2013 yılında kurulmuştur. Tiyatro dışındaki sanat eserlerinin ve/veya olayların sahne diline dönüştürülmesi üzerine süreç odaklı araştırmalar ve denemeler yapan tiyatrodur. bu seneki oyunları "Genç Werther ile Genç Lotte" Goethe'nin Genç Werther'in Acıları adlı romanından uyarlamadır...
Yönetmenliğini Murat Karahüseyinoğlu'nun yaptığı belgesel film... Sanatla ilgili kavramlar açıklanıyor tabi ilk kavram da "Sanat" Sanat nedir? den başlıyor...
çocuklukta yapılan yaramazlıklardır. aslında sevilmediğini düşünüp dikkat çekmek için, dünyayı merak ettiği için, yaptığı şeyin sonucunu tasarlayamadığı için yapıyor olabilir çocuk bunu. bazıları aşırıya kaçar efenim.
komşunun üzümlerini çalmak suretiyle ipe dizip kolye bilezik yapmak.
kafayı balkon demirleri arasına sıkıştırmak.
doktorculuk oynarken bir kutu ilaç yutmak .
bazı işler vardır para kazandırmaz , ama yaparız. sosyal faydası vardır ya da sadece seviyoruzdur o işi, hatta kimi zaman onun için çok para ve zaman harcadığımız olur.
1940-1943 yılları arası auschwitz kampı komutanıdır. bu kampta savaş sırasında bir milyondan fazla insanın ölüm emrini uygulamıştır. 1934 yılında dachau toplama ve yok etme kampında göreve başlamıştır. auschwitz kampında öncelikle yahudiler, çingeneler ve rus savaş esirlerini yok etmiştir. görevi ocak 1945'e kadar sürmüştür. 2. dünya savaşı bitiminden sonra bir sene yer altında kalmayı başarır. 2 nisan 1947 günü polonya yüksek mahkemesi tarafından ölüme mahkum edilir, 16 nisan 1947 günü auschwitz' de asılmıştır.
mahkemedeki ifadesinden;
"yok edilmesi gereken yahudiler, - erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı -, olabildiğince sakin, krematoryuma götürülürlerdi. soyunma odasında görevli olan tutuklular onlara, kendi dillerinde, yıkanacaklarını ve bitlerinin ayıklanacağını; sonradan çabuk bulabilmek için giysilerini düzgün katlayıp belirli bir yere koymalarını söylerdi.soyunduktan sonra yahudiler, duşları ve su borularıyla hamam gibi görünen gaz odasına götürülürlerdi
kapıdaki gözden, püskürtme deliğine en yakın olanların, nasıl hemen öldüğü gözlenirdi. üçte biri anında ölürdü. ötekiler debelenmeye, bağırmaya başlar, soluk almaya çalışırlardı yirmi dakika sonra kıpırdayan kimse kalmazdı
özel tim, cesetlerin altın dişlerini söker, kadınların saçlarını keserdi. sonra cesetler, asansörle, önceden ısıtılmış olan fırınlara getirilirlerdi. cesedin yanması da bedenin yapısıyla ilgiliydi. genelde yirmi dakika sürerdi"
italyan, ressam, mimar, sahne tasarımcısıdır.(1527-1593)
Resimlerinde hayvan, sebze, meyve ve kitapları insan portrelerini oluşturacak şekilde düzenlemiştir. Öyle ki imparatorların portrelerini bile böyle yaptığı halde kabul görmüştür. Sürrealist ressamlara ilham vermiştir de diyebiliriz.
macar türkolog.1860-1945 ,
türk dili, halk edebiyatı ve halkbilimi üzerine yapıtlarıyla tanınmıştır. türk halk edebiyatının batı ülkelerine tanıtılmasında öncü olmuştur.
eserleri
1886; üç karagöz oyunu
1887-89; osmanlı-türk halk edebiyatı derlemesi,
1888; ortaoyunu
1889; türk halk masalları
1892; küçük asya türk ağızları -bursa ve aydın
1896; küçük asya türk lehçeleri üzerine
1899; osmanlı ağızları
1899; nasreddin hoca fıkraları
1905; istanbul türk halk masalları
1905; osmanlı türkçesi grameri
1906; adakale türk halk türküleri
1913; kırk dört türk masalı
osmanlı'da bir kola mensup çeşitli hünerler gösteren sanatçılar tarafından takım halinde icra olunan çeşitli oyunlara denmektedir.
bu oyunlar zengin bir program teşkil ederler. bu programda musiki ve türkü ile oynanan toplu oyunlar (burada çengi ve köçekler bulunur) , taklitli oyunlar, nükteli konuşmalarla işlenmiş olaylı, konulu oyunlar, ki bu oyunlar çok sonra ortaoyunu adını almışlardır.
hünerlerin bazıları; çalgıcı (sazende) , şarkıcı (hanende) , dansçı (çengi, köçek, rakkas, tavşan, curcuna-baz, beyza-baz, yumurta-baz) hayvan oynatıcılar, fişeklerle oyun gösterenler, kuklacılar, karagözcüler, mukallid.
kol oyunu nu zamanla akrobatik oyunlar, gözbağcılık ve hayvan oynatıcılık, v.b. gibi takıntılarından arınarak, musiki ve raks ile çerçevelenmiş dramatik oyun (ortaoyunu) anlamına geldiğini gösteren bazı belirtiler vardır.
sözgelimi, xix. yüzyıl başında saraydaki eğlenceleri anlatan vakaay-i letaif-i enderunda ayrıntılarıyla anlatılan oyunlar için ortaoyunu anlamında kol oyunu terimi kullanılmış, oyuncu topluluğu da kol takımı diye anılmıştır. aynı yılın ikinci yarısında yayınlanan ve enderun hayatını anlatan tarih-i atada, padişahın bayramlaşma tören ve eğlenceleri anlatılırken, bayramın ikinci günü yapılan eğlenceler arasında kol oyunu, bağımsız bir gösteri olarak anılmıştır. xviii. yüzyıldaki bir iki kaynakta raslanan kol oyunu sözünü de bu anlamda alabiliriz:1740da şeker bayramında sadrazamın konağına giden i.mahmut (hük. 1730-1754) şerefine düzenlenen eğlenceler arasında kol oyunu oynandığı da belirtilir.i.abdülhamit (hük. 1774-1789) in oğlu şehzade süleymanın doğumu dolayısıyla 1779da sarayda düzenlenen şenlikte de kol oyunu seyredilmiştir.
şöyle bir deneyle anlatılabilir;
kafese bes maymun koyarlar.ortaya da bir merdiven konur ve tepesine de iple
bir kangal muz asilir. her bir maymun merdivenleri cikarak muzlara ulasmak
istediginde disaridan uzerine soguk su sıkılır...her bir maymun ayni denemeyi
yapar, buz gibi soguk suyla islatilir. butun maymunlar bu denemeler sonunda
sirilsiklam islanirlar. bir sure sonra muzlara dogru hareketleneni diger
maymunlar engellemeye baslar. su kapatilip maymunlardan biri disari alinir,
yerine yeni bir maymun konulur. ilk yaptigi is, kosup muzlara ulasmak icin
merdivene tirmanmak olur. fakat diger dort maymun buna izin vermez ve yeni
maymunu bir de doverler.
daha sonra islanmis maymunlardan biri daha yeni bir maymunla degistirilir.
ve o da merdivene ilk yaptigi atakta dayak yer. bu maymunu en siddetli ve
istekli doven de biraz once digerleri tarafindan engellenen ve ilk dayagi yiyen
birinci yeni maymundur. islak maymunlardan ucuncusu de degistirilir. bu da
ilk ataginda digerleri tarafindan cezalandirilir. diger dort maymundan yeni
gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dovdukleri konusunda hic bir fikirleri
yoktur ama en istahli dovenler de onlardir. sonra en bastaki islanan maymunlarin
dorduncu ve besincisi de yenileriyle degistirilir. ama tepelerinde o bir kangal muz
hala asili oldugu halde artik hic biri merdivene yaklasmamaktadir.
neden mi?
cunku burada isler boyle gelmis ve boyle gitmektedir... iste bu nokta
organizasyonel (ya da toplumsal) negatif ogrenmenin sartlanmanin basladigi
yerdir.
osmaniyeli 30 öğrenci, avrupa birliği destekli leonordo da vinci hayat boyu öğrenme projesi kapsamında 5 avrupa ülkesini gezme hakkı kazanır, ögrenciler arasında ilçe milli eğitim müdürü, onun memuru, okul müdürü de vardır.