Her kız muhakka aşıktır babasına. ilk aşklar hep babalardır aslında..
Çokça zaman önce, yaklaşık ben 3 yaşında belki varken, senin sadece eve gelip giyinip biraz uyumak için yatağa yattığını görürdüm. Sadece o .. bakardım uzaktan, "sevmiyor babam beni" derdim hep..
Hayal meyal hatırladığım o günlere bazen dönmek istiyorum diyorum.. belki dönmesem çok iyi olur.
Dün 23 Nisan'dı babacığım..
Hatırlarsın belki değil mi.. ben hep katılırdım törenlere, görevli olurdum. Beni izlemeye gelecekler diye beklerdim hep.. ama ne annem orda olurdu ne de babam.. evet ben öyle büyüdüm..
bu yazdıklarımı okuyamıyor olsan bile ben yazıyorum baba.. hani bir 23 Nisan günü, gene bir törende ben varım.. okulda şiir okuyacağım, isimim söylendi, ben gene birilerini arıyorum o kalabalıkta.. sessiz okul, ve bekleyen kitle..
sonra bir ses işte.. "kızım burdayım ben.."
okulda herkesi ortasında nasıl ağlamıştım bir sözünle, hıçkırrak okumuştum şiirimi, herkesi ağlatmıştım ya hani... "Bababm benim ooooooo" diye bağırmıştım, bilmiyordu kimse seni çünkü. Benimle babası yok diye dalga geçenleri bile ağlarken görmüştüm ya hani.. hatırlıyorsun değil mi..
her kızın akş'ı demiştim ya babasıdır aslında..
sende benim aşkımdın bir zamanlar baba..
çok hayal etmişimdir yatmadan önce ;
"babam gelicek, bana masal okuyacak bu gece, saçlarımla oynayacak sonra, beni gezmeye götürecek.."
Sonra........
ağladığım için o sonraları hiç hatırlamıyorum baba.. dedim ya çok hayal ettim seni, seninle geçireceğim vakitleri..
hayallerle yaşamayı da öğrendim ben, bu yaşıma kadar, düşe kalka düşe kalka öğrendim ben..
küçükken "erkekleri öpme yasağım" vardı benim, öpemezdim kimseyi.. ne abimleri, ne dayımları. Dayak yerim diye korkudan küçük kuzenlerimi bile öpemezdim..
neden diye soruyorum hep anneme teyzeme ...
"sen küçükken babana aşıktın neredeyse kızım. Yollara bakardın hep, gelicek mi babam diye sorar dururdun .. sokağa cıktığında, yolun kenarına gecer otururdun, önünden gelen geçen bıyıklı, üstü başı toz halinde olan adamlara sarılırdın "baba gitme nolur özledim seni" diye... öperdin adamları, ne olduklarını şaşırırlardı.
Bazen kayblurdun ortalardan seni arardık hep.
Artık alışmışlardı, sen kucaklarında ağlayarak uyuduğun için, getirirlerdi eve seni hemen..
Bu yüzden annen korkardı seni kaçıracaklar diye, o yüzden dayak yerdin .." diye anlatırdı teyzem ..
Hatırlıyorum baba... yada hatırlamıyorum, hatırlamak istemiyorum..
Büyüdüm öyle böyle baba ...
Bak şimdi konuşmuyorum seninle, bir buçuk sene olacak ama .. ablamlardan duyduğum kadarıyla emekli olmuşsun, yanlızmışsın mışsın mışsınm falan filan ..
Her gün ki ağlamamı bana geri getirmeyecek bunlar.. her gün ya babam giderse ya ölürse ben ne yaparım diye, telefona elim gitsede, inatçı damarımı bilirsin, aramicam seni..
Küçüklüğümdeki baba sevgisini şimdi yaşayamayacağım için gerek yok bosver. ablamlar anlatıyorlarda, güzelmiş iste baba'yla büyümek..
Eve gelince kucağına atlamak, çikolataları annem kızsada onun kucağına oturup yemenin keyfi ayrı oluyormuş, duyduğuma göre işte ..
Bugün işe gelirken servisçim sordu,
"nasıldı 23 Nisan?
Tatil iyi geldi mi ? " diye..
Çok güzeldi dedim, oğlum diye büyüttüğüm kuzenimin gösterisine gittim, bolca fotoğraflarını cektim. Hani benim gibi olmasın, çocukluğundan resmi çok olsun diye..
Annesi ve babasıyla resimlerini çektim boooolllcaaa.. imrenmesin kimseye benim gibi diye..
Eğlendirdim onu, gelip evde oturmasın, benim gibi üzülmesin diye, yaşattım güzel bir gün biriciğime ..
Ben çok imrendim o el ele gelen "anne baba çocuklara" ..
Hep öğretmenlerim yakalarlardı beni, köşe bucak sokaklarda ağladığım zamanlarda, yakalanırdım işte ağlayarak evime giderdim öğrenmesinler diye .. hep imrenirdim , çocuklarını okuldan almaya gelen ailelere..
Hep kendim gittim okuluma, kendim geldim evime..
ben küçükken büyümüştüm aslında..
sayende ..
belki sorduğuna pişman oldu, belki de şimdi kendiside baba olmaya yaklaşmışken, dediği ilk şey, "ben yaşatmıcam bunu kızıma " oldu ..
ağlarken de "ağlama artık, bak şeker vericem sana, kandırık yapayım mı sana " dedi ve tıkıştırdı elime bir mendil ve bir şeker..
can kokar benim servisçi abim..
bu bendeki öğrenilmiş çaresizlik bu olsa gerek, 19 yıldır öğrendiğim bişeydi bu, aslında babamla büyüyemeyeceğim gerçeği..
ama şükür ki, annemde teyzemde yanımda. Bir anne bir baba onu gördüm, canımın içi teyzem.
Sana olan aşkım öldüğümde biter babacığım,
Ama sen beceremedin bir evlat daha yetiştiremedin, sevginle..
Hep demek istedim yanında, ama diyemedim işte baba sana ..
Bana bir masal anlat babacığım ?
ilham gelmiyor bu ara nedense bana..
Seninle ilgili hiçbir şeyi hatırlayamıyorum hatırlamak mı istemiyordum farzedelim ki öyle ne fark eder? Boynumuzun borcu seni özlemek
Bazı insanlarda hiç yok bu duygu bazı insanlarda ise gittikten sonra başlıyor. Çok vardır bunlar hayatımızda ben ise seni anlatacağım BABA!
Bazen bir kelebek görünce annem geldi derim, ya da yakut renginde bir şarapta dostu hatırlarım. insanoğlu bu üzülmek istesin yeter ki uçan kuşa bile bahane buluruz.
Değerini anlamadan gidenlere kızarız bazen de? Belki de hiç tanımadığınız anne/babanıza kızarsınız ne suçum vardı diye sorgularsınız hep içinizde. Ne suçu olabilir ki insanın?
Ya da sevgilinizden o hayatım dediğiniz kişiden hayatım diyorsunuz ya anlamı ne kadar büyük
Memleketinizi özlersiniz havasını, suyunu oynadığınız çanak çömlekleri kaç kere patlattınız düşünürsünüz. Ne güzel günlerdi değil mi? Gece yarısına kadar oynadığınız domino adlı oyuna birde teyzeleri/amcaları vs katardık davet ederdik onları da çocuk olmaya birazda olsa onlara da öğretirdik o yaşlarında iyi gelirdik.
Gittiğinden bu yana bir şey değişmedi aslında, yine aynı çocukluğuma devam ediyorum. Çocukla çocuk olunur mu diye kızardın ya, bana yaptığın gibi hep çocukla çocuk oluyorum. Kuzenimi/yeğenimi kucağıma alıp gıdıklayarak atarım bak seni diye tehdit ediyorum. O gülerken aklımın hep bir köşesinde seni düşünüyorum. oda beni böyle severdi diyorum.
Bahçede beraber ektiğimiz domatesleri yiyince hakkını vermişiz toprağın diyorum bana öğrettiğin gibi önce ona teşekkür ediyorum. Bayramlarda elini öptüğümde yüzüne bakıp şeker ya da para vermeyecek misin sorusu varken gözlerimde senin o hınzır gülüşünle elime ikisini de koymanı hatırlıyorum. ilk defa sevgilimi sana söyleyeceğimde önce kükreyip sonra kollarına sarmalayıp akıllı kızım diye sersin diye hayallerimi hatırlıyorum.
Şimdi yoksun aslına bakarsan, hiç olmadın çünkü Herkese özenmişimdir daha doğrusu iyide olsa kötüde olsa bir babası olanlara? Benim hayalimde ki baba böyleydi. Seni böyle hayal ederek affedebiliyorum belki de?
Kızgınlığım, öfkem var sana karşı ama büyüyorum baba! Bende öğreniyorum affetmeyi
Kızgınım , öfkem var sana karşı ama büyüyorum BABA!!!
Bende öğreniyorum affetmeyi.. her gün, ya ölürsen diye düşünüyorum, pişmanlıklarımla mı göndereceğim seni.. yaşayamadığım o günlerle hayallerimle mi göndereceğim, babam ölürse ben ne yaparım diye düşünüyorum .
Çok isterdim başımı oksayıp,masallar anlatıp, ninniler söyleyip, dizlerinde uyutmanı baba ..
istemezmiydim .
-zaten masal gibi yaşıyorum hayatımı baba; bosver, herkes zaten bir varmış, bir yokmuş ..
değil mi ..!!???
Olsun be babacığım , sen yinede de bana bir masal anlat
Hiç acı paylaştınız mı?
Hayatınızda bir kere durup kendinize ben ne yapıyorum diyip silkelendiniz mi?
Çok nadirdir yaptığınız, aslında çok acı çektirmişsinizdir.
Bir insanı sevmekle başlıyor her şey Onu seviyorsunuz arkadaşı olarak yanında duruyorsunuz. Bazen bir erik ağacından beraber çaldığınız erikleri yiyor, bazen de beraber oynadığınız istopla mahallede sesler çıkartıyorsunuz.
Ben lacivert rengini seçiyorum sen ise hep siyah-beyazını
Küçüklüğümden gelen bir alışkanlıksın aslında
Sofraya oturup bereketi sofrada kalsın diye çektiğim besmele, sabah kalkıp yüzümü yıkadıktan sonra baktığım aynaydın
Kimi zamanda tren garında el salladığım bir yolcuydun. Adını koyamadım bir türlü içimde, seni alıp kalbimin bir köşesinden bir köşesine taşıyorum. Hatta bazen içimden sesini çıkarma anlamasın diyorum. Söz dinliyorsun arada!
Kasım ayındayız Sonbaharın son demleri yarı açık-yarı kapalı havalarla hayat bizi nereye götürürse gidiyoruz. Bir şeyler içimde birikiyor, derdimi anlatamıyorum kimseye. Ben bile kendimi niye bu kadar üzdüğümü bilemezken ne diyeceğim ki?
Neye sıkıyoruz şu hayatta canımızı?
Akmayan trafiğe, ters giden işe, size takmış olan müdürünüze, isteyipte alamadığınız bluza ya da sizi hatırlamayan dost dediğiniz sahtekârlara, sevipte karşılığını alamadığınız sevdiğinize ya da olmayan hayalinize
Çok sebebimiz vardır. insan kendini üzmek istesin yeter dimi?
Sabah bir sis çökmüştü buralara, içine alıyor insanı kayboluyor. Sanki hayatla saklambaç oynuyor gibiyim. Sisin içine girince sanki zaman-hayat ikilisi benim için duracak geliyor. Sonra güneş teyze gelip kandırma kendini hayattasın diyip yine aynı telaşın içine bırakıyor.
Dağınık bıraktım bugün iş yerimi, odamı, kendimi Önyargıları kaldırmak amacına Beni seven neden böyle sevmesin dedim içimden. Beni bilen biliyor bir de bu halimi görsün dedim.
Kimseyle konuşmak istemiyorum bugün, kulağımda dinleyebileceğim milyonlarca müziğin olmasını bir otobüste bilmediğim ve cam kenarına bağdaş kurup kafamı cama yaslayıp dışarıyı seyretmek istiyorum. Kulağımda çalan şarkı bazen yanımda bile uzaksın/nasıl dayansın gönül diye soru soracak, bazen de sevdanın rengi diyip teker teker renkler vereceğim sevdiklerime Kırmızı görünce annemi, lacivert görünce arkadaşımı, siyah beyaz görünce de seni hayal edeceğim. Kızıyorum size içimden, sövüyorum ara-sıra yokluğunuza Diyorum bir gün benden şikâyet ettiğiniz ne varsa özleyeceksiniz diye
Göç ettiriyorum size de benimle birlikte uzak diyarlara
Bazen yoruluyorum yenik düşüyorum, o zamanda göz kapaklarım yardımıma koşuyor. Yavaştan indiriyorum ve hayalimde yaşatıyorum
Kulağımda çalan;
Ferhat Göçer Kalp kırılsa da sever
o anda belki herşey unutulur. belki ama. öleceğini düşünürsün o anda. ne yapacağını bilmeyen şaşkın ördek misaliydim ben. yaşadığıma şükrediyorum. abim, seni özlüyorum biliyorsun .. her an o korkuyla yaşamak çok zor. kaza sonrası arkadaşlarına bakabilmek ailene gülebilmek harika.. kötülüklerden korduğun için beni teşekkür ederim allahım. *
belki ölmeyi bu kadar çok istesem, yaprak olmayı hayal ederdim ..
dalımdan koptuğumda, havada savrulup başka yerlere uçmak, sonra yere düşüp kurumayı beklemek ..
sensizlik belki bu ... tutunacağım hiç bir yerim yok ..
yanılızlık belki beni kurutacak olan ..
ama kurumak neyse de, herseyde kurumayı isterdim .. amaç değilmi hemen ölmek .. bir kağıdı buruşturduğunda cıkardığı ses gibidir ölmek, benim için ...
ya eline alırsın parcalanırsın yada ayağnın altına alınıp parçalandığında cıkardığı sesi duyup;
"seviyorum bu sesi" der güler ve geçersin ...
belki ölmeyi bu kadar çok istesem, yaprak olmayı hayal ederdim .. *
Son nefesim bile olsan
En çok seni vermekten korkarım
Nefret ederim kendimden
inatla vermicem nefesi derim
Çok inatçıyımdır bilirsin
Onu bunu derken uyuz ederim seni
Kırılmazsın, çünkü bilirsin beni
Seni ömrümce sevicem unutma
En mükemmel aşkı yaşatıyorsun bana
Ve
inan sensiz olamayacağımı gözlerimi kapattığım an anlıyorum
Yol ayrımı olmayacak bizim aşkımızda
Olmaz olamaz diyorum, anca
Rüyanda görürsün
Unut gitsin onuda görme
Mezarımda ölümümde seninle olacak...
ne rüyanda ne de hayalde, bunların hepsi sadece gerçekte ...
içimde tutamadım bu aralar seni yine, koluma çarpan herkese, onu çok özledim biliyor musunuz dedim, gizli gizli .. sessiz sessiz
tanıdıklarım artık sıkıldı benden. sıkıldılar seni dinlemekten ..
görüyor musun neler yaptın bana ??
teyzem bile üzülmez oldu evladım diye yüreğine basan insan ..
tutamıyorum bu aralar cümleleri dilimde
kemiği yok bu dilin ne yapayım .. ehh biliyorsun beni az, birazda patavatsızım .. saklayamam sevdiğimi ..
seni o kadar çok seviyorum ki,
ah be ah diyorum
bu aralar bir şarkı var dilimde, kedi gibi mırıldanıyorum .. !!
bazen anneannemin yanına gidiyorum, yatıyorum bacağına, sadece başımı okşa diyorum ..
sadece başımı okşa anneanne
saçımı okşarken ben gözlerimden yaşlar indiriyorum..
öylece uyurken, anneannem dualarla örtüveriyor üstümü .. oda anlam veremiyor neler olduğuna, hayırlısı dediğini duyar gibi oluyorum ..
tutamıyorum bu aralar içimdeki seni nede kendimi .. nede bu hayatı
Merhaba "sen" ..
Sana artık ne desem bir fayda olmayacakken söyleyemediklerimin dahada fazlasını buraya yazıyorum ..
sen ki bana olan sevgini yerler göklere sığdıramazken, bana neler yaptın ..
tek suçun yanlız bırakmandı beni ..
Git ve arkana bakmadan git ..
ben seni iç üzmez iken ben seni hiç aldatmaz iken sen bana benim sana yapmadıklarımı yaptın ..
evet sevgili ..
şimdi git ..
yazdıklarımdan bir pay cıkartmayıp bana geri dönmediysen, arkadaşlarımın dedikleri gibi "senis aşkının karşısına gecip ceket ilikleriz biz" diyen arkadaşlarımdan, seni hak etmiyor demelerini çekmekten yoruldum ..
ben mi gitsem sen mi gitsen bilmiyorum ..
ama hala seni severken beni hak etmeyişine yanıyorum ..
2 senemi götürdün sevgili ..
git şimdi ..
başardın işte ..
istediğim gibi git şimdi, hadi yol orada ..
beni dibe gömdüğün için ve aşk'dan bıktırdığın içinde sağol ..
uzun yol kaptanımız, canım abim.
sana olan son sözümü tutamadım. pasta yap kız demiştin söz vermiştim, yapamadım.
hain, aşağılık şerefsiz, anasınında suçu yoktur eminim ama bir orospu çocuğu yüzünden bugün seni, sizi ellerimizle toprağa verdik..
ellerim hala toprak kokuyor ..!!!!!
canım abim, asla unutulmayacaksın. senin yanında ölen arkadaşım, amca oğullarının ruhu şad, mekanınız cennet oldun. canım abim...
unutulmayacaksın....
unutulmayacaksınız... ***
Mekanınız Cennet Olsun ..!!!
liseden yeni mezun oldu, üniversteye gidecekti, kısmet olsaydı eğer.
bugün toprağa verilen canımız arkadaşımız, aile yakınımız.
arkadaşlarının ellerinde tabutun taşındı, son yolculuğuna uğurladı.
ölen abimlerin yanında yatıyorsun.
mekanın cennet olsun arkadaşım ....
kadıköyden maçtan dönerken gece 02.30 sularında makasa alınarak kazaya sebebiyet vermiş kişiler yüzünden, arabanın takla atarak içindekilerinde sıkışıp ölmelerine sebep olmuşlardır. eğer bu yazıyı okuyan kişi olaya sebep olan kişiyse, bizim ocağıma ateş düşürdün, dikkatli ol. her ananın her babanın bedduası tutarmış. tutarsa ....
diyemiyorum bile.
sabah 8de haberleri geldikten sonra onlar gibi dünyamız karardı. adli tıpta oldukları içinbugün defnedemedik.
ölenler;
soner şekercioğlu,şükrü şekercioğlu, ramazan kafaoğlu, ferhat şekercioğludur.
arabadan fırlayarak yaşayan ama yoğun bakımda olan sabri şekercioğlundan bir umut haber bekliyoruz.
cenazemizi yarın kaldıracağız.
detaylı haberler için; http://yurthaber.mynet.co...andi-4-olu-1-yarali/40239
bakabilirsiniz.
Mekanlarınız cennet olsun abilerim ve kardeşim ..
tek umudumuz aynı aileden 5. kişiyide toprağa vermemek.
mekanınız cennet melekler yanınızda olsun.
Dip not : sabri şekercioğlunun hayata dönmesiyle morallerimizin azda olsa düzlmesi çok iyi bir şey. yoğun bakımda, bilinci açık fakat olayların etkisiyle şoka girmiş konuşmuyor. bunada şükrediyoruz...
21.08.2011 *
Sabah bir mesajla uyandım güne ..
kalktım baktım usulca ..
yakın arkadaşım mesaj atmış bana,
- kardeşim başımız sağolsun Emre'yi kaybettik ..
yıkıldım o an ..
çaresiz etrafıma bakıyorum .. ne bu şakamı der gibi .. herkes ağlıyor .. arıyorum sesleri titriyor ..
uyandığıma o güne lanet okudum ..
Öldü dedikleri anda ne yapacağımı bilemedim ..
Yoksun artık kardeşim. yoksun yanımızda..
daha sen michael jordan olacaktın ..
daha ne atışlar yapıp nerelere girip bizlere oraları anlatacaktın..
özlüyoruz kardeşim seni..
hemde çok
Mekanın cennet olsun, melekler yanında olsun..
dualarım hep seninle kardeşim ..
huzurlu uyu .. dilek sabancı tml büyük kaptan
bu günlerde hüzünlere sobeleniyorum bir bir...
oynadığım bütün oyunlarda eteklerimden yakalanıyorum tam da kazandım derken!
çocukluğumdan bir şeyler hatırlamaya çalışıyorum..
hani o zamanlar oyunları kaybetmek yıkmazdı böyle , hani sular temizlemeye yeterdi çamurlu ellerimi ve gün batarken dönerdim hep eve...
karanlığa kalmazdı ağlamaklı yalnızlığım...
sizinde oluyormu hiç tamda hayatın en sağlam dalına tutundum derken uçurum aşağı yuvarlandığınız...
ben galiba çabuk kaptırıyorum kendimi sevinçlerin yumuşak kucağına...
çok geçmiyorum düşüyorum kimsesizlik betonuna ..
sertçe...!
başım ellerimde düşünüyorum bu günlerde..
insanlar geçiyor sağımdan solumdan , hayatlar yaşanıyor baş ucumda, hayatlar bitiyor az ötemde...
duyuyorum içimden geçen azgın ırmakları yağmur sonrası gibi...
nasılda bulanık akıyorlar.hangi denizime dökülse öfkeyle dövüyor damlalarımı ırmaklarım...
karmakarışık bir dünyanın içinde daha da karışık bir içim var.durgun iki gözün derinliklerinde ağlayan bir şehir var...!
tamda susmam gereken yerdeyim aslında.bir camekan gibi son nefesimi cümlelere kaptırıyorum...
anlatamıyorum ...
çok iyi biliyorum anlatamıyorum kafamın içinde ki depremleri..
bütün duvarlarına çarpıyor okuyanın bu kelimeler..
duvar başlarında kırık dökük anlamlar..
nereye toplasan bir yığın toprak eder zaten benim manalarım...
içinde yalnızlığım gümülü...
rüzgar estikce cesedi çıkar gün yüzüne...
küçücüktüm ,
ufacıktım,
bir dilenci kraldım
çok yürüdüm, çok acıktım
kalbim sızlar, yüzüm gizler
bir tren camından dünyayı gördüm,
haline üzüldüm
sus konuşma
sözler kimin umurunda
son bir öpücük
yeter açık yaralarıma
belki sen
umutsuzluktan sessizsen
zaten her zaman kaybettik senle ben
hayat bir yarış dersin hep bir meydan savaşı
bir kavga, sakın yara alma
sen bir kağıt gemisin gazeteden
kıvrımların açılırken yorulmaz mısın
hergün ölmekte ......
bilemezdim denize düşen bir taşın aslında yüregımde yaydığı yankıyı, yaptığı dalga sersenişini..
eğer bilseydim denizin donukluğunu; umarsamaksızın dalıverirdim denize ve koşabildiğim yere kadar koşar tutmaya çalışırdım taşı ..
yetişemesem bile durup öylece izlemekten daha zevkli olabilirdi en azından o taşı kurtarmak adına birşeyler yapmış olmak..
yetişebilirsem eğer yenı başlıcak olan hayatına dair ilk nefesini ona vere bilmek ve alıp usulca koyabılmek bır diğerinin yanına ve hergunku bekleyışıne ortak olmak ..
sessizce seyretmek denizi ve deniz tarafından okşanışını seyretmek ..
hırpalanışını ama karşı koyamayışını
ve taş düşüverirdi..
önce denizle birleşirdi ve sessiz mağrur dalgalar yapardı halka halka ..
uçsuz bucaksız denizde nereye gideceği belli olmayan halkalar ,sonrasında yavaşca iniverirdi dibe ve ayak ucumun hemen baş parmağımın yanı başına düşerdi ..
ardından gözümden tek damla yaş akardı o mağrur halkaların devamı adına..
ve ben dur diyemezdim her seferki gibi yaşlarıma durun akmayın !! ..
kala kalın yerinizde sizde seyredin benim gibi sessizce gerektiğinde ben sızı çağırırım ve akarsınız özgürce durmaksızın çoğalarak içimde birikenleri akıtırsınız lakin benim kontrolüm dışında her akışınız beni biraz daha güçsüz göstermekte biraz daha durgun biraz daha yaşlı biraz daha korkak ..
bugün hastanedeydim .. okulda arkadaşım kolundan yaralandı ve hastahaneye yanında ben de gittim. dikiş atılması lazım ..
cerrahi attı dikişini, röntgen çektirin ve iğne yaptırın dedi gittik ve sırada bekliyoruz ...
hemşire gelip iğneni gel ol dedi, gidiyoruz ..
canlandırma odası denilen yerin orda ..
giren çıkan belli değil, bir doktor ağlayarak çıktı gözleri kıp kırmızı ..
sonra dediler gir şuraya, yaptır iğneni..
soktular bir ameliyathaneye, yaptır dediler...
bense arkasından bakıyorum....
kadının başında bi hemşire bir doktor ..
diğeri de yanında ambulansla geldi soktular içeri ...
ölümlerini izledik ırda ..
can çekişen iki beden ...
kiminin suçu nedir bilinmez, kiminin kimi var yok bilinmez ...
hayatımdagörmeiştim hiç ölen bir insan ..
pardon ... iki insan ...
yazmışlar oraya canlandırma odası diye ..
çıkardık hemen ordan onu ..
çık dedim ...... ben kendimi orda zannettim, içim ürperdi, sanki bana kalp masajı yapılıyordu ...
hareketsiz gözleri açık şekilde yatan o ton ton teyze ...
kendimi düşündüm orda ...
çok sağuktu ..
üşüdüm ..
bana seslenilmesiyle irkildim ...
dayanacak gücüm yoktu artık ...
yaslandım arkadaşıma ..
yürüdüm ...
yürüdük ..
gittik ...
dua ettim sana teyzem nenem ananem ...
ardından tanımadığım halde sana dua ettim ..
hala da ediyorum ..
inşallah ölmemişsindir...
o lanet canlandırma odasından sağ salim çıkmışsındır ..
dilerim amcacım sende aynen ... *
gönlümden gül çalarken, aç olduğun için bunu yaptığını bilseydim...
bir gülden elde ettiğinle bir ömür doyacağını düşünebilseydim...
kan ter içinde kalana kadar koşmazdım peşinden yalnızlık...
özlem de verirdim yanında...
ziyaret için geldiğini sandığım o mezar taşının başında...
fesleğenlerden neden almadın yalnızlık...
bir kişilik yemek yapmak çok zordur bilirim...
misafir olurdum sana...
çocuk seslerinden katık yapardım ben de yalnızlık...
günler ölmeden, yıllar doğmadan geçmez yalnızlık...
zaman sağır ve dilsiz...
umut sevap gibi kapkara gözlerimde yalnızlık...
dertler deniz gibi, yüklenmişim omuzlarıma...
sana da can veririm gir içime yalnızlık...
güneş göz yaşı dökerken yıldızlar telaşlanır...
karanlığın ardındaki ışık yalnızlık...
mutsuzluklar, savurganca umutsuzluklar içindeyim son zamanlarda. içimdeki çekişmeleri, çelişkileri bir duyabilsen ah bir bilebilsen şimdi burada; yani benim yanımda olurdun.
her yağmur yağışında seni hatırlamak yerine, seni derinliklerimde, damarlarıma kadar hisseder olur, sana sarılırdım...
silmek zorunda olduğum gözyaşlarım yokluğundan değil, mutluluğumdan olurdu. her papatya görüşümde seviyor sevmiyor yapmazdım.
çünkü sen onları saçıma taç yapardın.
ha birde nedensiz uykusuzluklar içindeyim kaç zamandır.
zannedersin yıldızlar tek dostum, ay umudum. birde ciğerlerime kadar çektiğim sigaram. bilmem kaçıncı vaktindeyim gecenin. ama uykusuz ama mutsuz. radyolarda hüzün frekansları, elimde kavuşulmamışlığı anlatan aşk şiirleri, masamda öğrenci harçlıklarımı biriktirip aldığım, yine konusu aşktan ibaret bir kitap
gel demiyorum artık, çağırmıyorum, sev diyede yalvarmıyorum.
yalnızlığımı hiç anlatmıyorum bile.
bilemezsin çünkü.
duyamazsın,
göremezsin.
çünkü sen hiç sensiz kalmadın...
gene mutlu bir gündü bugün...
çok güzeldi, arkadaşlarım sevgilim sevdiklerim...
cartinge bindik hep beraber, gezdik, ben sevgilime süpriz doğum günü hazırladım, hayatımı ona adamış misali kurduğum hayallerimi gerçekleştiriyordum ...
kurduğum hayallerim vardı benim, umutlarım vardı benim, al hepsini gittin zaten git devamlı yolun açık olsun ...
baktım bugün, minik minik kızlar babalarının elinden tutmuşlar, kimileriyse omuzlarında geziyorlar ..
baka kaldım sadece ...
baktım uzunca ..
doldu gözlerim aniden ...
aklıma geldi eski günlerim, hani sokaktan geçen üstü başı toz olan işçilerin kucaklarına atlardım, baba nolur bırakıp gitme beni diye ağlardım
artık alışmış olan insanlar evimin yolunu bilir olmuşlardı, geri getiriyorlardı
annemden de bir dayak
haklı kadın naparsın, korkuyor ..
ne diyordum
doldu gözlerim aniden .. doldu, durduramadım kendimi ..
mutluluk ararken, hüzün bulmuştum gene..
aniden gözümde eski canlandı ..
hep okula yalnız giderdim bilirsin, hep sorduklarında babam uzakta derdim, sokulur bir köşeye ağlardım, anlamsızda olsa ağlardım
çünkü ben baba nedir bilmeden büyüdüm
seni ben en son ne zaman ağlatmıştım baba hatırlarmısın?? ..
intikamımı işte bende böyle alırım senden.
ağlatarak, ağlamak marifet değildir, ey hakikat; ağlatandır benim gözümde ..
hatırla dedim sana; hatırla..
23 nisana gitmem lazım, hani, kızın meraklıdır ya hep katılır böyle yerlere, o günde saatler 1 saat geri alınmış.. nerden bileyim ben, geç kaldım diye hatta koşarak gitmiştim, okulu boş görünce yetişemedim diye ağlamıştım hüngür hüngür..
sonra gördükçe arkadaşlarımı, ailesiyle gelen, babasının elinden tutmuş yakası paçası saçı başı yapılmış olan arkadaşlarımı
gene çekildim bir köşeye ne yapacağımı biliyorsun zaten
sonra başladı tören, herkesin ailesi etrafında onların sunacak olan şeyleri izlemek için hazırlıklılar ..
bense gözlerim kırmızı şekilde çıkmışım kürsiye
evet okulumuzun minik öğrencilerinden 4-g sınıfı öğrencisi yeliz ata
okulda suskunluk, bir yerden ses;
- kızım buradayım
- herkes dönüp baktı o sese..
baktılar ki benden gene inciler dökülüyor , e haliyle ..
benden bir ses
o benim babam . ben ağlıyor, babamsa okulda yankılan sesi duyunca ağlamaya başladı..
ben herkese bak gördün mü soruyordunuz ya, işte o benim babam diyordum
hayatımda ilk defa görüyordum okulumda beni izlemeye geleni hele ki babamı
o gün o şiiri nasıl ağlayarak okumuştum, nasıl okudum bilmiyorum bile inan bana
şimdiyse bakıyorum sadece sana ve olanlara
baka kalıyorum ..
kapatıyorum bak gözlerimi, çık aklımdan .. sobe yap olur mu ..
bak sayıyorum işte bitir şu işkenceyi
bir ..
iki ..
üç ..
sobelendin git artık kendime geleyim *