Şarkı söylemeye üniversite yıllarında başlayan Fatih Çölgeçen, 2016 - 2017 yıllarında BAU Studio’sunda albüm kayıt süreçlerinde kayıt asistanlığı yapmış ve back vokallik tecrübelerini yaşamıştır.
2016 Ağustos ayında yayınladığı "Taş Parçaları" isimli ilk stüdyo çalışması ile kendi şarkılarını da paylaşmaya başlayan Fatih Çölgeçen, müziği kendini ifade etme biçimi olarak görmektedir.
2018 yılında iki adet resmi single çalışmasını yayınlamıştır; "Rüyamda Ne Gördün" ile “Limbo” isimli single çalışmaları tüm dijital platformlarda yerini almış ve dinleyenleri ile buluşmuştur.
ve 2019 yılının ilk ayında Deniz Parıltıya isimli tekli çalışmasını sevenlerine sunan müzisyen, halen beste çalışmalarına devam ettiği kendi şarkılarının yanı sıra uyarlama yorumlarla da müzikal faaliyetlerine devam etmekte ve sosyal medyayı da sevenleriyle buluşma aracı olarak aktif şekilde kullanmaktadır.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden kurulmuş bir grup; Rak-ı Plak-i…
Oğuzhan Herdi (Elektro Gitar), Onur Denizhan Sivri (Davul), Setenay Adıgüzel (Klavye) ve Ozan Erdoğan (Vokal) grubun ilk temellerini atan müzisyenler…
Grup müzik yolculuğuna 2015 yılında Türk Sanat Müziği eserlerini rock müzik tarzı ile harmanlayarak başlamış. Sonrasında gruba Selim Sevim (Bas Gitar) ve Havva Nur Temizkan (Keman)’ın da katılmasıyla 2016 yılında Ankara’da konserlere de başlamışlar. 2017 yılına geldiğimizde gruba Pınar Güran (Vokal)’ın katılımıyla grup müzik kariyerine devam etmiş.
Sonraki dönemlerde Rak-ı Plak-i genişleyen müzisyen kadrosu ile sadece Türk Sanat Müziği eserlerini kendi tarzları ile yorumlamakla kalmayıp kendi bestelerini de üretmeye başlamış. En bilinen besteleri arasında ‘Başka Kollara’, ‘Sorular’, ‘ihanet’ yer alıyor.
2017 yılında grubun ilk kurucularından olan Ozan Erdoğan yollarını ayıran grup Ankara’da müzik çalışmalarına devam etmektedir.
Arkasında sektörün en cesur işlerinde imzası bulunan OnAir Müzik var.
Evet efendim bir plak şirketi müzik sektörünün geleceğinin dijitalde olduğunu biliyor; yeni akım müzikler yapan bağımsız müzisyenleri de destekliyor...
Şaşırdınız mı?
O zaman bu başlığı ve OnAir Sahne'yi takip etmenizi öneririm.
Hem buralar çok değerlenecek, buzz demişti dersiniz... *
Bu kısa ve taraflı şahsi girizgahımdan sonra OnAir Sahne'nin açıklamasına yer veriyorum:
"OnAir Sahne, cesur müzik yapım şirketlerinden OnAir Müzik bünyesinde kısa bir süre önce başladı...
Projenin en büyük özelliği Bağımsız Müzisyenlerin bağımsız kalmaya devam ediyor olmaları...
OnAir Müzik Yapım bağımsız müzisyenlerin çalışmalarını tüm dünya digital platformlarında yayınlıyor. Güçlü olarak kurduğumuz sosyal medya ağlarımız ve YouTube kanalımızla da tanıtımları destekliyoruz. Ayrıca müzisyenlerimizin kurumsal tanıtım çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Çünkü bizim gözlemlediğimiz bağımsız müzisyenlerin en büyük handikabı yaptıkları çalışmaları duyuracak çalışma, çevre, vb konularda yetersiz olmaları. Onların adına bu tanıtımları biz üstleniyoruz.
Müzisyenlerimiz bağımsız!
Çünkü istiyoruz ki; müzisyenlerin önü nerede açılacaksa biz destek olarak var olalım ve bir takım kısıtlamalar, sözleşmeler onlara engel olmasın...
Biz müzisyenlerimizi bu platformda bir arada dikkat çekmeye, beraber ek projelerde (Festival, TV programı, basın tanıtımı, vb) yer almaya ve birlikte ses getirmeye başladıkça farklı fırsatların ve onların hayallerindeki albümlere kavuşmalarının her şekilde destekçisi olacağız...
Bağımsız müziği yürekten ve gerçekten destekliyoruz..."
Bağımsız müziklerini platforma ulaştırmak isteyen müzisyenler için mail adresi ise şöyle:
onairsahne@gmail.com
TAKiP ETMEK iSTEYENLER iÇiN
ONAIR SAHNE SOSYAL MEDYA HESAPLARI:
Maddi Yardımın adı da, karşı tarafa geçireceği hissiyatı da "HEDiYE" olmalı...
Özellikle yeni açılan okul döneminde yardım kampanyaları havada uçur ve hepimiz bir şekilde çocuklarımızın hayatlarına yardımcı olmaya çalışırken, bunun nasıl ve ne şekilde yapıldığı, onlarda bırakacağı etki -bence- yapılan yardımdan bile daha önemli, zira kalan hisler izleri, izler de onların gelecek hayatlarını inşa ediyor...
Hasan Azze, 22 Ocak 1991 Antalya doğumlu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun olduktan sonra, SAE Institute istanbul’da Ses Mühendisliği eğitimi alarak Bahçeşehir Üniversitesi Ses Teknolojileri bölümünde Yüksek Lisans yapmıştır.
Yıllardır müzik piyasasında yer almış, Türkiye’de birçok şehirde konserler vermiş ve organizasyonlarda yer almıştır.
2015 yılından itibaren alternatif bir tarz yaratma yoluna girmiş ve ‘’Kürar’’ isimli albümü hazırlamıştır. Üretmeyi hiçbir zaman bırakmayarak, felsefe eğitiminin getirdiği düşünceler üzerine yoğunlaşarak mistik, oryantalist bir müzik anlayışı ortaya koymuştur. Bu alternatif tarzın içerisinde bazı şarkılarında rap vokaller de yapmaktadır. 2016 yılından sonra ‘’Kimisi Özledim Diyemez’’ , ‘’Olmadı’’ isimli 2 single çalışması bulunmaktadır.
Düşünce geliştirmenin müzik ile can bulduğu, edebiyatın ve felsefenin müzik ile harmanlandığı bir müzik anlayışı içerisinde ilerlemeye devam etmektedir.
Bu saate kadar böyle bir başlık açılmamasına şaşırdığım, günün onca olayı arasında da kaynamasını hiç istemediğim konuyu gündeme taşıma çabamla açtığım başlıktır.
Efendim Yön radyo bilenleriniz için değil ama bilmeyenler için; bir türkü radyosudur. Ha ben dinler miydim? Hayır ama Yön Radyo dinlerim dinlemem, türkü dinlerim dinlemem.. O kısım başka bi konu.. Lakin türkülerin kapatılmasını kabul edemem!!!
Güzel şarkıları olan alternatifin genç soluklarından...
Ben şarkılarından birinin linkini de buraya bırakayım ki zaten yakında buralar entry dolar, sevgili buzz da demişti dersiniz... *
çocuğu ne yapsa göklere çıkaracak ama alt metinde ben yaptım bu çocuğu bakın ne güzel yaptıma çıkan özellikle anne söylemi...
ama detaylandıracak olursak ki başlığı açma sebebimdir hayır efendim senin çocuğun lider özelliğe falan sahip değil. senin öğretmediğin paylaşma duygusundan, birlikte güzel bir iş yapma takım olma ortamından uzakta senin çocuğun. ya benim dediğim ya benim dediğim diyen, tutturan, olmazsa arıza çıkartan, daha da dediği olmazsa çamurlaşan bir çocuk.
Çocuğun tavrına çocuktur yapar dediğin noktada o çocuğun kişiliğinin öyle şekillenmesine izin veriyorsun unutma!...
Çocuk büyür ama yetiştirmek senin görevin ey aile... havasını attığın konu şu an belki de en çok eleştirdiğin kişilerin kişilik özelliğinde farkında mısın?
Sevgili hayvan sever yazarın kaçı bu konuya vakıf bilmiyorum ama ben yeni öğrendiğim bir durumdan dolayı çok üzgün, kızgın ve hatta evet çok öfkeliyim.
Kulakları sarılı bir köpeğin sahibine geçmiş olsun, hayırdır şeklinde içim üzülerek, ama sahibi nasıl da ilgili kimbilir neyi vardı yavrucağzın merhametiyle ve iyi niyetiyle sormuştum üstelik.
Aldığım yanıt köpeğin kulakları dik dursun diye estetik operasyon geçirdiği şeklindeydi...
Bu uygulamayı ben yeni öğrendim ve gerçekten ne kadar merhametsiz, ne kadar dış görünüş manyağı gösteriş sever bir topluma doğru gittiğimizi bir de bu şekliyle deneyimledim.
Bi rahat bıraksanız eşinizi, çocuğunuzu, evde beslediğiniz hayvanınızı ve aslında en başta kendinizi...
Doğallığın mutluluğunu yaşayamanlar olarak azap çektiriyorsunuz çevrenizdeki herkese...
Bi ruhunuza dönseniz keşke...
ve o operasyonu yapan doktor nasıl bir vicdan taşıyor acaba o da ayrı, sakın ben yapmazsam başkası yapar edebiyatı ile gelmesin karşıma hiçbir veteriner.
ve ve ve ve yasalar neredesiniz?!!!!
Son bir not;
Bu konuda büyük bir kampanya başlatabilecek bağlantıları olan hayvan sever dostların da duyarsız kalmayacaklarına inanıyorum.
Müzikten uzaklaştıkça barıştan da uzaklaşırsınız ve dolayısıyla savaşa yakınlaşırsınız, en sonunda kendinizle bile savaş halinde bir ruh halinizle akıl sağlığınız da riske girer ve toplumsal erozyonlardan çok daha fazla etkilenirsiniz....
Bunlar benim müzik sever olarak saptayabildiklerim ki konunun uzmanları daha da neler anlatır müzik konusunda...
Peki uzmanlar içeriye enstrüman yasağı olan bu üniversitelerde mi yetişecek, psikologlar, sosyologlar, müzikologlar, iletişimciler...
Bu anlayıştaki kapılardan mı mezun olarak çıkacaklar!...
yine daraldım sözlük çok hem de...
başlığa konu haberin linkini de ekleyeyim sizin de içiniz daralsın biraz...
darlana darlana kavuşacağız huzurlu derin nefeslere belli...
98'den bu yana Turkcell hat kullanıcısıyım. Ki bugüne kadar onca rakip hatların kampanyaları, avantajları, vb değiştirmeyi düşündürtmemişti beni hattımdan. Hatta bırakın başka hatta geçmeyi aynı hattın kampanyalarını bile takip ettiğim söylenemezdi. Öyle de iyi bir abonesiydim kendilerinin...
ta ki Turkcell ve Ensar sponsorluğu hadisesine kadar.
Evet efendim gün itibari ile Turkcell hattımı kapatma girişiminde bulunuyor ve bu ülkede bir şeyler değişir mi güzellikten yana umudumu kaybetmemeye çalışıyorum.
insan haklarının sözde tavan yaptığı bir çağda yıl olmuş 2016'da kendi toprağının evladına sahip çıkmayan, ölüye bile saygı duymayan, topluma da her şekilde tüm insani değerlerini kaybettirircesine ayrışmışlık duygusunu aşılayan bu sistemin arkasında durmayı, devletimiz ne yaparsa yapsın doğru yaparcılığı ve yine sorgulayıp okumadan dinimiz bunu emrediyorculuğu reddediyorum.
Ölüm istemiyorum, abuk subuk çevirilere bel bağlayan kendi dinine yabancı, düşünmeyen, okumayan, araştırmayan sözde din adamlarının fetvalarını da istemiyorum.
Suçunuza ne siyasi ortak oluyorum ne de dinen...
Hatırlayalım; Mustafa Kemal Atatürk, başka toprakların evlatları olsalar bile ülkesini işgale gelen düşman askerlerine; Anzaklara dahi sahip çıkarak tüm dünyaya insanlık, barış, ölüye saygı dersi vermiştir ve ben yurtta da dünyada da barış isteyen böyle bir Ata'nın neslindenim...
Topraklarımızın ve özgür inanışın HALKLARA geri döneceği günü görebileceğimiz inancımla...
Dipsel Not:
* Yazıya kaynak mektup;
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Atatürk, 1934
Kuantumla hayal kurmayı birbirine karıştırmasa çok süper bir film olabilirmiş.
yani konu iyi işleniş vasat... aslında vasattan öte bilimsel yönden yanlış...
film eleştirimi yaptığıma göre sözlük kuralına göre tanımı girebilirim;
Başrollerini Sophie Marceau, François Cluzet, Lisa Azuelos'un paylaştığı 2014 yapımı bir fransız filmi.
özellikle gelişen sosyal medya, ulaşımı kolaylaştıran paylaşım siteleri, vb sayesinde yeni yepyeni şarkılar arttıkça, yeni müzikleri bulup çıkaran, ilk dinleyenlerden olan ve çeşitli platformlarda paylaşımda bulunarak şarkının tanınıp sevilmesine katkıda bulunan müzik severdir.
ama Spotify, vb nin hazır listelerine konanlar değil tabi onlar...
Bütçeniz mi fazla yeni trendiniz mi bu sevgili reklam verenler niye hepiniz klip tadında kötü ötesi reklamlarınızla arz-ı endam etmektesiniz anlamadım ki...
tam Yok Öyle Kararlı Şeyler playlistimi dinliyorum ki zınk diye pantolonum da pantolonum vari kötü ötesi bir pop şarkı ile irkildim Arçelik reklamıymış meğer;
evet bu reklam da ülkemizin geldiği müzikalitesizliğe güzeel bir örnek, benzerleri top listelerde ilk üçteyken ben hala niye şaşırıyorsam artık...
bugünkü gelişmeler bölümünde zall tarafından açıklanan yeni özelliktir...
aslında ana başlığın
sözlüğe latin alfabesi dışında da alfabe yazılabilmesi
olması düşünülmüştür ama sistem ve başlıkta harf kısıtlaması buna izin vermemiştir..
bu özellik başka başlıklarda denenmiştir ama bir de duyanlar duymayanlara duyursun şeklinde bu başlık altında da denenebilinir.
Bu bir kitap şarkısıdır! Bahadır Cüneyt Yalçın'ın 2. romanı olan 'Hep Lunapark' için gönülden besteledikleri, aylardır kaydetmeye uğraşıp, neticesinde romana yakışır bir hale getirdikleri şarkı öncü bir roman soundtracki olma özelliği taşımaktadır.
Şarkıya aynı zamanda kitabın sonundaki QR koddan da ulaşabilirsiniz.