ahiret seçme sınavı'nı kazananların kullanacağı rehber. içinde hangi puanla nereye yerleşilebileceği, bölümler hakkında bilinmesi gerekenler vs. bulunuyormuş.
sakallı peygamberlerden ahlak öğrenmekten pek bir farkı yoktur. kafan nereye uyarsa, oradan öğrenirsin bu dünyada. ayrıca rusların sakallarından rahatsız olanlar için geliyor:
(bkz: friedrich wilhelm nietzsche nin pos biyiklari)*
gün geçmiyor ki yeni yeni şeyler uydurulmasın, türkçe'mizin içine edilmesin. aslında bu pek de yeni değil lakin sağda solda çok fazla göze batmaya başladı. "hafız" nedir arkadaşlar? neyi ezberlemiş bu adam? hadi marjinalim yeni hitap şekli buldum, ağzıma sakız oldu diyosun da, çok iğrenç be. gerçekten hafız deme bana, sokakta görsem kafana vurucam ama sanalda takılıyorsun dua et. "apaçi" lerin grubuna sokacaktım fakat onlardan daha farklı, yine de kabile dostları "cherokee" ünvanını veriyorum size. bir ara dansınızı da görmek isteriz.
edit: sözüm sakaryalılara değil, özentileredir.
eski sevgili hakkında beslenilen hislere bağlı olarak, kahkaha atabileceğiniz ya da dumura uğrayabileceğiniz durum. allah'ından belasını bulmuştur, eline barış çubuğu verilir, sırıtılır ve yavaşça uzaklaşılır.*
temizlik yapmanın verdiği stresi atamadığı için küçük kardeşime süpürge fırlatmış annedir. terlik atan annenin upgrade edilmiş halidir kanımca.
- anne, ben geldim!
+ yerleri yeni sildim oğlum basm...
- (çocuk betona basar)..
+ eşekoğlueşek sana basma dedim! (süpürgeyi son hızla fırlatır)
- /taaakkk!!/ (tam isabet)... anne napıyosun yaaa!?(başını tutar zavallı)
+ sus eşşek sıpası al şu terlikleri giy! (onları da fırlatır ama kafasına değil merak etmeyin*)
- tamam ya.. ühühü..
railroad tycoon serisinin devamı olan, ilk 3d oyunu. optimizasyonu çok iyi yapılmış, eski ekran kartlarında bile sorun vermeyecek şekilde düzenlenmiş. şehirlere istasyon kur, rayları döşe, treni yerleştir. sonra seyre dal. üstelik takip modunu da koymuşlar, treniniz dağlardan ovalardan nehirlerden geçerken izleyebiliyorsunuz. gerçekten güzel ama, biraz da sıkıcı. renkler içinizi öldürüyor, kendinizi grafik simülasyon programı içinde sanıyorsunuz adeta. das kapital ya da herhangi bir ekonomi kitabını okuduysanız, tren seyretmek istemiyorsanız direk bonolarla, arz talep eğrileriyle filan oynayın derim. multiplayer oynarken , iyi ekonomi bilgisi olan muhtemelen diğer tren şirketi kuran arkadaşları yenecektir.
ha unutmadan şunu söyleyeyim. artık trenlere yükleme işlemini siz elden yapmıyorsunuz(daha doğrusu yapmak zorunda değilsiniz, isterseniz o seçenek de var), ai düzenliyor, bu konuda başınız ağrımayacak artık.
aslında, tekken 3 ve sonraki serileri için adam seçiminden karakter tahlilidir.
paul: şimdi bunu seçen elemanları ikiye ayırmak lazım. bir kısım çömez sırf en basit ölüm vuruşunu bu karakter yapıyor diye seçiyor. öteki türlü, ustaların da paulu aldığını görebilirsiniz. ortak özellikleri de tiki olmalarıdır efendim. bu dallama karakteri seçen her adamın bir tiki var. ya boynunu oynatır ya kaşını ya da kulağını, anlayamadım gitti.*
'hwoarang': tekmeci meşhur karakter. pro oyuncular genelde seçmez bunu, kısa yoldan oyun bitirmeye çalışanların tercihidir. amele gibi arka arkaya 10 tekme atarak bölüm geçersiniz. zaten çok zor değil tuş kombinasyonları bu karakterde. hwoarangçılar genelde komplekslidir, ya da en azından karşıdakini yenmek için hırslanmıştır, ideali kazanmaktır onların. law: taklacıların seçtiği kung fu ustası... kendine güvenen tiplerin tercihidir. çünkü bu karakterle oynamak , amelelerin kullandığı O-X kombinasyonunu çıkartırsak gerçekten ustalık ister, estetik ister. law'ı seçen oyuncuların %70'i mimarlık ve tasarım işleriyle uğraşmaktadır. yoshimitsu: alay eden karakter... kılıçla türlü numaralar yap, sağa sola uç, görünmez ol, meditasyon yaparak can doldur, harakiri yap... milleti sinirlendirmeyi seven sadistlerin genelde seçtiği tip. 2 hafta üstünde çalışan bir kişi sizi taşak oğlanı haline getirebilir, tekken'den soğursunuz yemin ederim. anti-sosyal insanların tercihi aynı zamanda. king: oyunun en kral adamı işte... yerden yere vur, fıstık gibi kombolarla adamı paspas et, galibiyetini kükreyerek kutla. belirli bir olgunluğa erişmiş insanlar kullanır bu karakteri. refleksleri gelişmiştir, basketçi, gülleci, ciritçi, mert insanlardır.* panda: bu karakteri seçen insanların önceki hayatında ayı olduğu iddia edilse bile, çok masum ve saf ruhlu, çekingen ve kibar insanlar oldukları muhtemeldir. panda'nın o yorgun ve hafif saftrik bakışı kendisine de benzer insanları çekmektedir. günlerinin 10-12 saatini uyuyarak geçiren insan tiplerinin tercihidir. jin: dövüş oyunlarında en az 2 üniversite bitirmiş (street fighter,kof) entellektüel oyuncuların tercihi. biraz da toplumda elde edemediği karizmayı burada telafi etmek isteyenlerin tabi... tekken 5'de öyle bir dizayn yapmışlar ki, tüm erkek oyuncular en az bir jin'i seçiyor; kendilerini onunla bir ediyorlar. bu insanların ideali şöhret olmak, toplumda ön plana çıkmak. xiaoyu: nadiren görülen istisnalar dışında, küçük yaştaki kızların ve emo kılıklıların tercihi. kızın orasını burasını incelemekten oyun oynayamazlar, kendi suratlarını bu kızın fotorafına monte ederler, sonra da "choq sheker cıkmıSsın Yhaa xD" gibi yorumlar alırlar yonja'da, facebook'ta... asosyalliğin dibine vurmuş gençliğin öncü tercihi.
'gun jack': panda'yı seçenlerin aynısı. buna ekstradan, monoton ve sıkıcı hayatların toplandığı karakter... true ogre: oyunu piç eden sabotajcıların karakteri. alev atmaktan başka başka bir şey bilmezler, zaten başka bi özelliği yok bu yaratığın. tembel,kolaya kaçan, yüzeysel tiplerin tercihi. eddy: bir nevi true ogre vakası. yine de bazı iyi oyuncular bu oynak herifi güzel kullanabiliyor.
not: devamını yazardım ama yoruldum sözlük. ayrıca buradakiler sadece genellemedir ve tüm genellemeler de yanlıştır, o yüzden siz siz olun pek ciddiye almayın.
güncel ve en etkili kendini koruma tekniklerinden biri olan wing chuna başlayanlar için:
- wing chun adam dövme sanatı değildir. daha önce de söylediğimiz gibi "kendini koruma" sanatıdır. gidip dayak atmayı öğrenmezsiniz, dövmeye çalışana karşılık vermeyi öğrenirsiniz.
- wing chun'un karate ya da taekwondo gibi müsabakaları yoktur. çünkü herhangi bir limitiniz yoktur, sizi saldırandan kurtulmak için en ölümcül ve iğrenç hareketleri bile yapabilirsiniz, yapmak zorundasınız da.
- wing chun insana iradeyi, soğukkanlılığı öğretir. hız, güç ve daha gelişkin sezme yeteneği kazandırır.
- boyunuz ve kilonuz ya da gücünüz çok önemli değildir. küçük-büyük herkesin öğrenebileceği şekilde düzenlenmiş bir sistemdir.
- minimum güçle maksimum etkiyi yapabilmeyi hedeflersiniz. bu yüzden hızla ve vücudun zayıf bölgelerine darbe atmayı , güce yön vermeyi öğrenirsiniz.
- en önemli bölge kafanızdır. wing chun'da aynı zamanda general'i sembolize eder; generale zarar gelmemesi gerekir. o zarar görürse işiniz biter.
- minimum güçle maksimum etki demiştik, uygulamasında bu seviyeye gelinmesi güzel. ancak işin yorucu kısmı antremanlarında. chain punch (zincir yumruk), ayak çizmeler, bilek esnetmeler, şınavlar, yumruklu mekikler ile başta kollarınız olmak üzere vücudunuz ilk haftalar büyük yorgunluk çekecek, kaslarınız ağrıyacak. bu durumu daha hafif atlatmak için ders saatleri dışında da aynı çalışmaları bireysel olarak yapın.
- partnerlerle çalışırken sifunuzun ya da sihinginizin söylediklerinin dışına çıkmayın. yanlışlıkla gözünüzü, kaşınızı ya da dudağınızı patlatmayın, kolunuzu bacağınızı kırmayın.*
- 3 ayda bir seminerlere girerek seviyenizi yükseltebilirsiniz. seminerlerin ücretleri 60-90 tl arası değişiyor ortalama olarak. aslında wing chun kaliteli olduğu kadar diğer dövüş sporlarına ya da savaş sanatlarına göre daha pahalı, ancak bu genelleme her yer için doğru değil. ebmas (emin boztepe martial arts system) diğerlerine göre daha ucuzdur. eğer bölgenizde yoksa bile, öğrenmeye istekli bir öğrenci grubu toplayarak bölgenizde şube açmalarını talep edebilirsiniz.
- 2 yıl geçmediği sürece, kimseye wing chun bilginiz ile diklenmeyin, sataşmayın. zira elinizde patlayabilir, heyecana gelip kendinizi dövdürebilirsiniz. aslına bakarsanız hiçbir zaman birisine sataşmayın. 2 yıl lafım umut kırıcı olmasın, 6 ay gibi bir süreden sonra refleksleriniz iyice gelişiyor ve farkedilir derecede hızlı oluyorsunuz, lakin gerçek bir kavga sırasında ne olacağı bilinmez, kendinize pek güvenmeyin derim.
- sağlıklı beslenin. mineralli yiyecek ve içeceklerden tüketin (ıspanak, maden suyu vb).
ekleme: daha fazla bilgi için özel mesaj atabilirsiniz.
yaklaşık bir buçuk ay önce komşumuzun başına gelmiş talihsiz olay. antenle uğraşayım derken ayağı kayıp aşağı düşen adam, önce bitişikteki daha alçak evin çatısına çarpıp, oradan çatı malzemelerinin bulunduğu bir bölmeye düştü. biz de dahil "duvar yıkıldı" sanan apartman sakinleri aşağı baktığımızda adamı belini tutarken, ayakta gördük. görünürde bir yeri kanamıyordu. "ne oldu?" diye seslendik, o da "ne oldu?" şeklinde cevap verdi. beden henüz şoktaydı ve acı da hissetmiyordu belli ki... karısı pencereden "sen aşağı mı düştün yoksaa!!!" diye çığlık attı. adam onu sakinleştirmek istercesine "yok bir şeyim, dur bağırma..." dedi ve birden yere düştü. hastaneye götürüldüğünde anlaşıldı ki, meğerse kalça kemiği ve bacağında kırıklar ve iç kanama da olmuş. şimdi ise hala hastanede, geçmiş olsun kendisine.
dolu yolda bile kaybeden türleri vardır aynı zamanda. trafikte çok bekledikleri zaman streslenip basarlar gaza ve makasa girerler! hem de körüklü otobüsle! körüğün arka tarafındakileri hiç düşünmezler ki, çalkalındık mı, tepetaklak mı olduk. ne yaptın sen? *
radio futura'nın 1984'te sürdüğü oynak parçalardan.
Sözleri:
Arde la calle al sol de poniente hey
Tribus ocultas cerca del rio
Esperando que caiga la noche
Hace falta valor, hace falta valor
Ven a la escuela del calor
Se lo que tengo que hacer para conseguir
Que tu estes loco por mi
Ven a mi lado y comprueba el tejido mas
Cuida esas manos chico
Esa paloma sobrevuela el peligro
Aprendio en una escuela del calor
Vas por ahi sin prestar atencion
Y cae sobre ti una maldicion
En las piscinas privadas
Las chicas desnudan sus cuerpos al sol
No des un paso, no des un mal paso
Esto es una escuela del calor
Deja que me acerce, deja que me acerce a ti
Quiero vivir del aire, quiero salir de aqui
Arde la calle al sol de poniente hey
Tribus ocultas cerca del rio
Esperando que caiga la noche estoy
Hace falta valor, hace falta valor
Ven a la escuela del calor
mutlu olmak, kafayı mümkün olduğunca gereksiz bilgilerle doldurmamak, yeterli ve dengeli beslenmek, olaylara yargılarla yaklaşmamak, elektronik eşyalarla pek içli dışlı olmamak, içsel dinlenmeyi sağlamak(meditasyon,ibadet, her ne diyorsanız) gibi öğelerden oluşan formüldür.
uygulayana ne mutlu.
pek kişinin bilmediği , ancak insanlara parmak yedirebilen lezzetli bir eylem. çocuğuna pilavı sade yediremeyen anne-babaların dermanı olarak görülebilir aynı zamanda.
fırından yeni çıkmış, mis gibi kokan taze ekmeğin arasına sürüldüğünde, insana yaşadığını hatırlatan; tüm dertleri kısa bir süre de olsa unutturan lezzet ikilisidir. hiç iştahı olmayan insana bile deva olabilir bu. kişisine göre orgazmdan daha zevkli anları da yaşatabilir. sıcak süt ya da çayla birlikte yenince güne süper başlanılır. eğer anne,baba ya da kardeş yaptıysa teşekkür edilir, öpülür ve dışarı çıkılır.
tatlı niyetine yenilebilecek, dünyada eşi benzeri pek az bulunan süper ikililerden biri. ardından deli gibi susanır, kana kana su içilir. bu süper ikiliyi tatmak isteyen de antakya'ya gidip, şehrin göbeğindeki künefecilerden birinde yiyebilir. pişman olunmaz, tersine parmaklar yenilir.*
cebinde yemek yiyecek parası olmayan üniversite gençliğinin başvurduğu asgari karın doyurma alternatiflerinden biri. poğaça su, açma su, biskrem su gibi başka kombinasyonlar da mevcuttur.
türkiye'de batan bir sektör olan tekstili, kız verme amacıyla araç olarak kullanan annenin sarf ettiği cümlelerden. kız tarafı az buçuk bilgiliyse o iş yalan olur teyze.
sürücüsü ve firması tarafından bakılmamış, sonradan piç edilmek üzere ölüme terk edilmiş güzel otobüslerdendir. "kroyum ama para bende" diyenlerin harcadığı güzel araçlardan...
hemen her kampüste bulunabilecek atm'lerden. lakin para verme anlayışında bir arıza var. 35,45,55 tl gibi rakamlar istediğiniz zaman 5 tl'lik banknotları önünüze döküp, daha sonra gelen öğrencilerin 10 ve 20 tl gibi rakamları çekememesine neden olan baş belası bir atm... seve seve almak zorunda kalırsınız 50 tl'yi. sonra yurt kantini ve otobüs şöförlerinin parayı bozması için dua edersiniz. cebinizdeki para ile rezil olmamak için belki de 1 km ötedeki fırına gider, börek alırsınız.
kemal kılıçdaroğlu'nun halkı referanduma "hayır" demesi için teşvik ettiği bir konuşmada sarf ettiği söz.
orjinali şu:
"Şimdi size sesleniyorum; ananızı, kardeşinizi, akrabalarınızı herkesi alın, bu sandığa gidin ve AKP'yi sandığa gömün."
yaz ayının bir numaralı belaları olan sivrisinekleri aratmayan karasineklerin, özgürce, örtüsüz yatma isteğinizin içine etmesi durumudur. güneşin kendisini hafiften göstermesiye birlikte, 8-10 tane karasinek üstünüze konar, gezinmeye başlarlar. tecavüz etmeye hazırlanıyorlarmış gibi de ellerini ovuşturur, "uykusunun içine nasıl ederiz" şeklinde planlar yapmaya çalışırlar. hayır, sabit bir yerde gezinseniz anlarım da, gözümün üstünde, burnumun, kulağımın dibinde neyi arıyorsunuz ulan?
her türlü diplomasinin tükendiği yerde, üzerinize ince örtüyü örter ve terlemeyi göze alırsınız. güzel bir uyku için yapamayacağınız şey yoktur.
