öküz ve hayvan'ı aratmayan met-üst merhabası dergi. hakan günday ismini duydum coştum, birhan keskin dediler durdum, haydar ergülen de gelmiş dediler, o her yerde ama buyursun dedim, sırrı süreyya dediler yok artık dedim, gündüz vassaf'a isim babam olduğunu bağıramasam da elleri, kalemi dert görmesin diye diye okudum, ahmet şık,erdil yaşaroğlu, selçuk erdem... e daha ne olsun dedirtiyorlar adama. say say bitmez anlayacağınız. bir de deniz durukan, didem gülçin erdem,asuman susam gibi kadın şairler didem madak'ı yazmışlar, çok iyi etmişler. tez alına, okunula, bu kadro başka bir dergide bir araya gelmez, gelemez.
şair didem gülçin erdem'in perdesiz'den sonra yayınlanan ikinci kitabı. everest yayınları arasından çıkmıştır. daha dik, daha net bir ses duyduğumuz kitabıdır şairin. bizi de şiiri de utandırmamıştır.
"Olmayanım içinizde" adlı ikinci şiir kitabı Everest Yayınları bünyesinden çıkmış gelmiş, hoş gelmiştir. Bu arada Birgün gazetesi için de çalışıp çabalayarak yanımızda olduğunu, duyarlılığını göstermiş şair kişidir kendileri. Şairliği gibi haberciliğini de sevdik biz.
Demem o ki, bütün kıyıyı köşeyi kucaklamıştır şiirleriyle. Üşenmeyip Olmayanım içinizde'den bir şiirini yazarım buraya ben:
Demir Tozu
beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmet
beni daha başka bir şey olamayacağıma
beni iyi ki size inanmamaya
çok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena
beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardı
dağlardan inip gelmiş olanla
kapalı şeylere hiç sevinmemiştim
dağ yolları gibiydim kim gitse
doğru yerde olmak istemiyordum hikmet
bazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu
kavram olmaya hazır değildim
sizinle olmaya hazır değildim
beni içinizde bir tarladan bildiniz
sizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.
ben de bir kadının boşluğundan doğdum
ben seni geçecek sandım
durunca dedim birazdan gidecek
öyle bir boşluktan olduğumdan
soramadım kimseye hikmet nerede
ama sen o şeye inanıyordun ben yüzüne
sen zalimler demiyordun ama susuyordun
ayaklarını karnına çeker gibi susuyordun
beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordum
birini söylerken duymuştum seni
karıştıracak sakal bulamıyordun ki
yok yok biri bu kadına dur demeli. mahvetti bizi istanbul şiir festivalinde.yoktuk.yokmuşuz aslında.o şiir okudu, biz anladık.neyi mi?aslında olmadığımızı.bir asalet ki sormayın gitsin.herkes telaşlı nereden yer edinsem diye.o sakin.sükun yakışmış.festivale onun için gitmemle alakası yok * daha çok yaz,daha çok duyur sesini bize.
'perdesiz' adlı kitabıyla 2009 Memet Fuat Genç Şiir Ödülünü alan genç, kadın ve şair.üç sıfatı birlikte taşımak zor olsa gerek. ama gayet sağlam duruyor kendisi. ödül töreninde tanışma şerefine nail olmuşluğum, kendisinden şiir dinlemişliğim de vardır. üstüne bir de çok etkileyici şiir okuyor. bir kez dinledim hala toparlanabilmiş değilim, dinlememek lazım * şiiri neyse o da odur. hiç şaşırtmadı beni. sanki içi ne derse gözü katılıyordu. perdesizliği ordan geliyor bence. biraz fazla mı abarttım:) velhasıl, kendisinin adı şimdiden türk şiirinin en iyi kadın şairleri arasında anılıyor. kendisi şairin önündeki cinsi tanım olayını sevmediğini törende belirtmiş olsada *
bir çırpıda piyasadakilere göz atılacak olursa : yasakmeyve, sıcak nal, özgür edebiyat, patika, hayal, akatalpa, şiiri özlüyorum, heves, sincan istasyonu, kurşun kalem, iz'im, varlık, kitap-lık, evrensel kültür, sanat ve hayat, berfin bahar, alaz... gibi isimler sıralanabilir.
psikolojik şiddet göstermekteki maharetleri ile erkek dediğinin beyin iliğine dek düşünsel her bir uzvunu mosmor etmekteki ustalıkları takdire şayandır.
mecidiyeköy de kendine ait bir avukatlık bürosu olan, sesi soluğu çıkmadan da muazzam şiirler yazılabileceğini, hatta daha muazzam şiirler yazılabileceğini kanıtlayan, nedense kuşlu çiçekli hasır şapkalara pek düşkün olduğunu düşündüğüm bayımlı kadın şair.