yky'den, 2014'te ilk baskısını yapan yaşar kemal kitabı. yaşar kemal'i, çukurova'yı, anadolu'yu anlatır. yaşar kemal'in başka kitaplarını okuduktan sonra, onu daha iyi anlamak için okunması tavsiyedir.
"ben sevgiden, sevinçten söz açmak istemez miyim, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim? ben sevinçli adamım. bu dünya böyle olmasa, böyle kara, karanlık olmasa, ben sevinçten taşar coşardım. yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince... ne çare, ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden... dostluktan söz açmak, ne güzel. bir dostum var. sıcacık eli var. sevgi dolu gözleri var. Ne güzel yalansız, salt sevgi dolu bir insan eli sıkmak. sıcacık, sıcacık... ben deli olurum, insanlar karanlık karanlık, kuşkulu baktıkça bana... bütün insanlar kuşkusuz, korkusuz, çıkar düşünmeden, düşmanlık geçirmeden içlerinden baksalar birbirlerine... insan, ne olur biliyor musunuz, sıcacık bir bahar güneşinin bahtiyarlığında duyar kendisini... bahar güneşinde bir sevinç içinde gerinir. insan bir bahar çiçeği temizliğinde olur."
"biz diyoruz ki, bu halk soyulmasın... halkı soyanları artık aradan çıkaralım. yirminci yüzyıl milletlerin soyulmaktan kurtuldukları, kendi benliklerini buldukları yüzyıldır. bizim toprağımızın kendine has bir kültürü var, amanın buna hiç önem verilmiyor, önem verilsin, diyoruz. başka çaremiz yok, diyoruz. amanın millet, toprağımız yok oluyor, ağalar, beyler, gericiler, toptan, toprağımızı, ormanlarımızı yok etmek için yarışa çıkmışlar, ne duruyoruz, diyoruz... onlar karşımıza geçmişler, bre vatan hainleri, bre zındıklar... bre! bre! azıcık vicdanı olan, elini vicdanına koyup söylesin, kim vatan haini, kim değil!"
2014 yapımı fransız filmi. film doğuştan görme ve duyma engelli marie heurtin'in gerçek hikayesini konu alıyor. marie'i (ariana rivoire) eğitmeyi, bir şeyler öğretmeyi ve hepsinden de önce kendini anlatabilmesini öğretmeyi amaçlayan rahibe marguerette'nin (isabelle carre) çabaları izlemeye değer.
minibüs kullanmamaya özen gösterten korkudur. olur da binilirse kişi sayısı çok azalmadan inilir.
yersiz bir korku demeyi çok isterdim fakat değil.
(bkz: minibüste tek kalan kadına tecavüz eden şoför)
yakın örnek: (bkz: özgecan aslan)
ozan barış sanlısoy'un annesi, otizm gönüllüsü ve avukat.
oğlunun eğitim alabilmesi için 3 yıldır uğraşan bir anne. oğlu otizmli olduğu için özel okullar bile kabul etmedi bu süreçte. sadece onun oğlu değil; onlarca yüzlerce engelli, eğitim başta olmak üzere, birçok hakkına sahip değil maalesef.
bir şeylerin değişebilmesi için 3 aralık dünya engelliler gününde strasbourg'da aihm önünde çadır kurup basın açıklaması yapacak. http://t24.com.tr/haber/o...rinin-egitim-hakki,278731
engelli annelerinin başıma bir şey gelirse çocuğuma kim bakacak korkusu yaşamayacağı günlere!
buket uzuner'in öykülerinin yer aldığı kitap.
"herkesin yasamında cıplak günleri vardır; savunmasız, iddiasız, direnmesiz, gösterişsiz, öylece... yalın ve kendi halinde. icine kimsenin kabul edilmediği, alınmadığı, hani o 'en yakınlar'ın bile...
bu kitaptaki öyküler benim en cıplak günlerimde yazıldılar."
ikinci el olarak aldığım kitaptır ayrıca.
benden önceki okurun en beğendiği cümle suymus: "bir kadının yasamındaki iki büyük an, asık olduğu ve sevdiğini terk ettiği andır."
maşuktan başkasını görememe durumu.
anlamının sadece mecaz olduğu düşünülse de gerçek anlamı da vardır. aşık olunan kişiyi anımsayınca bayılmak anlamına da gelebilir yani. bizzat yaşamıştım, ordan biliyorum.
bron/broen dizisinin başlangıcında çalan choir of young believers şarkısı. diziyle o kadar güzel bir uyumu vardır ki şarkının dizi için yapıldığını düşündürür. diziyi izlerken bölümlerin giriş kısmını geçmeye kıyamamamın sebebidir.
buyrun, büyüleyici video; http://www.youtube.com/watch?v=cIiQW0ipHjU
sözleri şöyle;
"echoes start as a cross in you,
trembling noises that come to soon.
spatial movement which seems to you,
resonating your mask or feud.
hollow talking and hollow girl,
force it up from the root of pain.
never said it was good, never said it was near,
shadow rises and you are here.
and then you cut;
you cut it out,
and everything
goes back to the beginning.
silence seizes a cluttered room,
light is shed not a breath too soon.
darkness rises in all you do,
standing and drawn across the room.
spatial movements are butterflies
shadows scatter without a fire.
there's never been bad, there has always been truth,
muted whisper of the things she'll move.
and then you cut;
you cut it out.
and everything
goes back to the beginning.
