--alıntı-- Jim Jefferies ve Peter O'Fallon ikilisinin yaratıcısı olduğu Legit'in hikayesi, insanlardan pek hoşlanmayan bir komedyen olan Jim'in düzgün bir hayat sürmeye çalışması ile bu yolda atılan yanlış adımları çerçevesinde şekillenecek. Bu sürede Jim'in en yakın arkadaşı Steve ve Steve'in erkek kardeşi Billy onun en büyük destekçileri olacak.
öylesine açılıp dinlenecek bi parça değil bu. yani gülüp eğlenirken hata kaza açtın mı, elinden geldiğince büyüsüne kapılmadan kapat şarkıyı. insanı durduk yerde strese sokuyor.
micheal denen velet saydek'e benziyor. o da böyle sessiz sakindi de damarına bastıklarında ağızlarına sıçmıştı haftalarca en güçlü pokemon ilan edilmişti falan. micheal'dan da böyle üstünkörü bir yetenek bekliyorum. bakış duruş falan bunu istetiyor zorla.
senaristlerde hamilelik ve bebek fetişistliği var sanırım. neyse o değil de bu bölüm, her bölüm gibi kamera açıları mercekleri bakımından on numaradan da bir gömlek üstteydi. aynanın içine girip flashback yaptılar amk daha ne. senenin en iyi dizilerinden kesinlikle.
göt kadar yere sığacam die uğraşırken bir yandan da yorganı yere düşürmemenin formülünü bulmak gerekir bu durumdan kurtulmak için. iki ihtimal var ilki, yorganı uyku tulumu gibi kullanmak, ki bi zamandan sonra gına geliyor, böylece hem ısınmak hem de yorganın düşmesini önlemek. bir ihtimal daha var o da çekyatı açmak amk. üşengeçlik çok fena bir hastalık.
bütün o uyku sersemliğini atmak için alternatif bir yöntem aslındaa ma yine de kot pantolonlara şefkatle davranalım. sıcacık odalarda tutalım ki kullanılıp atılmış havası yaşamasınlar. sonra fena intikam alıyorlar.
sınavdan çıkmışım kafam bomboş bir yandan da arada derede kalan bildiklerimi unutmaya çalışıyorum. uyku sersemine dayanmışım körüğe kafamı direğe vermişim yaslanıp göz dinlendiriyorum.
o ara sarışın bir bayan bindi otobüse, altında siyah bir tayt üstünde kalın bir mont çok da güzel alımlı biri. otobüste yer olmayınca doğal olarak ayakta gitmesi gerekti ve tek hamleyle gitti dayandı körüğe. ben de ufaktan ufaktan kesiyorum ama klasik izmir kızı işte beni sallamıyor.
neyse otobüs yol almaya başladı, ama pek aldığı söylenemez trafik var götüm götüm ilerliyoruz. abla da yerleşme planları içerisinde başını öne eğmiş rahat etmeye çalışıyor körüğün üstünde. her şey de bu andan itibaren başladı zaten, götü başı çok oynamaya başladı. sanarsın titreşime aldı kalçayı.
otobüs dur kalk yaptıkça daha dik durup iyice yaslanıyor. bizim körükteki erkeklere bile o körük batarken insan ister istemez kıllanıyor. ulan dedim göz ucuyla keseyim napıyor bu böyle. başını yerden ara ara kaldırıp etrafına göz attıktan sonra tekrar yerleşme çabaları içine giriyor. baya baya 3 4 er kişisi hatta 1 2 bayan da izliyor bu garipliği. yaklaşık 5 dakka süren bu yerleştirme eyleminden sonra otobüs sola doğru dönerken abla körüğün üzerine yığıldı kaldı. kalktığında da montonu çıkarıp eline aldı.
iki durak sonra indiğinde de bi güzel sigarasını çıkarıp yaktı.
ben merak ediyorum amk. kime gülüyor ulan bu kitle ya da neye gülüyor. dizi, film, şahıs vs vs. şimdi abi gülmeyebilirsin vardır kendine göre geçerli sebeplerin mesela ben ota boka gülen bir insanım. ben tutar cem yılmaz'a da gülerim şafak sezer'in garip triplerine de gülerim. ulan mehmet ali erbil'e bile gülüyorum bazen. komik olduğundan değil o benim saflığım. neyse öyle bir yelpeze amk işte sen hesap et. hadi beni geç ben maldan anlamıyorum diyelim ki. bu maldan anlayanlar cem yılmaz'a gülmüyorsa kime gülüyor.
cuma namazında oluşan vakit namazlarını da eda etme isteği başlığın tamamı. sığdığı buydu.
bir tek bana oluyor olamaz. zaten müslümanlığım büyük günahlardan uzak durmaya çalışıp cuma namazlarını kılmak. ezanı da çoğu sefer müziğin sesini kısmak ve oturma adabımı düzeltmek için kullanırken, vakit namazları insanın aklına dahi gelmiyor cuma namazı hariçlerinde. ne güzel abdestimi alıyorum gidiyorum camiye ibadetimi ediyorum sonra bu huzuru niye her vakti yaşamıyorum diye esiyor. kendimden utanıyorum yeminle. o hissi yaşamak istemek güzel bir şey ama yaşayabilecek durumum varken yaşamamak kötü. halbuki gün boyu evde çömüyorum toplamda yarım saatimi alacak ama işte cuma namazı sonrası gidiyor o istek. yine erteleniyor bir başka ramazana.
15 20 arkadaşın bir araya gelmesiyle başlayıp yaklaşık 50 kilo kadar patatesin tüketilmesiyle sona erer. set üstü ocağın alayında birer tencere vardır bi de ek olarak fritöz çalışır ama sofraya koyar koymaz biter oradakilerin hepsi. öğrenci evlerinde çok sık olur bu partilerden.
maç izliyor kafasında sadece futbol. film açıyor sadece onu irdeliyor. derse geçiyor bütün odak noktası o. uyumaya geçiyor zart diye yatıyor. ulan hatta kafasında göreceği rüyayı tasarlıyor onu görüyor. çok imreniyorum bunlara. dertmiş tasaymış, cebinde 3 kuruş para varmış, sevgilisiyle sorunu varmış evlilik planı gelecek tasası hiçbir şey yok o an kafasında sadece yaptığı iş var. ya hakketten dünya sikime minare götüme felsefesi var ya da sadece anı yaşabilmeyi öğrenmiş artık.
eskiden böyle miydi herkesin bi lakabı vardı ya da takma futbolcu isimleri bunlarla seslenirdik. naifti art niyetlilik yoktu. lakaplar sevilirdi. yarma, civciv, garf, at, ortega, beckham vs. dendiğinde kimin bakacağı belliydi şimdi amk kanka diyorlar 10 kişi birden dönüp bakıyor. x'i kastettiğini söylüyor, öbürleri hüzünlü hüzünlü önüne dönüyor falan. köy kahvelerinde orta yaşlı insanlar bile der oldu kankayı. yahu karısına kanka diyen var yuh amk.
birçok kişinin zaten tecrübe ettiği olay onda şüphe yok da bundaki en güzel detay ise camdan kesilen kız ile göz göze gelinmesi olayı ki onun da yanlışlıkla olma ihtimali %98.2. kız gayet dışarıya bakarken camdan kişiye bakıyor havası esiyor çünkü bakışların odak noktası (tamamen salladım inş tutmuştur) belirsiz.
boxera boşalınca yaşanılabilcek bi olay. aslında zevkli de hani. böyle kuru kuru yapıştıktan sonra yavaş yavaş acıtmadan kafasından boxerı ayırmak. ama eğer yapıştığının farkında değil ve aniden asıldıysanız işte o sakat.