Kimse de merak etmesin
Ne küme düşme olur
Ne şampiyonluk silme
Ne eksi puan
Ne de Şampiyonlar Ligi'nden men
Biz götümüzü yırtarken, birileri gitmiş yöneticilerimizi satmış, belli
"Aferin" diyorum onlara
Kocaman bir "aferin"
Not: "Yöneticin şikeden hak mahrumiyeti almışken sen nasıl yırtıyorsun birader?" sorusunu haklı olarak soracaklara ise söyleyeceğim şu;
"Bu adamlar Aziz Yıldırım'dan habersiz maçlara bahis oynamışlar ve futbolcu satın almışlar" denir, olur biter.
"UEFA bunu yer mi peki?" diye soracak olanlara ise söyleyeceğim şu;
"inşallah yemez ama görünen o ki yiyecek, yemiş gibi yapacak en azından"
Önüne gelene gürleyen UEFA'nın, aylardır sinek gibi vızıldamasının, benim açımdan başka hiçbir açıklaması yoktur.
Ha benim ne istediğime gelince;
Keşke "yönetici arkadaşlarını satan bu yönetim" gidip, yerine "adam gibi yönetim" gelse - Aziz Yıldırım başkanlığında tabii- ve gerekirse amatör kümeye kadar gitsek ama neredeeee
"kahraman bakkal, süpermarkete karşı" misali "amatör taraftar, endüstriyel futbola karşı"
oh ne ala memleket
futbolculara verilen cezalar erteleniyor
yöneticilerime verilen hak mahrumiyeti cezaları ise onanıyor
ve yönetimimden tek bir tepki yok
sokarım şampiyonlar ligi'ne de, kuyt'ına da, diarra'sına da
30 haziran'da da aziz yıldırım'a hüküm giydirirler -ama şikeden olmayacak, göreceksiniz- ve ferit şahenk'i başkan yaparlar
onlar sağ, biz selamet
Bayan Voleybol Takımımızın CEV Şampiyonlar Ligi'ne katılım daveti almaması ile ilgili olarak kulübümüz Türkiye Voleybol Federasyonu ve CEV ile görüşmelerini devam ettirmektedir. Bu durumun düzeltilmesi adına yürütülen görüşmelerden alınacak sonuca göre kulübümüz tavrını belirleyecek ve kararını kamuoyu ile en kısa sürede paylaşacaktır.
günümüzde; dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir gerçek/tüzel kişiliğin suçluluğuna, ses ve görüntü kayıtlarıyla karar verilmez.
çünkü ses ve görüntü kayıtları, üstlerinde oynama yapılabilinen, hatta sıfırdan bile hazırlanabilinen kayıtlardır.
"calciopoli" sürecinde juventus taraftarları, canlı yayında "tape" hazırlamışlar. (-miş li geçmiş zaman kullandım, çünkü videosunu falan bulamadım, sadece öyle duydum)
ama türkiye'de bakıyorsun;
insanlar, bilgisayar ortamlarında hazırlanmış ses ve görüntü kayıtları yüzünden aylardır hatta yıllardır tutuklu kalıyorlar hapishanelerde.
bakın dikkat; hükümlü değil, tutuklu.
bizim esas tartışmamız gereken durum budur.
ama benim "tahliye edilmek, beraat edilmek anlamına gelmez" demesini bilen halkım, "tutuklanmak, hüküm giymek anlamına gelmez" demeyi bilmez ve tahliye edileni gözünde beraat ettirmeyip, tutuklanana çoktaaaaaan hükmü giydiriverir.
ekleme amaçlı edit: dikkat ettiyseniz "suçluluğuna karar verilmez" dedim. zira suçsuzluk, karar verilen şey değildir. hakkında suçlama bulunan insan "suçsuz" olarak kabul edilir. hiç kimse, suçsuzluğunu ispatlamak mecburiyetinde değildir. aksine savcı, suçluluğu ispatlamaya mecburdur. ama bu dediğim, gerçek hukuk devletlerinde olur tabii. türkiye gibi "özel hukuk" devletlerinde olmaz.
ergenekon terör örgütü (!) ile bağının araştırılmasına gerek olmayan klüptür. zira başkanı, ergenekon terör örgütünün finansörüdür (!) daha da fazla bağa ne hacet?
Eğer ki o gün;
Fenerbahçe ve tüm yöneticileri aklanmış olmazsa,
Aziz Yıldırım ve ilhan Ekşioğlu tahliye olmazlarsa,
Ve içeriden çıktıkları zaman da olağanüstü kongreye gidip,
Yeniden seçim yapıp, yeni yönetim oluşturmazlarsa,
Bu yönetim gidene ve Fenerbahçe futbol takımı bir alt lige düşürülene kadar desteklemem Fenerbahçe'nin futbol takımını.
Ne Şükrü Saracoğlu'na maça giderim;
Ne Lig TV'de maç izlerim ki zaten epeydir izlemiyorum,
Ne de Fenerium'dan tek kuruşluk alışveriş yaparım.
Biz bu kadar kavgayı "Yaptıkları şikeyi örtbas ettirmek için, klüp yönetimini AKP lilere, Cemaatçilere peşkeş çektiler" desinler diye yapmadık.
Kimse kusura bakmasın.
Benim Fenerbahçe'm bu değil.
Laf başı gelince böbürlene böbürlene anlattığınız o Kurbağalıdere'den silah kaçıran atalarınız var ya,
işte onların kemiklerini sızlatırsınız, eğer bu klübün yönetimini AKP lilere / Cemaatçilere peşkeş çekerseniz.
Yine de umudumu koruyorum;
"Aziz Yıldırım biat edecek olsaydı, neredeyse 1 yıl boyunca hapis yatmazdı, taaa en başından biat eder ve hapse bile girmezdi hatta" diyorum ama ola ki güvendiğim dağlara kar yağdı,
Üçüncü paragrafta yazdıklarımın hepsini yapacağım.
Ve Fenerbahçe; değil Türkiye şampiyonu, Şampiyonlar Ligi şampiyonu olsa bile kutlamayacağım.
Kutlarsam şerefsizim, namerdim.
Ben "endüstriyel taraftar" değilim arkadaş,
"Amatör taraftar" ım.
"şampiyonlar ligine tff göndermedi" cümlesi doğrudur ancak eksiktir. arkadaşımın affına sığınarak, düzeltme yapmak isterim.
olay sadece bundan ibaret olsaydı; biz değil cas'a dava açmak, faks bile çekemezdik.
pierre cornu türkiye'ye gelir ve ilhan helvacıoğlu ile lütfi arıboğan o'na "fenerbahçe % 100 suçludur, bu yüzden de şampiyonlar ligi'nde yer almaması gerekir. ancak, eğer biz fenerbahçe'yi şampiyonlar ligi'ne göndermezsek, oluşacak olan taraftar baskısını kaldıramayız. o yüzden siz bize bir mektup yazın ve sanki, siz fenerbahçe'yi men etmişsiniz gibi olsun" demiştir. pierre cornu da -ve dolayısıyla uefa tabii- bunu kabul edip, bu mektubu tff'ye göndermiştir.
bu yüzden fenerbahçe, hem tff'yi hem de uefa'yı cas'da dava etmiştir. edebilmiştir daha doğrusu.
"Fenerbahçe transfer çalışmalarına erken start verdi. Sarı-lacivertlilerin ilk transferi Gençlerbirliği'nin genç solak oyuncusu Soner Aydoğdu oldu. Soner için Gençlerbirliği Başkanı ilhan Cavcav'la görüşme yapıldı ve 2 milyon 750 bin Euro artı ERTUĞRUL KARANLIK'ı vererek anlaşma sağlandı. Oyuncunun menajeri Haluk Canater de bu gelişmeleri doğruladı."
Başkanlığı döneminde;
ezeli rakibinin şampiyon oluşunu 7 kere gördüğü halde,
son maçta şampiyonluğu 3 kere kaçırdığı halde,
başkanlığının dışarıda geçirdiği 13 yılda tek bir Türkiye Kupası göremeyip, hapisteyken Türkiye Kupası'nın alındığını gördüğü halde,
hala ve inatla, şike yapmakla suçlanan başkandır.
neden 26 Ocak'da 58. maddenin değişmesine "evet" oyu verdiler?
neden Yıldırım Demirören'in TFF Başkanı olmasına "evet" oyu verdiler?
neden Mehmet Ali Aydınlar, Bank Asya Klüpleri'ne "eğer 58. maddenin değişimine evet oyu verirseniz, Fenerbahçe'ye verilecek para cezasını size dağıtacağım?" dedi
neden Fenerbahçe, 4 Temmuz'da amatöre kadar gidiyorken, 26 Ocak'da sadece para cezasıyla yırttı?
neden Faruk Özak "eğer 58. madde 26 Ocak'da değişseydi, kupayı almıştık" dedi?
neden Erdoğan Bayraktar "hakkımız olan kupayı almak için, ince ayarlı bir çalışma yapıyoruz" dedi?
neden mahkemede iki tane itiraf olduğu halde, Sadri Şener ve Nevzat Şakar hak mahrumiyeti cezası almadı?
neden play off ilk çıktığında "normal sezonu lider bitiren şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılacak" denmişken, Fenerbahçe liderken "play off'u lider bitiren şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılacak" dendi?
neden UEFA, adı iddianamede geçen Beşiktaş'ın başkanının, TFF Başkanı olmasına ses çıkartmadı?
neden "siyaset spora bulaşmasın" diyen Platini, RTE ile Başbakanlık Konutu'nda değil de, AKP Genel Merkezi'nde görüştü?
neden ilk etik kurulu raporu, savunmalar alınmadan hazırlandı?
neden bilirkişi heyeti, mahkemeye sunduğu 205 sayfalık raporda "Son 5 yılda Fenerbahçe Spor Klübü'nün bütün para giriş çıkışları yasaldır" derken -ki bu 300 milyon dolarlık bir parasal harekettir- Galatasaray Spor Klübü 2006 yılında ödenmiş olan 1.5 milyon doların dekontunu, "TT Arena'ya taşınırken kaybettiklerini" söyledi?
neden mahkemenin; şahsi banka hesaplarını incelemeye bile almadığı ve etik kurulu üyelerinin, savunmalarını aldıktan sonra suçsuz olduklarına kanaat ettikleri ilhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu'na PFDK tarafından hak mahrumiyeti cezası verildi?
neden Adnan Polat, Mehmet Ağar'ı cezaevinde ziyaret etti?
neden Arda Turan, elinde kupayla Mehmet Ağar'a selam çaktı?
şu yazdığım tabloya tersten çevirip bakın;
şu siyasilerin söylemlerini, Recep Tayyip Erdoğan'ın Fenerbahçe lehinde yaptığını varsayın, nasıl bir tepki verirdiniz? Adam bir "kişilerle kurumlar ayrılsın" dedi, ortalığı yıktınız. (RTE'nin o sözlerini ben de desteklemiyorum.) Faruk Çelik "Allah'ın adaleti varsa Bursaspor şampiyon olur" derken neredeydiniz? Faruk Özak ve Mehmet Ali Şahin "Şampiyonluğu Trabzonspor hakediyor" derken ve Gaziantep ile Karabük'e stat sözü verirken neredeydiniz?
Fenerbahçe'nin eski bir futbolcusu, Sedat Peker'e selam çaksaydı, ne tepki verirdiniz?
Duymak istediğiniz cümleleri söyleyenlere inanıyorsunuz; aksi gerçekleşince "Fenerbahçe kayrıldı" diyorsunuz, aksini söyleyenleri de "yalancılıkla" suçluyorsunuz.
Amaç da bu zaten, yönlendirme yapmak, Fenerbahçe'yi zan altında bırakmak.
Etik Kurulu çıkıp "Biz raporu hiçbir gazeteye yollamadık" derken, Mehmet Baransu çıktı açıkladı. Amaç "Fenerbahçe bu raporu değiştirtti" dedirtip, Fenerbahçe'yi zan altında bırakmaktı, ki bunu da başardı.
"Zayıf; daima eşitlik ve adalet ister ama bunlar, kuvvetlinin umrunda bile değildir" demiş Aristoteles.
Biz zayıfken -daha doğrusu gücümüzün ağırlığını hissettirmemişken- ve adalet isterken, hepiniz göbek atıyordunuz. Ne zaman gücümüzün ağırlığını hissettirdik ve adaleti inşa ettirdik, ağlar oldunuz.
Sizin istediğiniz adalet değil ki, Fenerbahçe'nin yerle bir olması.
Ama başaramadınız, asla da başaramayacaksınız.
Biz birlik olduk ve bizi katakulliyle alt etmeye çalışanlara "dur" dedik, kendimizi ayıklatmadık.
Çünkü biz biliyoruz ki; hak verilmez, alınır.
Biz Fenerbahçe taraftarları olarak; ahlaksızlıktan taraf olduğumuz için destek çıkmadık yöneticilerimize, onların ahlaksız olmadıklarına inandığımız için destek çıktık.
"Aklanın da gelin" demedik, "siz zaten bizim gözümüzde aksınız" dedik.
Çünkü herkes bilir ki; hukuk sisteminde hiç kimse "suçsuzluğunu ispatlamak mecburiyetinde" değildir, iddia makamı yani savcı, "suçlamada bulunduğu kişinin suçluluğunu ispatlamaya" mecburdur.
Yani ispatlanma mecburiyeti taşıyan şey; iddiadır, savunma değil.
Peki savcı ispatlayabildi mi?
Sizce "evet" ama bizce "hayır"
Benim gözümün önünde; 2007 yılında hazırlanmış word pad dosyasından dolayı, 2004 yılında darbe girişiminde bulunmaktan suçlanan insanlar, ÖYM ler tarafından hapislerde süründürülürken ve bu davaya da ÖYM de bakılırken, o ÖYM nin savcısı da "müthiş deliller" diye ortaya sadece "tape" adı verilen zırvalar koyarken, benim Fenerbahçe'nin ve yöneticilerinin masum olmasına inanmama şaşırmanız neden?
Sen inşaat mühendisi olan ilhan Ekşioğlu'nun işçili inşaatlı konuşmalarına "şike girişimi" deyip taşak geçersen, adam da tarla sürmeye "totem" deyip seninle taşak geçer arkadaş.
Not 1: ilhan Ekşioğlu "tarlaları sürdük" dememiştir, "arabayı tarlalara sürdük" demiştir. Bu söz, sizlere çok anlamsız gelir elbet ama biz Fenerbahçe taraftarlarının totem diye yaptıklarını duysanız, zaten altınıza sıçarsınız.
Not 2: Savcı Mehmet Berk, Aziz Yıldırım'a "eğer Fenerbahçe, Sivasspor'da şampiyonluğu kaybetseydi bu soruşturmayı açmayacaktım" demiştir. Yani Fenerbahçe, şampiyonluğu kaçırsaymış eğer, yaptığı bütün şikeler (!) yanına kâr kalacakmış, bak sen şu işe.
Sen savcısın arkadaş, bir suçu tespit ettiysen eğer, sonuç her ne olursa olsun soruşturma açacaksın. Şimdi, açtığı soruşturmada bile "şike" yapan bu savcı mı Fenerbahçe'yi şikeden mahkum edecek?
Geçiniz...
Edit: imlâ.
Edit 2: Eksileyeceğinize, cevap yazsaydınız keşke...
Kadıköy'de yani istanbul'un Anadolu yakasında kurulmuş olan Fenerbahçe'nin kökenini, Haliç'de yani istanbul'un Avrupa yakasında yer alan bir patrikhaneye bağlamak da ayrı bir komedidir. Hele hele kurucuları; Ziya bey, Enver Necip bey ve Ayetullah bey iken hem de.
Tabii bunu iddia edenlerin bir diğer iddiası da, Fenerbahçe'yi Galatasaraylıların kurduğu. O zaman doğal sonuç olarak, Galatasaray da Rum takımı olmuyor mu?
TFF Kulüp Lisans Kurulu, 2012-2013 sezonu için UEFA Lisansı almaya hak kazanan kulüpleri belirledi.
Yapılan incelemeler sonucunda Spor Toto Süper Lig'den Beşiktaş A.Ş., Bursaspor, Eskişehirspor, Fenerbahçe A.Ş., Galatasaray A.Ş., Gençlerbirliği, istanbul BBSK, Kardemir D.Ç. Karabükspor , Kayserispor, Sivasspor, Trabzonspor A.Ş. ile Bank Asya 1.Lig temsilcisi Çaykur Rizespor A.Ş. ,UEFA Kulüp Lisansı almaya hak kazandı. Bu kulüpler sportif başarıları doğrultusunda UEFA müsabakalarına katılabilecek.
20 kulüp ulusal lisans aldı
TFF Kulüp Lisans Kurulu ayrıca ilk kez geçen sezon hayata geçirilen Ulusal Kulüp Lisans Sistemi kapsamında da değerlendirmelerde bulundu. En üst 3 lig olan Spor Toto Süper Lig, Bank Asya 1.Lig ve Spor Toto 2. Lig'deki kulüplerin yapmış olduğu başvuruları, "Hukuki, Sportif, Altyapı, Personel ve Mali Kriterler" üzerinden denetleyen ve mali yapılarının uygunluğuna göre inceleyen TFF Kulüp Lisans Kurulu toplam 20 kulübe Ulusal Lisans verdi.
UEFA Lisansı alanların yanı sıra Orduspor, Kayseri Erciyesspor, TKi Tavşanlı Linyitspor, 1461 Trabzonspor, Fethiyespor (2.Lig kriterlerine göre lisans aldı, 1.Lig kriterlerine göre ek süre verildi), Kızılcahamamspor, Pendikspor ve Şanlıurfaspor kulüpleri Ulusal Kulüp Lisans almaya hak kazandı.
Kurul, Kulüp Lisans Talimatı'nın Ulusal Kulüp Lisans için başvurmama cezasını düzenleyen 81. maddesinde yer alan kriter ihlallerine uygulanacak yaptırımlar belirlendiği Talimatın Ek.8'nci tablosu uyarınca, lisans almak için kulüp lisans başvurusunda bulunmayan Çankırıspor ve Mardinspor kulüplerine 100'er bin lira para cezası verdi.
48 kulübe ek süre verildi
TFF Kulüp Lisans Kurulu, kalan 48 kulübe, eksikliklerinin giderilmesi için KLT'nin 83/1. maddesinde düzenlenen kriter ihlallerine uygulanacak yaptırımların belirlendiği Talimatın Ek.10 tablosu ilgili maddeleri uyarınca 15 ila 30 gün ek süre verdi.
Ocak 2011'de hayata geçen ve 3 yıllık geçiş sürecinin uygulandığı Ulusal Kulüp Lisans Sistemi ile kulüplerin gerekli eğitimi almış profesyonel kadrolarla çalışmaları, kulüplerin tüm genç takımlarını akademi ligleri seviyesine ulaştırmak ve liglerde elit oyuncuların yetişmesi ve kulüplerin UEFA standartlarında tesislere ve statlara sahip olmaları sağlanacak.
Kulüplerin mali disiplin altında tutularak, mali durumları ile ilgili daha dikkatli ve hassas davranmaları sağlanacak, tüm kulüplerin yıllık mali tablolarını sunmaları sayesinde, Türk Futbolunda mali şeffaflık adına büyük ve önemli adımların atılması elde edilecektir. Bu sayede mali fair play ulusal Liglerimizde garanti altına alınmış olacaktır.
Faruk Özak'a "neden 'eğer 58. madde 26 Ocak'da değişseydi kupa bizimdi' dediniz" diye sorsunlar,
Sadri Şener'e "neden 58. maddenin değişmesine 26 Ocak'da evet dediğini" sorsunlar bir zahmet.
Onlar gerekli cevapları versinler, biz de gerekli cevabı veririz.
Not: Daha önce de yazmıştım, gene yazayım. 58. maddeyle ilgili söylediklerinden dolayı Nihat Özdemir'i asla affetmeyeceğim. inşallah yeni yönetimde de yer almaz. Bu dileğimin yerine gelmeyeceğini biliyorum gerçi de, bir ümit işte...
ingiliz gazetesi The Guardian'ın şike soruşturmasıyla ilgili haberinden bir kısım.
"The ruling, which came in the run-up to the final games of the season, was a key step in resolving an investigation which has cast a dark shadow over Turkish football."
Bizim güzide medyamız bu çeviriyi "Türk futbolunun üstüne kara bir örtü örtüldü." yaptı.
Halbuki doğru çeviri "Sezonun final maçları öncesi açıklanan karar Türk futbolunun üstüne kara bir gölge gibi çöken soruşturmanın çözülmesinde anahtar bir rol oynadı."
işte böyle böyle oluşturdular "Fenerbahçe şikeci" algısını "UEFA sopası" algısını...
Ama gitmişim yıllık ücreti 1 milyon euro olan futbolcuyu 500 bin liraya,
Maçı kazanması halinde TFF'den 750 bin lira alacak takımı da 250 bin liraya satın almışım.
Ben de buna anlam veremiyorum mesela.
Sonra gitmişim;
Şike yapmışım,
Teşvik primi vermişim,
Ama sadece benim yöneticilerim hapiste yatmış,
Sadece benim yöneticilerime hak mahrumiyeti verilmiş,
"ibrahim Akın tek başına mı şike yaptı?" diyenler, bunları hiç dememişler.
Buna da anlam veremiyorum.
Daha bitmedi;
Sadri Şener'in ve Nevzat Şakar'ın tapeleri olduğu halde, onlara hak mahrumiyeti verilmemiş,
Verilmiş olsaymış, UEFA onlara "siz bize temiz olduğunuzu söylediğiniz halde, hak mahrumiyeti yediniz" deyip 5-8 yıl arası men cezası geçirebilirmiş,
Ama gel gelelim, kollanan kayrılan Fenerbahçe olmuş.
Ne kadar da anlamlı değil mi?
Durun hele, dahası var;
Pierre Cornu Türkiye'ye gelmiş,
ilhan Helvacı ve Lütfi Arıboğan, içki sofrasında -ki bunu ilhan Helvacı, Cüneyt Özdemir'in programında ağzından kaçırmıştır- "Fenerbahçe % 100 şike yapmıştır fakat bizim Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne göndermemeye götümüz yemez. Taraftar baskı kurar. O yüzden siz bize bir mektup yazın ki, Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne almamış olan siz olun" demiş ve Pierre Cornu - dolayısıyla UEFA- bunu kabul etmiş.
Sonra aynı UEFA, iddianamede adı geçen takım olan Beşiktaş'ın başkanının TFF başkanı olmasına ses çıkartmamış.
"Siyaset spora bulaşmasın" diyen Platini, 22 Mart'daki UEFA kongresi için Nyon'dan uçağa bindiğinde istanbul'u pas geçmiş ve Ankara'ya gidip, RTE ile AKP Genel Merkezi'nde görüşerek, siyaseti spora dibine kadar sokmuş.
Aman ne kadar da anlam verdim, sormayın gitsin.
Ve hepsinden önemlisi;
Juventus, tapeden mapeden dolayı küme düşürülmemiş,
Moggi'nin itirafı yüzünden küme düşürülmüş,
Dünyanın hiçbir hukuk sisteminde, tek başına delil olarak kabul edilmeyen ses ve görüntü kayıtları - hatta hala yayınlanmasını beklediğimiz Emenike'nin para sayması görüntü kayıtları- ileri demokrasiye geçmiş Türkiyemizin, ileri demokrat Türk halkı tarafından, tek başına delil olarak kabul edilmiş ve Fenerbahçe, şikeci olarak addedilmiş.
Bunların hepsine anlam veren güzide Türk halkı;
Sen şimdi çıkmışsın da, 58. ve 105. maddeye mi anlam veremiyorsun?
hakkında suçlama yapılan kişilerin savunması alınmadan hazırlanmış olan 33 sayfalık etik kurulu raporunu doğru kabul ediyorsunuz, savunmalar alındıktan sonra hazırlanmış olan 67 sayfalık raporu ise yalan kabul ediyorsunuz.
kafasındaki algıda;
adalet terazisinde "şike" yapan sizler mi bizi şikeden mahkum edeceksiniz?
gidin işinize be.
inşallah bir gün iftiraya uğrarsınız; kendinizi savunmak istediğiniz halde ağzınızı bağlarlar, o zaman anlarsınız Fenerbahçe'nin neler çektiğini.
ama nerede sizde o vicdan?
sizin için, Fenerbahçe yerin dibine batsın da, gerisi yalan.
Siz değil miydiniz Fenerbahçe'nin şampiyon olmamasını, kendi takımının şampiyon olmasından daha büyük sevinçle kutlayanlar?
Siz önce bir kendinizi düzeltin, sonra Fenerbahçe'ye bok atın.
Yapılan savunmalar neticesinde, Fenerbahçe'nin suçsuzluğu, ilan edilmek zorunda kalmıştır.
Allah'ın izniyle, Tahkim Kurulu da hak mahrumiyetlerini kaldıracaktır.
Siz de orada burada, 1-2 ay "Fenerbahçe kayrıldı, şikeci bunlar yaaaa" diye ağlaşacaksınız,
Ondan sonra transfer dedikoduları havada uçuşacak,
Asbaşkanlarımızdan Sayın ilhan Ekşioğlu, avukatları aracılığıyla aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.
"10 ayı aşkın bir süredir sükunet içinde adaletin yerine gelmesini ve çok sevdiğim aileme kavuşmayı bekliyorum. Bu süreçte yazılı ve görsel basının acımasız saldırılarına karşı, asıl hedef alınan şahsım değil, çok sevdiğim Fenerbahçemiz olması nedeniyle sessiz kalmış bulunmaktayım. Çünkü bu saldırılara karşı en iyi cevabı Fenerbahçe taraftarı ve gurur duyduğumuz takımımız verebilirdi. Bu inancımda haklı çıktım. Fenerbahçemizin gerçek sahibi olan Fenerbahçe taraftarı kendilerine yakışan vakur duruşu bozmadan bu saldırılar karşısında dimdik ayakta durmuştur. Ancak Kulübümüz üzerine oynanan oyunların son günlerde farklı bir şekil alması ve şahsımın hedef alınmaya başlanması sebebiyle bu açıklamayı yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek zarureti doğmuştur.
TFF Etik Kurulu ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, hiçbir hukuki ve vicdani gerekçeye dayanmaksızın şahsım üzerinden Fenerbahçemizi lekelemeye ve camiamızı zan altında bırakmaya çabalamıştır. Suçlanmakta olduğum tüm hususları fazlasıyla aydınlatmış olmama rağmen, bu kurullar sözlü savunmam sırasında kendi deyimleri ile "tatmin" oldukları halde, rapor aşamasında önyargılı olarak üyelerinin hukukçu kimlikleri ile bağdaşmayacak şekilde karar almışlar ve şahsımın bazı müsabakalarda şike ve teşvik teşebbüsünde bulunduğuna dair kararlarını açıklamışlardır. Gazete haberlerini delil, iddiaları ise tespit niteliğinde gören bu kurullar, şahsımın futbol camiası içindeki kişilerle ve hatta kişisel iş ilişkilerim kapsamında yaptığım görüşmeleri sübjektif bir biçimde yorumlamak suretiyle karar almaktan geri durmamışlardır.
Gelinen süreçte; konuyu inceleyen sportif kurullar, hakem ve gözlemci raporları ile maç görüntülerini bir kenara bırakıp, birtakım telefon görüşmelerini (ki bu telefon görüşmeleri de hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilmiştir) sübjektif yorumlarla değerlendirmiş, somut kanıttan uzak, taraflı yorum ve değerlendirmeleri maddi delil olarak dikkate alıp, hatalı bir sonuca varmayı tercih etmişlerdir. Bu sürecin ne derece sistematik bir şekilde kurgulandığının en net kanıtı, özgürlüğümüze kavuşmamız hususunda alınacak kararlar öncesinde sürekli olarak yeni görüş ve kararların açıklanması ile ortaya konulmuştur.
Bu süreçteki temel amaç, kendimizi ifade edebilme fırsatına kavuşacağımız tahliyemizin geciktirilmesi ve Fenerbahçemiz üzerindeki belirsizliğin olabildiğince uzun süre muhafaza edilmesi olmuştur.
Öncelikli sıfatımın yöneticilik değil, Fenerbahçe taraftarlığı olduğunu ve Fenerbahçemizi lekeleyecek hiçbir girişim ve faaliyette bulunmadığımı, tüm tasarrufları hukuka ve Tüzüğümüze uygun şekilde yerine getirdiğimi kamuoyunun bilgisine sunarım.
"tüm amatör branşlardaki başarının yegane mimarı" değildir, sadece "kadın voleybol branşındaki başarının yegane mimarı" dır.
ayrıca mehmet ali aydınlar, kendi kendisini harcamıştır.
gs, bjk ve ts başkanları kapısında yatıp "n'olur tff başkanı ol" dedi, o da kabul etti.
şimdi çıkmışlar car car ötüyorlar "fanatik fenerbahçeli mehmet ali aydınlar" diye.
mehmet ali aydınlar da kendi kendisine sorgulamadı hiç "bu adamlar, bu kadar fanatik fenerbahçeli olduğum halde neden kapımda yattılar tff başkanı olayım?" diye.
tabii; fethullah gülen'in sağ kolu hüseyin gülerceyle birlikte 9 eylül 2011 tarihinde umreye giden mehmet ali aydınlar'ın, bu kadar salak olmadığını hepimiz biliyoruz.
bu adama gelip "fenerbahçe'ye operasyon düzenlenecek, aziz yıldırım şike yapmıştır denilecek ve hapse atılacak, sen de fenerbahçe'yi küme düşürmezsin, puanını silersin ve taraftarın gözünde yücelirsin, mayıs ayında da o çok istediğin fenerbahçe başkanlığı koltuğuna oturursun" dediler, adam da koşa koşa geldi tff başkanı oldu.
allah'ın hiçbir kulu; bir klübün, kadın voleybol takımı "sponsoru" nun, gelip de tff başkanı olmasına mantıklı bir gerekçe gösteremez.
galatasaray ile 3 mayıs 2011'de anlaşma sağlayan fatih terim'in, resmi sözleşmeyi 1 temmuz'da imzalaması ve 3 temmuz'da bu operasyonun olması da tesadüf zaten, evet.
edit: bu, uludağ sözlük'deki fatih terim başlığında, 3 mayıs 2011 tarihinde yazılmış bir mesaj (bkz: fatih terim/#11617787) dipnot: hakkını helal et kalemtras
"Fenerbahçe’nin kazandığı günün, gece yarısı karanlıklarına sıkıştırılan planlı kararlar, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının haklılığını bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Hukukun gücü yerine gücün hukukunu uygulamaya kalkanlar sipariş kararlarla 58. Maddeyi değiştirmiş, başından beri haykırdığımız üzere "kulüple başkan ve yöneticilerini", "kulüple taraftarını" ayırarak "böl ve yönet" prensibini hayata geçirme hedeflerini açıkça gözler önüne sermişlerdir."
58. maddenin değişikliği konusunda konuşma hakkına sahip iki insan vardır bu memlekette: Aziz Yıldırım ve ibrahim Yazıcı
"Kamuoyu bilmelidir ki;
Fenerbahçe Spor Kulübü ile Başkanı, taraftarı ve yönetimi ayrılmaz bir bütündür.
Fenerbahçe taraftarına ve Fenerbahçe çoğunluğuna hoş görünmek adı altında kulübü mesnetsiz bir şekilde yöneticilerinden ayırmaya kalkışanlar,
birkaç yöneticimizi günah keçisi ilan edip, olmayan suçlardan cezalandırma yolunu seçenler,
Fenerbahçe Başkanını susturmak için Aziz Yıldırım’a sus payı verebileceğini düşünenler ve bütün bunların yanında "haklı-haksız" ayrımı yapmadan tüm kulüplerimizi ceza kurullarına sevk ederek Fenerbahçe ile diğer kulüpleri düşman etmeye, futbolu yangın yerine çevirmeye kalkışanlar tarafımızdan gereken cevabı en sert şekilde alacaklardır."
"Aynı şekilde gerekli görülmediği için şahsi hesapları inceleme altına dahi alınmayan ve tüm tasarrufları belgelere dayanan yöneticilerimizi suçlayarak dolaylı olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nü zan altında bırakmak kimsenin uhdesine terk edilemez ve edilmiş de değildir."
ilhan Ekşioğlu'nu da, Şekip Mosturoğlu'nu da, Cemil Turan'ı da satmıyoruz...
"Spor ailesinden olmadığı için yargılayamadıkları, hatta ifadelerini dahi alamadıkları spor ailesi dışındaki 3. kişilerin eylem ve tasarruflarını, kulübümüze ve yöneticilerimize izafe edenler, bu keyfi kararların sorumluluklarını da bilmelidirler."
Bu kişilerden kasıt; tahminim odur ki, Tahir Kıran ve Yusuf Turanlı'dır.
"Unutulmamalıdır ki; "şüphe" adı altında Ceza Kurullarına sevk edilen yöneticilerimizin cezalandırılması için, bu "şüphe"yi hangi delil ve inandırıcı kanıtlarla karar niteliğine taşındığını ispat edemeyenler bir takım oluşumların medyadaki tetikçilerine şirin gözükmek içn karara bağlayanlar, yargı önünde bizler kadar eşittir ve öyle de olacaktır."
UEFA sopası değildir efenim, Fenerbahçe sopasıdır. Aba altından gösterilmemiştir, baya baya abanın üstünden gösterilmiştir.
"Fenerbahçe çınarının bir yaprağı bile, yaratılan futbol sonbaharında süpürülüp savrulmayacaktır. Fenerbahçe’nin her yerde her branşta ve özellikle göz diktikleri Fenerbahçe Futbol Takımının şampiyonluğunu engellemek için sahaya yansıtılan tüm çirkinlikler ve kirli oyunlar dün itibariyle artık tüm kamuoyunun malumu olmuştur."
Kendi pisliklerini Fenerbahçe üzerinden temizleyip, ruhlarını huzura erdiremeyecektir hiç kimse. Siktirin gidin, günah çıkartın papazlara.
"Fenerbahçe taraftarına reva görülen uygulamalar 'vatan hainlerine' bile gösterilmeyen sertliktedir. Ufukta görülen, Fenerbahçe’nin tutuklu olmayan yönetici ve hukukçularının aynı oyun ve tehditlerle karşı karşıya olduklarıdır."
Polisin taraftarlara gördüğü muameleye dikkat çekmiştir. Metris'den bile taraftarına sahip çıkan adamdır. Adamdır. Siz sevseniz ne, sevmeseniz ne?
"Ama bilinmelidir ki; Fenerbahçe bir bütün olarak "her şeyin farkındadır" ve "her zamankinden daha güçlüdür."
eyvallah...
"Ancak Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçeliye karşı yürütülen bu linç kampanyasını yürütenler unutmamalıdır ki, sabrımızın da bir sınırı vardır."
Tehdit öyle edilmez, böyle edilir !!!
"Ve tüm spor kamuoyu bilmelidir ki;
Fenerbahçe yönetimi bu adil olmayan düzende ve aynı uygulamaların devamı halinde Fenerbahçe Futbol takımını "Yarışmaktan alıkoymak" kararı da dahil olmak üzere bir takım yaptırım ve kararları kongre sonrası genel kuruluna götürmekten kaçınmayacak olgunluk ve kararlılıktadır."
10 aydır ağlaşanlar; yalandan dahi olsa, böyle bir cümleyi kurabilecek cesarete sahip olsalardı keşke...