dalış anında bulunan derinliği ve süreyi gösteren cihazlara denir. bunlar kol saati kadar küçük olabileceği gibi tüm kolu kaplayacak boyutlarda da olabilirler. buradan da anlaşılacağı üzere dalış bilgisayarı genelde kola takılır.geyc dediğimiz bizim kalan havamızı ve derinliğimizi gösteren konsolo takılan modelleri de vardır. vurgun yememek adına gereken derinlikte yeterli sürede beklemeniz gereken durakları dalış esnasında size söyler. hatta riske girme aşamasına geldiğiniz derinlikte sizi sesli ve ışıklı uyarabilir. bunun için bir çok parametreyi takip eder. bunlardan bazıları; bulunan derinlik, o derinlikte geçirilen süre, önceki dalıştan kalan fazla nitrojen, oksijenin parsiyel basıncı, vücutta çözünen azot miktarı ve onun parsiyel basıncıdır. bu kadar karmaşık hesaplamalar yapmasından ötürü bilgisayar denir.
çeşitli amaçlar için olanları vardır. karışım gaz için ayrı ya da nitroks* için ayrı modelleri bulunur.fiyatları ortalama 600 liradan başlayıp, süpersonik cihazlar 2-3 bin liraya kadar çıkabilir.
aletli dalışta güvenlik için olmassa olmazdır.yine de fazla güvenilmemelidir. tüm hesaplamalar dalış öncesi karada dalış planı hazırlanırken yapılmalı ona göre dalınmalıdır. zira bilgisayar bu, elektronik alet yani. pili bitebilir, yazılım hatası olabilir, durup dururken kendini kapatabilir.*
olay telefonda gerçekleştiğinde insan neye uğradığını şaşırır hatta telefonu şahsın yüzüne kapattırabilecek bir olay dahi olabilir.
olay anında x, y dişisine telefon eder telefon çalmaktadır fakat henüz açan yok. bir gerizekalı z şahsı zor bir soru sorar sizin kafanızı dağıtır ve ansızın y dişisi telefonu açar alo der. x merhaba der fakat kimi aradığını unutmuştur dolayısıyla ne diyeceğini de...
duyduğumda inanamadığım olay! tek kişi tarafından gerçekleştirilmemiş olması trajediyi artırmaktadır. ne oluyoruz lan, ne oluyor bize!? şeklinde acı acı dile getirilen soruların kaynağı olabilir. her türlü küfrü, her türlü cezayı haketmektir.*
kendisi hapis cezasına çarptırılmış, hapiste de rahat bırakılmamıştır*.
ne olacak bu abazanlarımızın sonu allahım! çağ dışılık, insansızlık, allahsızlık, artık ne diyim.*
vizelerde "zaten bir şey yapamıcam ki" ne gerek var çalışmaya seneye bırakırım diyen finallerde ise "zaten seneye bıraktım ne gerek var çalışmaya" diyen öğrencidir.
ne var ki bu her sene aynı şekilde devam eder taa ki okul 7+1 olana kadar. sonrasında göt tutuşur "amanın naptım lan ben!?" şeklinde cümleler sarf eder.*
bir zamanlar çok dikkat çekiyor diye pek sürülmeyen, şimdilerde ise; yoldan geçen kızların %82sinde görebileceğimiz, her kıyafetle uyum sağlayan oldukça güzel oje rengi.
ünlü çikolata firması olan ferreronun bir başka ürünüdür. dünyanın en güzel çikolatasıdır(!). top şeklinde olup etrafı hindistan ceviziyle kaplıdır içinde ise süt fındık ve o eşsiz kreması bulunur. büyük migros marketlerinde bulunabilir. ağıza atıldığında insan başka diyarlara gider, kendini kaybeder.
(bkz: ben böyle şey görmedim)
--spoiler--
genç bir kız okulundaki hocasından ödünç aldığı değerli bir kitabı kaybeder. kitabı nerede ve nasıl kaybettiğini hatırlayamayan kız bunalıma sürüklenince en yakın arkadaşı tarafından bir psikiyatriste götürülür. psikiyatrist, hipnozla kızın kitabı bulmasına yardım ettiği sırada hipnoz içinde beklenmedik şekilde yabancı bir adamla karşılaşır.* hipnoz içinde karşılaşılan gizemli bir adam ve dış dünyada gerçekleşen beklenmedik bir kovalamaca ile gizemli olayların kapısı aralanmaya başlamıştır.
--spoiler--
sanıyorum ki gecenin verdiği şevkle insanların erotik içerikli sitelere girip entry girmesi sonucu ortaya çıkan tablodur. pek de şaşılacak durum olmamakla birlikte kanımca gece saat 2 den sonra oranı artan olay.