milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini dilediğim bayram. herkesin bayramı kutlu olsun.
6 kasım'ı başka amaçlarla kutlayan mallara da selam ederim buradan. zaten ne demiş ünlü bir düşünür, "büyük takımlar kazandıkları kupaları küçük takımlar yendikleri büyük takımları konuşur."
galatasaray'ın beraberliğiyle neticelenen maç. ama çıkmışlar bazı dangalaklar "heyyo bize gülüyordunuz yenildik diye size ne oldu" havalarında seviniyorlar. ulan mallar, biz berabere kaldık siz yenildiniz bunlar aynı şey değil bakın 3 yaşındaki çocuğa anlatır gibi anlatıyorum beyinsizler. üstelik sizin oynadığınız futbol nire bizim oynadığımız futbol nire.
hikmetinden sual olunmaz amma bana sanki biraz kemalizmin geçmişini çağrıştıran ibretlik bir ayar.
--spoiler--
atatürk için diktatördü diye buyurdu ya; aykırı sözlerle şöhret peşinde koşan kadın gazeteci... ona diktatörü ve diktatörlüğü anlatmaya çalışacağım bugün...
***
- diktatörlüklerde muhalefete tahammül edilmez, hadi oradan, hadi oradan denilir.
- diktatörlüklerde yargı bağımsız değildir. çünkü bağımsız yargıçlar cezalandırılmış ve meslek dışına itilmiştir.
- diktatörlüklerde savcılar halkın değil, iktidarın savcısıdır.
- diktatörlüklerde kitap, dergi, gazete toplatılır.
- diktatörlüklerde basılmamış kitaplar (!) bile toplatılır. bu basılmamış kitapların basılmamış kopyalarını bulunduranlar suçlu ilan edilir.
- diktatörlüklerde fabrika değil, bol bol adalet sarayı ve cezaevi yapılır.
- diktatörlüklerde gazeteciler, aydınlar, bilim adamları, öğretim üyeleri, rektörler, parti yöneticileri, baş eğmeyen komutanlar, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına sahip çıkan hukukçular, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri cezaevine konulur.
- diktatörlüklerde parasız eğitim isteyen gençler bile cezaevine konulur.
- diktatörlüklerde millet sizi vekil bile seçer ama siz yine de cezaevinden çıkamazsınız.
- diktatörlüklerde yargılamalar, cezaevinin içindeki özel duruşma salonlarında yapılır.
- diktatörlüklerde savcılar binlerce sayfalık iddianame yazabilir ama sanıkların savunma hakları kısıtlanır.
- diktatörlüklerde uydurma ve sahte belgeler havada uçuşur.
- diktatörlüklerde iddia makamı iddiasını ispat etmez, sanıklar suçsuzluklarını kanıtlamak zorunda bırakılır. gizli tanık ifadeleriyle kalem kırılır.
- diktatörlüklerde cezaevlerindeki tek kişilik hücreler bile başkente görüntü aktaran kameralar tarafından 24 saat izlenir. cezaevlerinde maddi ve manevi işkence yapılır.
- diktatörlüklerde gazete, dergi dağıtan çocuklar tutuklanır, işkencede ölür.
- diktatörlüklerde muhaliflerin tutukluluk süreleri o kadar uzatılır ki, cezaya dönüşür.
- diktatörlüklerde azılı katiller ve dolandırıcılar bile eğer yandaş ise, en fazla bir-iki ay içeride misafir edilip ağırlanır, sonra serbest bırakılır.
- diktatörlüklerde sadece cezaevleri değil, mahkemelerin duruşma salonları bile başkente görüntü aktaran kameralarla donatılır. duruşmaları başkentten izleyen yetkililer, bağımsız görünümlü savcıların kulağına soru fısıldar ve sorulmasını ister.
- diktatörlüklerde yasalar, sadece muhalifleri bağlar.
- diktatörlüklerde bizimkiler ve onlar vardır. onlar; iş bulamaz, göreve atanmaz, iş kuramaz, çocuklarını dershaneye göndermek için kredi alır ve ödeyemeyince intihar eder. bizimkilerin çocukları hep hastadır; askerlik yapamaz... onların çocukları, üç haftalık eğitimle cepheye sürülür.
- diktatörlüklerde herkesin telefonu dinlenir, internetteki yazışmaları izlenir, girdiği siteler kaydedilir. i̇nternet siteleri kapatılır.
- diktatörlüklerde aykırı ses veren basın-yayın kuruluşlarına ağır vergi cezaları yağdırılır. gazete ve televizyonların yöneticilerine sık sık ayar çekilir.
- diktatörlüklerde yolsuzluklardan, usulsüzlüklerden, diktatörlerin ailelerinin köşeyi dönme öykülerinden söz edilemez. edenin hayatı söndürülür!
- diktatörlüklerde saray soytarılığı kurumu olur ve bu kadro silikonlu, botokslu şarkıcı tayfası tarafından gönüllü olarak doldurulur.
- diktatörlüklerde sadece yandaş medya değil; yandaş sermaye, yandaş sivil toplum örgütü, yandaş baro, yandaş bilim insanları yaratılır ve desteklenir.
- diktatörlüklerde dinci oluşumlar, tarikatlar ve cemaatler özenle korunur ve desteklenir.
- diktatörlüklerde sendikalar ya yoktur ya da göstermelik olarak vardır.
- diktatörlüklerde işçiler, öğrenciler hak arama eylemi yapamaz, bunun için sokağa çıkamaz.
- diktatörlüklerde ille de gösteri yapmak isteyen eylemciler önce biber gazıyla uyarılır, sonra da kışın ayazında buz gibi havuzlara atılarak kendilerine getirilir.
- diktatörlüklerde kadınlar, dünya kadınlar gününde polis tarafından saçlarından sürüklenerek götürülür.
- diktatörlüklerde karikatür bile yasaklanır, çizenin canına okunur!
- diktatörlüklerde diktatör her gün bıkmadan konuşur. bazen günde beş kez konuşur. ama asla dinlemez. hatta kendi davetiyle toplanan parlamentonun gizli oturumunda konuşulanları bile dinlemez.
- diktatörlüklerde devlet yoksul halktan, ödeyebileceğinin çok üzerinde vergi alır. bu paranın küçük bir bölümüyle göstermelik işler yapar ve göz boyar; kalanını kamu ihaleleriyle yandaşlara aktarır.
- diktatörlüklerde sık sık asılsız ihbarlar yapılır.
- diktatörlüklerde bu asılsız ihbarlar gerekçe gösterilerek, devletin en gizli odalarına bile girilir, buralarda elde edilen bilgiler yandaş medyaya aktarılır.
- diktatörlüklerde özgürlük, demokrasi, laiklik, adalet gibi kavramlardan çok sık söz edilir ve bu kavramların içi boşaltılır. hiçbir diktatör, diktatör olduğunu kabul etmez, demokrat geçinir.
çok tanıyorum ben bunlardan. her yeni bölüm sonrası sanki anlaşmış gibi yanıma gelirler abi yine derin devleti deşifre ettiler bu kürt olaylarını israil meselelerini ortaya döktüler der dururlar. lan izlemiyorum amk dizisini her defasında ne anlatıyorsunuz daha? gören de 150-200 bölüm boyunca türkiye kurtuldu her şey halloldu polat dünya başkanı oldu sanacak. mal bunlar ya.
bazı mallar bu kadını sırf türban taktığı için eleştiriyor, onalara zaten bütün türbanlılar batıyor. ben ise bu kadını dırdırından, yüzünü gözünü boyatmasından, yaptığı saçma sapan programlarından ötürü hazetmiyorum. müge anlı, çağla şıkel, hülya avşar, petek dinçöz, lerzan mutlu, seda sayan gibi ekranlardan defolup gitmesi gerekenlerden.
palavradan ibarettir. neymiş, fakirlere yazılmamışmış da mış. ulan mal zaten sadaka fakirlere verilen mal, para, ilim. sadaka muhtaçlara verilir ve bu zaten islam'da beyan edilmiştir. hala daha ne boş boş uzun uzadıya anlamsız yazılar yazıp durursun ki? anlattıkların da zaten birbirinin tekrarı, boş cümleler.
aldığım duyumlar doğruysa, azize ile mecnun içeride anlaşamamışlar, malum parasızlık işte, şekip de arayı bulamayınca mecnun resti çekmiş. çocuklar çıksın oynasınlar demiş, çocuklar da çıkmış oynamış, sonra 27 maçlık yenilmezlik serisi bir varmış bir yokmuş. sedat'ın başka sorunları olduğu için artık maçlarla ilgilenemiyor.
iran kolay lokma diyenler bakınızdaki linke girip biraz bilgi sahibi olsunlar popolarından element uydurmasınlar hiç olmazsa insan biraz araştırma yapar da kimin gücü nedir, bilgi sahibi olur.
iran'ın israil'e vurması durumunda zaten israil nüfusunun yarısı korkudan ölür.
bugün 31 entry girmiş sözlüğe. vay be, çok hızlı gidiyor. bence şutlanması biraz zor. isterseniz moderatörlere bi sorun, adamlar maden buldular bırakırlar mı hiç.
bikinisini arabasının üzerine attıktan sonra kovayı kaptığı gibi su doldurup üzerine deviren ve birazcık da deterjan dökerek dal daşşak araba yıkayan kızdır.