Evet net olarak toplum olarak incelenmeliyiz. Bu siyasi içerikli bir yazı olmamakla birlikte gerçekten merak ettiğim bir çok soru vardır. Kimseyi kötülemek veya aşağılamak için değil fakat bir bu sorularıma cevap verirse bende kaçırdığım bir olay mı var ve kaçırdıysam hatamın boyutunun farkına varacağım.
Şimdi sözlükte veya herhangi bir google aramasında akp'de şuan milletvekili olan veya geçmişte milletvekilliği yapmış bir çok insanın fetö lideri olan şahısa hocam gel artık özlem bitsin, ne istediler de vermedik, çok vatansever, onun yaptığı hizmetleri bu ülkede kim yaptı, onun için ölürüz dediğini biliyoruz. hatta bu insanların boy boy fotoğrafları bile mevcutken, bu insanların fetö tarafından kandırıldığına ve ülkede fetö ile mücadele eden tek insan güruhu olduğuna kesinlikle inanan halk ve benimde ailemde bulunan bazı bireyler, hiç bir kanıt olmamasına veya fotoğrafı ya da fetö elebaşıyla ilgili tek övgü dolu sözü olmamasına rağmen merak akşeneri fetöcü ilan edebiliyor.
bugün bizzat yaşadım, mahalledeki marketten ekmek almaya gittim tv de Cumhurbaşkanı konuşuyordu. yanında çay içen tanımadığım orta yaşlı abi meral akşener girmesin diye seçimi öne almışlar falan dedi. marketçi abi ise, fetöcü diyorlar ona dedi. konuya dahil olup abi sen nereden biliyorsun dedim, herkes öyle söylüyor dedi.
Şimdi bu adamda oy kullanacak, benimde yaşadığım ülkenin geleceği ile ilgili karar verecek.
Aynısı tipler arkadaş çevremde de var.
Yani toplum olarak ne yiyoruz ne içiyoruz da göz önünde olana inanmak yerine söylemlere inanıyoruz. bizi toplum olarak bu kadar fanatik kılan nedir?
benim görüşüm yetersiz eğitimin, partili öğretmenlerin yetiştirdiği nesilin payı var. Bunu seçmen aşağılamak için söylemiyorum fakat, artık okumuş da olsa okumamış da olsa insanlar garip bir inanış içindeler.
Özellikle şuna da karşıyım. ekonomi iyi güzel, asgari ücret yükseldi diyorlar. Çıta o kadar aşağıda ki, adamların farklı bir ülke gezip görme hayali yok. rahat bir yaşam sürme idealleri yok. 1603 tl ile orta doğudaki savaş ülkelerine bile tatile gidemiyorsun. uçaklar paraları yol paraları ne hale gelmiş. kaldı ki bu insanların görevi ülkeyi iyi yönetmek,
siz hiç bir benzin pompacısının, ne güzel doldurdum benzini be, geçmiş dönemde çalışan arkadaşlar benzin doldurmayı bile beceremezdi derse, ne düşünürsünüz?
kusura bakmayın ama ülke olarak ruh hastasıyız, ya da çok cahil bir ülkeyiz. ya da o kadar ezmiş bir soy ağacından geliyoruz ki 1603 tl ile değil oyumuzu ruhumuzu bile satıyoruz.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1664594/+
Başlığın açılmamış olması garip, ya da ben mağaradan yeni çıktım. Ekşide de bayadır gündemde. Başlıkta adı geçen şahıs zülfü livaneli'nin kitabını %90 oranında copy paste yaparak bastırmış. Ve kitabıyla öyle bir övünüyor ki garip geldi doğrusu.
bende kimyacı isimli kitap yazıyordum. Kitabımda bahsi geçen konu; gördüğü rüya sonrası tubitak'a gitmek isteyip köyden kaçan genç bir çobanın kimya öğrenmesini konu ediniyor. Çobanın babasının mesleği ise imam olacaktı. Neyse başka bahara kaldı hayalim.
evde ufak bir elektronik cihazım var. farklı elektronik cihazların uzaklığına göre radyasyon ölçüp cızırdıyor. minik bir kac bobin ve bir kaç elektronik malzemeyle test için yapmıştık. genelde şiddetli cızırdayınca kesin ertesi günü ufo falan haberleri çıkıyor. şuan fena cızırdıyor. sıkıntı mı var lan yoksa? depremde oldu. ürperdim bak.
yıllar yıllar önceydi. yaklasık dokuz sene önce, hayatımın baharında 19 yaşımdayken bir kız sevmiştim. kızda beni sevmiş olacak ki, sevgili olduk ve kafe köşelerinde ergenliğin verdiği yetkiye dayanarak her fırsatta öpüşüp seviştik. gel zaman git zaman sevişmenin tadını alan ben ve sevişmelere mesafe koymaya calışan sen öhöm sevişmelere mesafe koymaya calışan eski yengeniz, benden ince ince uzaklaşmaya başladı. zamanın en büyük stratejisi kaçan kovalanır hamlelerinden haberi olmayan, aşkta gurur olmaz nidalarıyla kılıcını çekmiş ben; yengenize aveanin vermiş olduğu bedava 1000 sms le saldirdimda saldirdim. her sms den sonra yemeğe konup sürekli tokatlanan kara sinegin aldığı darbeler gibi yengenizin cevapları o kadar arka arkaya ve bıkķınlık öflemeleriyle doluydu ki, artik kaybettigimin sinyallerini almistim. ama bir care vardi...
ya kendimi kullandirip onun etrafinda olacaktim, ya elimde 50 cl tombik efes sisesiyle alkolik gibi hissedip biranin dibini gormeden sarhos olacaktim.
karari yengenize biraktim. o beni kullanmayi secti ve bir gece yarisi ansizin arayip, elinden dusurup kirdigi kuzenin ayfon telefonun camini yaptirmami rica etti.* ama camin kirildigindan kuzeninin haberi olmamali bu aramizda sir olarak kalmaliydi. once iki kisinin bildigi sir degildir dedim, sonra bir bankin ustune cikip dirseklerimi diz kapaklarimla birlestirip sicar pozisyonda oturarak denizi izledim. onu oyle seviyorum ki tanrim, biz ikimiz bir kisiyiz dedim. acikli bir muzik calmaya basladi ve flutuyle iki nota ile ask melodisi calan dilenci cocuga 50 kurus atesledim. yardim etmenin gururuyla ayaga kalkip, ya sen beni alirsin ayfon ya ben seni diye bagirdim. kahraman olabilir yengenizi tekrar kazanbilirdim...
telefonu aldigim gibi kahraman bir edayla camı yaptirmaya gittim. biran once tamir olmali bende sevdigim kadini buyuk bir dertten kurtarmanin hakli gururuyla, telefonu kendisine teslim ettigimde avini bekleyen cakal gibi sabredip, bana tesekkur etmesini beklemeli, yanagima opucuk kondurmak icin yaklasirken, hafif bir tebessumle tek kelime etmeden donup gitmeliydim.
sabah 09:00 du 13.30 da bulusup telefonu teslim edecektim. ama telefoncu saat 9.30 fiyat verecek ben tamam dersem 3 saatte ekran takilacakti. telefoncu aradi, abi fiyat ne kadar dedim, telefonda birseyler soyledi. oralari tam hatirlamiyorum, bayilmisim. esnaf su falan carpmis suratima kendime geldim. 19 yasinda adamin tansiyonu mu duser? evet dusermis. tam tamina 900 lira. ulan asgari ucret o zaman 650 lira. telefoncuyla yalvar yakar pazarlik, bana misin demiyor pezevek... telefoncu abiye durumu anlattim. adam halime acidi ve dedi ki; -ulan amina kodugumun salagi mal misin sen bir kiz icin deger mi?
+abi sevdim...
-olm sende bu enayilik varken sana kiz mi yok! sen bu telefonu yaptirma ver telefonu, boyle olmuyor de, kendini kullandirma, kiz senin ne kadar akilli bir erkek oldugunu anlar sana bir kere saha asik olur
+beni ne kadar kullanmaya calisacaksin onu gormek istedim
baktim flutcu cocuk orda, dedim cal amk bu sefer 1 lira vericem. bir aglatiyor flutu boyle bir sey yok. 1 lirayi duyduya nasil vuruyor biliyo musun notalara. dedim cocuk adin ne senin hüsnü dedi abi, dedim tanidik geliyor soyadin ne? şenlen... dur lan dedim yengen gidiyor.
hatun salya sumuk agliyor. basladi ana avrat kufur etmeye bana.
dunya donmeyi birakti, gunes batti, her yer karanlik. hayati sorguladim.ulan dedim bu ne bicim kiz yaw ben bunu mu sevdim, nerde geldik nereye gidiyoruz. biz kimiz, hayatimizin amaci ne? gaziantep eskisehir üst olur mu? bir tokatla kendime geldim... yengeniz ordek gibi viyakliyor cevap ver!! ben bunu hakedecek ne yaptim...
dedim ben bunu hakedecek ne yaptim?
etraftaki insanlar bana bakiyor. pala biyikli kasli iki genc kizi taciz ediyorum sandi ince ince etrafta kalabaliklasmaya basladilar. durumu lehime cevirmem lazim, kiz zaten sinirli bana dalsalar kiz kurtarmaz linc olur giderim. dedim ki;
+sevdicegim sultanim hata ettim aksam 9 da kuzenini cagir yaptirip getirecegim bu kadar uzulecegini tahmin etmedim.
kiz birden sok oldu ve gulmeye baslayip boynuma sarildi. baktim kalabalik dagiliyor. etraf sakinlesti, basladim aglamaya... yapamam, bunu bize yapamam... bu sefer kiz beni teselli etmeye basladi. neyi yapamazsin diyor. ben agliyorum ama durumu bozsam kiz cakacak mevzuyu. oyle bir agliyorum ki 900 lira icin, kiz olayin sokunda bir sey dusunemiyor. hipnoz ettim amk. verdim telefonu aglaya aglaya kactim.
aksam oldu saat 8 de telefonum caldi. arayan yengeniz. telefonun kilifi bende kalmis, acil getir ben telefonu yaptirdim kuzenime verecegim, suphelenmesin. atladim taksiye dedim dayi ne tutarsa iki kati verecegim beni hizli gotur. taksici gariban bir dayi,
+ bas dayi. donuste durmam sen beni kosede bekle beraber doneriz
dayi durur mu, pepeyi alan besiktas taraftari gibi gozleri parladi yeminle. dayi parayi duydu hizmet askiyla yanip tutusuyor 20 dakika sonra otobandan kizin yanindayim.
kapida ortak arkadasi gordum. takma adi pakize olsun yengenizin.
+pakize icerde mi,
-oglum girme iceri, ortalik karisik arka sokakta bekle orasi sessiz. ben kilifi vereyim beraber doneriz eve
+tamam taksi bekliyor acele et
dondum dayiya dedim dayi bekle burda geliyorum 10 dakikaya
taksici tabi evlat dedi ben o sira cay iceyim madem. dedim ic dayi buranin cayi iyidir...
karanlik sokakta beklerken karsidan secemedim, 4 erkek 1 kiz geliyor. bir baktim sevdicegim ve yaninda 4 erkek, sanirim kuzeni dedim o kadar yolu cektim tebrik edecek. karsidan boyle garip bor sekilde yaylana yaylana geliyor.
kardessssiimmm dedi, hafif tebessum ettim.
ölürken tebessum edeni duydum... ama slow motion modda havada ucan bir kafaya gülen adam duymamistim. ilk kafayi yiyince bir sersem oldum. sonra dedim ki asla kafadan baslama kurban hafif sersemler. sonra bir kafa daha atti. onu da hissettim amk, herifteki kafa kafa degil tugla mubarek... ver allahim ver nasil dovuyor... arabaya yasladi, boyle bir dayak sekli yok. kardesim yaratilistan midir nedir, tamda dayaklik adamim ele avuca geliyorum. tam uyduk birbirimize. herif beni doverken hipnoz oldu amk farkli alemlere göc ediyor. dayak yerken aniden kacsam mi diye dusundum. 4 kisiler yakalanirim yorgun yorgun dayak yerim hic cekilmez. vursam indirsem diger 3 de saldiracak bu da daha da sinirlenecek daha cok dayak yiyecegim. en makul sekilde siyrilmanin hesabini yapiyorum. herif de dovdukce dovuyor. kafa goz patladi tabi. uyustum artik. herif dogrultu beni, herif dedigimde o da 20 yasinda o zaman iste,
-oglum dedi manyak misin kizin telefonunu kiriyosun. ne zorun var?
iç ses: anani avradini, kizdaki zekaya bakar misin, iti ite kirdiriyor amk
-beni burada pikaçu dedin mi herkes gosterir ayagini denk al
+ne ne ne?
-pikacu
+ahahahahahahahahahah
ulan bir haykiriyorum. pikacudan dayak yiyorum kafayi yiyecegim amk. herif gulme dedikce ben guluyorum amk. herif dayanamadi celme takip yer dusurdu beni ve yerde de bkraz tekmeleyio gittiler. tabi ayni tadi alamadi erken birakti.
kafa goz patlak gittim taksinin yanina, bindim arabaya dayi ne oldu evlat ne bu hal dedi, dedim dayi kavgaya karistim.
-oglum zaten bu hale cicek toplarken gelecek halin yok.
+ya sorma birine benzetip dovduler, olay sonradan anlasildi ozur dilediler dedim.
-zaten taksiye ozellikle 45 lira verip dayak yiyip tekrar taksiyle eve donmen garip olurdu dedi.
basladim kahkaya atmaya. eve geldik. 45 lira cikardim. evlat 5 daha atesle dedi.
+neden dayi?
-2 cay ictim seni beklerken.
cikardim 5 lira daha verdim. adam saglicakla dedi gitti. ulan bu isi meslek yapsam parayi kaldiririm diye dusundum. taksiyle ayaga servis+sofore cay+arti donus 150 lira yapsam mafraf zaten 95 lira 55 lira kar. sonra dedim ki pakizenin kafa bu islere daha cok calisiyor. yarin ona sorayim... herhalde kafama cok vurdular.
beni arka sokaga gonderen arkadasla hesaplasmami da baska zaman anlatirim.
Bir uludağ sözlük yazarının senaryosunu yazdığı, mart ayında vizyonda gösterime sokulması planlanan filme, sözlük yazarlarının destek olup olmayacağını merak ettiğim hede.
Uludağ sözlük girişine parasıyla reklam verelim dedik, maile cevap atan olmadı. Ciddiyetsiz yönetimi olan sözlüğün yazarlarının tepkisi merak edilesidir.
fetönün kazanacagı versus zannımca. hatta yahudi lobisinde bile fetöcü vardir eminim. hatta bahsi arttiriyorum, amerika yönetiminde bile bu cemaate mensup adam vardir ajan olarak. bu adamı bu kadar barındırıp, türkiyenin tüm iplerini bu adamın eline vermezlerdi. var bu işte bir ibnelik, abd yaş tahtaya basmaz, fetöyü tasviye etmezdi turkiyeden. hesapta olmayan birseyler var ve fetö ile bunlarda baş edemiyor sanirim.
burada amaç en iyi intihar yöntemini bulmak değil, en temizini bulmaktır. aramaya inanmak geyiklerine boşa girmeyin, ey fıtratını yediklerim.
konu şu ki; ara ara intihar etmeyi düşünüyorum. intihar edersem de bilinmesini istemiyorum. ailem, eski sevgililerim ve cevrem bilmesin istiyorum. arkamdan aaa bak falan kisi kendini asmış, 5. kattan betona çakılmış yorumları olmamalı. temiz bir sekilde gitmeliyim, arkamdan konusacak olmamalı yani. kaybetmis, kacmis, aptal durumuna düşmek istemem.
intihar edecegimden degil belkide , insan merak ediyor, sizce nasıl ölmeli.
kısmetse ben olacağım. çocukluk hayalim olan ilk sinema filmime eylül ortası gibi baslayacagim. umarim tüm sözlük arkamda olur, zall film cekildikten sonra girise tabelami asarsa, bende filmin sonuna onun tatlis yanaklarini ve sozlugun logosunu koyarim.
az once aklima geldi. her an iceri tikilma ihtimaliniz var. girdiginiz bir entryden, bir sozden, yaptiginiz birseyden. ama 3-5 sene yatinca "pardon" deyip birakiyorlar. ne enteresan bir ulke. uganda da bile bizden daha fazla hukukun ustunlugu vardir.
şimdi tasviye olan fetö terör örgütüne mensup olan hakimlerin savcıların gördükleri davalar tekrar yapılacak mı? siyasi çıkar uğruna, yerlerine başkalarını yerleştirmek için, içeri tıkılan insanların hakları geri verilecek mi? merak konusudur.
zamaninda gerceklesmis olandir. ee kardesim, tamam iyisin hoşsun çok büyüksün, dünya liderisin ama, birlikte olamayiz, ayri dünyalarin insanlariyiz. seninde onlardan farkin yok. ne diyor hazretleri, haksizlik karsisinda susan dilsiz seytandir. ee senin seytandan ne farkin var? ya da kandirilacak kadar enayi isen, emekli ol kardesim.
ne adamsin lan obama,
ohal var lan siz kim sanmistiniz?
Askerlik yapmayanlar bilmez. Çocuklara tatbikat var denmiş. Gerçi denmese ne olacak, amirime üstüme itaat edeceğim diye şeref namus yenimi ediyorsun. Adam silahı al sık diğer askere dese sorgulayamazsın. 20 yaşındaki askerin hiç bir suçu yok. Emre itaat etmezsen hapis cezası var. Çocuklarımıza, evlatlarımıza sahip çıkalım. Uzman çavuş bile o tankı halkın üzerine süreceksin dese emir sorgulanmaz.
Benim komutanımın bir sözü vardı bizim karakolda duvarda da yazardı,
Emir sorgulanmaz, mutlak itaat edilir.
20 yaşındaki körpe gençlerimize sahip çıkalım. Onların suçu yok.
sacma sapan bir olaydir. nasil bir zeka bu. allah belanizi versin. tamam hukumeti sevmemde, olan gencecik insanlara oldu. 17 polis sehit. sizin ben ananizi sikeyim paralel picler. hukumet insanlari sokaga doktu, bu kadar isidli kol gezerken bir bomba patlasa ne olacak? ulan insanlar aptal dokuluyor sokaklara, ya olsen, colugun cocugun olse ne olacak? zaten bir grup asker yapmaya kalkisti diyor, sen otur evinde gerekeni polis ve ordunun kalan bireyleri yapsin mit yapsin. memleketin icine sictiniz. havaalani yol gecen hani, guvenlik kontrolu sifir. suan iceri bomba doseseler iki uc gun sonra patlatsalar ne olacak. allah kahretsin bu ulkeye bunu yasatanlara, halkindan hukumetine paralel yapisindan amerikasina, bahcelisine, kilicdaroglusuna, demirtasina kadar. tez zamanda helak olun.
secret cv den kurumsal bir sirkete müdürlük için yaptigim iş başvurusunun ön yazısına " ücret dolgunsa arayabilirsiniz, yok degilse gerek yok zahmet etmeyin" yazdım, 5-6 saat sonra arayip, görüşmek için randevu verdiler. vay be demek is basvurularinda bile agirdan satinca ilgi cekiyorsun.
evet; yaklaşık 20 denedir aralıklarla rüyalarıma girip, beni uykumdan sıçratan olaydır.
karanlık bir mahsen olmasına karşın, duvarları bembeyaz olan kapalı bir oda da karşımda yüzünü ve vucudunu göremediğim bir silüet duruyor. etrafımızda 3 kisi olaya sahitlik ediyor ve bizi izliyorlar. insan gibi olduklarini dusunsemde onlarinda yuzlerini goremeyip, siluetlerini olarak farkedebiliyorum*
bana sorulan ilk soru, sen kimsin ve neden geldin? oluyor.
cevabim basit, kim miyim? bunu hatirlamiyorum fakat buradayim, bir yere gitmiyordum , birden burda olmadugumu farkettim diyorum. etrafima bakiyorum ve beni izleyen siluetler konuya sahitlik ediyor.
uzaktan derinden bir ses daha geliyor karsimdaki siluetten;
sana soruldu, gitmek ister misin ruyalarina, yoksa bizimle mi kalmak istersin?
safca cevap veriyorum; bana mi ne zaman soruldu soru, simdi degil mi? ne zaman cevap vermeliyim?
(tekrar soru sorulmadigi halde, icimde bir soru daha beliriyor. hani ruyalarda bir sey yapilmasada yapilmis gibi hareket edersiniz ya ayni oyle)
cevap yok, bakiyorum siluetler gitmis, bembeyaz karanlik oda da yalnizim, biraz sure geciyor ve korkmaya basliyorum. odanin kucuk bir camı var, ordan disariya bakiyorum ve disarisi degisik bir tonda badem rengi ve koyu yesilimsi ama yesil degil. garip , hayatimda hic gormedigim bir renk. korkmaya basliyorum ve geri gelin gonderin beni diyorum. ses yok, siluetlerde yok.
sonra tekrar cama donup hareketlilik olacak mi diye bekliyorum. coook uzaklarda bol sayida eskimis merdivenleri olan antik kent gibi kirli beyaz renkte bir bina var kocaman. merdivenler bir dagin tepesinden asagiya dogru iniyor ve kuru yaprak olarak tahmin ettigim garip seylerle suslu gibi. sanki etraftaki sisler acilmista yeni yeni gormeye baslamisim. onunde kocaman bir kalabalik , cogu beyaz elbiseli baslari acik kadinlardan olusan. gayet temiz ve insancil duruyorlar ama cook uzaklar. elimle cama vurup bagiriyorum, gelmek istiyorum diye. heey diyorum, acin surayi cikarin beni buradan. isin ilginc yani kendimide gormuyorum bende siluet gibiyim. emameti al diye bir el omzuma dokunup donmemi soyluyor. donmemle yuzumu goremeden, 4 yaslarinda dunyada bir insan oluyorum. bakiyorum ki yanimda annem var. hareketsiz yatiyorum. gozlerim kapali ama onu goruyorum. sonra gelip uyandirmak icin durtuyor beni, tam o sirada sicriyorum. isin garip tarafidir ki, birinin beni durttugunu uyandiktan sonra hissediyorum. gercekten o gercekligi yasayan var mi ama biri beni kesinlikle durtup uyandiyor, yuzde yuz eminim. 20 yildir hep ayni ruya ama, araliklarla goruyorum. nedir bunun alemeti cozemedim hala.
dogru olana dogru demektrn baska caremiz yok. fatih terimin bu isi kendi rezil topculariyla birlikte birakip, bu memleketin yakasinda dusmesi lazim. bir kaci haric hepsi çöp bu takimin.
bu sözlük yazarlarına güzel bir giydirmedir*
evet arkadaşlar, am göt ve bol meme kitabım , yakında sözlük yazarlarına hediye edeceğim, mükemmel hikayemdir. öncelikle neden böyle bir kitap yazıyorum bildirmek isterim.
(bkz: beyaz zambağın hikayesi) isimli yazdığım kitabın bir bölümünü, sözlük üzerinden paylaşmaya başladım. sagolsun bazı arkadaşlar çok destek olup, mesaj atıp, devam etmem gerektiğini, güzel ve sürükleyici olduğunu, hatta bazı arkadaşlar; ''beklemesi zor oluyor, wattpad den tamamını yayınlasınız olmaz mı?'' mesajlarını aldım. ama şunu üzülerek söylemeliyim ki, belkide sözlükteki %5 lik kısım bu tip mesajlar atıp, eleştiri ve desteklerini belirttiler.
bende şöyle bir karara vardım, madem yazdığım kitap %5lik kısıma hitap ediyor, o zaman %95 e haklıslık yapmayalım ve onlar içinde zeka seviyesi yerlerde saçma bir erotik kitap yazalım. zaten %95 lik kısımın yaklaşık %40 ı lisesi ergen olduğunu düşünürsek, %20 lik kısmında eğitimsiz ve troll olduğunu düşünürsek iyi bir okuyucu kitlesi edinebilirim.
bu ülkede cezaevine girip çıktığında yazdığı dandik kitabı yüzler satan insanlarda var, wattpadden yayınladığı ergen kitabı için imza günü yapanda var. fakat malesef kalemi güçlü olup beklediği ilgiyi göremeyen yazarda var*
sonra sol frameye kıraathane sayısı kütüphaneden fazla diye yazıp, kültürlü ülke istiyoruz nidaları atmayın boşuna. bu ülkeyi bu hale getirenler, kız ortamlarında okuduğu kitap sayısı ile hava atıp, aslında günün 10 saati, karı kız peşinde koşup evde pes oynayan adamlar.*
biraz saksıları çalıştırın, veya mesaj atın size özel erotik kitap yazayım sayın olmayan yazarlar.
az önce yaşadığım elim hadisedir. uykusunda böğüre böğüre ana avrat soy sop düz gidiyor. bir iki tokatlayıp uyandırdım , bu seferde "ne uyandırıyon lan" diye sahşıma sövdü. işin kötü tarafı "sende rüyamda bana küfür ediyordun kanka yaa" diyor. gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
öncelikle söze, "eeeey sözlük ahalisi" diye girmek istiyorum. bu güne kadar beraber kâh güldük kâh ağladık. kah kızdırdım sizleri kâh ırkçılık yapıp aşağıladım insanları. geçmişe bir sünger çekip işlerime odaklandim ve bir kitap yazdım. gercek hayattan esinlenilen bu hikayeyi kitaplastirma yolunda emin adımlarla yürürken , kitabı pazarlama aşaması düşündürdü beni. wattpad mi yoksa gidip bir yayinevi ile konusmak mi? kitabin muhtesem olduguna ben inaniyorum. dilerseniz kisa zaman sonra birkeneu kampindan amerika ya uzanan bu hikayenin bir kismini size okutmak isterim. ilginizi cekecegine eminim. fakat talebe gore karar verecegim ve siz degerli yazarlarin ( 25 yas ustu ergenlikten kurtulmus yazarlar tercihimdir) fikirleriniz ve destekleriniz cok onemli. formatin kalbini kirdiysam affola. ozelden de yazip iletisim kurabiliriz sevgili üstadlar.
ben daha neye inandigini bilmeyrmen biri olarak soyluyorum bunlari.
ne muslumanim , ne ateist , ne deist ne de hristiyan veya bla bla bla.
belli bir seye inanmiyorum , ruh halim degisiyor. ama sunu bilin degerli gerizekalilar , ahlakin inancla alakasi yoktur.
musluman bir insan iyi olabilecegi gibi ateist veya hristiyanda iyi olabilir. insani bozan toplumdur. hatta kimseye iyi veya kotu diyemeyiz. sana gore iyilik olan bir sey bana kotuluk gibi gelebilir. hic bir insan iyi veya kotu degildir. ahlakli veya ahlaksiz degildir.
gelenekler ve adetler , toplumsal tabular ahlaksizdir. insani zora sokan bu adetlere bakis acisidir.
13 yasinda kizla evlenen adam ve onun adetleri ona gore ahlakli olsada, biz oyle yetismedigimiz icin ahlaksiz gelir. tamemen psikolojik bir toplumsal absurme yani. simdi ahlakli olup ateist olan insan diye yazan zevatlar.
burada hic bir inanci savunmuyorum. bunu okuyan mallar anlamaz buyuk ihtimalle, aciklayayim yine.
bana gore en buyuk ahlaksizlik insanlari bu sekilde ayristirmaktir.
bir bakayim, sana gore degil sanirim. bak bu da bir onerme.