+alü
-ezgi abla ben didem (yaş:9) bi marş öğretmiştin ya onun başını unuttum
+hangisinin yavrum, candan öte sevmedik mi seni kanarya?
-yok onu biliyorum, diğeri
+sarının yanına lacivert koyduk?
-hayır ya onu zaten biliyodum
+heep! bu dünya hep yalan dolan?
-hah evet bu, teşekkürler
(yavrumun akılları karışmış marşlardan)
kendimi bi bok sandırtan tayfa. baya yapacak bişeyimiz yok lan, sevgilimiz yok, arkadasımız yok, eğlendiğimiz yok... öyle mal mal entry giriyouz. sonuna kadar asosyalizm! *
sülale kalabalıktır ve her bayram eksiksiz ya da bi kaç eksikle toplanılır. bunun sonucunda akşam yemeğeinde sofrada yer kalmaz. evin büyükleri ne kadar büyüselerde torunları "çocuklar" diye nitelendirirler ve bi kenrada yere sofra kururlar. bizde oturur afiyetle yemeğimizi yer muhabbetimizi ederiz. ve evet 21. yy'dayız.
başım çıkmış sözlük.
şimdi nasıl oluyo iş?
şöyle ki;
ben küçükmüşüm, yaş 5 filan. arkadaşın evine oyun oynamaya gitmiştim. ev bahçeli, bahçe de ağaç... neyse bu ağaçların ortasına beşik gibi salıncak kurmuşuz ama iplerin ortasında örtü yok. öyle sallanırken ben hoop havada ters takla ve kafamın üstüne düşmüşüm. bildiğiniz üzre kafada oynamayan eklemler var. hah işte o oynamayan eklem yerinden oynamış. ben başlamışım ağlayıp kusmaya. sürekli kusuyomuşum. apar topar hastane, doktor, röntgen derken bi türlü anlamamışlar nolduğunu. ve eve göndermişler. sonra tanıdık bi kırık çıkıkçı varmış, annem o hatuna götürmüş beni. hatun hemen anlamış ve eklemleri yerine oturtturmuş. sonra annem çok uğraşmış düzelir miyim ki diye ama bi türlü ilerleme olmamış böyle kalmışım.