moliere'in hastalık hastası adlı komedyasının teodor kasap tarafından yapılan uyarlaması olup yalnızca adı akla geldiğinde bile güldürebilitesi olan oyundur.
diyarbakır orhan asena sahnesi'nde temsiller veren devlet tiyatrosudur. (bkz: diyenin yalancısı olmak) işbu yazar tarafından yerinde izleme şerefine henüz nail olunamasa da turne kapsamında izlenmiş pek sevilmiştir. (bkz: yedi kocalı hürmüz) yeni sezonda iade-i ziyaret kabilinden gidilesi, oyunları takip edilesi bölge tiyatrosudur.
aylar sonra gelen edit: hakikaten de orhan asena sahnesi'nde faaliyet gösteren tiyatrodur. gidilip görülmüş ve tasdik edilmiştir.
iç dünyasında süperego patlamaları yaşayan 'mükemmel' bireyin ortamlarda bu yönde en ufak eleştiriye dahi muhatap olmama isteğinden kaynaklanan durumdur. kişi kendini kıstırılmış hissettiğinde, yani tebası olarak gördüğü güruhun karşısına onlardan biri gibi çıkması gerektiğinde sırf onların sakil ve ilkel tavır alışlarına suje olmamak adına alçakgönüllüyü oynamakta sakınca görmez. Sevimlidir, çoğu zaman kendi kendini en ağır dalga geçişlerle geçiştirir. Ondan aşağı kitlenin toparlamakta dahi zorlanacakları ifadeleri basitleştirip anlayacakları dilde ithamlarla kendi kendine yöneltir. Bunu öyle içten ve 'onlardan' bir tavırla yapar ki muhalif takım onu 'sevmekten' ne diyeceğini şaşırır. içlerinde, "aslında o kadar da ukala değilmiş canım"ın huzuruyla ortamı terk ederler. Zira cesaretlerini toplayarak saldırmayı düşündükleri şahsa dair rahatsız edici yabancılaşma kırılmış, iki taraf da yıpranmadan barış antlaşması imzalamıştır. Burada diğerleri'nin anlayamadığı, yine başarılı bir biçimde bertaraf edilmiş olduklarıdır.
edebiyata ortamlarda dikkat çekecek konulardan herhangi biri şeklinde bakan insan tercihidir. popüler kitap , bestseller ya da plaj kitabı tabir edebileceğimiz da vinci şifresi ve türevlerinden nasıl zayıfladım, x hastalığını nasıl yendim, hayat cicidir bicidir'e ve ötesine uzanan geniş bir yelpaze sunan bu kitaplar genellikle migroslarda kendilerine ayrılmış bir reyonda alıcı beklerler. X kişisinin çıkardığı tüm kitapları takip etmek takdire şayan bir davranış olmakla beraber okuyucu olarak nitelendirdiğimiz y kişisi son 10 yıl öncesi yazarlardan ve eserlerinden bihaberdir. Zaten dikkat edildiğinde takip edilen yazarların da (ki y kişisi için en iyi yazar x'tir)okuyucu için bir idol haline gelmiş olduğunu görürüz. Öyle ya, o okumakta bile çoğu zaman zorlanırken yazar kişisi her yıl birkaç kitap çıkarabilmektedir.Ve belki de bu kitapları yazanlar da çoğu zaman o okurların hayatında karşılığı olan gündelik olaylardan bahsettikleri için o kadar sevilmektedirler.
mükemmel olmanın etimolojik uzaklığını insan sıcaklığına, bir nevi beşer şaşar haline kaydırma inceliğidir. her konuda (bkz: en iyi) olmak her zaman kime göre neye göre'ler girdabında gerilmeyi gerektirir sanki. ama mükemmelden bir önceki duraktaki insanların yüzlerinde daha sakin ve daha heyecanlı bir ifade görürsünüz. hani güzelce fön çekili saçlar, ölçülü bir makyaj ve güzel bir gülümseyişi olan kızın french manikürünün eksik oluşundaki naifliktir. Daha güzeldir, en güzeldir çünkü en az uyumsuz olma halidir dünya üzerinde ve bir sonraki adımın, mükemmeliyet düşünün ve dahi ütopyaların varoluş sebebidir. Mükemmeliyete erme çabasında olmak sanıldığı kadar gerekli bir tutum da değildir hani yazara göre bu devirde, zira kapitalizmin standartizasyon çarklarıdır yine zihinlere kusursuz şablonları yapıştıran. Hep daha fazlası için , bir şekilde, kendimize rağmen ancak birileri için koşturmaca ve tüketmece hali ne kadar modern insana göreyse , mükemmelden bir öncesi de o kadar büyülü bir haldir. Kimileri bunu bir aura gibi üzerlerinde taşırlar. Farklı kılan görünür hiçbir özelliğe sahip olmasalar dahi başkadırlar. Mükemmelden bir önce olma durumu yalnızca onu algılayıp nitelendirenin düşleminde bir anlam kazanacağından özeldir.
işte böyleleri çok özel bir kulübün üyeleri gibidirler ve her biri en kusurlu yerlerinde en nadir mücevherlerini taşırlar. Aşık olunanda açıklanamayan, nefret edilende itkiyi dürtükleyen sanki hep bu pürüzlerdir, en görünmez ve en göz önünde duran tüm eksikleri kutsama arzusu uyandıran tehlikeli, insani ve zehirli özleri istemeden ve cesaretle gösterebilme halidir.
christopher marlowe'un yazdığı, birbirine zayıfça bağlanmış tablolardan oluşan ve 1500lü yıllarda almanya'da adını duyuran ve basitçe, bir doktor-dinbilimci'nin simya ve büyüyle ilgilenmeye başlayarak yoldan çıkışını 'ibretlik' bir biçimde göz önüne seren oyun.
--spoiler--
dr faustus hırslı bir adamdır ve artık hekimliğin de din biliminin de sonuna ulaştığını düşünmektedir. artık kralları iyileştirmek değil onları yönetmek istemektedir.yıldızların ilmine ermek, gelecekten ve geçmişten haberdar olmak, ölüleri diriltmek gibi isteklerle yanıp tutuştuğu bir gece şeytanın önemli adamlarından mephistopheles ile pazarlığa girişir.. 24 yıllık dünya saltanatı sonunda ruhunu şeytana satan anlaşmayı kanıyla imzalayacaktır. bir yandan da melekler onu bu 'sapkın' değiştokuştan geri döndürmek için çabalamaktadır...
--spoiler--
Shakespeare'in çağdaşı oyun yazarlarından olan marlowe hakkında fikir sahibi olmak için dahi okunabilecek kısa,şahsıma neden bilinmez sevimli gelmiş ve yazarı andıkça üzerine bir salieri hüznü yakıştırtan (bkz: serbest çağrışım) eser.
aristoteles'in tragedya adı altında dram sanatı ile ilgili görüşlerini yazdığı poetika adlı eserinin karşıtı bir kuram geliştirmiş olması sebebiyle bertolt brecht'in epik tiyatrosu'na , yani göstermeci tiyatroya aristotelesçi olmayan tiyatro adı da verilir.