"ulan hangi video bana sigarayı bıraktırabilir, ampır ampır konuşma da siktir git bi çay koy" denilerek tepki gösterilebilecek andır, zamandır, dedim say, öptüm bay.
mantık olarak ilerlersek aşık olmak için önce dış görünüşün iyi olması, akabinde de kıpırtı dahi olsa biraz zeka olması, erkek olarak adlandırılabilmesi için de bamya da olsa çükü olması gerekir, yani;
o kızlardan birinin istese kaç kişiyi aynı anda idare edebilecek kapasitesi olduğunu bilmemektir. zor üstadım zor, sen ben aldatınca hemen yakalanırız, ama kadın öyle mi, sütyeninde sallandırırlar adamı.
adalet olgusunun en hızlı tecelli ettiği yerdir spor mahkemeleri belki de... ama gel gör ki 1 yıl sonra kartal'ımıza, içinde herhangi bir hile bulunmadığı kör sultan için bile bariz olan ibb maçı için, şike yapmakla suçlanıyor ve ceza veriliyor. tarifsizliğin, mantık dışılığın spor açısından örneğini oluşturacak bir karardır bu uefa için. lakin herkesin işin içinde siyasi birtakım şeylerin olduğunu bildiğini düşünüyorum. olsun varsın, bu tatlı anarşist ruh siyasetin tehditlerine de boyun eğmez, onların köle yapı ve kurumlarına da.
bunca yıllık felsefeciyim, böyle kafa görmedim. necip fazıl'ın felsefeye dair tek bir sistemi yoktur. siyaset, edebiyat gibi alanların felsefe ile ilişkisi vardır, tamam. ama her siyaset ya da edebiyat ile uğraşan filozof olsaydı, afedersin sikini sallasan filozofa çarpardı. her aforizma sıkan filozof olsaydı hele kimler kimler... hem filozofun, hem felsefenin tanımına tekrar göz atmanızı ve yanlı düşüncelerinize felsefeyi alet etmemeniz temennilerimle öperim. niye öpüyorum amk?
Fight club ve batman serisinin de icinde bulundugu bazi filmleri salt aksiyon turu sayanlarin "ergen filmi bu yeaa" diye yaftaladiklari filmlerdir. Zaten bu arkadaslar sadece belgesel izlerler. Cok ergenim dostlar cok, kederler icindeyim.
sempati duyulacak bir şeyin aslında varolduğunu kavrayamamış olaraktan sempati duymaktır.
güzel gülümseyen insanlara sempati duyarım niyeyse, ya da sempati duyduğum insanlar güzel mi gülümser, o değil de babam böyle güzel pasta yapmayı nerden öğrendi? muhtemelen anamdan.
2-3 yıl öncesine kadar "morfinsiz çekilen düş sancıları" facebook sayfasının sıkı takipçisi olduğum, ankara albatros'daki turuna katıldığım ve yazmakta usta olduğu kadar konuşmakta olamadığını düşündüğüm şapkasını kafasından düşürmeyen kişi. edebiyatının okuyucusu olmanın yanında bana kazandırdığı mabel matiz'dir. sayfasında tavsiye edilenlerden gördüğüm mabel matiz'in yüklediği bandları, henüz meşhur olmamış ve albüm çıkarmamışken benim duymamı sağladığı için ayrıca önemli görürüm bu adamı.