Tsubasa'dan 11 sene sonra çıkmış olmasına rağmen tsubasa'nın bu eziğin kopyası olduğunu zanneden fan kitlesine sahip anime. kartal vuruşunu çocukken çok severdim ama bi drive shoot değildi...
Bugün kü yazısıyla mhp'lilere dünkü yazısıyla chp'lilere giydirmiş yazar...
--spoiler--
Ne demişti Bahçeli; Sen 10 bin milisinle Taksim'e gel ben bin bozkurtumla meydana geleyim, Kasımpaşa'ya kadar arkana bakmadan kaçarsın..
Böyle bir şey mümkün değil.. Aile ve Kadından Sorumlu MHP Genel Başkan Yardımcısı olan bozkurtun halini gördük!..
Eğer bozkurtlar böyleyse, kimseyi Kasımpaşa'ya doğru kovalamaya yeltenmezler.. Onlar Taksim Meydanı'ndan Beyoğlu'na geçer, ondan sonra da dooğru Karaköy'e!..
--spoiler--
--spoiler--
Meğer Ananı.., ana..a..., diye takılırken, ayağını demek istiyormuş.. Ama birden bu sözün (ayağını denk almalı) sert olabileceğini düşünmüş ve söylemekten vazgeçmiş..
( Doğru, çok sert olurdu.. Yoksa kalpazan, omurgasız, yürüttüğün paralar, Haliç'in pis kokularına alışmış..vs, gibi ifadelerde bir sorun yok!..)
Ananı.., ana..a..., dedikten sonra gevrek gevrek gülmesinin sebebi de ortamı yumuşatmak içindi herhalde!..
Herneyse, gereksiz polemikler bunlar..
Ne kadar çok başkalarını anarsan, onlar da seni anar..
Yani ananı, anarlar!..
Hadi bakalım Babıâli'nin "bit yavrusu" yazarları.. ( Aslında "yavşaklar" diyecektim ama sert bir ifade kullanmak istemedim!... )
--spoiler--
Çok çok ilginçtir ki gs taraftarı bu reklam giderlerini %60 düşürüp reklam olanaklarını %300 büyütme peşinde olan yıldırım demirören zihniyetli adamın servetini transferde kullanacağı gibi bi algıya kapılmasına neden olan kişi. dünyanın en zenginleri listesine girebilmiş bi adamın gs düzlüğe çıkana kadar elini taşın altına atmamış olması ve demirören misali gelip o koltuğu işgal edecek olması vahimdir. biz demirören'den yıllardır çekiyoruz gs bari değişebilen makul bi yönetime sahip olsun...
bu diziyi hiç izlemedim ama karakterin başta gençliğini canlandıran eleman olmak üzere ramiz dayı'ya dair her şey hem medya'da hem internet aleminde o kadar burnumuza sokuldu ki; başta nasihatler veren üsturuplu laflar eden görmüş geçirmiş dayı diye bilinen kişinin aslında yanında gezip kendisine saygı duyan bi elemanın sevdiği kızla evlendiğini okudum. ne derece doğrudur bilmem ama bunu da yaptırıp sonra iyi karakter diye sundularsa takdire şayan bi kurgu var demektir. arkadaş'ın karısına, kızına, sevgilisine bakmanın bile hoş karşılandığı bi duruma uzaktan bakmak en iyisi olur sanırım...
eze eze yendik,rahat kazandık gibi yorumları okuyunca ulan ben yanlışlıkla başka bi maç mı izledim de simao'nun frikik golünden sonra bile bi aksilik olmasın rüştü'de sakat zaten göte gelmeyelim diye şekilden şekile girdim diye düşündüm. rüştü'nün bütün maç boyunca ayağına gelen 6 toptan hiçbirinde çalım atmamış ve direk topu doğru biçimde oyuna sokmuş olması benim için bu kötü durumdaki galibiyet kadar sevindiricidir. final mhk mucizeisyle karşılaşmadığımız takdirde bizim ama finalde rakip ibb olursa sokarım öyle işe diyorum. ibb çıkacağına barcelona çıksın daha iyi...
koyu bi beşiktaş taraftarı olmama rağmen tek ehemmiyeti fenerin 30 yıldır alamıyo olması olan kıytırık kupa maçı yüzünden canım dizinin yayınlanmamış olması beni ağız dolusu küfretmeye mahkum etmiştir...
bence bi önceki bölümün komedisini yakalayamamış bölümdür. senaristi burak aksak'ın twitter'ından dediği gibi "haftalık dizi senaryosu yazmak sevişmek gibi. iki bölüm arası ne kadar uzun olursa, performans o kadar iyi oluyor." gene de göndermeleriyle olsun, verdiği mesajla olsun beni gülmekten kırıp geçirmiştir gene. arda'yla mecnun'un leyla postasını koyduktan sonra yaptıkları geyikse uzun zaman unutulmayacak bi geyiktir...
Mühendislik öğrencisi olduğu halde psikoloji yada felsefe'yi açıktan okumak isteyen vakti zamanında bi gerilim ortamı vardı şimdi rahat kafayla girip bakayım nasıl oluyomuş diyen öğrencidir...
Geyik olarak komik olsa da iştihat'ta rezilliğin ötesinde bi durumdur.bi beşiktaş'lı olarak ezeli rakip olan fb ve gs'nin küme düşmesi hem ligin hemde bjk'nin imajını zedeler.en büyük rakibi küme düşmüş bi büyük takım sadece komik olur.ama madem gs bu duruma geldi güvenç kurtar,yılmaz vural,erdoğan arıca gibi bi hoca takviyesiyle alt sıralardan kurtulmaya çalışmaları akıllıca olur...*
Din sömürüsü, dini kullanma gibi çok duyulan ama aynı yöntemi deneyen ve kullanan başka partiler de olduğu halde sadece akp'nin işine yaradığı düşününüldüğünde gerçekciliği ve inandırcılığını yitiren söylem. chp'nin imam ve kara çarşaf açılımları, türban'ı çözeceklerini iddia etmesi, mhp'nin türban sorununu meclise getiren ve çözüme yönelik ilk adımı atan parti olması, mücahit(!) erbakan'ın "yeşil" sahalara dönmesi, hizbullah'ın sivil oluşumlarının güneydoğu da akp kadar desteklenmemesi düşünüldüğünde din'in sanıldığı kadar büyük bi etken olmadığı görülüyo. esas soruya dönünce harbiden bu işin sırrı nedir? abdurrahman çelebi durumu olduğu muhakkak ama şuanki siyasi tablo içerisinde bırakın koyunu abdurrahman çelebi'ye yakın bişey bile bulunmadığı için ve yapılmayanlara rağmen yapılanların büyük işler olması işin sırrıdır
iç işleri bakanlığında ve hapishane'den izin çıkartılması trt'nin içeriye girmesi röpörtaj yapması, reklamını yapması ve programı yayınlaması sürecinin en iyi ihtimalle 1 ay sürdüğü düşünülünce elinde koca bi bakanlık ağı ve bakanlık forsu olduğu halde hiçbi halttan haberi olmayan ancak programı tv'de gördükten sonra haybeye konuşan bakan hareketi...
yönlendirme duruma cuk oturmuş ve okuyanın yüzünde bi tebessüm oluşturmuşsa link daimi olarak scroll'a basılarak farklı bi sekmede açıldığından yönlendirmeyi yapan kişiye haklı olarak verilen oy...
Oyununa laf etmeyi, bi şekilde bok atmayı çok istesem de bunu denediğim de çarpılacağımdan emin olduğum oyuncudur. Shaq'ı cebren ve hile ile LAL'dan göndermesinden beri kıl olduğum aşmış basketbolcu. wade'i, lebron'u vs rakibi yada dengi gibi göstermek bu pisliğe hakaret olur. tacizden karıya kıza sarkıntılıktan mahkemelikte olsa, takımda istemediği adamın ayağını da kaydırsa her türlü efsanedir...
Ben alaylı yalnızlığımın alaylarına alışalı nerden baksan sen kadar zaman oldu.
Sen kadar zaman; ezelden ebede, cehennem çukurlarından arş-ı ala'ya
Kadar uzanan bi sonsuzluk demektir.
Sen demek tarifsiz kederleri tarif etmeye çalışmak demektir.
Sen demek gerçekliğin ötesinde hayllerinse hemen önünde aslında hiç var olmaması gereken
Ama asla yok olmayacak isimsiz, cisimsiz bir ışık huzmesisin.
Sen hayatın kendisi.
Acıların en büyüğü.
Yüzleşilemez korkular bütünüsün.
Sen; sensin.
Emsalsiz bi güzellik anlaşılamaz bi tinsellik...
Yurtdışında ikamet eden ailesinin yanına geldiği zamanlarda ablası ve annesinin ve hatta uzun zaman aralarında tek kalmaktan ötürü babasının izlediği, açalım ne güzel papatyam var onu izleyelim ısrarlarının ardından annesinden sağlam zılgıt yiyen insandır. o andan sonra el mahkum mabad gardiyan sessizce bi kaç dakika bi ergenin ali kaptan diye böğürmesini izleyip bu nedir arkadaş ne saçma dizidir bu diyerek ikinci serzenişte bulunan ve dizi bitene kadar salon'da tv izlemekten men edilen insandır...
ilk duyduğumda çok yadırgadığım ama 4. sezon arası bitip dizi tekrar yayınlanmaya başladığından beri ustaca işlenen dan&blair mevzusu gittikçe gözüme makul görünmeye başladı. blair'in serena'nın aksine otoban kadını olmaması ve dan'le birlikteyken gittikçe daha iyi olması, entrikalarını bırakması, dainel'ın sürekli kucaktan kucağa dolanan bi kevaşe için artık beklememesi vs eklenince dan&blair olsun bizde hem chuc zırvalığından hem serena zırvalığından kurtulalım dedirten dizidir...
muhtemelen bruce wayne'in sadık uşağı alfred çağırlır yadabatmobile'in sikimsonik bi özelliği kullanılarak batcave'e kadar getirilip orda alfred'eteslim edilir. ikinci robin tim drake'in zamanında herhangi bi sorunla karşılaşıldığı takdirde çok kısa zamanda velet-i muazzam arızayı giderebilecektir...
Son dönemlerin sefil, dünyadan bi haber ama mutlu aile portresine uygun izlenilesi ve izlendikçe gülünesi hoş dizi. hiçbi zaman bi (bkz: how i met your mother) bi (bkz: The Big Bang Theory) bi (bkz: Two And A Half Men)olamayacak ama her bölümünde eğlenceli zaman geçirme garantisi veren fox dizisi...
Moonwalk hareketini yapabilen genel başkandır*
hareket çok komik olmasına rağmen bu hareketten ötürü oy vermem diyen zihniyeti ayakta alkışlamak ve hatta o zihniyet yakınlarda olduğu sürece ayakta alkışlama eylemine devam etmek öncelikli amaç olmalıdır. yaptığı onlarca anlamsız iş verdiği ve tutamadığı ve zaten tutmasının mümkün olmayacağı yığınla söz varken ufak bi aksaklıktan ötürü oy vermemek gerçekten dahiyane...
Bütün dünya'da tayyip takdir görürken bm'de davos'ta tayyibin söyledikleri daha önceki başbakanların alayının toplamından fazla dinlenirken gavur'a laf etmek anlamsız ayrıca gavur'un sevmesi de gerekmez. ama bi alevi'ye bi ateist'e bi ermeni'ye yada sünni, şafi herhangi bi mezhep'e mensup bi müslüman evladına gavur demek zaten diyen kişiyi dinden çıkartır. tayyip sanki bi siyasetçi değilde ruhani bi lidermişcesince herkesin onu sevmesini beklemek en kibar tabirle mallıktır. sevenleri elbette olacaktır tabi sevmeyenleri sevenlerine ve rte'ye bok attıkça sevenleri de misilleme yapacaktır ama bunu gavur olduklarından sevmiyolar, işe yaramaz aileleri var sevmiyolar yada karşıt görüş olarak cahiller seviyo, satılık olanlar seviyo vs gibi edebiyat parçalamaya yönelik laf toplumu kutuplaşmaya itmenin yanısıra bayağı da oluyo...
yıldızlar topluluğu haline gelmiş, el galacticos denilen, endüstriyle futbolun dibine vurmuş beşiktaşımdaki en tuttuğum adamdı. sezon başında ne guti ne robinho en büyük yıldız sensin deli ibo demiş q7'li guti'li beşiktaşım da deli ibo'yu farklı bi yere koymuştum. ama kaptan kendisine yakışmayacak bi kincilikle 3 sene önce gene tekme tokat daldığı ve gene haksız olduğu toraman'a tekrar vurmuş ve demirören gibi beşiktaş'lılıktan bihaber bi adam tarafından sözleşmesi feshedilmiştir. yaptığı cezasız kalmayacak bi davranış da olsa bi kaç ay sonra jübilesi yaptırılıp takımdan gönderilmesi gereken yılların emektarı taraftarın deli ibsoudur...
The big bang theory'nin bir bölümünde sheldon cooper'ın uyanma sahnesi olarak gösterilmiş andır. uyanır saatine bakar başucundaki çalar saati alarmını iptal eder ve kalkar*...
Siyah ceketli, beyaz tişörtlü, kot pantalon giymiş sakallı abi ben bu hallere düşecek adammıydımla gruptan kopmayayım arasında bi ruh halinde kalmış grupla birlikte hareket edermiş gibi görünmesine rağmen dans etmiyo sonlara doğru bi zıplıyo başlarda da görünüp kaçıyo...
7x12 itibariyle wilson'a kız ayarlamaya çalışarak beni çok güldürmüştür. hele wilson'ın alerjisini arttırmak için evine bıraktığı otu camdan atarken kediye de atla diye camı göstermesi çok komik bi sahneydi...
Cümler olarak mazide kalsa da zihniyet olarak medeniyetin ve hatta insanlığın sonuna kadar kalacak bi yapıdır. günümüz de bu yapı da (heleki belli bi yaştan sonra) bi açılma yöntemi kullanmak hoş karşılanmayacağı gibi olası olumsuz tepkinin daha yıkıcı olmasına yol açabilir vel hasıl kelâm bi çok kişisinin söylediği ve sandığı gibi iki insan biribrinden hoşlanıyosa bu tarz cümlelere gerek yoktur lafı gerçek bi geyiktir. ismi konulana kadar çok güzel olan ilişkilerimin ismini koyalım artık 8 aydır mal gibi dolanıyoruz gidip geliyoruz biz neyiz dendikten sonra bittiğini bi kaç defa yaşayarak öğrendim. ilk seferinde kızla okulun sonlarında başlayan kıvılcımların sürekli konuşma ve kız tarafından sürekli mesaj çekilmesiyle ilerlemek suretiyle aylarca sürdüğü ve heryere birlikte gidildiği yaz bitip okul başladığında bütün okulun bizi sevgili sanmasına rağmen aramızdaki mevzunun henüz bi ismi olmayışından gelen bi gerginlik ara ara hissedilmesine rağmen gayet mutlu olunan bi dönemin ardından. Özellikle sevgili olduğunu herkese yakın zamanda ilân etmiş kıl tiplerin yanında. kızın sersem sınıf arkadaşlarına durumu anlatması neticesinde gelip bana biz neyiz böyle demesinden sonra bu minval de bi teklif beklediğini anlamam ve durumun o andan çok daha ileride olduğunu ve zaten bu tarz bi giriş cümlesinin anlamsız olduğunu uzun uzadıya izah etmeme rağmen önce ikna olmuş sonrasındaysa muhtemelen aldığı gazlarla teklif diye direten bi kızı karşımda bulunca uzun zaman susuturacak romantik ve okkalı bi teklif yapayım diyerek ebedi aşkıma yazmış olduğum bi şiirin bi kaç dizesiyle bi teklifte bulundum. önce mest olmuş sonra sıkılmış bi tavırla gelince bu anlamsız teklif olayına lanet olsun dedim. ve o an anladım ki teklif yapılana kadar herşey çok güzeldir ama resmi değildir. iş resmiyete dökülünce bi anda eksen değişir. benzer bi durum daha sonra tekrar başıma geldi o zaman bi arkadaş grubu içerisinde bi yakınlaşma ve ardından uzun zaman flört etmeler gene kızın mesaj atması(ben mesaj çekmekten ve okumaktan nefret ettiğim için cevap yazmam) eve gelip gitmesi derken yaz sonuna doğru en yakın arkadaşını biz neyiz diye sormak üzere yanıma göndermesi gene sonun başlangıcı olduğunu açıkca gösterdi bana. bir kez daha mecburi teklif olayına girmem gerektiğinden bu kez sokarım romantikliğine bari o özel şiirleri kirletmeyeyim diyerek daha sıradan bi teklifle gidince aa çağdaş çok şaşırdım ben sana hiç o gözle bakmamıştım diyerek beni dumur etmiş bsg ya diyerek ortamı terketmeme vesile olmuştur. Bi kaç ay sonra facebook'ta beni ekleyip onun pek bi candan benimse ne konuşuyo bu hala şeklinde sürdürdüğüm kısa bi muhabbetin ardından onun benimle çıkarmısın sorusuna ikinci kez bsg ya diyerek cevap vermem bu çıkma yapısından iyice tiksinmeme neden oldu...
Olayın gerçekliğine dair bi şüphe bulunmakla birlikte atarük'ün ayar yiyebileceği düşünülmeli ve hatta 57 yıllık hayatı boyunca bi yetim olarak ayar yememiş olma ihtimali yoktur.Atarük'ün ayar verdiği yığınla general, devlet başkanı vs tüm hayatını oluşturmuyo heralde.Tabi said-i nursi'nin filmini izleyip de en büyük çıkarımı bu olan zihniyette ayrı bi ilginçlik.Atatürk'ü ilahlaştıran bi güruhun varlığı da inkar edilemez.Mezarından çıksa şöyle yapardı.Şimdi o olsa bu durumda olmazdık vs gibi insanüstü bi varlık olarak lanse eden ve hatta daha ilerisine giden kemalist/atarükçü/laik nasıl adlandırılırsa bi zümre mevcuttur...