Eşlerin yaşça birbirlerinden büyük olmaları evliliğe mani değildir. Özellikle bir iki yaş gibi az bir farklılığın bir sıkıntı olmayacağı kanaatindeyiz.
Evlenecek eşler arasında yaş bakımından bir denkliğin olması önemlidir. Yirmi yaşındaki genç bir kızın elli-altmış yaşında bir erkekle evlenmesi, yaş farkı bakımından birtakım sakıncaları doğurur. Bu meseleye ölçü olacak hususları Peygamberimizin (a. s. m.) hayatında görüyoruz.
Hz. Fatıma validemiz evlilik çağına gelince, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gelerek onu Resulullah'tan (a. s. m.) istediler. Fakat Peygamber Efendimiz (a. s. m.), "Henüz küçüktür." buyurarak nikâha rıza göstermedi. Aynı talep Hz. Ali'den gelince, uygun gördü ve Hz. Fatıma'yı Hz. Ali ile nikahladı. (Nesei, Nikah:7) Nitekim, o sıralar Hz. Ebû Bekir elli bir, Hz. Ömer kırk iki ve Hz. Ali yirmi dört yaşlarında idiler. Hz. Fatıma ise on sekiz yaş civarında idi.
Erkekle kadın arasında aşırıya kaçmamak kaydıyla birkaç yaş farkının bulunması uygun görülmektedir. Peygamber Efendimiz (a. s. m.) ile Hz. Ümmü Seleme validemiz arasında birkaç yaş farkı vardı. Peygamberimiz ondan birkaç yaş büyüktü. Bunda bir sakıncanın olmadığını Peygamberimiz (a. s. m.) şöyle dile getirdiler:
"Bir kadının kendisinden daha yaşlı bir erkekle evlenmesinde bir mahzur yoktur."
buyrun bakın sizin hükümleriniz süphesizki saçmadı r he ve zinaya gelince onda bakaılm
Hz. Muhammed (S. A. V) Efendimiz şunları buyuruyor:
" Bir şahıs zina yaptığı zaman ondan imanı gider, tıpkı bir gölge gibi kişinin imanı başının üzerinde durur. "
" Zina yapmak konusunda sürekli ısrar eden bir kişi, puta tapan bir kimseye benzer."
" Muhakkak ki yedi kat gökler ve yedi kat yerler zina eden yaşlı kimseye lanet okur. Hiç şüphe yoktur ki zina yapanların avret yerlerinin kötü kokusu, cehennem halkını dahi son derece rahatsız eder.
Hz. Muhammed (S. A. V) Efendimiz şunları buyuruyor:
- isra Suresi, 32. ayet; "Zinaya yaklaşmayın. Zira zina yapmak, bir hayasızlık olup çok kötü bir yoldur. "
- Nur Suresi, 2. ayet; " Zina yapan kadın ve zina yapan erkeklerin her birine yüz'er sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe iman ediyor iseniz, Allah'ın hükümlerini uygularken zina yapanlara acıma duymayın. Müminler arasından bir gurup da zina yapanlara uygulanan cezaya şahitlik etsin."
buyrun bakalım nasılmış sizi müjdeliyorum umulurki yolunuzdan dönersiniz.
"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır.
"iki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler; Bunlardan biri ellerinde sığırkuyruğu gibi kamçılar olup insanları dِvecekler. Diğeri; vücutlarını belli edecek elbise giyen, bu elbiselerle erkekleri meylettirmek için kırıtarak yürüyen, saçlarını deve hörgücü gibi başlarında toplayan kadınlardır ki; bunlar cennete giremeyecek ve çok uzak mesafelerden bile hissedilen cennetin kokusunu dahi duyamayacaklardır.
Ahir zamanda ümmetimden, deve semerine benzer bineklere binen adamlar olacak, mescit kaplarında inecekler. Onların kadınları örtülü çıplaktır. Saçlar deve hörgücü gibi kabarıktır. Onlara lânet edin, çünkü onlar lanetlidir. Eğer sizden sonra başka ümmetler gelmiş olsaydı sizin kadınlarınız onların kadınlarına hizmetçi olurdu, aynı sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettiği gibi.
Sahih li gayrihi. Ahmed Müsned (2/223 Hadis no: 7083) ibn Hibban (13/64) Hakim (4/483)
Hakim’deki rivayette ise şöyledir: “Bu ümmetin sonunda lüks döşeklere binen adamlar olurda mescitlerinin kapılarında inerler. Onların kadınları örtülü çıplaktırlar.”
Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma şöyle demiştir: Muhakkak ki Allah’ın indirdiği kitapta iki sınıfın ateşte olduğunu buluruz: Bunlardan birisi: Ahir zamanda, yanlarında bulunan sığırkuyrukları gibi kamçılarla insanları suçsuz yere döven, karınlarına ancak pis (haram kazanç) sokan bir topluluktur. Diğeri ise; Giyinmiş fakat çıplak olan, meyleden ve meylettiren kadınlardır. Bunlar cennete giremeyecekleri gibi, kokusunu dahi alamayacaklar.”
Ka’b el-Ahbar rahimehullah şöyle demiştir: “insanlar üzerine bir zaman gelecek, kadınların bazıları giyinik olmalarına rağmen çıplaktırlar. Süslenip kokular sürünmelerine rağmen kokuları olmayacaktır. Deve hörgücü gibi topuzları vardır. Deve yükü gibi salınacaklar. Cehenneme doğru koşacaklar.
Maktu. Haraitî, i’tilâlu’l-Kulûb (206)
- Ahmed b. Hanbel’de: سَيَكُونُ فِي آخِرِ أُمَّتِي رِجَالٌ يَرْكَبُونَ عَلَى سُرُوجٍ، كَأَشْبَاهِ الرِّحَالِ، يَنْزِلُونَ عَلَى أَبْوَابِ الْمَسْجِد ـÜmmetimin sonunda/ahir zamanda bazı erkekler devenin semeresine benzer eğerlere binip mescit kapılarında inerler.
- Taberani’de (el-Kebir, 13/63): يَكُونُ فِي أُمَّتِي رِجَالٌ يُرْكِبُونَ نِسَاؤُهُمْ عَلَى سُرُوجٍ كَأَشْبَاهِ الرِّجَالِ ileride ümmetimden -kadınlarının erkekler gibi eğerlere bindiği- bazı erkekler olacaktır).
Hakim’de(4/436): “سَيَكُونُ فِي آخِرِ هَذِهِ الْأُمَّةِ رِجَالٌ يَرْكَبُونَ عَلَى الْمَيَاثِرِ حَتَّى يَأْتُوا أَبْوَابَ مَسَاجِدِهِم Bu Ümmetin sonunda/ahir zamanda bazı erkekler eğerlere/semerlere binip mescitlerin kapısına gelirler..
Ebu Şakra radıyallahu anh'den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Başlarını deve (bir rivayette sığır) hörgücü gibi yapan kadınları gördüğünüzde onlara hiçbir namazlarının kabul olmayacağını bildiriniz.
Zayıf. Ebu Nuaym Marife (6860) ibn Hibban es-Sikat (9/185)
bakalım neymuş bunun sonu
Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.) [Taberani]
(Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur. Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur.) [Ramuz]
(Kişinin başına demirden bir şişin batırılması, nikah düşen bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani, Beyheki]
(Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır.) [Şir’a]
(Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allah’a yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafiftir.) [Taberani]
(Ey gençler, namusunuzu koruyun, zina etmeyin! iyi bilin ki, namusunu koruyana Cennet vardır.) [Hakim]
(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşayın ve iffetli olun!) [ibni Asakir]
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [ibni Said]
(Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır.) [R. Nasıhin]
bakın bakalım flröt budur işte
EEEE onlar yüzünde taciz tecevüz gibi şeyler vardır onlar eerkeğin şehvetini arttırırlar ama erkek haklı demiyorum ama kadın haberleri biraz görmeli onlar bakıcaköyleleri yüzünden çocuklar istimma bağımlı artık insanlarda terbiye ahlak kalmamış ee oda bunun nişanesi sanmasınlarki her keşi onlara baktımı onlara günah yazılmasın.
Nitekim insanın büyüyüp kemale ermesi, çekirdeğin yeşerip ağaç olması, bir yumurtanın açılıp kuş olması belli bir süreçle gerçekleşmektedir. Allah’ın kâinatta geçerli olan bu kanununu, dinin bazı emirlerinde de görmek mümkündür. işte yüce Rabbimiz, Hakîm isminin gereği olarak, alkollü içki alışkanlığını o cemiyetten söküp atmak için, tedriç yani yavaş yavaş men etme metodunu irade etmiştir. Diğer taraftan, içki birdenbire haram edilseydi, içkiye müptela olmuş o asrın insanları islamiyet'i kabulde nazlanabilirlerdi. Alışkanlıklarını bırakmak istemeyebilirlerdi. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de içki ile ilgili ayetler, kademe kademe şu sıraya göre nazil olmuştur:
1. “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl, 16/67)
Bu âyette içkinin güzel rızk olmadığı açıklanmıştır. Bu ayetin nüzulü ile, içkinin dinen tasvip edilmeyen bir madde olduğu anlaşıldığından, bazı sahabeler içkiyi terk etmişlerdi. Aslında bu ayetin inzali ile, içkinin ileride haram olacağı da anlaşılmıştı.
2. “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 2/219)
3. “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 4/43)
Bu âyet-i kerime, sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Çünkü alkole alışmış olan vücutlar, artık yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu.
4. “Ey iman edenler! içki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide, 5/90)
5. “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?.” (Maide, 5/91)
Bu son âyet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (r. a.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi “içki haram edildi.” dedi. Arkadaşlar derhal “Şu içki kaplarını dök, temizle.” emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:
“Şu muhakkak ki içki deva değildir. Bilâkis marazdır. Yani hastalık vericidir.” (ibn-î Mâce, Tıp, 27; Müslim, Eşribe, 12
BAKIN BAKALIM BUNLARDA SiZiN MÜJDELENDiKLERiNiZiZ UMULURKi DOĞRU YOLA GiDERSiNiZ
Bakara Suresi, 219. ayet: Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "ihtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;
Maide Suresi, 90. ayet: Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Maide Suresi, 91. ayet: Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?
Yunus Suresi, 4. ayet: Sizin tümünüzün dönüşü O'nadır. Allah'ın va'di bir gerçektir. iman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O'dur. inkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.
Nahl Suresi, 67. ayet: Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir ayet vardır.
Kehf Suresi, 29. ayet: Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.
Saffat Suresi, 67. ayet: Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır.
işte sonuç içki insanı boş sözler söyletir ve büyük günahtır ALLAH LA arana girer şeytanla bir olrusun bırakmanın yolu çok sen yeerki iste
Nitekim insanın büyüyüp kemale ermesi, çekirdeğin yeşerip ağaç olması, bir yumurtanın açılıp kuş olması belli bir süreçle gerçekleşmektedir. Allah’ın kâinatta geçerli olan bu kanununu, dinin bazı emirlerinde de görmek mümkündür. işte yüce Rabbimiz, Hakîm isminin gereği olarak, alkollü içki alışkanlığını o cemiyetten söküp atmak için, tedriç yani yavaş yavaş men etme metodunu irade etmiştir. Diğer taraftan, içki birdenbire haram edilseydi, içkiye müptela olmuş o asrın insanları islamiyet'i kabulde nazlanabilirlerdi. Alışkanlıklarını bırakmak istemeyebilirlerdi. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de içki ile ilgili ayetler, kademe kademe şu sıraya göre nazil olmuştur:
1. “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl, 16/67)
Bu âyette içkinin güzel rızk olmadığı açıklanmıştır. Bu ayetin nüzulü ile, içkinin dinen tasvip edilmeyen bir madde olduğu anlaşıldığından, bazı sahabeler içkiyi terk etmişlerdi. Aslında bu ayetin inzali ile, içkinin ileride haram olacağı da anlaşılmıştı.
2. “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 2/219)
3. “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 4/43)
Bu âyet-i kerime, sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Çünkü alkole alışmış olan vücutlar, artık yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu.
4. “Ey iman edenler! içki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide, 5/90)
5. “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?.” (Maide, 5/91)
Bu son âyet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (r. a.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi “içki haram edildi.” dedi. Arkadaşlar derhal “Şu içki kaplarını dök, temizle.” emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:
“Şu muhakkak ki içki deva değildir. Bilâkis marazdır. Yani hastalık vericidir.” (ibn-î Mâce, Tıp, 27; Müslim, Eşribe, 12
buyrun bırakın
siz güzel dinimzin emrettiklerini yapmıyoruz demiyoruz ve yahudilerimi övüyoruz ha müslümanlıkta ne yalan vardır ne de dolan bizde dükkanlar sabh erkenden açılır sabah namazından sonra biz müslümanlarda faiz yoktur faizlemi övünüyorsunuz ha arapları güdüyorlarmış ha evet öyle bakalım konuya ha ee o zamn çindeki türklere niye güdüyor demiyorsunuz ha korkaklar işinize gelince arapları güddürüyordanız hani gidin çini güdün ha haramı helal saydığınız içinmi övünüyoruz ha yoksa faiz yediğimiz içinmiyoksa biz bu gün böylessek ülkecek sadece kendimiz yaptığımız içinmi ha HAYIR ŞÜPHESiZKi hayır ALLAH BiZE BÖYLE BÜYÜK VE GÜÇLÜ ORDUYU SADE KENDiMiZi KORUYALIm diye vermedi bakın sayın tayyip beye müslümanlara yardım ediyor kardeşlerimize yardım ediyor kardeşliğimizi artırıyor ama siz arapları güderdiyorsunz ŞÜPHESiZ ALLLAH SiZE YARDIM ETMESE HEPiMiZ HiÇiZ MEHMETCiK BUGÜN HER GÜN ZAFERLE DÖNÜYOR HER OPERASYONA BiSMiLLAH DiYE BAŞLANIYOR CUMHUR BAŞKANIMIZ DA HER iŞE BiSMiLLAH DiYE BAŞLIYOR eee yane bugün israil filistini öldürüyorda siz zevk duyuyorsanız o canilerden ne farkınız kalır iSLAM MERHAMETTiR ama siz müslümanların zor durumuna sevinirsunuz ha hiçmi ALLAH TAN KORKMUYORSUNUZ ha siz bugün iyiyiz peki yarın yarında garantin varmı iyi olcağımın iNŞALLAH OLURUZ ama
* Bir Müslüman’ın pazarlığı üzerine pazarlık yapmak doğru değildir, alış veriş tahakkuk etmişse bunun üzerine bozucu bir teşebbüs doğru değildir. (Müslim)
* Müşterileri kızıştırarak piyasayı yükseltmek ve pahalılık meydana getirmekten kaçınmak gerekir. (Müslim)
* Ticari hayat doğruluk esasına göre yürütülmelidir, yalandan kaçınılmalı, söz verilince durulmalı, bir şey emanet edilince emanet yerine getirilmeli, asla hıyanet edilmemelidir. (Buhari)
* En hayırlı kazanç, kişinin kendi el emeğiyle kazandığıdır, çalışmak esas olmalı, asalak olmaktan kaçınılmalıdır. (Buhari)
DÜRÜSTLÜK BEREKET VESiLESi
* Alışverişte karşılıklı güven esas olmalıdır. Satılan mal ile alakalı gerçekler gizlenemez, olduğundan farklı gösterilemez. Dürüstlük bereket vesilesi, sahtekârlık ise bereketsizlik vesilesidir. (Buhari)
* Zengin tacir, takva sahibi olmalı, Allah’tan (C. C.) gereği gibi korkmalı; dini, içtimai, mali mesuliyetlerinin icabını yerine getirmelidir. Zekâtını vermeli, yoksulları görüp gözetmeli, hayır hasenatı eksik etmemelidir. ( Müslim)
* Borç, keyif için değil bir ihtiyacı gidermek için alınmalıdır. Borcun zamanında ödenmesi esas olmalıdır, darda kalan iyi niyetli borçluya mühlet vermek büyük sevaptır. (Buhari)
* Yalan yere yemin ederek malın sürümünü arttırmak isteyen, neticede kazancına haram katmış olur ve kazancının bereketi gider. (Ahmet b. Hanbel)
ŞARTLAR NE OLURSA OLSUN ÇALIŞMAK ESAS OLMALIDIR
Şartlar ne olursa olsun çalışmak esas olmalıdır. Peygamber Efendimizin (S. A. V) şu hadisi bu açıdan çok manalıdır: “Sizden birinizin sırtına bir demet odun yüklenip- bu suretle kazancını sağlaması- birine el açıp dilenmesinden daha hayırlıdır. (Buhari, Müslim, Tirmizi) Peygamber Efendimizin (S. A. V.) iş hayatı, işi yürüten çalışan işçi, malı satan tacir, alan tüketici, meyve ve hububat üreticisi, ticari hayat, ölçü tartı ve benzeri konularda daha pek çok hadisleri vardır. Bu hadislerden anlaşılıyor ki ticari hayatı islam son derece mükemmel bir şekilde tanzim etmiştir. Yani o, ticari hayata doğruluğu, dürüstlüğü, karşılıklı emniyet ve helali hâkim kılmıştır. Peygamber Efendimiz (S. A. V) bunu sadece sözde bırakmamış, bizzat kendi ticari hayatında uygulamıştır.
RIZKIN TEMiNiNDE HELAL YOLDAN AYRILMAMAK VAR
* Rızkın temininde, iş hayatında, ticari hayatta helal yoldan ayrılmamak icap eder. (ibn Mâce)
* Yanında işçi çalıştıran kişi, emeğinin hakkı ne ise hemen ödemeli. Hadiste bu: “alnının teri kurumadan” diye belirtiliyor. (ibn mace)
* Terazide eksik tartmak, ölçüde yanlış ölçmek milletin helakine sebeptir. Yani ölçü ve tartıda eksiklik, ticari hayatın tefessühüne ve bu da içtimai hayatın bozulmasına sebeptir. (Tirmizi)
* Bir malı ucuzken alıp kasıtlı olarak piyasaya sürmemek ve ancak pahalılaşınca ortaya çıkarmak veya halkın ihtiyacı olan malı piyasadan toplamak yasaktır. Bunu yapan kişiler lanetlenmiştir. (ibn Mâce)
* Yapılan işi sağlam yapmak ve bir işin başarılmasına kadar dikkatli çalışmak esas olmalıdır. Mesai dolsun, vakit geçsin diye zaman harcanamaz, kişi başkasının işinde çalıştığında bile kendi işi gibi titiz ve itinalı hareket etmelidir.
bu ölçüdüden iyisini bulamassınız şüphesizki doğru yol budur
burçlara inanmak ŞiRKTiR sizi YARATAN ALLAH YALNIZCA GAYBI bilir şüphesizki burçlar saçmadır boştur burca inananın düşüncesi şuna b enzer beni evren yarattı da güneşle ayla yıldızlarala bana kadarimi gösteriyor sizce bu doğrumu ha o zamn biraz düşünün insan geleceği bilebilecekse sınav olmak niye sadece sınav olmamız bile bu burçları çürütüyor artı KURAN VE HADiSTE BU KONUDA BiZi UYARIYOR gaybı PEYGAMBER[ S. A. V.] BiLE BiLEMEZKEN yalnızca ALLAH bildirdiği zamn haber alabiliyorsa artık burçların saçma olduğu açıktır
buyrun HADiSE BAKALIM "Bir kimse gider de verdiği haber konusunda kâhini tasdik ederse, Allah'ın Muhammed'e indirdiğini inkâr etmiş olur." (Tirmizî, Tahâret,102; ibn Mâce, Tahâret, 122; Ahmed ibn Hanbel, II/408).
ve KURAN A BAKALIM.. "De ki: göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." (Neml, 27/65).
"Gaybın anahtarları onun katındadır. Onları ancak O bilir." (En'âm, 6/59).
OSMANLI NIN HATRIRLARSANIZKi çöküşz amanları zevki sefe ve avrupalaşma döneminde başqalamıştır halbuki osmanlının değişmeye değil yenilenmeye ihtiyacı vardı halk dış kurullara geçmeye çalıştı olmadı çünkü osmanlıda hukuktan askeriyeye kadar kafir ülkelere benzenmeye başlamıştı zalimler artmış hukuk zayıflamış halkın devlete güveni azalmışıtır oysaki yönetci kadrosu ve padişahlar zefki sefa istmeselerdi olmazdı devlet yöneticileri ne zaman padişaha söz geçirmeye başladı o zaman çöküş hızlandı halk kafirlerin kurallarına uymak istemiyor isterseniz KANUNi VE YAHYA EFENDi HAZRETLERiNiN arasında geçen olyadeğinelim
Kanuni Sultan Süleyman, muhteşem bir konuma getirmiş olduğu devletin akıbetini biran hayal eder. Günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı? diye derin bir düşünceye dalar...
Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi, meşhur alim ve veli Yahya Efendi Hazretlerine sorardı. Bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendi Hazretlerine gönderir...
- “Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi tenvir buyur. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akibeti nice olur? Bir gün olur da izmihlale uğrar mı?” şeklindeki mektubunu gönderir.
Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendi Hazretleri’nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir mana taşımaktadır:
- “Neme lazım be Sultanım”
Topkapı sarayında bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez. Yahya Efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla bu işi geçiştireceğini de pek düşünemez. Söylenmeye başlar.
- “Aceb, bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta?”
Nihayet kalkar, Yahya Efendi Hazretleri’nin Beşiktaşdaki dergahına gelir. Sitem dolu sorusunu tekrar eder.
- “Ağabey ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!” Yahya Efendi Hazretleri duraklar.
- “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiştim.” “iyi ama bu cevaptan ben birşey anlamadım. Sadece ’neme lazım be sultanım’ demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.” Yahya Efendi Hazretleri bu cevaptan sonra şu ibret verici açıklamasını yapar:
- “Sultanım! Bu devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizlese, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese. işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir.”
Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca Sultan söyleneni başını sallayarak tasdik eder. Sonra da kendisini böyle ikaz eden bir alime devletinin sahip olduğu için Allah(cc)'a şükreder. Bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak dergahtan ayrılır.
MEVLA "NEME LAZIM" DEMEKTEN MUHAFAZA EYLESiN. EMRi Bi'L-MARUF NEHYi ANi'L-MÜNKER ÇiZGiSiNDEN AYIRMASIN. AHiRiNiZ ÂKIBETiNiZ HAYR OLSUN. ŞU MÜBAREK GÜN VE GECELER HÜRMETiNE MEVLAM YOLUNDAN AYIRMASIN.
işte OSMANLI NIN düştüğü hal
ALLAH IN LANETi SiiZN GiBiLERiN ÜZERiNE OLSUN EFENDiM [S. A. V.] BÖYLE KÖTÜ BiR ŞEYLE SUÇLADINIYA ALLAH IN LANETi ÜZERiNiZE OLSUN EFENDiMiZ ÇiN KIZ ÇOCUKLAR ERKEK ÇOCUKLAR AYNIDIR VE HZ FATMAYI CENNETLE MÜJDELEMiŞTiR VE VE ONU ÇOK SEVMiŞ VE HZ FATMA ALLAH RESULUNU [S. A. V.] IN HER ZAMN YANINDA DURMUŞ RESULULLAH [S. A. V.] DA HER ZAMAN HZ. FATMA CENNET LE MÜJDELENMiŞTiR
-
(Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekrin iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını verir. Ebu Bekrin malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim. Lakin bilmiş olun, sizin sahibiniz, Allahü teâlânın dostudur.) [Mesabih]
(Allah, ibrahim aleyhisselamı halil [dost] edindiği gibi, beni de halil edindi. Ümmetimden birini kendime halil edinseydim, Ebu Bekr’i edinirdim.) [Müslim, Tirmizi]
(Ebu Bekir, insanların en üstünüdür. Yalnız Peygamber değildir.) [Deylemi].
(Ebu Bekir’i sevmek ve ona şükretmek her mümine vaciptir.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ, Ebu Bekir’e “Sıddık” ismini verdi.) [Deylemi]
(Kıyamette, Ebu Bekir’den başka herkese hesap sorulur.) [Hatib]
(Ebu Bekir’in imanı, herkesin imanları toplamı ile tartılsa, hepsinden ağır gelir.) [M. Ç. Güzin]
(Göğsümdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir’in göğsüne akıttım.) [Reddi revafıd]
(Her Peygamberin halili vardır. Benim halilim Ebu Bekir’dir.) [Deylemi]
(Cebrail bana geldi. Elimden tuttu. Ümmetimden birinin, Cennet kapısından içeri girdiğini, bana gösterdi. Ebu Bekir dedi ki, (Ya Resulallah! Orada, seninle beraber olmak isterim). Ya Eba Bekir! Ümmetim içinden Cennete en önce sen gireceksin, buyurdu.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâ Ömer’e rahmet etsin, acı da olsa Hakkı söyler.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizi, Ebu Davud, i. Ahmed, Hakim, Taberani, ibni Neccar, i. Münavi]
(Güneş, Ebu Bekir hariç, Ömer’den daha hayırlı bir kimsenin üstüne doğmadı.) [Tirmizi]
(Her şeyin bir kanadı vardır, bu ümmetin kolu kanadı da Ebu Bekir ve Ömer’dir. Her şeyin bir kalkanı vardır, bu ümmetin kalkanı da Ali’dir.) [Hatib]
(Allahü teâlâ, namazı, zekatı ve orucu farz ettiği gibi, Ebu Bekri, Ömer’i, Osman’ı ve Ali’yi sevmeyi de farz etti.) [Vesile]
(Başınıza Ebu Bekir gelince, onu zahid ve ahirete ragıb bulursunuz. Başınıza Ömer gelince, onu kuvvetli, emin ve Allah yolunda kimseden çekinmez görürsünüz. Başınıza Ali gelince, hadi ve mühdi olur. Sizi doğru yola götürür bulursunuz.) [Hakim, i. Ahmed]
(Sünnetime ve hulefa-i raşidinin yoluna sımsıkı sarılın!) [Buhari]
(Ümmetimin en merhametlisi Ebu Bekir, dinde en sağlam olanı Ömer, en hayalısı Osman, en iyi hüküm vereni ise Ali’dir.) [ibni Asakir, Ebu Ya’la]
(Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı şeyleri haber veren keramet ehli zatlar vardı. Ümmetimin içinde de Ömer onlardandır.) [Buhari]
Hazret-i Ömer, Medine’de hutbe okurken, iran’a gönderdiği ordunun mağlup olmak üzere olduğunu görüp, kumandana (Ya Sariye arkanı dağa ver) buyurdu. O da, dağa yanaştı ve zafere kavuştu. (Şevahid)
Resulullah efendimiz ilk üç halife ile Uhud dağına çıktıkları zaman dağ sallandı. Resulullah buyurdu ki:
(Ey dağ, sallanma! Senin üstünde bir nebi, bir sıddık, iki de şehit [Ömer ve Osman] vardır.) [Buhari]
Ebu Musa Eşari diyor ki, Medine’de bir bahçede oturuyorduk. Kapı çalındı. Resulullah, (Kapıyı aç ve gelene, Cennete gideceğini müjdele!) buyurdu. Kapıyı açtım. Ebu Bekri Sıddık içeri girdi. Kendisine müjdeledim. Hamd eyledi. Sonra, yine kapı çalındı. Yine (Aç ve müjdele!) buyurdu. Açtım. Ömer Faruk içeri girdi. Müjdeledim. Allahü teâlâya hamd etti. Yine çalındı. (Aç ve Cennet ile müjdele ve üzerine musibet geleceğini söyle!) buyurdu. Açtım, Osman Zinnureyn geldi. Müjdeledim. Hamd eyledi. [Buhari ve Müslim]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ebu Bekir ile Ömer’i sevmek iman, bunlara düşmanlık küfürdür.) [ibni Adiy]
(Ya Ali, müşrik olan bazı kimseler sana aşırı bağlılık gösterecek, sende olmayan şeyleri, sana söyleyecekler ve Ebu Bekir’le Ömer’i kötüleyecekler. Allah onlara lanet etsin.) [Dare Kutni]
"Ehl-i Beyt ile ilgili ayetleri bitirirken, Hz. Fâtıma ile ilgili olduğu kabul edilen Kevser Sûresi'nden de bahsetmek gerekir. Bu sûre ile ilgili olarak şu olay rivayet edilir:
As b. Vail, Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine şunları söylüyordu: 'Muhammed'in soyu kesiktir. Kendisinden sonra yerine geçecek oğlu yoktur; kimse O'ndan söz etmeyecek ve siz de O'ndan kurtulmuş olacaksınız.'
Hz. Hatice'nin oğlu Abdullah'ın ölümünden sonra Mekke müşrikleri Hz. Peygamber için böyle konuşmaya başlamıştı. Çünkü Abdullah'dan sonra Resûlullah'ın (s. a. v.) erkek evladı kalmamıştı.
Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt âlimlerinin tamamı ittifak etmiştir ki, Hz. Peygamberin (s. a. v.) nesli Hz. Fâtıma (a. s.) ile devam etmiştir. Kevser'den kasıt da, Hz. Fâtıma'dır (a. s.).
Sünni kaynaklardan El-Tefsiru'l-Kebir c. 32, sy.132'de yer alan açıklamalara göre, ibn Abbas ve müfessirlerin geneli de bu görüştedir. Kevser kelimesinin 'bol hayır' mânâsına gelmesinden yola çıkarak, Allah'ın Hz. Muhammed (s. a. v.)'e verdiği nimetlerin tamamını ifade ettiğini söyleyenler olduğu gibi, 'çocukların çok olması mânâsındadır' görüşünü savunanlar da vardır.
'ileride Rabbin Sana verecek ve Sen razı olacaksın' (Duha, 5) ayeti Hz. Fâtıma ile ilgili indirilmiştir.
Câbir El-Ensarî (r. a.)'ın şöyle dediği rivayet edilir:
Bir gün Peygamberimiz (s. a. v.) Fâtıma'yı (a. s.), üzerinde deve derisinden bir giysi olduğu halde, bir yandan elleriyle buğday öğütürken, bir yandan da çocuğunu emzirirken gördü. Resûlullah'ın (s. a. v.) gözleri doldu. Dedi ki: 'Kızım dünya acılarına karşılık ahiret mutluluğuna kavuşmak için acele et.'
Fâtıma (a. s.) dedi ki: 'Ya Resûlallah, nimetlerinden dolayı Allah'a hamd olsun. O'nun lutuf ve bağışlarından dolayı şükürler olsun.'
Bunun üzerine yukarıda yazılı ayet nâzil olmuştur.
Muhammed bin Kâsım şöyle diyor:
imam Sâdık (a. s.) şöyle buyurdu: "'Muhakkak biz O'nu Kadir Gecesi'nde indirdik' (Kadir: 1) ayetindeki 'gece' sözcüğünün te'vili Fâtıma'dır. Ve Kadir sözcüğünün te'vili Allah Tebarek ve Teâlâ'dır. Bu yüzden her kim Fâtıma'yı (a. s.) hakkıyla tanırsa, Kadir Gecesi'ni idrak etmiştir. Ve bu adın O'na verilmesinin sebebi bütün yaratıkların O'nu tanımaktan alıkoyulmuş olmasındandır. (Yani O'nu olduğu gibi tanıyamadıklarındandır)." (Bihârü'l-Envâr, c. 43, s. 65, 58. riv.)."
Rasthaber - Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
1. Şüphesiz, biz sana Kevser'i (bol hayrı) verdik.
2. Öyleyse sen Rabbin için namaz kıl ve (tekbir alırken) ellerini boğaz çukuruna kadar kaldır.
3. Şüphesiz, asıl sonu kesik olan, sana kin besleyendir.
* Allah’ın Nurundan…
1- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Kızım Fatıma’nın nuru, Allah’ın nurundandır ve kızım Fatıma göklerden ve yerden daha üstündür!”[1]
* Allah indindeki Dokuz ismi…
2- imam Cafer Sâdık (a. s):
“Fatıma (s. a) için Allah Azze ve Celle katında dokuz isim vardır: Fatıma, Sıddika, Mübâreke, Tâhira, Zekiyye, Râziye, Merziyye, Muhaddese ve Zehra.”[2]
* Cennet Kokulu Huri…
3- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Fatıma, insan şeklinde bir huridir. Ben cennet kokusunu özlediğim zaman, kızım Fatıma’yı kokluyorum!”[3
* Güzellik Abidesi…
4- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Eğer iyilik-güzellik bir şahıs olarak canlansaydı, o Fatıma olurdu; hatta Fatıma daha yüce olurdu. Şüphesiz kızım Fatıma, karakter, şeref ve yücelik açısından yer ehlinin en iyisidir.”[4]
* Peygamber’in Kalbi…
5- Hz. Emirü’l-Mu’minin Ali (a. s):
“Hasan ve Hüseyin bu ümmetin iki (Peygamber) torunudur; onlar Hz. Muhammed’e (s. a. a) göre baştaki iki göz gibidirler. Ben, ona göre bedendeki el gibiyim, Fatıma ise bedendeki kalp gibidir!”[5]
* Bütün Kadınların Efendisi…
6- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Kızım Fatıma, önceki ve sonraki bütün alemlerin kadınlarının efendisidir.”[6]
* Cennet Ona Aşıktır…
7- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Cennet, kadınlardan dört kişiye müştaktır: imran kızı Meryem’e, Firavun’un eşi Mezâhim kızı Âsiye’ye, Hüveylid kızı Hatice’ye ve Muhammed (s. a. a) kızı Fatıma’ya.”[7]
* Fatıma’nın Evi…
8- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Resulullah (s. a. a) “(Allah’ın nuru) Allah'ın yüceltilmesine ve içinde kendi adının anılmasına izin verdiği evlerdedir…” ayetini okuduğunda birisi ayağa kalkıp “Bu evler, hangi evlerdir Ya Resullallah?” diye sorduğunda şöyle buyurdu: “Peygamberlerin evleri.” Ebu Bekir, Ali ve Fatıma’nın evine işaret ederek, “Acaba bu ev de o evlerden midir?” diye sorunca da şöyle buyurdu: “Evet onların en üstünlerindendir.”[8]
* Tathir Ayetinde Fatıma…
9- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Tathit Ayeti (Ahzap, 33) beş kişi hakkında nazil olmuştur: Ben, Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatıma.”[9]
* Ali Olmasaydı…
10- Hz. imam Cafer Sâdık(a. s):
“Eğer Emrü’l-Mu’minin Hz. Fatıma ile evlenmeseydi, kıyamet gününe kadar yeryüzünde Fatıma’ya denk bir eş bulunmazdı; Adem’den aşağıya kadar her kes buna dahildir.”[10]
* Allah Evlendirdi…!
11- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Ben ancak Allah emrettiği için Fatıma’yı (Ali’yle) evlendirdim.”[11]
* Büsbütün iman ve Yakin…
12- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Ey Selman! Hiç kuşkusuz kızım Fatıma’nın kalbini ve organlarını gırtlağına kadar iman ve yakin ile doldurmuştur; böylece kendisini Allah’ın itaatine adamıştır…”[12]
* Cehennemden Kopan ve Koparan…
13- Hz. Resulullah (s. a. a):
“Şüphesiz Allah Azze ve Celle, kızım Fatıma’yı, evlatlarını ve onları sevenleri (cehennem) ateşinden koparmıştır. Bunun için ona Fatıma (kopan-kesilen) adı verilmiştir.”[13
*EEEE SiZDE BEN MÜJDELiYORUM HEMDE APAÇIK CEHENNMELE UMULURKi BU YOLDAN DÖNERSiNiZ
KAYAMiDYESi KAPA ÇENENi BU kuteybenin SUÇUDURKi süpşesizki ALLAH ONDAN iNTiKAMINI ALIR PEKi iSLAMSIZ BiR HAL DÜŞÜN YAŞAMANIN ANLAMI OLMAZ iSLAM OLMASSA AHLAK OLMAZ TERBiYE OLMAZ HiÇBiR ŞEY OLMAZ HAYVANDAN BiLE AŞAĞI OLUNURKi ŞÜPHESiZKi SENiN GiBiLERi MÜJDELiYORUM UMULUKi DOĞRU YOLU BULURSUN sen kulun suçunu ALLAH A ATIYORSUN OYSAKi DiNDE ZORLAMA YOKTUR DiNiMiZ BAK BAKALIM iSLAMDA AHLAKSIZLIK TERBiYESiZ ZARALI BiRŞEY VS. BULABiLECEKMiSiN ve iSLAM AHLAKTIR iSLAM HAYADIR MÜSLÜMALIK iNSANLIKTIR
inanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır. (BÜRUC/10)
içlerinden kim: "Ben, O'ndan başka bir ilâhım" derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandırırız. (ENBiYA/29)
Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir. (BEYYiNE/6)
Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk'ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir. (SEBE/38)
Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız. (HAC/25)
inananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz. (NUR/19)
Kim de âyetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa, işte onlar cehennemliktirler ve orada ebedî olarak kalacaklardır. (A'RAF/36)
Haberiniz olsun ki (Muhammed'in eşine) bu ağır ifki (iftirayı) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayın; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan herbir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. (Elebaşlılık yapan, bu yüzden de) bu günahın büyüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır. (NUR/11)
Her kim Rabbine suçlu olarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de dirilir. (TAHA/74)
Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının. (AL-i iMRAN/131)
O yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenlerin (onacaklarını) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını da sanma! Onlar için can yakıcı bir azap vardır. (AL-i iMRAN/188)
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. işte bunlar için büyük bir azap vardır. (AL-i iMRAN/105)
Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar. işte onlar için aşağılayıcı bir azab vardır. (LOKMAN/6)
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası! (MÜCADELE/8)
Her günahkâr kişinin vay haline!
O kimse Allah'ın kendisine okunan âyetlerini işitir de, sonra sanki kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eder. işte sen onu, can yakıcı bir azabla müjdele!
Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. işte onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardır. (CASiYE/7-9)
Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenlerin yeri cehennem değil mi? (ZÜMER/60)
(Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki, onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım." (A'RAF/18)
Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır. (BAKARA/275)
Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: "Ey israiloğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti. (MAiDE/72)
Ey iman edenler, şurası bir gerçektir ki, yahudi hahamları ile hıristiyan rahiplerinin bir çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Bir de altın ve gümüşü hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acıklı bir azap ile müjdele! (TEVBE/34)
Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. işte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir. (NiSA/97)
Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. (NiSA/93)
Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra Peygamber'e karşı çıkar, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse onu döndüğü yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir gidiş yeridir. (NiSA/115)
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canına kıymayın. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasakları işlerse, yakında onu cehennem ateşine atacağız. Onu ateşe atmak da Allah'a pek kolaydır. (NiSA/29-30)
Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır. (EN'AM/70)
Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın).
Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir, orası da ne kötü bir akıbettir. (ENFAL/15-16)
Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mı, yani biz gerçekten yeniden mi yaratılacağız?" işte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. Bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardır. (RA'D/5)
Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardır. O'na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarını bütünüyle kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. işte onlar, hesabın kötüsü kendileri için olanlardır. Varacakları yer de cehennemdir. Orası da ne fena yataktır. (RA'D/18)
Bu, böyledir. Şüphesiz azgınlar için de fena bir gelecek vardır.
Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir. (SAD/55-56)
Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir. Onlara pek acıklı bir azap vardır. (TEVBE/79)
Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. işte suçluları böyle cezalandırırız.
Onlara cehennemde ateşten bir yatak, üstlerine de (ateşten) örtüler vardır. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız. (A'RAF/40-41)
Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır. (RA'D/25)
-
Cehenneme nasıl gireceklerdir
O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılacaklar. (TUR/13)
Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur. (RAHMAN/41)
Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak oraya girer. (iSRA/18)
O zaman boyunlarında halkalar ve zincirler olduğu halde sürükleneceklerdir. (MÜ'MiN/71)
-
Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acıklı bir azab vardır. (NAHL/116-117)
- -
KARDEŞiM ARABIN KiMSEYE KiMSENiNDE ARABA ÜSTÜNLÜĞÜ yoktur ALLAH bile çıkım dinimden demiyor bu kimsenin haddi deildir ve insanları birine göre değerlendirmek çok yanlıştır ben mesela arap ve türk ve diyer kardeşlerimi çok seviyorum bizim aramıza fitne sokanlar kafirlerdir isterimki islam bir olsun hepimiz kArdeşiz
kimse yüzünden kimseyi suçlama sakın ÖYLE OLMAZ O ZAMAN HEPiMiZ ALLAH IN GAZABINI TADARDIK ŞÜPHESiZKi ARMIZDA SAPITANDA OLUCAK TAKVA YOLUNDA GiDENDENDE KARDEŞiM BÖYLE ŞEYLER SÖYLEYiP iNSANLARI GÜZEL DiNiMiZDEN SOĞUTMAYALIM AKSiNE DiNiMiZE ÇAĞIRALIM GERi KAFALI ÇATIR ÇATIR DiNDEN ÇIKIYO DiYENLER KAFiR LERiN SÖZÜNE KENDiLERiNiN SÖZÜNE BiRAZCIK BAKSINLAR SÜPHESiZKi ALLAH MUTLAK GALiP VE HÜKÜMRAN DIR .
sizi kara cahiller islamdan önce kadınlar gömülür islam gelmeyeydi ne hlak olurdu ne terbiye sizde kaç gram beyin var bugün insanlar kadaınlar çok öldürülüyorsa bu islam şeriatı olmadığından dolayıdır hem sen eski türkler diyosun oysaki hangi eski türk imp torlığu osmanlı gazneli karahanlı kadar büyük oldu evet eskiden yiğittik bu yiğitlik islamla bütünleştide biz 3 kıtaya hükmettik siz ise dinsiz olun diyorsunuz sizi yaratan toprakmı oysaki onun ne kendine nede size bir yararı ve zararı yok toprağa su veresenc ölür sizi evrenmi yarattı etrafıanza bakın bakalım bir eksik görüyormusunuz bunu evrenmi yaptı ha haayır sizi yaşatan evrenmi he evren kendini yönetemez nasıl bilgisayar insansız işe yaramassa EVRENDE ALLAH yönetmeden ne oluşur nede yürür gerçek türkmüş türklerin soy adı müslümandır bizi türk yapan dinimiz iSLAMDIR iSLAM arap dini değildir birazcık beyin kullanda din kavramını anla ne arap dini yaw arap dini diye bir şey ykturn DiNiN araplara inmesini BiZ BiLEMEYiZ HE EĞER MÜSLÜMAN OLMASSAYDIK NE şerefemiz ne halsiyetimiz ne merhametimiz nede insanlığımız kalırdır iNSAN SÖZCÜ ALLAH a tapan demektir yoksa ayet..Yoksa çokları dinlerler ve akıllarını başlarına alırlar mı sanıyorsun? Onlar, ancak hayvanlara benzerler, hatta yol yordam bakımından hayvandan da sapıktır onlar. iNSAN ALLAH A TAPAN DEMEKTiR YOKSA HAYVANDANDA AŞAĞI OLURSUNUZ ya sen senin gibi beyin eksikleri çıkmış arap dini diyor Ooysaki insanlar ALLLAH I şereflenirler kendine çok güveniyorsan bana KURANI KERiM GiBi BiR SÖZ SÖYLE söyleyemessin peki ben ormanları yaksam evrei yoketsem evren bana ne yapabilir hiç birşey kendini çok birşey sanıyorsan bana PEYGAMBER [S. A. V.] GiBi MUCiZELER GÖSTER yada bana dünyanın düzenin nasıl yürüdüğünü kanıtla yada bana yada evrende bir eksik bul yada kafirlerdeki ahlahla gerçel müslümanların ahlakını karşılaştır türban diyorsunuz oysaki bugün kadın ölümlerinin çoğu kıskançlıktan oluyor kadının örtünmesi olnu alçaltmaz yükseltir erkekler arasında kavgaları azaltır yada çözer ALLAH RESULU [S. A. V.] ZAMANIYLA ŞiMDiYi karşılatır siz kara cahilsiniz SiZ iNSAN OĞLUNUN YÜZÜNE BAK VE SÖYLE NE GiBi EKSiKLiKLER VAR DOĞA OLAYLARI PEKi PEYGAMBERLER hepsi bunların uydurmamıdır eğer iSLAM OLMASAYDI iYi KÖTÜ DiYE BiR ŞEY olmadı peki ya yediğin yiyecekler giydiğin kıyafetler bunların hem maddesi senmi yarattın bugün peki hsatalık lar dertler devaları bunlardadamı sende var hayır PEKi ŞARKI DiNLEYiNCE KALBiN HUZUR BULUYRMU HAYIR peki bu ibadetler vs. bunlar tamaqmen uydurmamı haır tabiki bu ibadetler insana huzur veriri ONUN YOLUNDA GiDEN ELi BOŞ DÖNMEZ VE iLLAHAKi ONA varırı siz yaratılanların hepsinde ALLAH IN VARLIĞINA DELiL VARDIR 4 hak dinindeki gibi hristiyanlık istemede diyer dinlerde iSLAMI TASDiK EDERLER SiZ APAÇOK BiR ŞEKiLDE SAPITMIŞSINIZ UMULURKU DOĞRU YOLA GiDERSiNŞZ YOKSA SiZiNDE SONUNUZ EBU CEHiLLER GiBi OLUR GiTCEĞiNiZ YERi ANLATIYIM
Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunda şüpheniz varsa, haydi onun bir sûresinin benzerini de siz getirin! Şayet iddianızda haklıysanız, Allah’tan başka bütün şâhitlerinizi yani dil ustalarını ve âlimleri de çağırın
O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: “imanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!” denilecek.
O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: “imanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!” denilecek.
Ey iman edenler! Hahamlardan ve râhiplerden pek çoğu halkın mallarını haksız yollarla yemekte ve insanları Allah yolundan alıkoymaktadırlar. Rasûlüm! Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onları elem verici bir azab ile müjdele!
Kıyâmet gününde, biriktirilen o altın ve gümüşler cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara: “işte bunlar, kendiniz için biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeylerin cezasını!” denilecek.
Bu perişanlığın ardından cehennem azabı gelecek; orada onlara kanlı ve irinli su içirilecek.
O berbat suyu azar azar yudumlamaya çalışacak, fakat bir türlü boğazından geçiremeyecek. Ayrıca ölüm onu dört bir yandan kuşatacak; fakat, ölmek istese bile, asla ölüp kurtulamayacak! Ardından da daha şiddetli bir azap gelecek.
işte biz kendilerine verilen her türlü kabiliyeti ve ömürlerini israf edip haddi aşan ve Rabbinin âyetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız. Âhiret azabı, elbette daha şiddetli ve çok daha devamlıdır.
Allah şöyle buyuracak: “Ey zâlimler! Şüphesiz siz de, Allah’ı bırakıp taptığınız putlar da birer cehennem odunusunuz. Hepiniz birlikte oraya varacaksınız.”
SiZi MÜJDELiYORUM ONUN KULU OLARAK DiNi TEBLiĞ EDiYORUM.
SELAMÜNALEYKÜM HALA dinimize kaydırıyorsunuz konuyu onlar yalandır o dinci dediğin adamlar bir cüppe takıyor dinciyim diye dincimi oluyorlar işte her denilene inanan kesim ben bugün amerikanın başkanıyım desem inanmasın değilmi eee o zaman her dinciyim diyene inanma onların dediği küfürdür eğer bir dincinin küfür eğriye doğru dediğini duyarsan onun dinci olmadığını bil ve doğrusu islama KURAN A VE HADiSLERE veya imamlara sor oadamın dediği küfürdür ve küfür adamı dinden çıkartır her dinciyim diyene inanma her denilenede inanma doğrusuna BAK DOĞRUSU KURAN DADIR VE SÜNNET DEDiR eğer dinciyim deyene inanmayın.
SELAMÜNALEYKÜM arkadaşlar evet herkezin giyinmesi kendisinedir ama güzel kıyafet giymek güzeldir sakal ve saç uzatılmılmalıki güzellik artsın kıyafetle ne ilgisi var derseniz RESULULLAHIN [S. A. V] SÜNNETi HEM iNSANIN YÜZÜNÜ HEMDE YÜZÜN KIYAFETLERE OLAN ETKiSiNi ARTIRIR yüz olarak dişlerin parlaması için misvak tavsiye ederim dişleri inci tanesi eder hadislerde mevcuddur
BUGUN bu kadar hırsızlık varsa caydırıcı bir cezası yoktur diyedir adam korkmuyor niye 1 yıl yatarım af çıkar vs.
ama iSLAM ŞERiATI BUNU engellemiş ve caydırıcı cezalar getirmiştir aynı vatan hainlerine ve dininene ihanet edene ölüm hükmü uygulandığı gibi cezalar caydırı olmadığı için bugün suçlar çok fazladır halbuki OSMANLI iMP. şeriat vardı ve bu yüzden çok az suç işleniyordu BUGÜNLERDE ÖLÜM HÜKMÜ CEZASI GETiRiLiCEĞi TARTIŞMALAR ARASINDA hem AHMET HOCAM doğru demiş acı ama gerçek iNŞALLAH GETiRiLiR böylece suçlar azalır
HER CÜBBE Li KENDi HACI iMAM HOCA DiYE TANITANA iNANIRSANIZ OLACAK BUDUR DiNiMiZ BU KONUYADA AÇIKLIK GETiRMiŞTiR SiZ BiLiP BiLMEDEN HER CÜPPELiYE MÜSLÜMAN DERSENiZ OLACAK BUDUR ONLARIN iSMi HEM DiNCi DEiLDiR iSLAMDA AŞIRI DiNCi DiYE BiRŞEY YOKTUR ..,Maide Suresi, 77. ayet: De ki: "Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın."
BUGÜN iNSANLAR HEP iSLAMLA SÖMÜRÜLÜYORLAR NiYE MiLLETiN iMANI KALMASIN DiYE BUGÜN YALINCI CÜPPELiLER ÇIKIYOR ONLAR YÜZÜNDEN SALiH iMANLI OLAN KiŞiLEREDE DAMGA VURULUYOR OYSAKi ONLAR YALANCILAR KANDIRIKÇILAR MÜNAFIKLAR HAlbuki islamda mslüman müslümanı öldüremez müslüman devlet yöneticisine biat eder müslüman kafirle iş tutmaz müslüman ve bugün bunları yapan insanlar cüppeyle geziniyorlar niye islam dini hem içten hemde dıştan yıkılsın diye gerçekevliyalarda bunu anlamış ve [evliya bir zatın kötü bir huy yaptığını görürseniz o apaçık büyücüdür deniliyor] size tavsiyem dinde aşırıya gitmemenizdir çünkü hüç bir amel cennete götürmez Hazret-i Âişe (ra) anlatmıştır: Yanımda sohbet ettiğim bir kadın vardı. Resûlullah (asm) odama girince;
“Bu kimdir?” buyurdu. Ben:
“Falan kadındır.” dedim ve kadının namazlarından bahsetmeye başladım. Nihâyet Resûl-i Ekrem (asm):
“Yeter!” dedi. “Güç yetirebildiğiniz kadar yapın. Allah’a and olsun ki, Cenâb-ı Hak sevap vermekten usanmaz; nihâyet siz usanırsınız.”11
* Ebu Muhammed Abdullah b. Amr b. El-As (ra) anlatır: “Benim yaşadığım sürece gündüzleri oruç tutacağım ve geceleri ibâdete kalkacağım” dediğimden Resûlullah (asm) haberdâr olmuştu. Bana:
“Bu sözü söyleyen sen misin?” buyurdu. Ben:
“Evet yâ Resûlallah, doğrudur.” dedim. Resûlullah (asm):
“Böyle yapma. Bazan oruç tut. Gecenin bir kısmında uyu. Gecenin bir kısmında namaza kalkman yeter. Şüphesiz cesedinin senin üzerinde bir hakkı vardır. iki gözünün senin üzerinde bir hakkı vardır. Eşinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Misâfirlerinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Her ayda üç gün oruç tutman sana yeter. Zira sana her iyiliğin on misli sevabı vardır. Bu üç günlük oruç yıl orucu gibi olur” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Resûlü, benim daha fazlasına gücüm yeter!” dedim. Resûl-i Ekrem (asm):
“O zaman Allah’ın Peygamberi Hz. Dâvûd (as) orucunu tut. Üzerine fazlalaştırma” buyurdu. Ben:
“Dâvud orucu nedir?” dedim. Resûl-i Ekrem (asm):
“Yılın yarısında tutulan oruçtur. Bir gün oruç tutar, bir gün yersin” buyurdu. Ben: “Bundan daha fazlasına gücüm yeter” dedim. Allah Resûlü (asm):
“Bundan daha faziletli oruç yoktur. En faziletli oruç Dâvûd orucudur” buyurdu.
yani dinde aşırılık yoktur orta yol vardır
“Hiç kimse kendi ameliyle cennete girmez.”
“Sen de mi ya Resulallah!” dediklerinde de
“Evet ben de, meğer ki Rabbim beni rahmetinin kucağına almış olsun.” (Buharî, Rikak, 18; Müslim, Münafikîn, 71-73).
şimdi cahil insanların boş laflarına bakmayın ve ALLAH [C. C.] ibadete devam edin onların sonu KURANDA ŞÖYLE iFADE EDiLiR
" Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık. "