SeÇim Çalışmalarının yapıldığı bir dönemde Cumhurbaşkanı'nı muhatap almak zorunda kalmaktır. Şu duruma bakarak bile Anayasa'yı siklemeyen bir Cumhurbaşkanı'na sahip olduğumuz görülebilir. Gerisini varın siz düşünün.
meslek hayatına yeni başlamış arkadaşımın façalı doğan aldıktan sonra arka cama yazdırmak istediği soru cümlesi. bu soruya verilen cevabı da dikkate aldığını belirtmek isterim.
şuanda gerçekleşen durum. selehattin demirtaşa ciddi şekilde oy vermeyi düşünmemi sağlayan olaydır ayrıca.
seçimlere az zaman kala tüm adaylar ne diyor bir dinleyeyim dedim. dün akşam tayip bey ve ekmeleddin beyi dinledim. ikisine de oy vermek gelmedi içimden.
selehattin demirtaş ise şu cümlesiyle benim oyumu kazanmış bulunmaktadır.
'' ben kürt seçmene diyorum. benim kürt kimliğimin yanına başka bir meziyet koyamıyorsanız bana sırf kürt olduğum için oy vermeyin. türk seçmene de diyorum ki. benim kürt kimliğimin yanında başka bir meziyetim varsa o meziyetleri bir kenara atmayın yazık olur.''
ben ilkelerle yola çıktım diyor adam ve ilkeleri ben icaat etmedim sadece benimsedim diyor ve oy istediği ilkeler evrensel düzeyde insan hakları. eğer bu ilkelere oy alamazsam hayal kırıklığına uğrarım, birlikte yaşama umudumu kaybedebilirim diyor anladığım kadarıyla. güzel program şuan canlı şekilde devam ediyor. izleyin derim.
yeteneksizsiniz programını 6 yıldır izlememle dikkatimi çeken olay.
bir ritim grubu sahnede performansını sergilerken darbukacılar belli belirsiz gülümser bir halde kaşlarını kaldırarak birbirine bakıyor.bu sırada bir de kafalarını sallıyorlar onaylar gibi. bu bakışların anlamı nedir niye bakarlar bilmem.
suriyede bi esad vardı mazlum insanları katleden. recep beyin kulağını çektiği ahmet beyin sabrediyoruz dediği bülent beyin iki damla göz yaşı ile katkıda bulunduğu. noldu o mazlumlara kendi derdinize düşünce unuttunuz mu? yoksa yiyemeyeceğiniz bir şeyin altına mı yattınız da sesiniz kesildi bir anda.
insanlar ölmesin.
çok yakan büyük motorlu arabalara binmeyin son olarak o fazladan yaktığınız benzin için insanlar ölüyor.
sitenin karşısındaki sahada zaman geçirmek için aldığım basket topumla bir kaç atış yaparken top sekti ve diğer sahaya gitti. topu almak için o tarafa gidiyordum ki bi baktım 5-6 çocuk kendi aralarında tek pota maç yapmakta ve çocuğun biri topu oyuna sokarken topu direğe değdirip öyle başlatıyor. okul bahçesinde basketbolla tanışıp da bu hareketi yapmayan çok az insan vardır heralde. o hareketi gördükten sonra atış yapmayı bırakıp çocukları izlemeye başladım..
tanım: fark edildiğinde çocukluğu hatırlatan durumlar.
Bir feminist söylemi. Ancak bazı ayrıcalıklarla erkeklerle eşit hale gelinebileceğini anlatmak istoyorlar sanırım. Anlayamadığım bir düşünce şeklidir. Eşitlik kavramından ne anlaşıldığı ile ilgili galiba.
toplu taşımanın önemini ve avantajlarını kavrayamamış yada benim param var e bu parayı da götüme sokacak halim yok başkalarına göstermem gerek düşüncesiyle pahalı ulaşım araçları edinen bu çabasının da bilinçli insanların sikinde olmadığını fark ederek son çare toplu taşımayı küçük düşürücü, alaya almaya çalışan hatta kullanan insanlara hakarete varacak ifadelerde bulunan organizmadır.
şimdi arkadaş; sen tam idrak edemesen de toplu taşımaaraçları senin altındaki spor arabadan da babanın tüm varlığından da kıymetli maddi olarak. (bkz: metro hattı) (bkz: tren hattı) (bkz: boeing)
Ayrıca paranın miktarıyla orantılı olmasına inandığın motor hacmiyle tüketilen benzin miktarı artmakta ve o sıvı için insanlar ölmekte.
Mümkün olduğunca toplu taşıma kullanmaya çalışın, çevrenizdekileri toplu taşımaya teşvik edin.
Özel araç kullanmanız elzem ise az yakıt tüketen araç tercih edin.
Haklısın ama toplu taşıma çok kalabalık arkadan ittiren, sürtünen var diyorsanız buyrun;
Not1: bu entry bir parça duyarlılık içerir.
Not2: şimdiden söylemek isterim ki; mantık hatası bulan, saptıran, çarpıtan kim varsa hepsine tek sözüm olacak.
bir süre önce facebook un zaman tüneline geçmesiyle uludağ sözlüğün yeni tasarımına geçmesi arasındaki benzerlikleri aktaracağım başlık.
facebook zaman tüneline geçtiği vakit;
- bu ne lan böyle sikim gibi olmuş diyenler oldu.
- kapak fotoğrafı mı o ne lan diyenler oldu.
- 'bokum gibi olmuş' karikatürleri yapıldı.
- zaman tüneline geçmeye direnen insanlar türedi.
- v.s ...
bugün uludağ sözlük yeni tasarımına geçtiği vakit görüyorum ki değişen bir şey yok. yine aynı psikolojideki insanlardan aynı tepkiler.
hepinizin fark edeceği gibi;
- bok atanlar.
- beğenenler.
- eksiklerini bulmak için çırpınanlar.
- bu yenilikten ekmek(karma) yemeye çalışanlar.
olmuştur. olacaktır da.
yaşanan facebook sürecine bakacak olursak bu yeni sözlüğün de yaşayacağı evreler hemen hemen aynı olacaktır.
nitekim facebook zaman tüneline geçmesin şeklinde gruplar kurup direnmeye çalışanlar bugün kapak fotoğrafı orjinalliği konusunda birbiriyle yarışmakta.
son olarak da;
her yenilik güzel değildir belki ama insan bukalemun misali girdiği ortama hızlı uyum sağlar. 3 bilemedin 5 ay sonra hepimiz yeni uludağ sözlüğe alışmış olacağız tıpkı eski uludağ sözlüğe alışmış olduğumuz gibi.
hoca dedi ki bize lisede göç ikiye ayrılır. iç göç dış göç diye dedi. dış göç yurt dışına yapılan göç dedi hoca. iç göçse köyden kente yada doğudan batıya şu iş bulma ümidiyle yapılan göç dedi hoca.
geçenlerde de biri dedi ki bana la olum amerikada para çok ya kafası çalışan adamları fakir ülkelerden toplayıp bilimi ilerletiyorlar.
dedim ki vay amına koyayım senin amerikaya giden adama bakacağın yerde önce kendi sikik eğitim sistemine bak. bizim ülkemizde dedim en çok kafası çalışan adam niye tıp yazıyor. para lazım lan para. adam napsın bilimi teknolojiyi uzayı marsı öklidi aristoyu.
şimdi biz beyin göçünü amerikaya giden doktor memet olarak anlıyoruz ama sırf bu siktiğimin parası yüzünden kafası çalışan adam gidiyor tıp yazıyor. mühendis maaşının durumu belli zaten.
ha sonra ne mi oluyor;
yıl olmuş 2013 biz uzaya füze gönderdik diye kendimizi neredeyse benzin döküp yakacağız.uçak ürettik, tank yaptık diye gazete manşetleri bas bas bağırıyor.
artık silahları satın alıp kendimizi tatmin ediyoruz.
füzelere karşı bordo berelilerle dalmayı düşünüyoruz.
insanın mutlu olmak için yaptığı faaliyetleri belli bir sistematiğe göre planlı olarak yapmasıdır.
ben kendimi mutlu etmek için her sene kışlıkları kaldırırken montların cebine bozukluk bırakırım sonra seneye kışın onları bulunca mutlu. hatta o an kendimi kötü hissediyorsam ve daha fazla mutlu olmak istiyorsam bazen en sevdiğim montumun iç cebine 5 lira koyduğum bile olur.
evin içinde arandığı zaman yahut birden karşınıza bozuk para çıkabilecek yerler.
-kumbara.
-mutfak tezgahı.
-mikrodalga fırın üstü.
-bugün keşfettiğim bir yer de çamaşır makinesi üstüdür. malum pantolonu makineye atmadan önce cepler kontrol edilir ve bozukluk varsa makinenin üzerine konulur.
iktidardakini sevmiyorsan yada ondan bir menfaatin yoksa muhalifsindir. muhalifsen muhalefet edersin.
ancak gözüme çarpan bir kaç örnek itibariyle insanların muhalif tavır kavramını yanlış anlayıp her boku iktidardan bilme yada iktidar ne yaparsa bok atma şeklinde tavır takıntıklarını söyleyebilirim. şöyle ki;
yağmurlu bir günde kaldırımda hızlıca bir yere giderken bir kaldırım parkesinden pantalonuma su sıçradı ama ne su. bildiğin bok oldu pantolon. bende zaten bir randevuya yetişmeye çalışıyorum. eve dönüp değiştirme olanağım yok. randevuya geç kalıyorum onun için de sinirliyim zaten bir de bu olay peyda olunca başladım küfretmeye. aklıma gelene sayıyorum öyle böyle değil. tam sakinleşmeye başladığım sırada kaldırımda karşımdan gelen bir beyfendi;
-işte akp nin belediyesi hep o tayyip yüzünden bunlar dedi. adamın illiyet bağı kurma maharetine hayran bir şekilde güldüm geçtim.
bugün de bir şeyin daha farkına vardım ki;
okul çağında şeker portakalı güzel kitap oku bunu deyince hiç oralı olmayan kitap neymiş sikerim okuyup da bi bok mu olacak diyen adam bugün yasaklandı diye nerdeyse kitabın bel fıtığına iyi geldiğini iddia edecek.
şundan da eminim ki;
yasaklanan kitapları okumadığı halde vayy, amannn, oyyyy, yuhhhh, kitap yasaklanmış şeklinde eleştiri yapan bir güruh var aramızda.
bazılarının da dediği gibi gerçekten de bu muhalefete karşı iktidar olmak çok kolay vesselam...
kararsızdır. ulan ben şimdi sahanın neresinde alkışlamaya başlasam da taraftara karşılık versem yada bu ibneler beni niye alkışlamıyo lan piç miyim ben yada gidin ananızı yuhlayın ulan o.ç diye içinden geçiren. taraftara baksam mı bakmasam mı tereddütünü yaşayan. tabelayı görsem mi görmezden mi gelsem derdinde olan oyuncudur. bi yandan da oyuna girene sen bi sikime yaramıyon amk gir iki dakka koş der gibi bakar.