hak ettiği oscar adaylıklarını almış filmdir. konusunda ve senaryosunda koca boşluklar vardır ve tutarsızlıklar haliyle. ama yine de tat veren filmdir. tat vermek yönetmenin işidir. Nolan bu filmin altından kalkamamıştır ama yine de tat vermeyi başarmıştır ve o tadı sevenlerin de göklere çıkardığı filmdir. göklere çıkarılmayacak ama yerlere de vurulmayacak filmdir.
starbucks'ta içtiğim tek şey. içinde kahve olmayan içecek. kahve satma iddiasında olan bir şirketten sadece bunu içiyor olmak da kendimce "kahve dediğin Türk Kahvesidir" deme şeklim oluyor. starbucksta filtre kahveyle birlikte siparişi en hızlı hazırlanan içecektir zira chai şurubuna süt koyup ısıtılıyor ve köpürtülüyor, tataa lezzetin kralı hazır. yaz aylarında da bunun iceını yapıyorlar. kısacası yaz kış içilesi rahatlatıcı içecek.
Not: starbucks dışında türkiye'de daha güzel yapan yer var diyen varsa gidip denemek isterim. caribou cafe'de yapılanı kötüdür örneğin.
4 seneden beri sözlüğe üyeyim bugün; uludağ sözlük ün hiç değişmemesi diye bir başlık açacaktım ama bu başlığı buldum. ne kadar garip ki zamanında benimle aynı süreçten geçip bu düşünceye kapılan yazarlar olmuş. uzun zamandır sözlükten gündemi takip etmiyordum bugün girip bakayım dedim (malumunuz, twitter instagram vine derken sözlük geride kaldı) ulan hala aynı başlıklar en çok entry girilen başlıklar olarak yoluna devam ediyor, yazarların itirafları yok efendim eski sevgililer ... hala aynı terane dönüyor. sürekli yeni nesiller, kullancılar geliyor ama alışkanlıklar ve eğlence şekli, sözlük jargonu değişmiyor. baya sosyolojik araştırma olur bundan.
bir yandan üzüyor insanı; o kadar olay oldu bu ülkede hala aynı geyikler, diğer yandan mutlu ediyor; hala aynı yani hala yolun başındayız zaman geçmemiş.
bir iki yüzlülük ve samimiyetsizlik göstergesi tuvaletlerdir.
abi adam kafe açmış 3 katlı, hem de böyle afili isim koymuş, garsonlar, menüler falan havada uçuşuyor. biraz da konsept konsept yapmış mesela her türlü müşteriyi çekmek istiyor ama tuvaletine gidiyorsun mekanın diyelim sıçacaksın yok abi sikseler sıçamazsın. bir kere çoğu tuvalet pis oluyor sonra bir de klozeti de öylesine koyuyorlar. yani sadece işeyebiliyorsun. bu ne iki yüzlülüktür ?
kahvelerin tuvaletleri de efsane pistir mesela ama orası kahve, insanın beklentisi belli zaten kahvede niye sıçıyorsun git başka yerde sıç ama sen o kadar şekil yapacaksın, tuvaletine sıçamayaceğız bile ? işletmecilik ölmüş...
yaklaşık olarak 6 yıldır; Türkiye'de de hizmet veren Amerikan şirketi. istanbul'da; istinyepark avm, forum istnabul avm ve marmara forum avm'de şubeleri var. ve bu şubeler de amerika'ya bağlıymış hatta dünya çapında 5000 e yakın şubeleri varmış. böyle bakınca çok büyük bir organizasyon özelliği de var bu şirketin ama belki de en büyük özellikleri yılda 2 kere yaptıkları büyük indirim. geçen gün rastgeldim yine bu indirime;35 liraya converse'ler, 50 tl ye nike'lar, adidaslar... ayrıca tekstilde de sağlam indirimler vardı. tüm yazar dostlara önerim kaçırmayın ben 120 liraya bu senelik bütün spor ayakkabı ihtiyacımı hallettim.
tarihiyle, dokusuyla, çok kültürlü yapısıyla balkan'ın incisi. şehirde osmanlı'dan, komünist dönem etkisine kadar, şehrin geçirdiği evrelerin bütün etkilerini rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. kış aylarında daha çok barlarda geçen gece hayatı yaz aylarına gelindiğinde nehir kıyısına geçiyor. sırplar inanılmaz eğlenceli ve rahat insanlar. bu rahatlık şehre huzur olarak yansıyor. gecenin 6 sında sokaklarında rahat tahat yürüyebiliyorsunuz. 2 gece kaldım ve bana yetti ama bir 3. geceyi de kalabilirdim. çok sevdim. interrail'le avrupa turu yapanların değil ama balkan turu yapanların çok hoşuna gidecektir. zira balkan şehirleri arasında gezmeye görmeye en değer şehir diyebilirim. tabi ki paris'ten amsterdam hatta istanbul'dan sonra sıkıcı gelebilir.
çok özel not: tam olarak şehrin neresinde bilemiyorum ama bu şehirde "mc deck" denilen bir hamburgerci var. 350 gr köftesi ve sınırsız iç malzemesiyle harika bir lezzeti size inanılmaz ucuza sunuyor. o kocaman hamburger ve yanında kolaysıyla 8 lira civarında bir parayla sizi kendine bağımlı yapıyor. avrupa turu yapanların 2 öğününü kurtarabileceği ucuz ve harika bir lezzet. 9 balkan ülkesinde böylesini yiyemezsiniz. gidin.
Edizstka: bunu eksiledin ya... (üstteki entrye bak)
eskiden her gün sözlüğe girerdim, açılış sayfamdı hatta. çok yazdığım kadar çok da okurdum. bugün fark ettim ki 8 ay olmuş son entry'mi gireli. o kadar olay oldu türkiye'de neler yaşandı. hepsini yakından takip ettim ama aklıma gelmedi sözlüğe girmek buradaki tepkileri okumak. her yazarın başına gelir böyle şeyler geliyor deniyordu inanmıyordum. ben sözlükten soğumadım koptum. şu entry'yi okuyunca bile hiç entry gibi değil lan. unutmuşum buradaki dili bile. nedir abi bunun sebebi ? biz büyüdük ve kirlendi mi yoksa dünya ?
kenan doğulu'dur. hiç unutmuyorum bir keresinde süper hiper starımız "süperkenn" böyle bir t-shirt giymişti, anlamını soran magazinciye de böyle cevap vermişti.
neyse amk verdiyse verdi, şimdi adamı aşağılasam ne olacak ? adamın yıllık kazancı, kitlesi ortada. bunu yanlış biliyorsa nolur yani he nolur ? *
aralık ayı sonunda yazarlarından birine i pad hediye edecek sözlük.
keyifli ve küçük bir kemik kitlesi var, üniversite sözlüğü olmasına rağmen pek okul geyiği dönmüyor daha çok genel mevzular, erkek-kadın yazar dengesi de iyi. küçük ama keyifli bir sözlük.
susarım çok gösteremem bazen sevgimi
korkarım çok ya gerçekleşmezse hayallerim
ya kaybedersem seni avuçlarımdan
binbir kesik ve acıyla bakarsam camdan yüzüne
ya kaybedersem evimi ellerimde
binbir çiçek ve güneşle
dokunurum güzel yüzüne
saatler durunca
sabahın beşinde
iki kişilik bulmaca
bir şeyler yanıyor içimde
gel söndür beni
gel, sen söndür
dalarım çok, çıkamam bazen kendimden
seninim en çok
ya gidemezsek uzaklara
ya kaybedersem seni avuçlarımdan
binbir kesik ve acıyla
dokunurum güzel yüzüne
saatler durunca
sabahın beşinde
iki kişilik bulmaca
bir şeyler yanıyor içimde
gel söndür beni
gel, sen söndür
sözlerine sahip mükemmel mor ve ötesi şarkısı.
bazı şarkılar sanki sizin için yazılmış hissedersiniz ya, bu şarkıda öyle bir şarkı işte. güneşi beklerken albümünün 8.şarkısıdır ama gönüllerde 10 numarayı almıştır bile.
mor ve ötesi'nin en uzun albümü olmasına rağmen bir solukta dinleniyor ve kalitesiyle şaşırtıyor albüm. hiç bu kadar kaliteli "sound"lu bir türkçe albüm dinlememiştim. mor ve ötesi hem kendini hem türkiye'yi aşmış bunlarla berber albüm maalesef popüler olacak şarkılara pek sahip değil. oyunbozan muhtemelen albümün en çok dinlenilen şarkısı olacak. ben sağlam bir mor ve ötesi dinleyicisi olduğum için beni oldukça mutlu etti bu albüm. daha önceki albümlerden "gül kendine"ye benzerlikleri fazlasıyla var ancak grup artık daha olgun hem sözler hem de müzik kalitesi açısından bu albüm gül kendineyi ikiye katlar. albümün açılış şarkısı olan ve albüme adını veren güneşi beklerkene de değinmek gerekiyor. mor ve ötesi çok güzel sözler yazdı ama herhalde bu şarkısıyla söz yazımı konusunda son noktaya ulaşmış bulunmakta. neyse efendim 10 üzerinden 7.5'i hak eden bir albüm olmuş. benim gözümde dünya yalan söylüyordan sonraki en başarılı ikinci mor ve ötesi albümü olmuş.
21 eylülde açılan istanbul üniversitesi'nin yeni sözlüğü http://www.iuusozluk.com un başlattığı kampanya. karma puanı en yüksek olan 3 yazarına vereceği hediyeymiş sanırım.
son zamanlarda apple ve android işletim sisteminin en popüler oyunlarından biri olan subway surfers'ta sergilenen coolluktur. ulan bütün oyun altınları kapmak için bir tarafını yırtıyorsun, hatta sadece 1 tane altıncık için yanıyorsun, oyuna en baştan başlıyorsun. ama bu mıknatıs gelince böyle bir coolluklar, yok yere takla atmalar, yolunu değiştirmeden gitmeler, bisiklet kullanırcasına iki eli birden bırakıp oyun oynamalar... insanoğlu çok garip azizim.
tasarımıyla hayal kırıklığı yaşatmıştır lakin kamera, işlemci ve grafik özellikleri oldukça doyurucuya benziyor. neyse ben blackberry'nin açılmasını beklerken 5s çıkar bile...