cayci bombay
138 (şirin baba)
on birinci nesil yazar 4 takipçi 26.18 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    şişme bebekle sevişen adam

    1.
  1. derler ya hiç kimseyi yadırgama, gün gelir aynısını sen de yaşarsın diye..valla tutamayacağım kendimi, yadırgayacağım; hatta bakın yadırgadım.

    arkadaş, bu nasıl bir yokluktur. insan bir plastikle nasıl sevişir aklım almıyor. "e canım biz de şehvet, tutku aramıyoruz; amaç boşalmak" diyenler olacaktır. "bunun için kendinizi bu duruma düşürmeyin, gidin başka yöntemler kullanın daha iyi" diyeceğim ben de.

    (bkz: humans) diye bir dizi var; insanlar ev işlerine, çocuk ve hasta bakımına yardım etmeleri için evlerine robot (insandan farkları yok görüntü olarak) alıyorlar. robotların her iş için ayarlanmış modları var. tahmin edileceği üzere seks modu da yüklenmiş durumda. adamlar&kadınlar bir süre sonra robotları arzulamaya başlıyor. birbirleri ile olan iletişimsizlikleri onları robotlara itiyor, ama sonra ne oluyor? mekanik ve duygusuz sevişme tatmin etmiyor; özellikle kadın cinsi ilgi istiyor, şefkat istiyor, aşk istiyor.

    demem o ki, boş verin şişmiş plastiklere boşalmayı; biraz emek harcayın, sevgili bulun da aşk yapın. bir kadını gerçekten öpmek, saçlarını okşamak, teninin sıcaklığını hissetmek hiçbir şeye benzemez. bir kadın olarak ben de yapar mıyım diye sorguladığımda, yok diyorum olmaz. duygusuz olmaz..
    4 ...
  2. şahsi tarihime not düşüyorum

    1.
  3. geriye dönüp baktığımda, hatırlamak istediklerimi yazacağım bir başlık olsun istedim. saçma sapan detaylar, aile ve dostlar arasında geçen diyaloglar, ülkeme dair ayrıntılar, abuk sabuk sözler, izleğim filmlerden sahneler, okuduğum kitaplardan kısa kısa cümleler...yani aklıma gelen ve unutmak istemediğim ne varsa yazacağım. umarım fark edilir ve diğer sözlük yazarları da yazarlar. topluca günlük tutmuş oluruz.
    3 ...
  4. fortitude

    1.
  5. büyük britanya yapımı, sky atlantic tarafından yayınlanan dizi. soğuk bir atmosfer, biraz gizem, hafif gerilim, dram, polisiye arayanlar için güzel bir dizi olacaktır.

    küçük bir kasabada geçen olaylar sürükleyici bir şekilde ilerliyor ve bölümler arka arkaya akıyor. sahneler kısa kısa tutulmuş, bu yüzden sıkılmak pek mümkün değil. konusunu zaten okursunuz, benim için önemli olan konudan çok bunun nasıl aktarıldığı. oyunculuklar bu anlamda iyi, kısa sürede alışıp benimsenebiliyor karakterler. bunun dışında en önemli nokta şu; insanı ve hırslarını çok net aktarıyor dizi. dünyanın umurunda olmayan bu kasabada, insanların kendi egolarının ve para hırslarının onları ne hale getirdiğini çok net izleyebiliyorsunuz.

    insanoğlu barınma, yiyecek bulma, aile kurma gibi dertlerini hallettikten sonra; nasıl da bencilliği onu yönetmeye başlıyor. doyumsuzluk, elindekilerle bir türlü mutlu olamama ve yetinememe, her daim başka heveslerin peşinde koşma onu esir alıyor. kutuplarda da olsanız, ekvatorda da olsanız insansınız işte. bu dizide daha çok para , daha çok şöhret, daha çok şehvet ve daha çok "ben" derken insanın nasıl çamura battığını güzel anlatmışlar.

    ilk sezon çabucak bitti, ikinci sezon onayı alınmış. sabırsızlıkla bekliyorum diğer sezonu.
    0 ...
  6. köle ruhlu türk kadını

    1.
  7. biz kadınlar delirmiş olmalıyız! ilk nerede başladı, kiminle başladı bilmiyorum ama türk kadınında köle ruhu olduğu açık. kafamı nereye çevirsem bu kadınlar çıkıyor karşıma. bunların içinde en yakın arkadaşlar, annem, arkadaşlarımın anneleri, tanıştığım birçok kadın vs var. sanki biri bebekken bir program yüklemiş bu kadınlara ve hayatları boyunca böyle olmaları gerektiğine inanmışlar.

    daha ortaokul-lise çağlarında başlıyor bu delilik. "hadi bakalım babana, misafirlere hizmet et" şeklinde ilk tohumlar atılıyor. büyümeye, olgunlaşmaya başladıkça bu misyon daha da yerleşiyor. ahh hele o evlilik denen müessesede, alternatifsiz "erkeğine hizmet etme algısı" yerleşip kalıyor kadında. bu öyle bir gömlek ki, giyiyorsun ve bir daha çıkaramıyorsun. yani istesen de olmuyor, sen artık böylesin.

    en son başıma gelen olay: arkadaşımın annesi, eşinin onu aldattığını öğrendi, maillerinden fotoğrafları da görünce işi tescilledi. onurlu ve gururlu annemiz, anında boşanma davası açtı. o kadar sevindim ki böyle kararlı oluşuna. öyle dik duruyordu ki, gurur duyduk hepimiz. dava günü geldi ve eşiyle beraber mahkemeye gidip boşandılar. peki sonra ne oldu? eve beraber geldiler ve o günden beri de beraber yaşamaya devam ediyorlar!

    adam evden gitmeyi aklının ucundan geçirmiyor, "iyi tamam istediğini yaptın ve rahatladın, artık yolumuza devam edelim" kafasında. evin iki kızı akıllarına mukayyet olma gayreti içindeler. adam mutfakta masaya oturuyor ve "hadi bana yemek koy" diyor eski karısına. ve o kadın hiç gocunmadan devam ediyor ona hizmet etmeye. "tencereden yemeği alıp, tabağına koyamayacak kadar aciz misin be adam!" diyemiyor. "neden evden gitmiyor, neden sen gitmiyorsun, neden hala bu adama hizmet ediyorsun?" diyoruz, "nasıl git denir ki evin erkeğine" diyor.

    arkadaşlarım işten gelip, yemek yapıp, çocuklarıyla ilgilenip; erkeklerini hoş tutmaya devam ediyorlar. yorgunluktan ölmek üzere hepsi. erkeğine iyi bak, ona her daim hizmet et diye kodlanmış bir kere. bunun karşılığında takdir ediliyorlar mı? tabi ki hayır. bir adama neden meyvesini soyar getirir, ağzına ağzına beslersiniz hiç anlamam. annem de yapardı bunu, şimdi çok pişman.

    ben evliliğimde yapmam gerekenleri, görev olarak bilmedim. içimden geldiği için eşime hizmet ettim. baştan tavrım net olduğu için, çok nadir benden hizmet bekledi. alışverişe beraber çıkıldı, yemekler beraber yapıldı çoğu kez, öyle bütün tamir işlerinin peşinde koşmadım, ustaların başında beklemedim birçok kadın gibi. en son annem evinin tüm bakım işlemlerinin peşinde kendi koştu ve bütün ustalarla kendisi muhatap oldu. babam ustaları görmedi bile. o kadar emindi ki, annemin her şeyi halledeceğinden. kadın öyle bezdi ki hayatından, yeni evine hevesle taşınamadı bile.

    tabi köle ruhu taşımadığım ve erkeğime her daim hizmet etmediğim için, evliliğim şahane mi oldu? çok mu takdir edildim? ona da hayır. sonu boşanma. yine de şimdi geriye dönüp baktığımda, "aman da senelerimi verdim, saçımı süpürge ettim" tribine girmiyorum. yeniden evlendiğimde yine hizmetçi kadın profilini benimsemeyeceğim.

    biraz canınızın kıymetini bilin, şu dünyada sizden daha önemli kimse yok. size değer veren, saygı duyan, emeğinizin kıymetini bilen, takdir eden adamlara kıymet verin. onlara zaten içinizden gelerek emek veriyorsunuz ve bu sizi mutlu ediyor. yoksa odun odun adamları yontacağım diye uğraşmayın.

    son bir şey, misafirliğe gelen eşinize dostunuza aşırı hizmet etmeyin. en gerildiğim anlar, daha çayımın son yudumunda "çayını tazeliyim" diye koşturan kadınlar. ya bırakın iki sohbet edelim, niye kasıyorsunuz? iş yerindeki suratsız avukat, dimdik yürüyen doktor, otoriter öğretmensin sen; niye evde kezban oluyorsun.
    3 ...
  8. © 2025 uludağ sözlük