ahmet kaya şarkıları falan değildir. sabah akşam halil sezai dinlemektir. söylediği her bir cümlede kendini bulmak, acıyı daha derinde yaşamaktır. her gün birlikte yürüdüğünüz yollardan geçerken birdenbire gözlerinizin dolmasıdır. hiçbir şeye odaklanamamak, eskide kalmak, içinde bulunduğunuz anı yaşayamamaktır. bedeninizle aklınızın farklı yerlerde olması, gözlerinizi telefondan ayırmamaktır. yemek yerken lokmaların boğazınıza düğümlenmesi , her şeyin onu hatırlatmasının tesadüf olduğuna inanma çabalarıdır. gururunuzla girdiğiniz savaşta yenik düşmemek için dimdik ayakta durmaya çalışmak, kimseye belli etmeden kendi kendinizi yiyip bitirmektir. uykusuz kalmak, rüyada bile O nu görmek, bir şeylere söverek uyanmak, yine telefona bakmak, sabaha karşı gözlerinizi tavana dikip öylece bakakalmaktır. yok etmeye çalıştığınız ve her seferinde bitti sandığınız anıları saçma sapan zamanlarda bir yerlerde gözünüzün önünde bulmaktır. son olarak; ayrılığın insana en çok koyan hediyesi de aşka ve geleceğe dair inancınızı kaybetmenin verdiği boşluktur..
biter bir gün, biter elbet.. bitince ben, ben olur muyum..
kendimi anlayamıyorum sözlük. ne yapmayı, nerede olmayı, kiminle hangi şehirde olmayı istediğimi anlayamıyorum. yaşım büyüdükçe belirsizlikler, üstesinden gelemediğim ve bizzat kendi ellerimle inşa ettiğim sorunlar, içime attığım dertler sıkıntılar hepsi de benimle birlikte büyüyor. ben bütün bunları istemeden yaparken kendimi üzdüğüm kadar ailemi, dostlarımı ve o'nu da üzüyorum. en kötüsü de bu zaten yaptıklarımın cezasını çeken sonuçlarına katlanan bir tek ben değilim. dengesizliğim, kendimi bilmezliğim beni yalnızlığa doğru götürüyor. artık bunları kime anlatsam bana gülüp geçecek her şeyi sen yaptın diyecek gibi geliyor.
eskiden kararlarımın arkasında durabilirdim karakterime güvenirdim ve en önemlisi ne istediğimi bilirdim. şimdiyse anlık kararlar verip sonrasında pişman oluyorum, başkalarının bana olan güvenini, inancını sarsıyorum. bunların bilincinde olduğum halde neden ben ben olmaktan çıkıyorum bilmiyorum.
sanırım artık ciddi ciddi psikolojik desteğe ihtiyacım var. ya da benim her hareketimi yönlendirecek, duygularımla değil her zaman mantığımla hareket etmemi sağlayacak birilerine.
ruslara, latinlere, almanlara, çek cumhuriyetine mensup olanlara, brezilyalılara kısacası türk kızları dışındaki bütün kızlara ağızlarını ayıra ayıra bakmak, onlarla ilgili garip fanteziler kurmak.
kız arkadaşıyla dışarıda bir yerlerdeyken -özellikle de yalnızken- zırt pırt annesinin babasının araması.
-oğlum neredesin ?
-dışarıdayım anne x le yemek yiyoruz.
5 dakika sonra şehir dışındaki baba arar
-oğlum paran var mı ?
-var baba sağol.
-yoksa söyle göndereyim
-yok sağol baba var benim param.
-telefonuna birazdan şifre gelecek sana para gönderdim git bankamatikten çek.
-aşkım bende para vardı paran yoksa ben öderdim * *
2 saat sonra kızın oğlunu yemesinden korkan anne:
-oğlum neredesin arabayla gelip alayım seni.
bu tarz şeyler erkeğin karizmasını dağıtmakla kalmaz yerle bir eder, aynı zamanda birlikte geçirilen günün de içine eder..