genel olarak insanlarda zeka konusunda kendisini gösteren etki. özellikle ergen grubunda çok yaygındır bu durum. ergenler kendilerinin bulundukları gruptaki çoğu insandan farklı olduğunu düşünür, oldukça zeki olduğunu ve/veya güzel/yakışıklı olduğunu düşünür. ve böyle durumlarda karşılaştırma yapıp yenik çıktığı durumlarda kendisine rakip olarak seçtiği kişiyi çeşitli etkenlerle kötülemeye çalışır. örneğin ders konusu zeka için bir ölçüt sayılmaz ortalama altı insanlara göre. bu oldukça dikkat çekicidir. benzer şekilde güzellik/yakışıklılığı da mantıklı görünen ancak temeli olmayan parametrelere bağlar-para gibi- bu sayede ortalamanın altında kalmadığına inandırır kendini.
sözlük seni baya bir süredir boşladım farkındayım ama bu kadar şakirt varken kusura bakma. ama derdim uzun, benim açımdan önemli ve hazır hiçbir arkadaşım uluda yazdıklarıma bakmıyorken birşeyler karalayayım buraya.
derdim çok sözlük. en önemlisi bu hafta dedemin vefat etmiş olması. yıkıldım demeyeceğim, dedemin vefatını uzun süredir bekliyorduk, çok üzüldüm ama daha fazla acı çekmeyecek olması benim için ve aile için bir nebze teselli oldu. böyle bir teselli doğru mu değil mi, emin değilim, ama gerçekler bu şekildeyken kendimi kandırmam yersiz gibi geliyor.
bir de klasik olarak bir hatun meselesi var. uzun zaman sonra hayatıma artık birini sokmak istediğime karar verdim bu uğurda çalışıyorum. ancak mevzubahis hatun ile aynı bölümde olmam kafamı karıştırıyor. ya o istemezse? kaç sene beraber okuyacağız, ben n'aparım böyle bir durumda? hoş, kendisi boş değil gibi ama şimdiye kadar yediğim kazıklar neticesinde artık kızların ne yapmak, ne demek istediğini anlayamadığıma kanaat getirdim, yeteneğim yok.
son derdime geldim, yakın olduğumuzu düşündüğüm bir kız arkadaşım var. ben kendisine her türlü derdimi anlatırım, kız kardeşim gibi görürüm, severim kendisini. ama gördüğüm kadarıyla o son zamanlarda benden gizli iş çeviriyor, yaptıklarından bahsetmiyor ve dışarı çıktığımızda bizimle gelmiyor. sebebini henüz anlayamadım ama kendisi ile aramı soğuk tutmayı düşünüyorum belli bir süre. sikerler, herkesin derdini ben mi çekmek zorundayım.
bu entryi edindiğim son hayat felsefesini aktararak bitiriyorum: eğer sen kendi hayatını önemsemiyorsan ben neden senin hayatını önemseyeyim ki?
genelde dışarı çıkmayan birisi olarak o gece özel bir yere gideceğinizi düşünerek defalarca yıkanır, saça başa saatler ayırırsınız ayna karşısında, parfüm kutusunu üstünüze boşaltırsınız, artık hazırsınızdır.
ama gittiğiniz mekanda bir orospu çocuğunu yan tarafı yırtılmış t-shirtünden fırlayan ter kokuları ve ayağındaki o parmak arası terlikle mekanda gördüğünüzde sizin için herşey değişir. o mekanın gözünüzdeki büyüsü biter.
bu terlikli orospu çocuğu gençlerin hevesini baltalar ve acilen bitirilmeleri gerekmektedir.
cemaat evinde akşam yemeği* yenmesinin ardından açılan kanal 7 ana haber bülteni'nde ali demir'in açıklamalarıyla gerçekleşen hadise.
-ösym başkanı bugün yaptığı açıklamalarda her kitapçık için şifre bulunabileceğini ancak öğrencilerin bunu sınavda bulmasının imkansız olduğunu belirterek şifre iddialarını kesin bir dille reddetti
şakirt 1: ohş valla bu çok iyi geldi bana.
şakirt 2: al benden de o kadar. içimde hissettim resmen.
ş1: bu ali demir işini biliyor valla, adamın televizyondan yapabildiklerine bak, ne şanslı karısı var. süleyman abi sen ne durumdasın?
abi: bana bi' sigara getirin, dağıldım ben.
"yeaa türban neden üniversiteye giremiyor?" "türban neden kamuya giremüyür yeaa?" bıdı bıdıları sona erince, akpye yapılan son önerme.
üniversiteye girmiyordu, soktunuz, liseye girmiyordu, soktunuz, hatta sizi kesmedi, ilkokullu çocukları bile denediniz de o yemedi artık. e kamuya soktunuz, önümüzdeki seçim meclise sokacaksınız.
kısacası türbanın giremediği, girmediği tek yer olarak götümüz kaldı. akpnin bu konuda mutlaka çözüm üretmesi gerekiyor, türban göte de girebilmeli.
neden laf edildiğini anlamadığım televizyoncu, en azından son olayı için. salam gelmiş, kendisi de bunu millete yediriyor, size pornografik çağrışımlar yapıyor olması adamı bağlamaz ki.
daha önceki vukuatları için benzer şeyleri söyleyemem, büyük potlar kırdı, ama salam yedirme olayı abartılacak bir durum değil.
erken boşalmanın tarihini yazmış aynı zamanda cumhurbaşkanının izinden giderek kolayca tatmin olan şakirttir. nasıl olduysa bir kızla tanışmış, dışarı çıkmış ve öpüşme anı geldiğinde malafatı kaldırıp hazırda beklemeye başlamıştır. öpüşme başladıktan 3 saniye sonrasında ise zavallı kızceğimiz ve şakirtçik arasında şöyle bir konuşma geçer.
k: noldu hamdullah, neden geri çekildin hemen?
ş: bana yetti.
k: nasıl yetti yani?
ş: biz kolay tatmin oluyoruz.
sosyal ortamlarında konuşmayı bilmeyen, sus pus olan şakirtçiklerin internete girdiklerinde kendilerine düşman bildikleri gruba veya kişiye bilinçsizce, tükürüklerini saçarak, cehaletlerinin sınırlarını zorlayarak saldırmalarından kaynaklanan gereklilik. zira kendilerinin internet hakkındaki temel yanlışı fetoş karşıtı insanlara saldırmanın, bir diğer değişle havlamanın kendilerine sevap olarak döneceği düşüncesidir.
bu mentalite değişmeyene kadar internet bütün şakirtlere yasaklanmalı. keza bir çoğunun zeka seviyesi şehir içi hız sınırını geçemiyor.
uludağ sözlükte açılan "laikçi" başlık patlamasının gerçek sebebi. abilerin şakirtçiklerine internete girme izni vermeleriyle uludağ sözlük şakirt başlığı dolmuştur.
-şşt olm her boku açtım, bi' laikçi başlığı söyleyin lan.
+laikçi başlıklarının bokunun çıkması
+laikçileri idam edelim
+laikçilerin çükü kalkmıyormuş.
-hah tamam bu sonuncuyu da açayım, sonra facebooktan kız bakarız.
ülkenin yetiştirdiği büyük bilim adamlarına baktığınızda götünüzde patlayacak önerme. türkiye'deki bilim adamlarının çok büyük bölümü kemalisttir, bu bilinen bir gerçektir. hal böyleyken "kemalistler bi bok yapmüyüüüür" diye zırlamak "yok mu beni siken" diye bağırmak gibi birşeydir.
haklı kemalisttir. devlet içerisinde her yeri ele geçirmeyi ilke edinen eskort evladı fetonun müridleri ise hileyle hurdayla sınav kazanır, kadroya girer, sonra da "eşitiz işte bıdı bıdı".
türkiye'de hiçbir hükümet halka adil davranmamıştı ama kimse akp kadar da olamadı, bu kadar şerefsiz olmalarını tebrik edebilmek lazım.
zeka seviyesi şehir içi hız sınırını geçemeyen şakirtlerin dalga geçtiği olay. azıcık yakın tarih bilseler tüm argümanlarının boşa çıkacağını anlarlar ancak onlardan kitap okumalarını beklemek elbette saçmalık.
hal böyleyken türkiye tarihi hakkında bu kadar cahil insanlara açıklama yaparken önce bazı şeyleri anlatmak gerekiyor, durum şudur; kemalizm'i kendine ilke edinmiş hiçbir siyasi görüş 1950 senesinden beri türkiye'de tek başına iktidar olamamıştır. hal böyleyken kemalist insanların devlet içerisinde yoğun kadrolaşması oldukça zor. ancak sağcı partilerin birçok kez tek başına iktidar oldukları ve bu dönemlerde kadrolaşmayı çok yoğun yürüttüklerinden eleştiri altında tutulurlar.
başka bir açıdan baktığımızda ise kemalizm ve kemalistler ülkenin temel taşlarıyla ve kemalizm ilkeleriyle çatışma içerisinde olmayan siyasi görüşlere ve bu görüşleri benimsemiş insanlara kötü bakmazlar. bu da demektir ki kemalist bir parti tek başına iktidara gelecek olursa, ülkedeki bu kadar gerizekalıya rağmen, devlet kadrolarında devletin temel ilkeleriyle çatışmayan bilgili ve aydınlık insanlar olacaktır. kemalisti olur, liberali olur, ülkücüsü olur. dinci piçlerin buralarda yeri olamayacak.
en kapsamlı mühendislik türüdür. 1970 ve 1980 döneminde ülkede en çok revaçta olan mühendislik türü olması sebebiyle o dönemde lisans eğitimi alacak adayların en iyi kesimi bu mühendislik dalına yönlenmiştir ancak şuanda birçok dalı kendisinden ayrılan günümüz kimya mühendisliği bölümleri eskiye göre popülerliğini yitirmiş, bunun sonucu olarak eskiye oranla daha alt seviyede öğrenciler kimya mühendisliğini tercih etmektedirler. hem bu sebepten hem de mühendislikte tecrübenin önemi çok büyük olduğundan şirketler yeni mezun kimya mühendisine pek sıcak davranmazlar, tabii ki istisnalarıyla beraber, eğer odtülü iseniz durumlar biraz değişiyor.
2011 ygs kopya skandalından sonra attıkları manşetlerle ne bok oldukları belli olan gazetedir. kendileri de cumhurbaşkanı gibi tatmin olmuşlar, tatmin olana değil, tatmin edene bakmak lazım.
mal hatunun tekidir kendisi, kamera önüne çıkamıyor olması ise başka bir mallık, ismi de sır kendisinin. sızan fotolardan gördüğümüz kendisinin epey çirkin olduğu.
-ben şöyle sikiştim böyle sikiştim, şöyle küfürlü konuşurum, böyle küfürlü konuşurum diye yazayım ama yüzüm hiç görünmesin.
+bu surata kim baksın lan?
-am sik göt.
+yarın gel başla. babasından korkuyor deriz.
kuranın yazıldığı dönemde ve sonrasında kitabın indirildiği iddia edilen muhammed ve çevresindekiler bulundukları bölgede kontrolü ele geçirdiklerinden kuranın aleyhine o dönemde, indirildiği yerde yazılmış aleyhte bir tarihi belge bulmak hemen hemen imkansızdır. bu sebepten dolayı kuranı kuranda yazanlarla savunmak aptallık, cahilliktir, mallıktır.
muhammed okuma yazma bilmiyormuş da yazmış, yok efendim deve çökmüş, hede hödö, insan yazımı bir kitap olarak oldukça büyük şöhreti var. cinli film çekenlerin filme adam çekmek için "ay sette başımıza şunlar geldiiii :(((" tarzı beyanları gibi, "ay adam okuma yazması yoktu ama kitabı allah'ın emriyle yazdı" gibi ilgi çekme yöntemleri uyguluyorlar.
bu kitapla ilgili bilinen en önemli yanlış da köleliği kaldırdığıdır. kölelik islamiyetin içerisinde kitap indikten sonra da yüzyıllarca varolmuştur. neresine baksanız elinizde kalıyor yani.
eğer yanılıyorsam ve gerçekten kutsal bir kitapsa, kesinlikle update gerekiyor, özellikle sigara gibi muğlak konularda. çok eksik kalıyor çünkü.
amerikan başkanı ile rus devlet başkanının telefon konuşması sahnesinde mükemmelin üzerine çıkan efsane film. "ben eski film izlemem bıdı bıdı" diyenlere zorla izletilmeli, o derece güzel, o derece efsane film.
diktatör kelimesinin insanlarda uyandırdığı kötü etkiden dolayı reddedilen tarihsel gerçek. bir kemalist olarak söyleyebileceğim atatürk'ün kesinlikle diktatöryel bir yönetim tarzı olduğudur. ancak burada yanlış düşünülen ve yanlış algılanan, diktatörlerin halkın kötülüğüne çalışan insanlar şeklinde düşünülmesidir. elbette bu bir yanılgıdır. mustafa kemal ülkenin fiili olarak başında kaldığı 1921-1938 seneleri arasında türkiye'de tek adam olmuştur. ancak kendisi bu durumu halkı kalkındırmak, türk devrimi'ni oturtmak için kullanmıştır.