El öptüren yaşlılardan nefret ediyorum. Zorla çocuğuna öp dedenin/ninenin elini bakayım diyen ailelerden de nefret ediyorum. Sanki her yaşlı saygıdeğermiş gibi hah! bir de elini öptürüyorlar. Adam gençliğinde her türlü boku yemiş yaşlanmış ve sırf senden önce doğdu diye elini öpmek zorunda kalıyorsun ne acı.
bazen ne yaparsan yap olmaz ya işte aslı kızmaz bunun bir örneği. tavırları, işleri hatta giydikleri hiçbiri üstüne olmuyor. aa belki kitabı olmuştur dur bir okuyayım. senden vazgeçmeyeceğim aslı *
Sembolizm yani simge bilimi, “olayların, objelerin (nesnelerin) ve kullanılagelen deyim ve sözcüklerin, daha çok dinsel, felsefi ve estetik açıdan yorumunu yapan sistem” olarak açıklanabilir. Bu tanımdan yola çıkarak sembolizmin amacının, bir sembolün dış görünüşünün ötesinde, kişinin hayal gücü, kültürel birikimi, bilgisi ve bakış açısı oranında, onların içinde barındırdığı gizli anlamları bulması ve dile getirmesi olduğunu söyleyebiliriz.
erdal beşikçioğlu'nu severdim de bu diziyle hayranlığım kat be kat arttı. o deli halleri yok mu o anlarda tv ekranına yapışıyorum. böyle bi oyuncu olmak için her şeyimi verebilirdim. çok iyi çok. aksini iddia eden sümüklüdür. erdal'a laf ettirmem ulen!
acının etkisi kişiden kişiye göre değişiklik gösterir bazısının acısını dindirmeye yeni bir sevgili yeterken bazısı senelerini verir bir köşede oturur ağlar geçmesini bekler de geçmez.
her gün mutlaka bir fincan türk kahvesi içerim hem de şekersiz. ee ne var bunda dediğini duyar gibiyim ben kahveyi hiç sevmem hatta şekersizi midemi bulandırır ama mutlaka her gün içerim keyif almam ama içerim.bilemedim manyak mıyım ki?
yakın zamanda işten ayrıldım göte göt diyemediğim için huzursuz oldum. e onu da çıkaramadım en iyisi gideyim ben dedim. iki gün sonra yeni işime başlıyorum şartları on numara. teşekkürler göt senin sayende.
her gün evden çıkarken ulan geç kalır mıyım otobüs kaçar mı gelen otobüste cama yapışmadan gidebilir miyim ayakta duracak yer bulabilir miyim (bak oturmaktan bahsetmiyorum) endişesiyle koşturan kendime otobüste hoşlanılan kişi? dedim. sonra ben ve kendim kahkahalarla güldük.
(bkz: otobüste akbil verip parasını alamadığın kişiyi bir daha görememek)
yemek yedikten sonra mutlaka "çok yedim yeaa" derim az da yesem çok da yesem mutlaka bunu söylerim. bu benim için elinize sağlık demek gibi. manyak mıyım neyim!
her şey çok kolay oldu. ne sızlandım ne de ağladım! ani bir ölüm ya da kalp krizi gibi kolay. bütün şehir üstüme gelecek, dünyam yıkılacak sanırdım ama olmadı. bitti işte. bir süre giden gelenler oldu. beni anlamaya çalıştılar. bir işe yaramadı. sıkıcı ve kasvetliydi. bazan bütün gün yorganı başımdan aşağı çekip uyudum. bazen de ucuz filmler seyrettim. günler böyle geçip gitti. şimdi iyiyim. sen utanç gecelerinde, ben burda. hepsi bu kadar, sonrası yok. unuttum gitti geberik. unuttum gitti, unuttum gitti!!!
ben akşamları sevmem
akşamlar sorun yaratır
ben konuşmayı da sevmem
gidişler hep o gidiştir
senin geçtiğin yollardan
yalnızlık çıkagelir
ve böyle akşamlarda
içim biraz daha erir
ben seni sevmedim ben seni sevmedim ben yalan söyledim
çok sevdim...
bırak seveyim, rahat edeyim...
git de gebereyim, git de gebereyim, git de gebereyim..
bırak seveyim rahat edeyim..
ım ım ım..
ne sızlandım ne ağladım
sana yalan söylemişler
sen de mutlu sayılmazsın
başka bir sebep göster
sen beni yanlış anladın
kimler gelir kimler geçer
ben de bir melek değilim
bugün canım sevişmek ister
ben bişey demedim ben bişey demedim ben öyle demedim
çok sevdim...
bırak seveyim rahat edeyim.
git de gebereyim, git de gebereyim, git de geberiyim..
bırak seveyim..
ov ov ov rahat edeyim...