsü bulunan yeryüzü doktorlarının temel ve acil sağlık yardımlarının yanında özellikle sahraaltı afrikada doğumsal fistül hastalarının tedavisi için başlattığı "umut menekşeleri projesi", katarakt hastalığına yönelik "afrika göz nuru projesi", filistinde yürüttüğü ve doğumsal dudak-damak yarıklığı ve hipospadyas (yarım sünnet) gibi hastalıklara yönelik "gülümseyen çocuklar projesi", demokratik kongo cumhuriyeti'nde yaygın sürdürdüğü ve ana çocuk sağlığı merkezi, su kuyuları, meslek edindirme ve rehabilitasyon gibi alt başlıkları olan "umut köyleri projeleri" bulunuyor. yeryüzü doktorları, bugüne kadar dört kıtada 20 kadar ülkeye tıbbi ve insani yardım ulaştırmıştır. bunlar arasında, sudan, inguşetya, kongo, filistin, sierra leone, gana, hindistan, kenya, bangladeş, nijer, sri lanka, bosna hersek, ırak, kosova, guatemala, makedonya, endonezya, lübnan, afganistan ve pakistan sayılabilir. teşkilatın türkiye şubesi 2004 yılında "yeryüzü doktorlari türkiye" adıyla kurulmuştur. kurucu başkanlığını dr. ahmet özdemirin üstlendiği derneğin yönetim kurulu: prof. dr. m. ihsan karaman (başkan),dr. kerem kınık (başkan yardımcısı) uz. dr. ali murat yılmaz (sekreter), ecz. murat akbıyık (sayman), ve dr. ilker inanç balkandan (üye) oluşmaktadır.* 23 ekim 2011 van depreminin ardından bölgeye intikal etmişlerdir.
her terör olayından sonra ortaya çıkarak sloganlar atan ve 1-2 gün sesi kısık bir vaziyette dolaşan ergendir. böyle böyle hedefe gitmeye çalışır. gerçi neyi hedeflediği de belirsiz.
artık insanların böyle bir kampanya başlatması lazım, bu sorun çözülene kadar sokakta yatacağız denilmelidir. bugün buralarda bir kaç kişi çıktılar slogan atıp dağıldılar. sadece rahatlamış oldular başka bir bok yok ortada. türkiye genelinde insanlar sokakta yatmalı hiç kimse evine gitmemeli bu gerçekten çok büyük bir sorun. bugün tv'de gördüm bir şehit annesine oğlunun şehit haberini vermek için kapıya ambulans yanaştırıp 3-4 sağlık personeli eşliğinde kadına o kan donduran haberi verdiler. kadın kendini kaybetti. bu bizim annemiz, hepimizin annesi.
hiçbir siyasetçinin götü yemez bunu yapmaya. adam terör örgütünü kurmuş yönetmiş devletle birlikte çalışmış, bir anlaşma neticesinde türkiye'ye teslim edilmiş şimdi de içeride yiyip içip yatıyor paşalar gibi. devlet bahçeli, kemal kılıçdaroğlu, recep tayyip erdoğan. yok bunların birbirinden farkı. zamanında o bahçeli'nin ecevit'in bastonluğunu nasıl yaptığını da gördük. hatta özal, çiller, mesut yılmaz, demirel, cindoruk. tiksiniyorum bu ülkedeki siyasetçilerden.
zamanında atasına dedesine ninesine her türlü rezil saldırıyı yapmış olan moskofları destekleyen mallardır. bunların yaptığı bu mallığı savunanların da başkalarına ikiyüzlü demesi ne kadar alçaltıcı bir davranış değil mi? gerçi alçaklık bunların karakteri olmuş, kime ne anlatıyorum ki? ne de olsa moskofun çocukları.
hagi'ye ait olduğu iddia edilen söz. iddiaya göre şöyle demiş hagi: "alex de kim! ben barça ve real madrid'de oynadım. onun oynadığı en büyük takım f.bahçe. benimle kıyaslanması bile komik."
ötekine tahammülü olmayan askeri düzen ve statüko yanlısı, yasakçı, çağdışı bir parti olan chp'nin er ya da geç yüzleşeceği gerçek. demokrasi tabana ne kadar hızlı yayılırsa chp'nin marjinalleşmesi de o derece hızlı gerçekleşir.
hem bolu dağı'ndaki helikopter kazasında ve hem de muhsin yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasında koordinatları veren amatör telsizci. verdiği koordinatlar genellikle kazaların olduğu alanların tam zıttını gösteriyor. ilginç!