Aklımda tutmam gereken onca şey varken 'allahım niye silinmiyor bu veri kafamdan?' diye isyan ettiren bi acayip ayrıntı. Bu yaşıma geldim daha bi kere işime yaramadı bu bilgi. Daha spesifik uğraşı alanları olanlar için tamam da niye ortaokulda ezberletilir arkadaş bu koordinatlar? O yaşta çocuğun dünyanın bi yerinde kaybolup, yoldaki adama 'pardon ben 36-42 kuzey paralelleri 26-45 doğu meridyenleri arasında bi yere gidicektim de ne taraftan gideyim?' diye sorma ihtimali nedir? Bilemedim ben..
- Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır.(Amasya genelgesi)
- Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.türk milleti, egemenliğini, anayasa'nın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.egemenliğin kullanılması hiç bir surette hiç bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz (1921 anayasası)
- Türk milleti, halk idaresi olan Cumhuriyetle, idare olunur bir devlettir (Prof. iNAN, Afet; Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürkün El Yazıları, Ankara, 1969, s. 352)
- Binaenaleyh, demokrasi prensibinin en modern ve mantıkî tatbikini temin eden hükümet şekli Cumhuriyettir. Cumhuriyette son söz millet tarafından seçilmiş meclistedir (A.g.e.;s.411)
- Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, yaşamın neye bağlı olduğunu bilmesi demektir (nutuk)
- Türk milletinin tabiat ve şiarına en uygun idare Cumhuriyet idaresidir. Bir senelik hayat bu gerçeği bütün açıklığı ile kanıtlamıştır. Türkler demokrat hür ve sorumlu vatandaşlardır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları ve sahipleri bizzat kendileridir (31 ekim 1924 vakit gazetesi)
ve lütfen siz de ağzından bu ifadeler dökülen kişinin bir diktatör olduğuna benim inanmamı beklemeyin.
Okuyunca Atatürkün nasıl bir devlet adamı olduğuna, vakti olsa daha ne tarihler yazacağına dair fikir veren bir anıdır. Kahramanlıkların yerel seçimler uğruna değil *cumhurbaşkanlığı makamının kaybedilmesi pahasına yapıldığında işte böyle bir efsane olunabileceği görülmektedir.
Altemur Kılıç'a ait Atatürk, Filistin ve Kutsal topraklar başlıklı köşe yazısının bir bölümünden alınmıştır.
Bakanlar kurulu toplantısından sonra Gazi'nin huzuruna girdiğini ifade eden Hasan Rıza Bey, Atatürk'ün kendisine Suriye ve Lübnan konusunda anlattıklarını şöyle nakletmiştir;
1937 Ocak ayında istanbula gelen Atatürk, beni Park Otele çağırttı. Gittiğimde kendisini sıkıntılı bir halde buldum. Bir şeyler söylemesini bekliyordum ki, dudaklarından şu cümleler döküldü:
... paşa biliyor musun ki ben, Cumhurbaşkanlığını bırakıp, Hataya çete reisi olacağım. işi silahlı bir hareketle halletmek zorunda kalırsak, tutacağım yolu da çoktan kararlaştırmış bulunuyorum. Böyle bir durumda derhal devlet reisliğinden, hatta mebusluktan istifa edeceğim, serbest bir Türk vatandaşı olarak, bu işte çalışan arkadaşlarla beraber, Hatay topraklarına geçeceğim. Bildiğin gibi, bunun her zaman imkânı ve çok emin yolları vardır. Oradaki mücahitlerle ve anavatandan kaçıp bize katılacağından şüphe etmediğim kuvvetlerle, meseleyi yerinde ve içten halletmeye çalışacağım, isterse Türkiye hükümeti beni ve arkadaşlarımı asi ilân eder ve hakkımızda takibat da yapar.
Bir şey daha söyleyeyim; ben bugünkü (1937) Fransız idarecilerinin, Suriye ve Lübnana, öyle kolay kolay istiklâl vereceklerinden emin değilim. Zaten tatbikatı birtakım yersiz bahanelerle üç sene sonraya ertelemeleri de buna delil telâkki edilebilir. Binaenaleyh (buraya çok dikkat) biz hareketimizi onlara da teşmil ederek, kısa yoldan, gerek Suriye ve gerek Lübnanın özledikleri gerçek istiklâllerini temin edebiliriz...
Mustafa Kemal Paşa sadece Türk olduğunu ısrarla söylediği Hatayı kurtarmakla kalmayacak, yaygın bir kırsal gerilla savaşı örgütleyip; Lübnanlı ve Suriyeli Araplarla birlikte, onların bağımsızlıkları için, Fransız emperyalizmi ve sömürgeciliği ile savaşacakmış!
Dur durak, yol yordam, had hudud, hak hukuk bilmeyen bir başbakana sahip olunduğunda önemsenmeyecek bir ayrıntıdır. Ayrıca sömürge altındaki ülkelerin kabile liderlerinin yabancı dil bilmesi normal iken, uluslararası konferansta bağımsız bir ülkenin temsilcisinin kendi dilinde konuşması gayet haklı, doğal ve gereklidir. Kompleks yapılmaması gereken durumdur.
arap dünyasında gerçekleşen tayyip mitingleri ve haber ve yorumlarına bakarsak bu başlık altında yapılan tespit hiç de mantığa aykırı görünmüyor. abd güdümünde bağımsız görünümlü islam dünyası lideri.. üstelik müslüman halkların tam desteği şimdiden sağlandı bile. abd açısından ahmedinejad dan daha tercih edilir olduğu kesin.
sözlüğe entry girmek için bir numaralı ortamdır. üstelik bilgisayar başında harıl harıl yazı yazarken göründüğü için çok çalışıyor imajı da vermek mümkündür.
rte nin davosta peres e çıkışmasının ülkemizde yarattığı psikolojinin son noktasıdır.
rte nin davostaki tavrının sorgulanması gereken başka yönleri olmasına rağmen 'eyvah dünya ne der, avrupa birliği tepki alırmı, ermeni lobisi bunu kullanırmı, israil bize savaş açarmı' gibi soruların dolaştığı bu ortamda, önemli milli davalarımızdan biri olan eurovision un düşünülmesi garip mi yani? ya israil ve ab ülkeleri bize 0 çekerse. yazık diilmi hadise ye düm tek e. hiç mi düşünmedin tayyip erdoğan?:)
olayın flaş heber olarak düşmesiyle neredeyse eşzamanlı olarak hava alanında halkın birikmesi kadar o kadarcık sürede bunca dövizin ne ara hazırlanıp dağıtıldığı merak uyandırdı. yok artık yahu neler de düşünüyorum. planlı bir çıkış yapmış olacak hali yok ki başbakanın dövizler önceden hazırlansın. belkide dövizler rte nin bush ziyareti zamanında hazırlanmış eski dövizlerdi. Hatırlasanıza nasılda gurur duymuştuk bushun yanında bacak bacak üztüne attı diye. allah nazardan saklasın tam bi 'dünya lideri'
altındaki yazı okunmadan içindeki şov kelimesiyle tepki çekmiş başlıktır. beyni yerine farklı noktaları kullanma hakaretini reddeder 'göz'üyle okuyan diğer yazara yazının 4.paragrafını göstermekle yetinirim.
tayyip erdoğan ın bizim aşina olduğumuz, dünyanın ise yeni tanıştığı bilindik üslubunu 'her ne hikmetse' davos 2009da kullanmasıyla vuku bulan şovdur.
türk milletine yapılan her türlü hakarete sessiz kalan, imf yetkililerinin, ab temsilcilerinin önünde el pençe divan duran, ırakta türkmenler katledilirken amerikaya tek kelime etmeyen rte, şimdi davosta parmağını sallayarak arap dünyasının savunuculuğuna girişti.
bu haydut devletin, emperyalist canavarların bir halkı yok etmeye yönelik her türlü girişimi tabii ki kınanmalı, tepki verilmelidir ama adama sorarlar yahu 'türkiyeye ve türklere yapılan bunca haksızlığa, zulme, aşağılamaya takılmadında arap dünyasının çıt çıkarmadığı zamanda filistine saldıran karşısında beni bulur edasıyla perese kükremek de nereden çıktı?'
hayır yapmasaydı demiyorum. hatta 'ananı da al git peres' de deseydi keşke ama bu tavır, onurlu devlet politikası yürütmek, ortadoğudaki çirkin plana karşı çıkmak amacıyla değil, seçim öncesi kahraman olma kaygısıyla yapılmıştır.
oldukça da başarılı olmuştur. çünkü anında yollara dökülen vatandaşlar, milli maç sevincini andıran görüntülerle kral karşılar gibi karşıladılar bu zatı.
eh ne diyelim zafere giden her yol mübah. Bundan sonra mazlum babası tayyip olarak sıradaki şovları da merakla bekliyoruz. hele bi şu seçim geçsin sonra princin taşını ayıklamak için yeniden işe koyulur başbakan. artık bu bize hangi özelleştirmelere, hangi tavizlere ve hangi imzalara mal olur hep beraber görücez.
"Bir ülke içinde doğrudan bir bağlantısı olmayan, aralarında birlik oluşturmaya elverişli ortak paydalardan ve siyasi iradeden mahrum, azınlık grupları halinde yaşayan sosyal birimler veya seçkinci bir otoritenin baskıcı gücü ile bir arada tutulabilen dini, etnik birimlerdir." (2023 dergisi , sayı 43, sf:32)
Türkiye mozaik midir?
Bir ülkenin etnik mozayik olması için çeşitlilik yeterli değildir. etnik grupların genel nüfusa oranı en az %35 olmalıdır. Ayrıca tanımdan da anlaşılabileceği gibi, bu etnik gruplar arasında din, ırk vb anlamlarda hiç bir doğrudan bağ bulunmamalıdır. Şimdi Türkiye de azınlık diye nitelendirilen grupları göz önüne alırsak (Kürtler, Zazalar, Araplar, Lazlar ve Çerkesler) hangisi ya da hangileri Türkiyenin mozayik olma kriterini yerine getirmektedir? tabi emperyalizmin hizmetindeki araştırmacı ve yazarların öne sürdüğü diğer etnik grupları söz etmedim bile. Pek çoğu türkiyeyi mozayik olarak gösterecek anlamlı bir nüfusa sahip olmadığı gibi büyük bölümü de aynı soydan gelen, aynı dile ve dini inanca sahip Türk gruplardır. ( Türkmenler, yörükler, azeriler, kazaklar, kırgızlar, tatarlar, abdallar vs.)bu şartlar altında Türkiye ye mozayik demek doğru değildir. Ancak bizim 'aydınların', siyasetçilerin, dilinden düşürmediği bu kavram kültürel zenginlik olarak algılanıp (ya da yutturulup) içimize sindirilmiştir.
Fransa ne yapmış?
fransada 17 etnik grup bulunmakta. Bunlardan 16 sının nüfusu 100bin'in üstünde ve bu grupların genel nüfusa oranı %20 civarındadır . (Türkiyede bu oran %15 civarı ve nüfusu 100bini geçen grup sayısı sadece 6). buna rağmen fransa mozayik tanımlamasını tamamen reddetmiştir. Fransız anayasasının 2. maddesi, 'Fransızca, Cumhuriyetin anadilidir' der. Fransa, avrupa birliği Azınlık Hakları Çerçeve Sözleşmesine imza atmaz. Fransa, tüm dünyaya "ne münasebet canım! mozaik filan değilim ben " der.
etnik yapısı bizden çok daha karışık olan fransa kendini mozayik olarak tanımlamaz ve tanımlatmazken bizdeki bu mozaik olma gurur ve çabası niye peki?
Etnik mozayik kavramı,emperyalizmin, ulus devletleri etnik gruplara bölüp kolay lokmalar haline getirme çabasıdır. bu lokmalar ağızda dağılırken ulusal sınırların anlamını yitirecek olması en çok, dünyayı açık pazar haline getirmek isteyen çok uluslu küresel sermayenin işine gelir.
Etnik mozaik kavramı, basit bir toplumsal yapıdan ötesini ifade eder. Bu kavram, küresel sermaye ve yerli işbirlikçilerin tüm ulus devletlerde yürüttüğü bir politikayı ifade eder. Bu ifadeyi gururla benimsemeden önce sayfanın başındaki tanıma tekrar bir göz atalım. Gerçekten birbiri ile hiç bir bağı olmayan sadece bir arada yaşamak zorunda olan topluluklar sürüsümüyüz yoksa yüzyıllarca tek devlet tek bayrak altında aynı kültürle yoğurulup aynı dili konuşan koskoca bir ulus muyuz?
'saadetimize gölge düşecek diye çok korkuyorum adnan'cümlesinden de aşina olduğumuz gibi mutluluğun değil, onu kaybetme korkusunun verdiği rahatsızlıktır.
DTP muş milletvekili sırrı sakık'ın adana-ceyhanda konuşma yapmak üzere cıktığı kürsüde tam 3 kez elektrik çarpmasına neden olan mikrofon aletidir.
Söylenecek söz yok 1 değil 2 değil 3 kez çarpılmışsın be adam! al mesajı da bi sus yahu.
masalsı vizyonuyla katılma isteği uyandıran araştırma merkezidir. Sadece kurt ve kımızı başlıklı kız hakkındaki verilerin ortaya koyulup tartışılacağını bilinmeyenlerin öğrenilebileceğini, büyükanne kılığında kurtluk yapılmayacağını düşündürmektedir. Hayırlı olsundur.
icraatlarını merakla bekediğim, gidişata göre durum değerlendirmesi yapıp dahil olabileceğim merkez. Malum her araştırma merkezi objektif olmuyor. Vizyon ve misyonunuzu öğrenebilirmiyim?
18.09.2008 tarihi itibariyle sanatçı Nurseli idiz ve sisi lakaplı transeksüel menajer Seyhan Soylu'nun ergenekon soruşturması kapsamında göz altına alınma tırtıdır.
Başından beri inandırıcılıktan uzak senaryolarla akp nin canını sıkan herkezin bir kılıf bulunup içine sokulduğu bu tırt oluşumun ne zaman akpnin başı sıkışsa yeni bir tantana ile hortladığı malumdur. Artık hertürlü pisliğin içine atılmak istendiği sanal bir karadeliktir ergenekon hayırlı olsun.
- Efendim partimizi kapatıyolar
+ Tiz göz altına alın soran olursa ergenekon diyin
- Efendim küresel bir krizin eşiğindeyiz dolar fırladı bankalar battı bizim durum malum
+ Aman kimse uyanmasın ergenekon diyin oyalansınlar
- amerika irana saldıracak bazı anlaşmalar istiyo
+ Bakın bakın ergenekon uçtu
- Faili meçhuller, bombalı saldırılar??
+ Ergenekondur ergenekooon...
- Denizfeneri vurgunları çıktı ortaya foyalar meydana döküldü
+ ergenekon?
- bu sefer yemezler
+ ozaman magazinel ergenekon. sisiyi alın gözaltına o da olmazsa ajdarı getirin. 'nane nane' diyip duruyodu haybeye diil. Yedi bi naneler bu herif. Kesin ergenekoncu. Tiz alın göz altına.
evlenmeye karar vermiş çifte verilen son bi şanstır. nişan töreni ufak çapta bi düğünü andırır. yapılan alışverişler, bohçalar, edilen kavgalar, hepsi düğünün küçük bi alıştırmasıdır. bu aşamaları başarıyla atlatmış ama aklı başına gelmemiş çiftler nişan süreci sonunda evlenir ve artık şikayet etmeye hakları olmaz. Müstahaktır.
kapanınca açılmayan kilidi bozuk banyo kapısı için misafire yapılan uyarıdır.
- bu kapıyı kapatm...
+ çat
-hsktr!?!
sonrası kapıyı omuzlamak, banyo penceresinden içeri girmeye çalışmak, kilidi kırmak yada eve başka bi banyo ve yeni bi misafir bulmakla devam edebilir.
ankarada alkol satan esnafın hali malum, hele bide ramazanda bu hükümet döneminde bi de polise alkollü yakalanmak mı.. aman diyim. sağlığa çok zararlı aman ha.
(bkz: alkol bütün linçlerin anasıdır.)
cinsel tercihini hemcinslerinden yani kadınlardan yana kullanan ve erkek cinsi ile ilgilenmeyen kadınları karşı ilgi duyan, saçma bir şekilde heyecanlanan erkeklerdir. anlamak mümkün değildir.
akla ilk anda atv'yi getiren başlıktır. iktidar yalakalığından çıkıp direk iktidarın sesi olmuş tahammül edilmez haber bültenleriyle 'neler oldu bu ülkeye'dedirten kanallardır.
ciddi vakit kaybına yol açıp ömür tüketebilecek uğraşıdır. kimsenin kimse için değişmediği olsa olsa sadece değişim taklidi yaptığı, onun da uzun sürmediği tecrübeyle sabittir.