987 654 321 x 9 = 08 888 888 889
987 654 321 x 18 = 17 777 777 778
987 654 321 x 27 = 26 666 666 667
987 654 321 x 36 = 35 555 555 556
987 654 321 x 45 = 44 444 444 445
987 654 321 x 54 = 53 333 333 334
987 654 321 x 63 = 62 222 222 223
987 654 321 x 72 = 71 111 111 112
987 654 321 x 81 = 80 000 000 001
Yukarıda sayılar 1'den başlayıp 9'a kadar gidiyor ama arada sekiz atlanıyordu. Bu defa sekize de yer verip sıralama tersten yapılırsa sürpriz sonuçlar ortaya çıkıyor.
adaletli bir uygulama. ama, dershanelerin engellenemez artışına sebep olacaktır.
eğitim sen'in yaptığı araştırmaya göre:
2002 de dershane sayısı 1900, öğrenci sayısı 600 bin
2007 de dershane sayısı 4200, öğrenci sayısı 1 milyon 200 bin
görüldüğü gibi son beş yıl içerisinde dershane sayısı ile dershaneye giden öğrenci sayısında yüzde yüze varan artışlar olmuştur. katsayı engelinin kaldırılması, meslek liseliler ve imam hatipliler için yeni bir umut kapısı olacaktır.
-Pekala, herkes küçük hanım için biraz para çıksın.
-Haydi, bir dolar at.
-Hayır, ben bahşiş vermem.
-Bahşiş vermez misin?
-Hayır, ben bahşişe inanmam.
... *
senden gelen çok şeyi az görmen, sevgiliden gelen az şeyi çok görmendir. *
sadıkane seven, sevglisine gücünün yettiği bütün şeyleri verse de, yine de az görür ve ondan haya eder.
Söz Sende programının sunucusu Balçiçek Pamir'in programda Dilipak'ın Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili görüşlerini sorması üzerine aralarında şöyle bir diyalog gerçekleşmiştir:
--spoiler--
- Ne düşünüyorsunuz Atatürk için?
- Ben Kemalist değilim.
- Ben hislerinizi merak ediyorum.
- Mustafa Kemal de bir insandır doğru yaptığı şeyler de vardır yanlış yaptığı şeyler de vardır.
- His sorarken sevgi, saygı o bağlamda bir şey var mı?
- Ben insanlara insanlığından dolayı saygı duyarım ama en çok ötekilerin haklarını savunma konusunda çaba gösterenlerden biri.
- O yüzden özellikle soruyorum ben.
- Ben celladımın bile hakkını savunanlardan biriyim, beni öldürmek için kovalayan adamın hakkında şahitlik etmem gerekirse doğru şahitlik ederim.
- O yüzden Atatürk'ü sevmiyorum diye bir kelime çıkmaz yani ağzınızdan.
iki beşiktaş taraftarının fenerbahçe müzesi görevlisine yaptığı şaka.
erkek: ben bir şey soracaktım daha doğrusu söyleyecektim. benim dedem var son arzusu fenerbahçeli bir kupa görmek. müzede kupa var mı acaba? bayan:tabi ki erkek:türkiye kupası var mı? ben onu soruyorum. bayan:son türkiye kupası 1982-1983 erkek:efendim! bayan:o mu? son türkiye kupası erkek:hı hı en son kaç yıldır almıyoruz? bayan:82-83 kupası var erkek:peki paslandı mı o hani paslanmış olabilir mi? bayan:?!..çattt erkek:kapattı
bir kesir olarak ifade edilemeyen sayılara verilen isimdir.
başka bir ifadeyle, birinci dereceden bir denklemin kökü olarak ifade edilemeyen her sayı irrasyonel sayıdır.
o dönemde matematik çevrelerinde hakim olan pisagorcuların, doğadaki tüm büyüklüklerin tam sayılar ve onların birbirine oranları şeklinde yazılabileceğine olan inançları, irrasyonel sayıların ortaya çıktığı dönemlerde çeşitli bunalımlara yol açmıştır.
birim karenin köşegeninin uzunluğu olan kök iki sayısının rasyonel bir uzunluk olmadığını ispat eden ve yine kendisi de bir pisagorcu olan Hippasus bunu sesli olarak dile getirdiği için pisagorcular tarafından öldürülmüştür.
araç ile gayeyi karıştırmayalım.
araç: bir işin yapılmasını veya bir sanatın icrasını sağlayan alet ve maddedir. bir maksata, gayeye erişmeyi sağlayan şey, vasıtadır.
dil burada araçtır.
iyi de biz neden türkçe gibi mükemmel bir dil dururken ingilizce gibi vasat bir dille katılıyoruz?
bunu iyi idrak etmek lazım. bundaki gaye, söylenilen şarkının sözlerinin batılı/yabancı ülkeler tarafından anlaşılmak istenmesidir.
Zaten kürtçe diye milli bir dil de yok. Kelimelerin hepsi türkçe, arapça, farsça, pehleviceden oluşuyor.
1987 yılında St.Petersburg Akademisi'nden Ferdinand Justi'nin hazırladığı 8378 kelimelik sözde Kürtçe sözlükte bakın hangi dillerden kaç kelime var:
3080 Türkçe kelime, 2600 Farsça kelime, 200 Arapça kelime, 220 Ermenice kelime, 108 Kaldanice kelime 60 Çerkesce kelime, 20 Gürcüce kelime,300 kökeni belli olmayan kelime.sadece bu 300 kelime Kürtçe kabul edilmiştir.
asıl meseleye gelelim. hadi kürtçe bir şarkıyla gidelim diyelim. hangi lehçe ile?
Kürtçe diye konuştukları dilde o kadar çok ağız, lehçe, şive var ki; bir kürt diğer kürdü anlamıyor bile. Mesela, Kürtçe Khurmanci konusan birini, bir Zaza-Kirmanci asla anlamıyor.
hüzünlü bir hikayeyi anlatır ah minel aşk.
hat sanatında ağlayan iki göz ve bir elif ile çizilip, hem kahreden aşk hem de kahreden gözyaşının ifadesidir.
ilk harfi olan elif bir hançeri, ikinci harfi ha ise ağlayan iki gözü temsil eder.
aşktan ah çekme anlamına gelen ah minel aşk sevip de kavuşamayanların hikayesini anlatır.
namus Ar.
1. Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık
2. Dürüstlük, doğruluk.
3. iffet
iffet Ar.
1. Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlılık.
2. Doğruluk, namus.
Namusun iffet anlamı Türk toplumunun ahlaktan anladığı özel bir anlamdır.bir kimsenin iki bacak arası, bekareti toplumu ilgilendirmez.dolayısıyla, namusu da ilgilendirmez.fakat ahlak kuralları toplumu düzenleyen kurallar olduğuna göre toplumun genel bakışını ve verdiği anlamı da soyutlayamayız.
şunu da söylemeden geçmeyeyim. namus kelimesi son zamanlarda, bazı ağızlarda çiğnenen, ardından şişirilen, şişirildikçe içindeki boşluk büyüyen ve bir noktaya geldiğinde de çat! diye patlayarak çirkin,anlamsız bir hiçlik sesi çıkaran sakız halini aldı.
matematik okuyan üniversite öğrencilerinin idolü olup bu gençlerin nicklerine kadar uzanmış matematikçi.*
adamın ismini nick olarak kullanıp da bir şeyler yazmamak olmaz.
tam ismi augustin louis cauchy'dir.
Cauchy her şeyden önce, karmaşık bir değişkenin fonksiyonları kuramının yaratıcısıdır.özellikle Cauchy, Cauchy - Riemann denklemleri, Cauchy teoremi, Cauchy integral formülü ve Cauchy esas değeri buluşları, Fonksiyonlar kuramında yapmış olduğu büyük yeniliklerdir.
tek bir teoremi ile kompleks analiz dersinin temellerini atan kişidir.
teoremin kolay anlaşılır olmasına rağmen uydulama alanının geniş olması, konunun anlaşılmasını zorlaştırıyor.zira, kompleks analiz sınavlarının ortalaması 25'i pek geçmez.
iran edebiyatının önemli şair ve yazarlarından biri olarak kabul edilir.asıl adı ebu abdullah müserrifiddün bin muslih eş-şirazi'dir.siraz'da doğduğu için şirazi soy ismini almıştır.Hayatının ilk üçte birinde tahsille meşgul olmuş,ikinci
üçte birini seyahat ile geçirmiş,kalanını da ibadetle hasretmiştir. bostan ve gülistan en tanınmış eserleridir.
her sözü, her hikayesi, her beyti bilgelik doludur.
eserleri manzum ağırlıklıdır.düzyazılı bölümler de aslında bir bakıma mensur şiir niteliğindedir.
her kentin, kasabanın, köyün mutlaka çok ünlü bir delisi vardır.
onları yediden yetmişe herkes tanır.
işte sivaslı heman, sivas'ın böyle bir delisidir.
evet, ama kim bu sivaslı heman? hikayesi ne? derseniz
onu hala öğrenemedim.
o
kafasında uzun sarı bir peruk
üzerinde beyaz ince bir badi
elinde mavi plastik bir kılıç
her daim kepenek caddesinde gezen
deli bir adam.
bir film.adı sonbahar.yalın, sakin ve düşük tempolu.
filmin bütünü kimileri için sıkıcı gelebilir. kimileri için bir anlam ifade etmeyebilir.
ama final sahnesi tek kelime ile mükemmeldir.
film biterken gerilerden bir tulum sesi duyulur, ardından sözlerini anlamayan birinin bile yüreğine değen,
hüzün veren, göz yaşartan
o *
9 dakikalık ağıt başlar.
hiç bitmese dediğiniz anlardandır.
dönen bir mil etrafına yerleştirilmiş farklı büyüklüklerdeki şişme kristallerden oluşan,
müzisyenin parmaklarını nemlendirdikten sonra dönen camlar üzerine sürtmesiyle çalınan bir müzik aleti.
kristal yerine kurşunlu camdan üretilmişleri de vardır.
benjamin franklin tarafından icat edilmiş olan bu müzik aleti kişilerde davranış bozukluğuna yol açtığı için yasaklanmıştır.
ludwig van beethoven'ın kurşun zehirlenmesinden ölümüne, kurşunlu camdan yapılmış bu müzik aletinin neden olduğu söylenir.
'aşk tutulması' anlamına gelen, dinlenilmesi gereken mükemmel bir yasmin levy şarkısı.
özellikle girişteki ezgi sizi alıp başka bir yerlere, belki bitmiş bir aşka götürür.
allah kelamı ile aşk!
allah'a aşk, yarattıklarına yarattığından ötürü aşk.
"yaşadıklarını üç harften görenler, çözemezler gizini. bilmezler ki ayn'ın içi cennet, şin'in içi cehennem ve kaf'ın içi de araftır. cennete gönüllü sürgün, metrelerce kuyrukla girenler, sıra aşkın cehennemine geldiğinde koşarak kaçarlar. lutuf penceresini açmadan yola koyulurlar.
ve araf.
ah araf! ah kaf dağının gizi ve zümrüd-ü ankanın varisi. ne tatlı dil, ne sert bakış. ne gerçek ne yalan. ne var ne yok. araf gözlerin gibi, benim arafım senin adın!"
akıl oyunları
filmin sonlarına doğru yaşlı bir adamın john nash ile konuşmaya başlaması ve john nash'in öğrencisine
"bu adamı sizde görüyor musunuz?" diye sorarak emin olmak istemesi.
bin-jip başroldeki adamın hapishanede gardiyanla aralarında geçen olaylar.
cuma-cumartesi hariç haftanın her günü 23:00-1:00 saatleri arası radyo d'de
şiir programı yapan, şiir severlerin mutlaka dinlemesi gereken büyüleyici ses.
gecenin, yalnız gecelerin, melon şapkası...
melon şapka'nın altına gizlenmiş,ismini kimsenin bilmediği ve bu yüzden de birçok kimse tarafından tanınmayan
mütevazı kişilik.
bedirhan gökçe'nin, ibrahim sadri'nin bilinip onun bilinmemesi üzücüdür.