cemaat evinde akşam yemeği* yenmesinin ardından açılan kanal 7 ana haber bülteni'nde ali demir'in açıklamalarıyla gerçekleşen hadise.
-ösym başkanı bugün yaptığı açıklamalarda her kitapçık için şifre bulunabileceğini ancak öğrencilerin bunu sınavda bulmasının imkansız olduğunu belirterek şifre iddialarını kesin bir dille reddetti
şakirt 1: ohş valla bu çok iyi geldi bana.
şakirt 2: al benden de o kadar. içimde hissettim resmen.
ş1: bu ali demir işini biliyor valla, adamın televizyondan yapabildiklerine bak, ne şanslı karısı var. süleyman abi sen ne durumdasın?
abi: bana bi' sigara getirin, dağıldım ben.
"yeaa türban neden üniversiteye giremiyor?" "türban neden kamuya giremüyür yeaa?" bıdı bıdıları sona erince, akpye yapılan son önerme.
üniversiteye girmiyordu, soktunuz, liseye girmiyordu, soktunuz, hatta sizi kesmedi, ilkokullu çocukları bile denediniz de o yemedi artık. e kamuya soktunuz, önümüzdeki seçim meclise sokacaksınız.
kısacası türbanın giremediği, girmediği tek yer olarak götümüz kaldı. akpnin bu konuda mutlaka çözüm üretmesi gerekiyor, türban göte de girebilmeli.
erken boşalmanın tarihini yazmış aynı zamanda cumhurbaşkanının izinden giderek kolayca tatmin olan şakirttir. nasıl olduysa bir kızla tanışmış, dışarı çıkmış ve öpüşme anı geldiğinde malafatı kaldırıp hazırda beklemeye başlamıştır. öpüşme başladıktan 3 saniye sonrasında ise zavallı kızceğimiz ve şakirtçik arasında şöyle bir konuşma geçer.
k: noldu hamdullah, neden geri çekildin hemen?
ş: bana yetti.
k: nasıl yetti yani?
ş: biz kolay tatmin oluyoruz.
sosyal ortamlarında konuşmayı bilmeyen, sus pus olan şakirtçiklerin internete girdiklerinde kendilerine düşman bildikleri gruba veya kişiye bilinçsizce, tükürüklerini saçarak, cehaletlerinin sınırlarını zorlayarak saldırmalarından kaynaklanan gereklilik. zira kendilerinin internet hakkındaki temel yanlışı fetoş karşıtı insanlara saldırmanın, bir diğer değişle havlamanın kendilerine sevap olarak döneceği düşüncesidir.
bu mentalite değişmeyene kadar internet bütün şakirtlere yasaklanmalı. keza bir çoğunun zeka seviyesi şehir içi hız sınırını geçemiyor.
uludağ sözlükte açılan "laikçi" başlık patlamasının gerçek sebebi. abilerin şakirtçiklerine internete girme izni vermeleriyle uludağ sözlük şakirt başlığı dolmuştur.
-şşt olm her boku açtım, bi' laikçi başlığı söyleyin lan.
+laikçi başlıklarının bokunun çıkması
+laikçileri idam edelim
+laikçilerin çükü kalkmıyormuş.
-hah tamam bu sonuncuyu da açayım, sonra facebooktan kız bakarız.
imamın ordusu isimli kitabın basımını engellemesinden anlaşılabilir. şöyle ki, insan hakları konusunda çağının çok üzerine çıkmış, demokrasiyi içine tamamen sindirmiş olan türk polisi bir şekilde ahmet şık'ın yazdığı imamın ordusu isimli kitabı okuyor. ne görsünler efendim? kitap yalan yanlış bilgilerle dolu. bu hadiseden sonra sevgili türk polisi kitabın kağıda basılmasıyla oluşacak olan ağaç ısrafını düşünerek kitabın basılmaması gerektiğine karar veriyor. zaten türkiye'de kaç kişi kitap okuyor ki? hem insanlar insan yazısı okuyacağına, kuran okusunlar, zamanlarını harcamasınlar başka işle. sonra basacaksınız elinizde kalacak. o sebepten mütevellit, sürekli baskı altında ezilen, öğrencilerden biber gazı ve cop yiyen, eylem yapan işçiler yok yere tartaklanan, rüşvet almayan, tertemiz, pırıl pırıl polisimiz küresel ısınmada ormanların azalmasını da dikkate alarak bu kitabı bastırmamanın daha mantıklı olacağına karar veriyor ve toplatıyor.
yani imamın ordusu isimli kitabın toplatılması tamamen bu temellere dayanıyor. bu laikçilerin içi fesat. neymiş poliste f tipi yapılanmaymış. hep komplo teorisi bunlar, ondan sonra 28 şubat, 80 darbesi falan filan.
ironi mod off
bu kitabı toplatan, toplayan, toplanmasına göz yuman, elinde olup da yayınlamayacak herkesin abura koyum. buna ses çıkarmayan sözde demokrasi yandaşı orospu çocuklarının da aynı şekilde.
başlığın aslı "melih gökçek'e twitterdan "başkanım beni al" mesajı gönderen futbolcu" olacaktı ama maalesef 50 karakter sınırına takıldı.
bundan sonra yaşayacağımız transfer dönemlerinin 1 numaralı olayı olacaktır. eskiden gönderilen başkanım beni al mesajları hep havada kalmış, hiç gerçeğe dönüştürülememiştir. ancak i. melih gökçek'in o içlerimizi ısıtan gülümsemesi, o tüm ankara'yı "kucağına alan" başkanlığı sayesinde artık ankara büyükşehir belediyesi'nin güzel paracıkları ankaragücü'ne transfer için değerlendirilecek, ünlü futbolcular twitterdan mesaj yollayacaklar, güzel günler yakın. Hem twitterdan yollanması sayesinde yazılı bir belge olacağından kimse bu duruma asparagas diyemeyecek. işte i. melih başkan, işte 18. yy.'a yakışan belediye başkanlığı.
%100 doğru önermedir efendim. cahilliklerinin ürünü olarak kendilerine düşman gördükleri sayın kemal kılıçdaroğlu'na sayabildikleri bütün lafları saymaktadırlar. ancak algılarında sıkıntılar, yani gerizekalılıkları ve genel kültür yoksunluklarıyla kendilerini ve uludağ sözlüğü rezil etmektedirler.
sayın kemal kılıçdaroğlu'nun vaatleri ile dalga geçmeye çalışırken bunu vaadi çarpıtarak yapmaları, kendilerinin hala cep telefonu mesajında türkçe karakter kullanamadığından "sıkıldım" yerine "sikildim" yazan arkadaşlarına "ahaha sikildin mi kim çaktı?" şeklinde esprileri çok komik bulan insanlar olduğunu gösteriyor.
ben chpli değilim, hiçbir partiyi desteklemiyorum, bu milletin başına ne geldiyse partilere güvendiğinden geldiğinin farkındayım ancak sayın kemal kılıçdaroğlu'na saygı duyuyorum. geziyor, çalışıyor, kendisine çanak sorular sorulmayacak programlara katılıp çatır çatır cevap veriyor, başbakan gibi en yandaş 3 5 adamını toplayıp çıkmıyor televizyona, halkın anlayacağı dilden konuşmaya çalışıyor, işsizlikle, yolsuzlukla ilgileniyor. heralde akpli gerizekalılardaki temel korku da bu, kemal kılıçdaroğlu baykal gibi değil, iktidara gelmek için birşeyler yapıyor.
not:eksi oylarınızı bekliyorum, bakalım kaç kişiymişsiniz?
edit: başlık değiştirilmiş, aslı "uludağ sözlük'ün akp yandaşı gerizekalı dolu olması" idi.
ankara'da geçirilen 3. sene sonucunda ankara konusundaki memnuniyetsizliğin dışa vuruluş şekillerinden biridir efendim. herkes kendi evindeki haritalardan ankara'yı silerse belki ankara'nın yok olması konusunda adım atılmış olur. keza ankara başkent oluşu dışında hiçbir özelliğe ve güzelliğe sahip olmayan afedersiniz yarrak kürek bir şehirdir.
içerisinde bulunduğu grupla, solcu grupları bir tutan şakirttir. içinde bulunduğu yanılgı, sol grupların da kendileri gibi biat kültüründen geldiğini düşünmektir. maşa olmayı aşmış, piyon olarak kullanılan şakirtler sol gruplarda en önemli olayın düşünmek ve mantıklı hareket etmek olduğunu bilmemektedirler. hal böyle olunca, baş şakirt rte'nin dediklerini bile ciddiye alıp, solcu gençleri, solcu öğrencileri suçlamaktalar. hanginiz biliyor o olayların nasıl çıktığını? hanginizin odtü'deki olaylardan haberi var? siz örgütlü mü gidildi zannediyorsunuz?
kısacası efendim, şehir içi hız sınırını aşamayan iq seviyeleriyle solcu grupları eleştiren şakirtler artık can sıkmaya başladılar, azalarak bitsinler efendim.
serverı fransa'daki mason kulübüne götürüp, pes 2011 oynatacağı gerçeğinden ortaya çıkmıştır. korkacak birşeyi olmasa neden türkiye'ye getirmesin serverı? kimliğini gizleme çabalarıdır bunlar efendim.
uludağ sözlük'ün sahibi zall'ın yaptığı iştir, serverı tehlikeye atmaktadır. 1 hafta bekleyip, sakin sakin göndermek varken, bayram trafiğinde gidip hem mis gibi serverı, hem de bunca entryi böyle büyük bir riske sokmak düşüncesizliktir.
yer yer haklılık payı olan ancak genelleme yaparak yanlışın göbeğine düşen şakirttir.
1980 darbesi ile beraber eğitim sistemimizde kemalizm propagandası var olduğu görünmekte. tabii ki bu tartışılabilir bir konudur. okullarda öğretmenler kemalizmi sadece kitaplarda varolduğu şekilde anlatıp geçmekte ve doğal olarak ilkokul, ortaokul çağlarındaki çocuklara bu ideolojinin temellerinden bahsetmemekte, bahsedememektedir.
ancak derinliğe inilmemesine rağmen ilkokul çağındaki bir çocuğa "bizi atatürk kurtardı, bunları bunları yaptı ve kemalizm isimli ideolojiyi, devlet düzenini bu ülkede oturttu" derseniz bu küçük çocuğumuz bundan etkilenecektir. fakat bu konuyla ilgili önemli yanlış çocukların büyüdüğünde hala bu ideolojinin etkisi altında kalabileceğini düşünmektir.
ergenlik dönemine girmiş bir insanın sadece dış görünüşü, boyu posu değil, görüşleri de değişir, çoğunlukla içinde bulunduğu çevrenin, belli bir süre de olsa, etkisi altında kalır. örneğin sonralarda sol görüşe yakınlaşan insanların ergenlik dönemlerinde faşizan görüşlere sahip olması çok da şaşılacak bir durum değildir. bu da aynı zamanda bize okullarımızdaki siyasal ve düşünsel propagandanın çok da başarıya ulaşamayacağını göstermektedir. kaldı ki bir insana veya bir topluma bir fikri empoze etmeye kalkarsanız, kenan evren ve saz arkadaşlarının yapmaya çalıştığına benzer şekilde, büyük ihtimalle elde edeceğiniz o fikre, o düşünceye tamamen düşman olan insanlar olacaktır. ki bu durum da şuan türk toplumunun bir bölümündeki atatürk düşmanlığının temelidir.
şuan türkiye'de gördüğümüz, sosyal platformlarda olsun, çeşitli siyasi gruplarda olsun, kemalist insanları "devletin empoze ettiği ideolojiden kurtulamamış, siyasi açıdan zayıf kişilik" görüşü, düşüncesi büyük bir yanlıştır. evet siyasetle, dünya düzeniyle çok alakası olmayan, kendi hayatında bu konuları önemli görmeyen, genel olarak hayat gayesi gezmek tozmak olan insanlarımız kendilerini kemalist olarak tanımlarlar, ancak bu arkadaşlarla konuştuğunuzda aslında siyasetin bu insanlarımızın çok da sikinde olmadığını farkedersiniz. böyle insanları 1 saat, 2 saatlik tartışmalarla çok rahat biçimde istediğiniz siyasi görüşe yönlendirebilirsiniz.
bu duruma karşın tüm kemalistleri bu "siyasi görüşü olmadığından kemalist olmuş" insan kategorisinde değerlendiremezsiniz. kendisini fazlasıyla geliştirmiş, siyasi akımları incelemiş, kemalizm hakkında okumuş ve araştırmaları sonucunda bu topraklar için doğru olanın kemalizm olduğunu düşünmüş, bunu öğrenmiş insanları "ilkokul kemalisti" diyerek yaftalayamazsınız. daha doğrusu yaftalayabilirsiniz, ancak bu doğru olmaz.
siyasal faşizanlığın doğduğu nokta tam olarak budur. nasıl düşünürseniz düşünün, ister sağcı olun, ister solcu veya kemalist, sizin gibi düşünmeyen insanları cehaletle, dış etkenlerin etkisi altında kalmakla, karaktersiz olup sağa sola yönelmekle suçladığınız zaman, isterseniz en özgürlükçü insan olun, siyasal açıdan faşizan bir tavrınız olduğunu kabul etmeniz gerekmektedir. ve ne yazık ki bu siyasal faşizanların en çok saldırdığı görüş olan kemalizm ülkemizde bitirilmeye, ezilmeye çalışılmaktadır. ancak bilinmelidir ki atatürk aşkıyla dolu, aydınlığı hedef edinmiş kemalistler bu oyunlara gelmeyecek, size tüm güçleriyle karşı koyacaklardır.
kısacası efendim, gerçek bir kemaliste "ilkokul hocası kemalistmiş ondan kemalist olmuş" diyen biri görürseniz, kendisi büyük ihtimalle şakirttir, uzak durunuz.
halk arasında dinci, yobaz veya şakirt olarak tanımladığımız kişilerdir efendim bunlar. en önemli özellikleri atatürk'ü sevmemeleri olup, kemalistlerle her daim dalga geçerler. ama bu dingil şahsiyetler aslında neyi eleştirdiklerini, neye karşı geldiklerini bilmezler. biat ettikleri siyasi hareket onlara hangi akımdan nefret etmesi gerektiği, ne giymesi gerektiği, neyi başına takması, neyi giymesi, neyi giymemesi, hangi markayı kullanacağı, hangisini protesto edeceği de dahil olmak üzere birçok emir verir. ve dincilerimiz de bunları aynen gerçekleştirir.
kendilerinin atatürk sevmemezliği üzerinde duracak değiliz. kimse bu ülkede benim dışımda herhangi bir insanı sevmek zorunda değil.* tamam bize göre sevmemeleri mantıksızdır, şuan sahip olduğumuz çoğu şeyi ona borçlu olduğumuzu düşünüyoruz, ancak bunlar farklı bakış açıları ile ilgili şeylerdir.
ancak burada da şöyle bir durum söz konusu, ben bir ateist olarak, dinleri ve bunun içinde islamı, hz. muhammed'i eleştirdiğimde "kutsalımızla dalga geçiyor, terbiyesiz, ahlaksız" gibi bir sürü şakirt iftirasıyla yüzleşmemem elde değil. fakat o, sizin kutsal saydıklarınızı, vatanınız, şehitler, atatürk gibi konularda istediği lafı etmek konusunda kendisini yetkili görür, çekinmez.
danimarka'da bir karikatürist bir karikatür yaptığında bu gösteriş merakıyla dünya'yı ayağa kaldırmaya çalışırlar, facebook'ta ateist grupları kapattırmaya çalışırlar, kandillerde inanmadığınızı bile bile size gıcığına kutlama mesajı gönderirler, dinle ilgili bir sürü gereksiz günde profil fotoğraflarını değiştirirler.
sadece online ortamlarda da değil. sürekli kul hakkı, komşusu aç yatarken tok yaran bizden değildir, hede hödö diyen sözde müslüman insanlarda rahatlıkla görebileceğiniz bir lüks tutkusu mevcut. tabii ki bunu düşük gelirliler için söylemiyorum. ancak akp'nin başa gelmesinden bu yana, yaklaşık 8 senedir, oluşan dindar sosyete herkesin malumu. türbana binlerce dolar veren insanlardan bahsediyorum.
buraya be hey dürzü veya benzer bir şiir koymayacağım, çünkü biliyorum ki, atatürk sizin gibilerin gözümüzde düşürebileceği, sizin sözlerinizle yıpranacak biri değil. o türk milletinin gördüğü en büyük liderlerden biri, eskilere de haksızlık etmek olmaz.
fakat mustafa kemal'i ölümünün yıldönümünde andığımız şu günde rahatlıkla söylememiz gereken şey şudur, atatürk şuan türk milleti'nin hayatına en büyük etkide bulunmuş liderdir. bu milleti islami hegemonyadan kurtarmış, modernleşme konusunda en büyük adımları atmıştır. çok büyük bir liderdi ve her zaman öyle kalacak.
adana'nın başarılı kebapçılarından. menüsü fazlasıyla doyurucu ve lezzetli olup, fiyatları da bir o kadar makuldur. turgut özal bulvar'ında eski güven hastanesinin arka tarafında bulunmaktadır. eğer adanalı değilseniz ve kebap yiyecekseniz, büyük kebapçılar yerine buraları tercih etmeniz yararınıza olacaktır, çünkü böyle küçük yerler "adana kebap kültürü"nü daha iyi yansıtmaktadırlar.
uludağ sözlük yazarlarını bünyesinde barındırması gereken fitbol kulübü. keza yazarlarımız eğer yazdıkları kadar anlıyorlarsa futboldan, takım şampiyonlar ligi şampiyonluğuna ulaşacaktır. (bkz: ironi)
hayatlarına hapishanede devam eden vatandaşlarımız için kurulması mükemmel olacak servis efendim. hapishanedeyken kendisine temiz don ve atlet getirecek kimsesi olmayan, ancak bu servis için para ödeyebilecek insanlarımızın emrinde olacak. böylece mahkumumuz koğuş arkadaşlarının yanında boynu bükük kalmayacak.
sistemimiz 2 şekilde işliyor:
1. mahkeme sırasında hapise gireceği belli olan bir insan şirketimizle iletişim kurarak bu sistemize girebilir.
2. mahkumiyet durumu kesinleşmiş bir vatandaşımızın ailesi, mahkumun bulunduğu hapishaneden uzaksa ve servisimizin masrafını karşılayabilecek durumdaysa, aile parayı karşılıyor, kurumumuz hizmet veriyor.
peki neden temiz beyaz don ve atlet servisi?
çünkü mahkum da olsa insanlarımızın temel hakları var. bu temel hakları karşılayabilmeleri bazı durumlarda mümkün olmayabiliyor. böyle bir durumda servisimiz ücreti karşılığında bu hizmeti müşterisine sunuyor.
peki hizmet içeriği nedir?
içeriği sadece beyaz don ve atlet ile sınırlı değil. istenirse kırmızı uzun marlboro da paketimize dahil edilebiliyor.
servisten yararlanmak isteyen bir insanın ödeyeceği fiyat nedir?
fiyat ise istenen iç çamaşırı adedine ve bu hizmetin istendiği zaman aralığına göre değişiyor. fiyatlar ile daha detaylı bilgi önümüzdeki günlerde belirtilecek.
muhteşem fırsat: şirketimize başvuran ilk 50 kişi arasında olun, hapisten çıktığınızda sizi sürpriz bir hediye bekliyor olacak!
her türk dizisinin yeni bölümünden sonra fazlasıyla görülebilen negatif etkidir. türk izleyicisine "bakın bu güzel dizi, izleyin beğenin" diye sunulan her diziyi seyirci sorgulamadan kabullenmekte ve bu seyircilerin sözlük yazarı olanları bu diziyi sözlüklerde övmektedirler.
bu kadar çok övülmesiyle diziyi izlemeye yeltenen seyircinin gördüğü ise bayatlamış ve birbirini tekrar eden senaryolar, yaratıcılıktan fazlasıyla uzak karakterler, kötü oyunculuk ve bitmek bilmeyen çekim hatalarıdır. işin daha ilginç yanı ise çok büyük oyuncular görmüş türk seyircisinin manken bozması oyuncuları sırf dış görünüşlerinden ötürü mükemmel oyuncular sanmasıdır. örneğin senelerce kemal sunal gibi usta bir yeteneği izlemiş insanlar, hakan yılmaz'ı beğenmekte. senelerce tarık akan'ı izlemiş insanlar, kıvanç tatlıtuğ'u oyuncu sanmakta.
herneyse izleyene kimsenin karışamayacağı bir gerçek ama izleyenlerin bu dizileri diğer insanların gözlerine sokması pek hoş karşılanacak bir şey değil. türk dizilerinden 7 numara hariç herhangi birini izlememiş bir insan olarak, sol framede "fatmagül'e kaydılar", "fatmagüle kayılması", "fatmagül'e dökülen içki", "fatmagül'ün eniştesi", "fatmagül'ün adet görmesi" gibi başlıklar görmek sıkıyor ve sözlükten soğutuyor. eğer yorum yapılacaksa, ki bu yorumlar izlenilen diziyle alakalı, gayet bu dizilerin seyircileri bu dizinin başlığı altında yorumlarını yazabilir, bilgilerini paylaşabilirler. şimdi supernatural izleyen biri olarak "dean'i cinlerin zehirlemesi", "sam'in yeni arabasının hızlı olması" gibi çoğu kişinin ilgilenmeyeceği başlıklar açsam veya açılsa, bu diziyi takip etmeyen kişiler rahatsız olacak.
sonuç olarak, her ne kadar bunu kimse siklemeyecek olsa da, dandk ötesi türk dizileri hakkında yapılan yorumlar bir yerden sonra sözlüklerin avradını sikmektedir. bu gidişe uuserların bir etkisi olmayacağı bir gerçek, ancak moderasyonun müdahalesi mutlak suretle gereklidir, yoksa sözlükler yazar ve okur kaybetmeyi göze almalılar.
sabri'nin o muhteşem vücut çalımını paylaşamamak, sabri'nin o mükemmel üçlüğü ile dalga geçememek, her gün bir yeni sabri sarıoğlu grubuna girememektir. insanı çok zorlar.
ruhunda abazalık besleyen ancak bu abazayı sarhoş olmadığı dönemde dizginleyebilen ancak sarhoş olduğunda gerçek duyguları, gerçek istekleri ortaya çıktığında abaza olduğunu farkettiğini farkeden insandır bu. öğrenci cemiyetinde bu tiplere çok rastlanır. (bkz: yazar burada kendinden bahsetmiş)
adana demirspor'un ankaraya gelip taraftarını tribüne çekeceği, deli gibi bağırtacağı maç olacaktır. demirspor taraftarı tarafından şimdiden maça götürecek adam toplanmakta, büyük kulübün büyük taraftarının görüleceği maç olacaktır.
http://www.firstrow.net/ spor müsabakalarını internetten canlı izlemek isteyenlerin kullanabileceği, özellikle veetle player kullanılan yayınlarının takılmadığı ve görüntü kalitesinin yüksek olduğu internet sitesi.*
