2. Seferi yaşamak istemem ama gittim aslanlar gibi yaptım geldim. Birgün içinde hayatımdan çalınmış 15 ay olarak görmedim. Asker ocağı, Peygamber ocağıdır. Gidip o ocakta pişmek gerekir.
Bıkmadınız bu konuyu ısıtıp ısıtıp önümüze getirmekten. Okumak istemeyen okumaz. Konu bu kadar net ve basit aslında. Hep biziz konuları içinden çıkılmaz hale getiren.
eskisinin ne kadar güzel geçtiğinin, aciz bünyede ki göstergesidir.
ancak aciz bir bünye, yeniden korkar...
acizler ve salaklar aynı hataları üst üste yapar çünkü...
'şimdi istanbul'da olmak vardı anasını satayım' dedirten kampanya.
bu kampanyanın yapılacağı bakırköy ve cevahir avm'de olmak isterdim. millet bir birini nasıl linç edecek.
bildiğin komedi...
bu hayvancağazlar nasıl anlatılır ki?
onları gördüğüm zaman içimi bir huzur kaplıyor. özgür bir ülkede yaşadığımı hatırlatıyorlar bana. sanki, esaret altında bir ülkede olmazlar gibi geliyor bana.
yok, en ufak bir suçu yok kızın.
hayvan herifler, 16 yaşındaki sabinin ırzına geçtiler. 16 yaşında bir sabinin ne suçu olabilir ki?
parası olaydı, zengin olsaydı bunlar başına gelmezdi.
ozaman belki şunu diyebilir;
tek suçu gariban olması ve ekmek parası için günü birlik eğlencelerde hizmetcilik yapması.
bir dizi deyiverip gecebiliriz.
ama kazın ayağı öle değil. gerçek hayatta bundan daha beterli ile karşılaşıyoruz.
insanlar bazen, iki ayakları üzerinde gezen ve düşüne bilen hayvanlara dönüşebiliyor.
olan nedense hep fakire fukaraya oluyor. zengine olan bir şey yok...
şöyle bir göz attım da yazılanlara, sözlük nasılda erdemli imiş.
ulan alayınız izledi bu gizli çekimi. zira izlemeden bir film hakkında, kulaktan dolma bu kadar bilgi fazla.
ben izledim hacı. saklamaya lüzum var mı?
elamanın teki, nasıl ahkam kesmiş. nerede ise pozisyon pozisyon anlatacak, ama oda ne, editlere bakıyorsun izlememiş.
çirkini görmeden, güzelin kıymetini bilemezsin.
insan, gördüklerinden ve duyduklarından dersler çıkararak erdemli olur.
bir erkeğin, egosu uğruna, arkadaşları arasında şak şaklanmak uğruna ne kadar alçalabileceğini gördüm ben o rezillikte.
o şeref yoksunu ile aynı cinsten olmaktan utandım. kendimce dersler çıkardım.
yani hacı, izlemedim diye ahkam kesmenin de, izlemeden ahkam kesmenin de anlamı yok.
ülkede git gide ahlaki bir zayıflama var. bizim buna bir çözüm bulmamız lazım. işe önce kendimizi düzelterek başlamamış lazım.
siyaseti yuhalamaktan ibaret sanıyorlar.
sen vermedin akp'ye, ben vermedim, kim verdi %46'yı?
bu adamlar, daha bugün bu ülkede oy kullanan %75'in, %58'lik oyunu tek başlarına aldılar. bunu muhalefetin iki büyük partisinin aleyhte propaganda yapmalarına rağmen başardılar. demokrat olduklarını söyleyen bir kesim nedense, demokrat bir şekilde seçilen bu adamları, demokrat bir saygı ile kabullenmeyi başaramıyorlar. bu durumda demokrasiden ne anladıklarını gösteriyor.
konvoy yapan arabalara el sallamak.
sanki tanıyorum adamları...
ulan bir daha dönercide son saniyeye bakarsam iki olsun.
maç bitti, adamın birinde tepki şu;
sevgilisi Sibel den bir ayrılma sahnesi vardır bu ağır ağabeyin, ağırlığına hiç yakışmayan öle olsun. bu diziyi izlediğim falan yok yanlış anlaşılmasın. can sıkıntısından zap yaparken bir baktım amerikan vari, yanan bir çöp kovasının başında bir kız, bir oğlan salya sümük ağlıyor dikkatimi çekti baktım. elemanın adı ibo, kızın adı Sibel'miş. elaman kız arkasını dönmüş zırlaya zırlaya giderken hem ağlıyor, hem de beni ta içimden yaraladın Sibel gibisinden laflar ediyordu. ilginç sahneydi lan... hayır neden ortamda bir Amerika havası vardı orasını anlamadım ben...
melek mi?
olsa olsa yalaka falandır o.
bir adamın bütün entarilerine neden artı oy verilir ki?
bütün yazdıkları mı doğru bunun? bütün yazdıkları mı güzel?
bırakın bu işleri anam babam, gerçek niyetinizi söyleyin bana...
bir zamanlar, 0532'li hatların faiş fiyatlara satılmasına dönmesinde.
turkcell, 0532'li kullanılmayan numaralı bir sürdü piyasaya, önceden alanlar çıra gibin yandı. almalarının bir manası kalmadı yani. ''ben eski cep telefunu kullanıcıyım'' diye hava atacaktıya beyim. yemezler.
şimdi zall'da turkcell gibi, nesil olayını ortadan kaldırmaya karar verir, herkesi tek nesil altında toplarsa, ozaman alanlar göte gelebilir.
hangi kaynaktan okudun da öğrendin diye sorarlar adama.
behey vicdansız çanakkale savaşı'nın tarihi kaç; 1915-1916
ey tarih bilgisine limon sıktığım mondros ateşkes antlaşması ne zaman imzalandı; 30 ekim 1918.
ne demek oluyor bu?
bu savaş, 1.dünya savaşı'nı bizim açımızdan 2 sene uzattığı anlamına geliyor.
bari sus konuşmada, bir şey biliyor sansınlar. nickinden bir adam sansınlar. viki'den falan, kıyıda köşede kalmış bi'şeyler bul, yapıştır buraya bir adam bellesinler.
çanakkale, o gün geçilseydi ne olurdu biliyor musun?
o, senin küçümsediğin mustafa kemal'in tanınmasına hiç gerek kalmazdı, zaten onun savunacağı bir ülke kalmazdı.
her şeyden önce, şunu kafana sok. mondros'a bile elimizin güçlü gitmesini sağladı bu savaş ve dost düşman, dediki;
anadolu bir türk yurdu ve türkleri kimse ordan çıkaramaz.
sen hala kendi kendine orda, çanakkale önemsiz diye yazılar yazarak, masturbasyon yap.
muayen günlerinde biraz daha dikkatli kıyafet seçimi yapması gereken hatundur.
hayır, herkesin şuan onun içinde bulunduğu kanamalı durumu bilmesine gerek yoktur.
hastalık.
bir müptelası oldunmu kurtulamıyorsun abi.
ne yaparsan yap, ne edersen et, günde bir bulmaca bitirmeden gözüne uyku girmiyor. hep bir şeyler eksik gibi duruyor.