solunum makinesine bağlı maraton koşucusunun son yüz metreye girerken yüzünün, ağlayan bir yarasanın kahkahayla gülmesi şeklini aldığı anda hissedilen kekremsi duygulara çalan bir insomnia mahmurluğu etkisi yaratan bir tavuskuşu sahteliğine benzeyen bir karadeliğin en kral kankasının çekim etkisini yaratan yazar. dost yazar dost! *
uzun bir gemi yolculuğudur. gece olunca banka uzanmak, bir sigara yakıp yıldızları seyretmek orgazmdan daha zevkli anlar listesine girebilecek kadar muazzamdır.
hazırlıklı insandır. her an ölecekmiş gibi yaşayan insanın bir kademe üstüdür. ölüm takdiri ilahidir, gerçektir. hiç kimsenin kaçarı yoktur kendisinden. ama seks de en az ölüm kadar gerçektir. o yüzden her yeni günü sevişecekmiş gibi yaşamak bir yaşam stilidir.
ilginçtir. başlık da götüm gibi oldu zaten ama idare edin.
her neyse bugün 4 arkadaş bankanın önünde para çekiyoruz. gerilerden bir ses geldi. kalabalığın arasından bir çocuk belirdi. bana doğru koşarak 'babaaa babaa' diye bağırıp bacağıma yapıştı velet. arkadaşların arasında en çapkın da ben olduğuma göre herkesin içine bi şüphe düştü tabi ve aramızda şu diyalogların geçmesine sebebiyet verdi;
- n'oluyor lan?
/ kim lan bu?
? tüü, şerefsiz!
+ olum naptın lan sen, hayatını kararttın değdi mi?
ben: lan valla tanımıyorum, ne babası amk!
neyse ki gerilerden çocuğun babası koşarak geldi sonunda ve aynen şöyle dedi:
% kavatın sıpası seni, doğru eve!
yani bu tip vb durumlarda çocuğun ebeveyni gelmezse eğer, işin sonu iki ucu boklu değnek olabilir benden söylemesi.