carcarli delisi
121 (çevresinde sevilen sayılan)
altıncı nesil silik 1 takipçi 33.15 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    31 mart 2015 türkiye nin mavi ekran vermesi

    1.
  1. istanbul, izmir ve ankara dahil olmak üzere birçok büyük küçük ilde elektriğin kesilmesi, onun takibinde cumhuriyet savcısının rehin alınması, balyoz sanıklarının tahliyesinin ardından çok başarılı kurtarma operasyonu, cumhuriyet savcısının türkiye'nin en büyük adliye sarayında öldürülmesi, selimiye kışlası yangını gibi hadiselerin gerçekleştiği tarihi günde gerçekleşmiştir.

    iyi-kötü karmakarışık bir gün geçmiştir. windows 98 gibi bazen sapıtıp, yanlış bir hareket yapınca mavi ekranı veriverdik.

    işin şakası bu ülkede her mart ayının sonunda nisan'a girerken bir şey olma ihtimali var. geçen sene trafolara kedi girmişti. çok eğlenceli bir ülkeyiz.

    106 yıl önce

    (bkz: 31 mart olayı)
    0 ...
  2. türbanın eğitimdeki yeri

    1.
  3. türkiye laik ve bilimsel eğitim verme hedefinde olan, orta düzey bir ülkedir bildiğiniz üzere. 2014' ün son çeyreğine girerken kabul edilen yasalarla birlikte, türkiye laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşmış ve neredeyse yok olmuştur.

    eğitim niçin ve neden verilir?

    kısaca anlatırsak kişinin kendi ayakların üstünde durarak, kendi seçimlerine kendi karar vermesi dolayısıyla kendini ifade edebilmesi ve iyi bir vatandaş olabilmesi ve zihnini özgürleştirmesi için eğitim verilir. eğitimi veren her devlet kendi ülkesinin propagandasını eğitimde dayatabilir ve isterse yukarıda verdiğimiz maddelerden uzaklaşabilir.

    türkiye' de de eğitim ilk ve temel olarak adını verdiğimiz amacından uzaklaşarak, tam tamına bir ortadoğu ülkesinin eğitimi olma yolunda ilerlemektedir.

    üniversitelerde eskilerde yasak olan türban yaklaşık 6 yıldır serbest. üniversite gibi ortamda kimse kimsenin ne giyeceğine karışamayacağı için bunun çok normal olduğunu söyleyebilirim. hatta üniversite gibi bir ortamda bunu yasaklamak zaten insaniyet dışıdır. bireyler özgür, ister açar ister takar, isterse çıplak gezer.

    ancak mesele üniversitede kalmayacaktı ve bizler bunu biliyorduk. hükumet eğitimini kendi istediği yere çekerse, onlarca nesil kaybolacak, onlarca zihinsiz insan, cahil kalmış eğitilememiş eğitimli insan boş boş dolaşacaktı.

    bunun daha kötüsü cehaletin ilerleyen yıllarda normal hale gelerek, ünlü bir düşünürün söylediği gibi örgütlü bir eylem haline gelmesiyle olacak. bunun şu an aynısını yaşıyoruz. ,

    akp hükumeti de eğitimi kendi istediği yere çekerek, türbanı ilkokul 5. sınıftan başlayarak, 6-7-8. sınıflarda, lisede de serbest bırakmıştır. bu açık olarak laik, sistematik bilimsel eğitime ters bir davranış, bir saldırıdır. türbanlı çocukların okula gittiğini her sabah görüyorum. berbat bir manzara.

    türbana karşı değilim. fakat bunun okullara, eğitime inmesi ve bir öğretmenin kabul etmediği bir şeyi zorunlulukla kabul etmesi çok acı bir şey.

    tertemiz sıfır bir beynin, henüz idrak edemediği bir şeyi yapmak zorunda olması tamamen bir kısıtlamadır. ailesinin ideolojisine, bir halkın geleneğine kaptırmak ve onun kafasını kapatmak, aynı zamanda onun zihnini de kapatmaklA BiRLiKTE bir geleceği yok etmektir. hiçbir insanın hayatı da bu kadar basit şekillenmemeli, her insan keşfetmenin ve öğrenmenin derin hazzını yaşayabilmelidir.

    malesef buna üzülüyorum.
    2 ...
  4. çanakkale belediye başkanının 18 mart konuşması

    1.
  5. çanakkale belediye başkanı ülgür gökhan'ın çanakkale 18 mart deniz savaşları zaferi ve şehitleri anma günü törenlerinde yaptığı anlam dolu konuşmadır. her kesime hitap etmiş, yüzüncü yıla yakışır bir barış dili kullanmıştır. bir çanakkaleli olarak gurur duydum. elektrik faturalarından alınan trt payı alan zihniyetin bir yerlerine kedi kaçtığından bu konuşma trt'de yarıda kesilerek sonlandırılmıştır. konuşmanın tam metni ekşi sözlük'ten alınmıştır. alt tarafta konuşmanın geçtiği videoyu görebilirsiniz.

    saygıdeğer konuklar,
    sevdalısını geride bırakıp, anasının nasırlı ellerini öpüp 100 yıl önce bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, cumhuriyetimize önsöz yazanları anmaya geldiniz.
    beklendiğiniz topraklardasınız. çanakkale’de değil çelikten kaledesiniz.
    “siperlerde bize de yer açın” diye haykıranlar,
    “dedeciğim biz geldik” diyenler,
    dünyadaki mahşerin 100 yıllık iftiharını yaşamaya hoşgeldiniz.
    biz çanakkalelilere onur verdiniz.
    değerli konuklar, sesime kulak verenler,
    sizi tanıyorum.
    sesimin şu an ulaştığı sizleri; adınızı, hayatınızı bilmesem de tanıyorum.
    yanınızda değildim, ama duydum.
    çanakkale türküsü söylenince eşlik ettiniz.
    görmedim ama biliyorum, siz de kınalanıp cepheye gönderilen aslanları, kendi cenaze namazını kılanları duyunca gözyaşı döktünüz.
    15 yaşında toprağa düşenleri, okullarını bırakıp cepheye koşanları duyunca yandınız.
    nice acıları ve kahramanlıkları duyunca boğazınız düğümlendi, vücudunuz ürperdi.
    dualarınızda, dudaklarınızda onlara da yer verdiniz.
    evet sizleri biliyorum.
    seyit onbaşı kadar olmasa da ağır yüklerin altına girdiniz.
    anafartalar’da mustafa kemal kadar olmasa da,
    acılara şahit oldunuz, nice darboğazlardan geçtiniz.
    mustafa kemal gibi siz de kalbinizden vuruldunuz.
    onurunuzu, namusunuzu, inancınızı çanakkale gibi korudunuz.
    hayatınızın bir yerinde çanakkale gibi saldırılara uğradınız,
    çanakkale gibi direndiniz.
    artık siz de çanakkale’siniz. çanakkale sizsiniz.
    değerli konuklar
    müsaadenizle şimdi sizlere seslenmeyeceğim.
    sizlere siperleri, gemileri, birlikleri, tüfekleri de anlatmayacağım.
    çünkü bugün bütün kelimeler kifayetsiz, bütün cümleler yetersiz.
    100. yıl nedeniyle bu defa aziz şehitlerimize hitap etmek,
    onların manevi ruhlarına seslenmek istiyorum.
    ey bu topraklar için toprağa düşenler,
    bir hilal uğruna güneş gibi batanlar,
    siz kara toprağın üstünde de, altında da bir oldunuz,
    bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük.
    siz fakirlik içinde kazandınız,
    bizse, zenginleştikçe kaybettik.
    siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız,
    bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık.
    dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş,
    bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış,
    siz şimdi ebedi istirahatgahınızda uyuyorsunuz,
    bizse derin uykulardayız. ve asıl uyuyan biziz.
    ve seyit onbaşı’ya sesleniyorum.
    sen sadece 215 kiloyu değil koca seyit,
    sen vatan yükünü de sırtlayıp kaldıransın.
    oysa biz senin gibi ağır yüklerin altına giremedik.
    kolayı seçtik, sana layık olamadık.
    sen düşmanın dümenini bombalarken,
    biz düşmanın dümen suyuna girdik.
    takımıyla yahya çavuşa sesleniyorum.
    63 kişilik birliğinle kenetlenip bir olan yahya çavuş,
    sen 2000 kişiye karşı destanlar yazansın.
    bizse senin gibi, takımın gibi zorluklara karşı bir olamadık.
    12 eylül’de bölündük,
    sivas’ta yüreğimize ateşler düşürdük,
    maraş’ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük.
    sevdiğini geride bırakan kahraman,
    sen yârinin kokusunu, barutun kokusuna terk edensin.
    yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp, ruhum diye hitap edebilensin.
    bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik,
    özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık.
    sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken,
    biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik.
    sizlerin vücudundaki kurşunlar onur madalyanız,
    kadınlarımızın vücutlarındaki morluklarsa bizim utanç vesikamızdır.
    biz erkek olduk, ama adam olamadık.
    anafartalar kahramanı mustafa kemal’e sesleniyorum.
    sen mektubunda düşmanların evlatları için “kahramanlar” diyensin, onların annelerine “gözyaşlarınızı dindirin” diye seslenensin.
    ve sen onları da evlat bilip, bu toprağı dost diye tanıtansın.
    biz senin gibi hoşgörülü olamadık.
    bu vatanda herkesi kucaklayamadık.
    değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık.
    *
    sözün özü “1915 çanakkale ruhu” sınavından çok da başarılı çıkamadık. ama çok şey öğrendik.
    ben de çok şey öğrendim.
    büyük balığın, küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini,
    nusrat senden öğrendim.
    merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini
    siz atalarımızdan öğrendim.
    çanakkale’de, küllerinden yeniden doğmayı
    prangaları kırıp, yeniden ayağa kalkmayı öğrendim.
    çanakkale’yle ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim, anladım.
    ama bir tek şeyi anlayamadım.
    ey büyük atatürk,
    seni anlayamayanları anlayamadım.
    ***
    ey analarının goncagülleri ve babalarının koç yiğitleri
    gene de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz.
    sizlerin huzurunda diyorum ki,
    anafartalar’da ki gibi türkiye’ye hücum da etseler,
    arıburnu gibi direniriz.
    conkbayırı’nda ki gibi kalbimizden şarapnelle de vurulsak,
    namazgah tabyası gibi topla da dövülsek,
    çimenlik kalesi gibi dik,
    kilitbahir kalesi gibi sağlam dururuz.
    57. alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz.
    yürüdüğü yolda iz bırakmayan, o yoldan geçmiş sayılmaz.
    ey şehitlerimiz, siz de çanakkale’de iz bıraktınız.
    haşa ne çanakkale’si, tarihimizde de, yüreğimizde de, ruhumuzda da iz bıraktınız.
    bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz,
    biz de sizin gibi özgürlüğümüze ve barışa bu kentte sahip çıkıyoruz.
    100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler
    bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz
    çocuklarından, analarından kopan sizler
    hürriyetinizden koparılamadınız.
    şimdi, mehmet akif gibi hep bir ağızdan haykırarak diyeceğiz ki;
    ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
    hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım
    kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
    yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
    aziz şehitlerimiz size söz;
    barışın kenti çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. kardeş olacağız.
    çünkü çanakkale savaşı
    kardeşlerle, düşmanların savaşıdır.
    çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.
    türkle - kürt çatışırsa ne türk kalır ne kürt
    aleviyle - sünni ayrışırsa ne alevi kalır ne sünni.
    oysa türkle - kürt, aleviyle-sünni birleşirse
    ne zalim kalır ne de zulüm.
    onun için barışın kenti çanakkale’den,
    savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum;
    meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden,
    ağrı dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar
    her yere barış istiyoruz
    sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden,
    hatay’ın kızılçat köyünde açan çiçeğe kadar
    herşeyde barış istiyoruz.
    istiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın,
    barış ve özgürlük nefes alsın.
    barışın kenti çanakkale’nin belediye başkanı olarak;
    inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim.
    biliyorum ki ;
    şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.
    biliyorum ki;
    100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak.
    bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;
    ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla
    candan olacağız, yardan olacağız,
    ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla
    biz de sizler gibi;
    düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla.
    son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla.
    bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla.
    ey aziz şehitlerimiz,
    siz toprağın altındakiler, biz üstündekilere ilham olsun.
    bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun.
    özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
    saygıdeğer misafirler,
    18 mart şehitler günü ve çanakkale deniz zaferi’nin 100. yılı anma konuşmama son verirken;
    bizlere bağımsız, başı dik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta mustafa kemal atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş türk silahlı kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
    çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin belediye başkanı olmanın onuru ve 1915’in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken
    son sözüm şudur;
    yaşasın kardeşliğimiz , yaşasın özgürlüğümüz
    ve yaşasın barış...

    çanakkale belediye baskanı ülgür gökhan

    https://www.youtube.com/watch?v=d1wmhUtqKJg
    3 ...
  6. kır abbas

    1.
  7. fakir baykurt'un kaplumbağalar romanının ana karakteri, efsane kişilik. mükemmel bir anlatımla okuyucusuna sunulmuş yaşlı olmasına rağmen karizmatik karakter.

    "ah bir 20 yaş genç olsaydı. çok değil 20 yaş. dağlar o zaman yiğit görürdü"
    2 ...
  8. anneye hediye almak

    1.
  9. ben yıllarca istesem de çiçek böcek bile alamadım anneme.aslında çok istedim,örneğin sabahları erken kalkıp denedim olmadı işte.Ertesi gün anneler günü deyip erken yatardım,küçükken.Sabah erken kalkardım,çiçek toplamaya diye.bazen çiçek olmazdı yerde bazende bir arkadaşı görürdüm,sokakta bir yerlerde unuturdum.Hep bahaneler sıralanırdı.

    En sonunda karar verdim,anneler gününü bile beklemeden bir saat aldım,onun sessiz mutfağına.o da koydu bir köşesine,pırlanta almışçasına sevindi.açıkçası küçükte olsa alın,bir hediye.

    değeri önemli değil,ben bunu anladım.
    4 ...
  10. 3 ağutos 2012 ösym sitesinin çökmesi

    1.
  11. Tercih yapamayan kişilerden aldığım duyumlara göre sisteme giriş yapılamamakta olup bir son dakika krizi yaşanmaktaymış.ösym'ye göre tercih yapmayan 200 bin kişi olduğu sanılıyor.tabi türk halkı yumurta-kapı olayı hepsi hunharca yüklenince böyle oluyor.
    0 ...
  12. çanakkale savaşı nı türk milletinden soyutlamak

    1.
  13. bu absürt durum bu aralar moda olmaya başladı.çanakkale savaşı'nı bir cihat savaşı olarak görenler,islam ın son kalesinin savaşı olarak görenler ve bunu türk milleti ile bağdaştırmayanlar.

    hatta bazıları çanakkale kara savaşlarının anzaklarla,fransızlarla gelen siyahi müslüman askerlerin taraf değiştirmesiyle falan kazanıldığına inanıyor.bazıları da çanakkale savaşı nda kürtler ve araplar üzerindne prim yaparak türk milletini hiç yokmuş gibi görüyor ya gülüyorum sadece.

    255 bin şehidi türk milleti vermediyse kim verdi?araplar mı verdi,hintliler mi siyahiler mi verdi?kim verdi de bu savaş sadece islam'a atfediliyor.tamam bu da islam savaşı olarak görülebilir,bir dinin koruma savaşı olabilir.ancak sizler bu savaşı bir millet savaşı halinden çıkarıp o milletin mustafa kemallerine,seyit onbaşılarına ihanet edemezsiniz.

    bunları yapanlarda içimizde ve çoğu da bizim kıymetli yöneticilerimiz.çoğu da çanakkale hakkında televizyonda sallıyor.konuşmak bedava nasıl olsa.çanakkale'nin mustafa kemal'ine ve yüzbinleri geçen şehitlerine dil uzatmaya kimsenin hakkı olmadı şimdiye kadar.255 bin şehidi biz verdik,kurtuluş savaşını biz yaptık.bunları yaparken toplasan en fazla 1.5 milyon kişiydik.şimdi ise toplasan en fazla 7 milyon kişiyiz,70 milyon değil.
    1 ...
  14. yeni yıla evde oturup çay içerek giren insan

    1.
  15. aslında başlığın aslı "yeni yıla evde pijamayla oturup çay içerek giren insan" olacaktı.malum karakter sınırlaması gereği böyle bir gevezeliğe mahal vermemiştir uludağ sözlük.

    yeni yıla yarın hiç olmayacak gibi eğlenip,aslında birgün öncesiyle birgün sonrasının farklı olduğunu sanan zihniyete ayak uydurmayan insandır.ki bu zihniyet ertesi gününü ise sadece 5-6 saatlik eğlencenin arkasında bir tam günü yatakta devirir.

    iki gününü yılbaşına veren birisine göre daha akıllıca davranıp evde oturup çay içer.yalnızsa yalnızdır takmaz.televizyon izler,kitap okur,uludağ sözlükte yazar,kısacası anın kıymetini bilen adamdır vesselam.
    * *
    (bkz: zaman israfına karşıyız)
    3 ...
  16. 2000 lerden akla kalanlar

    1.
  17. 70 ler,80 lerden akla kalanlar,90 lardan akla kalanları ki açıkça söyleyeyim.hayatımın en güzel dönemini oluşturur.en güzel dönemimdir 90 lar.herneyse en güzel anılarımızın yaşandığı zamanları hep böyle anarız.keşke o zamanki gibi olsa deriz ama hiçbir zaman olmaz geri gelmez o dönemler.çünkü biz geçtiğimiz yoldan hiçbir zaman tekrar geçmeyiz,bir düşünürün dediği gibi "her şey değişir."
    80 lerin sonunda doğdum hatırlamıyorum ama yazayım.belliki televizyonun renklisine alışmaya çalıştık,çizgi filmler dizilerin ilk sağlam örnekleri gelmeye başlamıştı,arkadaşlık,dostluk bitmemişti.sokaklarda fotoğrafçıya hatıra fotoğrafları çektiren insanlar fotoğrafçıda en içten pozlarını veriyorlar,yanlarında sevdikleriyle.
    90 lar sokakta uçurtma uçuran çocuklar var.bazıları taştan kalelerle çift kale maç yapıyor.bazıları da evde atari oynuyorlar ama sosyalleşmeden değil.mahalleden birkaç kişi de yanlarında.sonra oyun bitince atari kasetlerini takas ediyorlar.sokakta hala ellerinde yağlı ekmekle oynayan çocuklar var,evlerden popüler müziğin en güzel örneklerinin sesi yükseliyor."onun arabası var,güzel mi güzel".insanlar maçlara milli maç havasıyla bakıyor.hele takımların uluslarası maçları dava değerinde,iddia diye birşey de yok tabii,herkes maç günü maçı konuşur,herkes kendi takımının kazanmasını ister.
    2000 ler peki 2000 lerde kalanlar,geleceğe yatırım olsun diye açtım belki de bu başlığı.ama gerçekten 2000 lerden kalan güzel şeyler aktarılabilecek mi gelecek nesillere.yoksa sadece internet başında,oyun başında geçen zaman mı aktarılacak nesillere,güzel anılarmış anlatmaya devam etsene amca...
    1 ...
  18. egoist kişilik

    1.
  19. peder beyin beni yaftalıdığı müthiş söz öbeği.hangimiz öyle değilizki belki ben bunu dışarı vuruyorum.
    ama hepimiz öyleyiz.bunu derken bile biz kelimesini kullanıyorum,bana egoistlikten bahsediyorlar.
    şimdi tek tek sorular soralım:

    insanlar dizileri niçin seyrederler?

    kendilerine dokunan,kendileriyle özdeşleştikleri bir noktada buluştukları için severek seyrederler.

    insanlar neyi severler?

    kendilerine yararlı olan herşeyi severler.ben hiç kendisine zarar veren birşeyi sevdiklerini görmedim.ha sigara,içki falan gibiyse.onlar dolaylı yoldan zarar verir.doğrudan alınan zevklerde bu alışkanlıkları sevme durumuna getirir.

    insanlar neyi neden sevmezler?

    kendine yararı dokunmayacak,hatta zararı dokunacak hiçbirşeyi sevmezler.hani varya bu çevreciler falan" örnek:tanzanya yeşil maymunu ölmesin,onlara elimizi uzatalım.bizlere destek verin" gibi.burada gözükmüyor ama bana ne maymundan diyen adam haklıdır.çünkü bunda bile kişisel yararlar ön plandadır,öyle gözükmese de.

    insanlar neden diğer insanlara yardım ederler?

    ha burada insaniyet namına yapılan yardımlardan bahsediyoruz.yani insan olunduğu için yapılan yardımlardan,bende sizdenim benimde başıma gelebilir."gülme komşuna gelir başına" gibi.ya da yardım edeyim prim yapayım,düşüncesi.yahut çıkar düşüncesi bugün sana yarın bana anlatabiliyor muyum?

    gerçekten bunları düşünmeyip yardımsever insanlar var ve onları seviyorum.

    peki insanlar kimlere,neden aşık olur?
    kendilerine yararlı olabilecek,paralarıyla kendilerini yaşatabilecek insanlara ya da kendilerini seven insanlara aşık olurlar,onlardan geçtim kendilerini koruyabilecek insanlara aşık olurlar,ve ve ve kendilerinin ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için aşık olurlar.aşk insanın kendisini sevmesinden başka birşey değildir.

    insanın kişiliği zaten egoisttir,neden bu kavramı kullanıyoruzki?
    1 ...
  20. insanın ölümsüz olduğu gerçeği

    1.
  21. insan topraktan bedenini kazanmış ve zaman kavramının olduğu dünya'ya gönderilmiştir.fakat insan dünya'ya gelmeden önce yaratılmıştır.

    allah ruhları kal ü bela'da topladığına göre;kal ü bela'da yer alan her insan dünya'ya gittiğine göre,dünya'ya gelmeden önce de soyut bir alemde beklediğine göre insan ölümsüz bir varlıktır diyebiliriz.
    bu durumda ölümsüz bir varlık için dünya sadece bir araç olup sadece "gidiceği yeri belirleme sınavı"ndan ibaret oluyor.bunu okul hayatınızla bağdaştırabilirsiniz.

    neyse dağıtmadan devam edersek; tabiki zamansız bir ortamı yaşamadığımız için bilmiyoruz.bizler; var olan gerçekte ölümsüzüz,ölüm denilen şey sadece boyutlar arası geçiştir tıpkı doğum anında olduğu gibi.ölüm bize verilen topraktan yaratılmış bedenin süresinin bittiğini gösterir.son kullanma tarihimiz de değişiklik gösterebilir.ancak bu süre değişimi allah'ın adaletsiz olduğunu göstermez.kuran da allah'ın adil olduğu söylenir.yani buradan göçtüğümüzde zamansız bir ortamda yıllarca cennet,cehennem yaratılacak diye beklemeyeceğiz.

    bu yüzden sevgili dostlar dünya hayatını bir araç değil amaç olarak kullanalım.ateistlere seslenmiyorum,zaten onlara böyle birşeyi anlatamam da...

    edit:bugün kendimi acayip tasavvufi hissediyorum canlar devamı gelebilir...

    örneğin:cenaze namazı neden kılınır,namazın manası nedir gibi
    2 ...
  22. ana haber bültenlerini saçma bulmak

    1.
  23. aslolan başlık "türkiye'de yayınlanan akşam ana haber bültenlerinin saçma gelmeye başlaması" ama tabi böyle bir başlığın hiçbir yere girip sığacağını düşünemediğimden bunu olabildiğince kısaltmaya çalıştım.

    herneyse biz haber diyorduk;

    malumunuz ülkemiz hollywood aksiyon sahnelerini her gün yaşayabilecek ve yaşatabilecek insanlarla dolu.örnek verip aklıma gelen en acayiplerini yazayım.adana'da şişeyle fantezi yapmaya kalkan adamın son durumunu interneti olmayan vatandaşlarımızın öğrenmesi neredeyse imkansız,çünkü bu haber ana haber bültenlerine yayınlanamayacak kadar traji komik mi desem komik mi desem bilemedim halkı bir nebze de olsa eğlendirebilecek haberler ve bu haberler kesinlikle yayınlanmaz ya da çok az yayınlanır.*
    zaten her gün ana haberlerde üzülmeye,hayretler içinde şok olmaya alışkın olan bir millet için böyle haberlere gerekte yok burası bir ab ülkesi veya abd değil.

    üzüntülü,acı haberler almaya alıştık dedik.bu bizim bilinç altımıza öyle bir yerleşiyorki,bazen haberlerde duyduklarımıza hayret bile edemiyoruz çünkü bir korku filmi gibi geliyor.

    mesela bir korku filmi örneğin halka filminde televizyon sahnesi vardır.tv içinden ruh çıkar siz bunu ilk izlediğinizde tepki verip korkabilirsiniz.ama bu sahneyi birkaç kere izleyince size sıradan ve saçma gelmeye başlar.işte ana haberler de böyle :

    1.gün :rte abd'de bugün şunları yaptı.bir son dakika gelişmesi hakkari'de mayın 3 şehit
    2.gün:devletin zirvesi şöyle şöyle dedi.bıçak kemiğe dayandı.siirtte patlama 4 polis şehit.(ben kendimi bildim bileli şehit cenazelerinden sonra analar ağlamayacak,artık bu son,bıçak kemiğe dayandı denir.)
    3.gün:ankara'da bomba alarmı,teröristler karakola saldırdı 3 şehit.özerklik istiyoruz dedi
    15.gün :rte somali'de nihat doğan herkesi ağlattı.şehit cenazesinde göz yaşları sel oldu.
    x. gün:tsk operasyon düzenlemeye ha bugün ha yarın başlayacak.şırnak'ta çatışma 1 şehit.apo'ya ev hapsi istedi.

    gördüğünüz gibi haberlerin ortalama olarak akışı böyledir.ne kadar üzülsekte ne kadar sıkılsakta ne kadar laik ne kadar kemalist ve ne kadar dinci olsakta biz sindirildik ve bilincimizi kaybettik,herkese geçmiş olsun...
    0 ...
  24. rise above 1

    1.
  25. u2'nun bono ve reeve carney,the edge'in yarattığı seslerin kulakta bütünleştiği ortalama seviye * denilebilecek şarkı. spider-man turn off the dark'ta şubat 2010'da ilk kez seslendirilmiş olmasıyla beraber geçen günlerde dream tv'de dönen klibiyle farketmiş olduğum şarkıdır. sözleri nakarat dışında daha farklı ve güzel olabilirmiş kanımca.

    0 ...
  26. kalp ritmi bozukluğu

    1.
  27. kıt bilgimle bir bilgilendirme olsun.

    hiçbir şey yokken bir anda bayılmaya sebep verebilen riskli hastalık.gülüp eğleniyoruz hoş ama 15 saniye içinde düşüp ölme ihtimaliniz oluyor.neyse şaka bir yana.

    kalbin atışındaki düzensizliktir efendim.örneğin nabzınız 55-60 iken anormal olarak 140 ve üstüne yükselebilir,başınız döner,çarpıntı yapar tuhaflaşırsınız ve bayılabilirsiniz.

    ya da kalbiniz yine normal olarak 55-60 atarken bir anda 40 ın altına inebilir,yine yukarıda saydığım belirtileri görülür.

    bu hastalıkla yaşarsınız iyi hoş fakat yolda yürürken bir adım attığınızda ölme şansınız da yüksektir.ilaçları ve bildiğim kadarıyla tedavisi mümkündür.
    5 ...
  28. 12 haziran 2011 şaibeli genel seçim

    1.
  29. öncelikle ysk'nın seçim sonuçlarını ışık hızıyla açıklaması:evet inanılmaz türkiye gerçeğidir.12 haziran 2011 şaibeli genel seçimlerin sonrasında ortaya çıkmıştır.16.00 da doğu illerinde bitmiş olan seçim işlemi,ışık hızıyla sayılmış batı'daki seçim işlemi tamamlanmadan tv kanallarına gönderilmiştir.ptt'ye gidiyorsun en az 2 saat sürüyor işlem,bir yere şikayette bulunuyorsun cevap gelmesi 15 günü buluyor nasıl bir hızdır bu ?

    bir konuda seçim sonuçlarının tamamen seçim anketleriyle uyuşuyor olması,yani geçen sene refarandum yapıldı.%58 oy alan evet oyunun anket şirketlerine göre %20 sinin akp dışından geldiği düşünülüyordu.ee bu sene ne oldu bu adamlar çok mu geliştirdiler teknolojilerini seçim anketlerini seçim kadar gerçekçi yapabiliyorlar.

    bazı tv kanallarına saat 16.30 da gönderilen grafik taslaklarının oylarının türkiye genelinde birinci partinin %55 oy aldığını yazması,bazı illerde birinci partinin grafiklerde %80 li oylar alması ve bunların tesadüf olabileceği gerçeğinin direttirilmesi.

    ya da türkiye genelinde akp,chp,mhp dışındaki hepar,has parti,saadet partisi,dsp,mmp,bbp,dp vs partilerinin en az oyunun %10 olduğunu düşündüğümüzde ya da hadi sizi kırmayalım bunların toplamı %5 olsun ama şu var sadece eskişehir'de 2009 il genel meclisi oyu %32 olan dsp'nin bugün oy alamaması nasıl bir tutarlılıktır.

    son olarak akp mühürlü yüzlerce geçerli oy,otobanlarda bulunan oy pusulaları,kayıp olan fazladan basılmış milyonlarca oy pusulası ve seçim sonuçlarında %50 lik akp zaferi bunların hepsi kötü hazırlanmış bir oyun.ve hiçbiri tesadüf değil,en azından ben inanmıyorum.
    9 ...
  30. 2011 kanada gp

    1.
  31. bu seçim arefesinde dünya'nın sadece bizim etrafımızda dönmediğinin küçük kanıtı olan f1 dünya şampiyonasının 7.ayağı.

    şampiyonada lider vettel'in ve red bull'un ferrari,mclaren ve mercedesler tarafından rahat mağlup edilebileceğini göreceğimiz bu yarış 12 haziran 2011 tarihinde yani yarın türkiye saatiyle 20.00'da başlayacak ve trt-3 spor dan canlı olarak yayınlanacaktır.
    0 ...
  32. akp ve chp ye verilen her oy türkiye nin sonudur

    1.
  33. bu başlıkta çok acayip şeyler yazmadan konuya geçelim.2 dıştan destekli parti ve türk halkına türk diyemeyen 2 genel başkan ve bunların peşinden giden milyonlar...
    akp zaten türkiye'de 9 yıldan beri gelen adıyla sorun yaratan bir parti,türkiye'de olmaz denilen herşeyi yaptılar(!).
    chp ise deniz baykal'dan sonra milli olma özelliğini kaybetmiş olup,parti olarak tamamen dünyaya açılmış,içeriden,dışarıdan destekli bir parti olmuştur.he akp'de öyle de onu herkes biliyor diye yazmadım canlar.
    kısacası türk milletini yok sayan 2 partiye verilen her oy belki türkiye'nin değil ama türklerin sonudur.
    3 ...
  34. guus hiddink in gitmesi gerekliliği

    1.
  35. başlıktan anlaşılacak konu guus hiddink'in milli takımın başından gitmesinin gerekliliğidir.
    Guus Hiddink'in anlayışı ile milli takımımızdan birşeyler her zaman birşey bekleyen Türk halkının anlayışı uyuşmuyor.Bunu dün akşam kesin olarak gördük bunu.benim tahminim milli takım bu belçika'yı Fatih Terim döneminde yakalasaydı eminim rahat bir skorla Türkiye'ye dönerdik.
    Hiddink bazı şeylerin hep garanti ve kontrol altında olmasını istiyor,belki iyi birşey ama ya olmazsa diye de bir tabir var.almanya deplasmanına gidiyoruz,sanki yenilmeye gidiyoruz oraya rezil bir futbol oynuyoruz hem de kendi seyiricimizin önünde eskiden çıktığımızda 2 yerdik 3 yerdik yine ama oyunun bazı bölümlerinde birşey yapardık gol atardık veya atamazdık yinede iyi futbol oynardık.
    dün akşam rıdvan dilmen şöyle dedi" rakiplerimiz bize bizden daha çok saygı duyuyor".bu cümleye bir nokta dışında katılıyorum.evet rakiplerimiz bize saygı duyuyor ama bizde kendimize saygı duyuyoruz.bizde bize saygı duymayan tek kişi milli takım teknik direktörü guus hiddink'tir.
    yine dün akşama dönelim.belçikalılar maça öyle bir konsantre olmuşki daha başlarken milli marşımızı ıslıkladılar.bu bana dokundu,sırf bunun yüzünden belçika'yı orada hezimete uğratabilirdik ve belkide oyuncular da bunu istiyordu.ancak milli takımımızın başı olan kişi bir türk olmadığı için bu durumu anlamadı ve takımı yavaşlatan etkendi.ayrıca geç gelen değişikler de cabası.
    ve son olarak bu tespitlerden sonra birkaç şey ekleyeyim.guus hiddink bence türkiye'yi sömürmektedir.belliki türkiye ona yetmiyor.türkiye'de yaşamayıp tff'den 4 milyon euro alan 64 yaşında bir t.d kendisi ve sanırım yılda c.ronaldo kadar falan kazanmak istiyor.
    hiddink'in acilen takımın başından gönderilmesi gerek,tff'yi hep eleştiriyoruz ya da övüyoruz.birde icraatlerini görelim.bunu tez ve net bir kararla yapmaları gerek.hiddink gitsin yerine oğuz çetin veya ersun yanal'da birisi gelsin.hiddink' gitme sinyalleri veriyor zaten,hayırlı olsun!
    0 ...
  36. doğmatik olan dini bilimle açıklayan insan

    1.
  37. tutarsız ve kişilik haklarına saygısı olmayan ateistlerin yollarından birisidir.kendi felsefe okumuştur,ancak felsefenin tanımını yapamaz(bunu kimse tam olarak yapamıyor)ya da felsefe ile bilimin farklılıklarını bilmemektedir.

    felsefe ile bilim aynı değildir.aynı şekilde din ile bilimde aynı değildir.doğmatik dinle,bilimi yan yana tutamazsınız.bilim dini ret eder.ancak bilimde de hiçbir şeyin kesinliği yoktur,herşeyin sınırı %99.9 dur.çünkü 0.1 olabilme şansı ya dine aittir ya da olağanüstü olanaklara...

    yok o melek nasıl gelmiş oraya,yok nasıl güvercin konuşmuş,ya da muhammed kitabı kendisi yazmış.bunları duyuyoruz bunlar cahil ateistler.bir de profesör* olanları var,çeşitli forumlarda.islam'ın açıklarını bulduğunu zannedip avunuyor garipler.yok allah matematik bilmiyor diye espiri yapanı da var;birde islam inancı olan birisi açıklama yaptığında yok yok ki asla duymazlar sizi.çünkü sizin söylediğiniz yanlıştır her zaman.

    son olarak;"benim inancım bana sizin inancınız size."denilesi insandır.
    0 ...
  38. dine inanmayı aptallık olarak gören insan

    1.
  39. bu insanlar yeni türemedi,internet çağı başladığından beri kişilerin sanal ortamı ziyaretleri sayesinde görebiliyoruz bunları.bu insanın birkaç tür modeli var ama oraya girmeyeceğim.girmediğim türler ateist olup dine inanmayanlar,başka bir dine inanıp başka bir dini kötüleyenler ya da din konusunda hiçbir düşüncesi olmayan insan türleri.bu listeyi uzatabiliriz ya da ben öyle zannediyorum.fazla uzatmadan konuya girelim.

    şimdi efendim.bu insanlar toplumu eleştirir,zaten gelenek,görenek,örf kalmadı.düşünce belirtmek onlara göre bir özgürlüktür birşeylere inanmak (batıl inanç ve dine) aptallıktır.tabi bu insanlar küçük dağları ben yarattım havasında olduğundan insanların manevi gereksinimlerinin karşılamasının özgürlüğünü,özgürlükten saymazlar.onlara göre laiklikte bir dinsizliktir.

    insanlardan saygı görmek istiyorlarsa insanlara saygı göstermeleri gerekir.benim inancıma saygı göstermeyen insanlarla din tartışmak esas aptallıktır ya, akıllı olsunlar efendim.
    1 ...
  40. libya ya türkiye nin müdahale etmesi gerekliliği

    1.
  41. her ne kadar osmanlı'nın son dönemlerini hatırlamak istemesekte osmanlı devleti büyük bir türk devletidir.tarihte yerini almış ve yıkılmıştır.libya denilen yerde bu büyük devletin 350 küsür yıl yönettiği bir vilayetidir.

    osmanlı devleti islam'ı yaymak,sınırları genişletmek büyük bir cihan imparatorluğu olmak için burayı fethetmiştir.ki bana göre libya ne tam olarak arap toprağı ne de tam olarak italyan toprağıdır.libya'yı bugüne kadar yöneten en uzun süreli devlet bir türk devletidir.buradan ne demek istediğimi çıkartın işte.

    halkı müslümandır.buraya hristiyan haçlı ordularının girmesine izin vermek son derece yanlıştır.türkiye birleşmiş milletlerdeki prestiji en iyi olan müslüman devletse libya'ya müdahale eden devletlere katılması gerekmektedir.ırak'ta yaşananları hepimiz biliyoruz,ırak'ın bir benzerinin yaşanmaması için orada olabilecek kıyıma dur diyebilecek tek ülke türkiye.

    özetin özetini de yazayım.müslüman halkı olan bir bölgenin haksızlığa uğramaması adına bölgeye gelecek o birliklerde türk birliğinin de bayrağı olmalı.ırak'ın benzerini yaşamamak için.
    1 ...
  42. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük