sözlüğe bir daha yazmayı düşünmediğim için buraya yazmayı seçtim. son bi kendimi anlatmak. ben gerçekten ilk aşkı, sevgiyi 2012 yılının başlarında tattım. onun haberi yoktu bu durumdan. o sene lise sonda olduğumuz için biraz zor görüyordum. arada sırada. ama bir şekilde iletişim halindeydik. ardından tercihler belli oldu. ankarayı kazandı. ben de ise bir yer gelmemişti. üstelik gelen yerler olduğu halde. bu şoku atlatamadan tam 1 hafta sonra babamı kaybettim. üst üste geldi hepsi. tam somut adımlar atmak isterken önüme hep bi engeller çıktı. sevdiğim insan ankaraya gitti. bende ise o sene ne yaptığıma dair pek fikrim yok. dersaneye gittim, ehliyet aldım, bolca pes oynadım. ölüm acım varken o kıza açılmayı yediremedim kendime. çünkü ölüm acımı yaşayamamıştım. her neyse sene sonu geldi sınavlar bitti konyayı kazandım. sonra konya ya gelmeden önce bir kez görüştük aşık olduğum kızla. çok güzeldi. ama bişey diyemiyordum. o ankaraya gitti ben de konyaya geldim. yine bi kopukluk oldu. uzun bi süre görüşmedik, konuşmadık ama hep kalbimdeydi. tabi arada benim de konuştuğum insanlar oldu ama hiçbiri o değildi. kimisi kısa sürdü kimisi uzun ama olmadı. olmasını istemedim. ikinci senemde ankaraya gittim yanına. ama aklımda var konuşacam artık. yolda sevgilisi olduğunu öğrendim. ankarada ona göre mesafeli hareket ettim. 13 mayıs günü çocuk bundan ayrıldı. ben sürekli yanındaydım. ağlıyordu derdini anlatıyordu. ardından konyaya geldi. güzelce zaman geçirdik ve akşamına geri döndü. o yaz memlekette görüştük birkaç kez ama telefonla sürekli iletişim halindeyiz. ve ben açılmak istediğim zaman 'eğer duygularımızda değişim olursa bu arkadaşlık bitecek' dedi. tamam demek zorunda kaldım ben de. onu kaybedemezdim. her şeyi göze alıp eylül ayında açılmak istedim bana rest çekti. olmadı. ardından bir süre konuşmadık. beni yanlış anladı. mesaj atma dedi. ben de atmadım. 15 ay geçtikten sonra yüzünü gördüm. karşımdaydı. çok özlemiştim. doğum gününde yanında olamayacağımı bildiğim için hediyesini erken almıştım. bu arada mezun olmuştu çalışıyordu. ardından başka bi şehre atandı. atandıktan sonra ona karşı olan sevgimi, duygularımı anlattım. karşı çıktı. 'senden çocuğum olacağını düşünüyorum abes duruyor' dedi. ardından temmuz ayında konyaya yanıma geldi. 2 gün burda kaldı. ben kendi odamda, kendi yatağımda aşık olduğum kızdan siktir yedim. eski sevgilisine gitti. ben bi yandan sinirli bi yandan öfkeli bi yandan aşık bi şekilde onu bekledim. sonra bi yanlışını gördüm aradım. sen ne hakla böyle bişey yaparsın diye. sonra bana dediği laf 'kuyruk acın yüzünden beni aradın ben h.... 'i seviyorum var mı ötesi' dedi. halbuki ondan ayrılmış bişeyler olmuş haberim yoktu olaydan. ama yine ben kötü oldum. ve ben o gün vazgeçmek istedim. ve tesadüf o gün de bana kızın biri yazmıştı. ben vazgeçmek istediğim için aşık olduğum insanı değil, bana mesaj atan kızı düşünmeye başlamıştım. ama aşık olduğum insan bana mesaj atmaya başlamıştı. ve en son 'bana böyle soğuk davranman zoruma gidiyor ben eski ccedricc'i istiyorum bana yine güzel sözler söylesin şiirler yazsın' dedi. ve ben ankaraya yanına gittim. ama malesef buraya yazdığım bi entry yüzünden yine siktir yedim. ve o sinirle aşık olduğum kıza 'benim hayatımda sana yer yok' dedim. bana mesaj atanla 3 aya yakın bi birliktelik yaşadım. ama aklım hep ondaydı. mesaj attım en son. ben seni hep sevdim ve sevecem de. ama senden tek bi ricam var. sen başkasıyla evlensen bu acıyı kaldırabilirim belki ama senin ölümüne dayanamam benden önce ölme dedim. bir süre konuştuktan sonra dediği laf şu oldu: 'birbirimizden uzak durmalıyız. anılar canlanıyor ve sana tekrar bağlanıyorum. ama bu bağın olmasını istemiyorum.' böyle ölmem be sevdiğim kadın bazuka at bana daha iyi olur. yaklaşık olarak 74 aylık sevgimin, aşkımın özeti.
ilişkilerde işin içine yalan girince herşey daha çabuk ilerliyor. ama doğruları, neyi neden yaptığını apaçık bir şekilde anlatınca herşey boka sarıyor. bi türlü olmuyor. ben sadece sevdiğim insana doğruları anlattım kötü oldum. ama yalan söylediklerim ise benim çok iyi biri olduğumu düşündüler. normalde tam tersi olması lazım değil mi ? niye her zaman yalanla, oyunla iyi olunuyor ?
kitap almıştım sana. belki ikimizde aynı yerlerin altını çizerdik. belki aynı cümlelerde uzun uzun düşünürdük. aynı şeyleri hissederdik. birbirimize öfkelenirdik. yani kısaca seninle aynı duyguları tatmak isterdim. olmadı. canın sağolsun.
güldürmeyin bizi bakın allahın adını anıyorum yapmayın böyle şeyler. kendinizi madara ediyorsunuz. daha avrupada elle tutulur bir başarınız yok gelmişsiniz burda laf ediyorsunuz. önemli olan sadece lig değil Avrupada da başarılı olmak. bi anlayın şunu.
birincisi okulum bitmiyor. ikincisi sevdiğim insanla aramızın nasıl olacağı belli değil. üçüncüsü hadi bu ilk ikisi halloldu diyelim evlenecek para yok. ben nasıl evleneyim bu durumda ?
bir insanın günden güne kendini bitirmesidir bana göre. hatta şu şekilde de örnek verebilirim: ''Peki ya oksijen bizi ortalama 70-80 yılda öldüren zehirli bir gazsa ?''. peki bu aşk da bizi günden güne öldüren duyguların toplamıysa ? işin içinden çıkamıyorum.
sevdiğim insanla evlendikten sonra muğla akyaka'da karavanımızda tatil yapmak. sabah erkenden sahilde el ele yürümek ve azmak nehrinin kenarında kahvaltı. kahvaltıdan sonra da tekne turu. bana göre muazzam olur. eğer benimle evlenmek isterse.
başta istediğin üniversiteye göre değişir. puanın iyiyse her türlü şehir dışı mantıklı. hem eğitim olarak hem de hayatı öğrenme konusunda çok büyük tecrübelerin olur. şehir içinde bu hayat koşullarını öğrenmen pek mümkün olmuyor. şehir dışında olunca bir başına ayakta kalmaya çalışıyorsun.
senle geçireceğimiz anlar, saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar var. ve seninle bu zamanı biraz daha uzatmak için alkolü sigarayı bırakacağım. hemde senin doğum gününde. senin doğum günün, benim yeniden doğduğum gün olacak. sen istediğin kadar itiraz et, yaptığım yanlışları yüzüme vur. ben sana olan sevgime, bağlılığıma inanıyorum. ve bu inanç beni ayakta tutuyor.
sırtını yasladığın dağın yok oluyor. hergün evin içinde onu arıyorsun. giydiği kıyafetlere bakıp dalıp gidiyorsun. kafan yerinde olmadığı için birçok hata yapabiliyorsun. sonra baban öldü sen değiştin diyorlar. ben babamın öldüğüne 3-4 yılın sonunda alışabildim. hergün evde bekledim kapıdan içeri girecek diye. anneme üzülmesin diye yanında ağlamadım içime attım hepsini. 1 yıl sonra ben ölüm acımı yaşadım. annemden uzakta. zor, çok zor bişey. ve erken yaşta bir anda kaybetmek daha da zor geliyor.
çünkü çok sevdiğim fenomenin biri aşık olduğum insanın paylaştığı bi gönderiyi sağla solda paylaştı. kızın her an takipçi sayısı artıyor amk. hepsi üst üste geliyor nasıl uyuyacam.