"iyi karneliler" için tatili başlatan, "kötü karneliler" için karne baskısı yüzünden başa olmadık işler açan ve yine haberlerde dinlediğimizde acaba biz hiç mi değişmeyeceğiz düşüncesi çağrıştıran durumlara gebe gün.
denizi gören balkonunda ya da cam kenarında yavaş bir parça eşliğinde bir kitap okumanın karşı konmaz bir zevk verebileceğini tahmin ettiğim sakinleştirici ortam.
ÖR: FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞiLDiR.
ÖR: asla yalnız yürümeyeceksin.
ör: futbolda herşey karşı takımın varlığı yüzünden karmaşıklaşır. (sartre)
ör: futbol sert kızlar için, narin oğlanlara uygun değil. (oscar wilde)
vs vs...
gerçekten anlamsız eylemdir, çünkü bilgisayar gibi yüklersiniz, yüklersiniz. sonra bilgisayarın aksine size hiçbirini geri bildirmez. nereye yükledim der kalırsınız.
"büyük türkiye cumhuriyeti'nin içerisinde bir başka cumhuriyetin yer alma çabası, ata'mıza ve atalarımıza yapılmış en büyük haksızlık ve en büyük saygısızlıktır" ifadesini dillendiremeyenlerin oluşumuna izin verdiği kavram. malesef ki dillendiremeyenlerin başında da büyük(!) medyamız geliyor.
en son geçtiğimiz hafta beyaz show'a katılan, tüm program boyuncaki seyirciye saygısıyla "sanatçı" tanımının bir kez daha karşılığını veren yüce insan, yüce oyuncu, yüce sanatçı.
"büyüksün baba"
milli maçlara daha bolca zaman varken erkenden ortaya çıkması şaşırtıcı reklam. zira milli maçla ilgili gaz verme konulu reklamlar genelde maçın olduğu hafta türerdi birden.
tek sezonluk dizi olmasıyla sakız gibi uzaadan biteceği için takdir edilesi dizi. ayrıca oyuncu kadrosu ve her biri hüzün kesesi müzikleri de çok başarılı.
ya herşeyi kendi kafanızda yeniden başlatırsınız ya da "şeytan duysun sesini" gibi ifadelerin arkasına sığınıp gözünüze bir film şeridi yerleştirirsiniz.
... deyip de her türlü yeni çıkan elektronik aletlere -tabi maddi durum el verdiğince- atlayıp evi bir çeşit teknoloji çöplüğüne dönüştüren tiplerdir genelde.