burkay
174 (hevesli)
dördüncü nesil silik 0 takipçi 33.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    santos mirasierra

    1.
  1. Marsilya tribünlerinin 1 numaralı adamı. Ve 8 Ekim'den beri ispanya'da tutuklu. Hem de elde karşı delil bulunmamasına rağmen, yasal olmayan bir şekilde..

    bu da kendisinin geçen sene inönü stadı'nda oynanan marsilya - beşiktaş maçından bir resmi(resim yüzünden ayrıca sempati duyduğumu da belirteyim);

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/31668/+

    Önce olayı anlatalım bilmeyenler için. A.Madrid - Marsilya maçı sırasında tribünlerde ispanyol polisiyle Fransız taraftarlar kavga ediyor. Yaşanan olaylar sonrası Ultras Marsilya'nın amigosu Santos tutuklanıyor. Santos'un tutukluluk hali devam ederken, Madrid'de görülecek dava öncesi savcılık 34 yaşındaki ispanyol asıllı Fransız'a 8 yıl hapis cezası verilmesini talep ediyor.

    Bu haber duyulur duyulmaz, Santos Mirasierra için Marsilya taraftarı, futbolcusu ve diğer tüm tribünler müthiş bir birliktelik gösterdi. Marsilyalı futbolcular maç öncesi ısınmalarına üzerlerinde "Liberta Pour Santos" yani "Santos'a özgürlük" yazan tişörtlerle çıktılar. Rennes, Nice, Tenerife, Deportivo, Standart Liege, Sevilla tribünleri de Fransızca ve ispanyolca "Santos'a özgürlük" pankartları asarak desteklerini veriyorlar.

    Türkiye'de de kendisine adına vamos bien destek pankartı açmak istedi ancak önce santos'u tanımayan türk polisinin sert tepkisi ile karşılaştılar, sonra kendilerini göz altında buldular. "santos'a özgürlük derken özgürlüklerinden oldular" yani.

    En son çıkarıldığı mahkemeye videolar sunuldu, ispanyol polisin iddia ettiği gibi Santos`un koltuk atmadığı, aksine atılan koltukların polise gelmesini önlerken çekilmiş görüntülerdi bunlar. Ama bir işe yaramadı ne yazık ki. Ayrıca kendisine gelen destek mektuplarını engellemek için Santos'un tutuklu bulunduğu hapishaneyi değiştirdiler bir de.

    Bu konu hakkında bir iddia daha var ayrıca. Bu iddiaya göre, Ultras Marseillein Rayo Vallecanonun tribün grubu Bukaneros ile kardeş grup olmaları için uzun süredir uğraş veriyormuş Santos, ve bütün bu olan bitenden haberdar olan ispanyol polisi tarafından ülkeye giriş yapması dört gözle bekleniyormuş. Tribün grupları üzerinde kontrolü ele geçirmeye çalışan ispanyol polisi (ki bu ilginçtir ki, bize izmir polisini hatırlatıyor) bu Ultras kardeşliğinden rahatsız olunca, A.Madrid maçı da fırsat doğmuş oldu onlara bi' nevi. Zaten maçta çıkan olayları inceleyince garip bir durum olduğu ortaya çıkıyor. Olaylar polisin Marsilya tribünlerine ait pankartları herhangi bir gerekçe göstermeden toplamasıyla başlamış, doğal olarak karşı koyulmuş ve arbedeye dönüşmüş mesele. Polisin bu oyunu tutunca, tribünün önde gelen adamlarından Santos`un da tanınması ve yakalanması zor olmamış haliyle.

    Hadise sadece bunlardan ibaret değil tabii ki. 4 Bukaneros üyesi Santos`u hapishanede ziyarete gidiyorlar, ama ne hikmetse geri çevriliyorlar. Daha sonra o maçta olduklarını ve Santos'un herhangi bir olaya karışmadığını, lehte ifade vermek istediklerini belirtiyorlar. Bunun üzerine polisin tehditkar cümlelerini işitiyorlar. Devam ederseniz sizi de içeri atarız mesajını alıp, geri dönmek zorunda kalıyorlar.

    Ve yine çok ilginçtir ki kendi vatandaşına yapılan bu hareketi iplemeyen bir Fransız hükümeti var. Aşağı yukarı Avrupa'daki tüm tribünler bu olaya tepki göstermekte. ispanya'daki kuruluşlar da harekete geçmiş durumda. Ama ne hikmetse Fransız hükümeti sessiz kalıyor.

    velhasıl kelam daha önce hiçbir tribün olayına karışmamış, hatta sabıkası dahi olmayan bir tribün adamı, ne acıdır ki 8 yıl (4+4) hapis cezasıyla karşı karşıya.. Sorulacak soru şu; takım sevgisinin bedeli bu mudur? *
    4 ...
  2. ugrasmaya degmezsiniz

    1.
  3. fenerbahçe taraftarının beşiktaş'a bakış açısını anlatan, 29 kasim 2008 fenerbahce besiktas macinda açılmış pankarttır. gerçektende hiç bir beşiktaş - fenerbahçe maçı, gs - fb rekabetinin yerini tutmuyor.
    4 ...
  4. kim siker agayi

    1.
  5. beyaz melek filminde ali sürmeli tarafından söylenilmiş yaran replik.

    edit: hala ağa mı var lan hem de sözlükte. *
    1 ...
  6. sözlük yazarlarının ibneleri desteklemesi

    1.
  7. sözlükte birkaç gündür vuku bulan durumdur. bir ibnenin anılarını ajite ederek paylaşması sonucu sözlüğü ikiye ayırmıştır. şahsım tarafından eleştiren ve sözlüğün genel kanaati burada ki ibnelik yaşamışlığı değil anlatım tarzı. bunun alenen belli olmasına karşın ibneliğin bile şartsız destek görmesi artık sözlüğün nereye gittiğini gösteriyor kanımca. zira haftanın en beğenilenlerinde bile peşpeşe olan entryler bu duruma dikkat çekmekte..

    yakında sözlük içerisinde göte parmak entryler sik taşak muhabbetler sayesinde forumsallaşma sürecinin hızlandığını görmüş olacağız.
    1 ...
  8. sair userlerden apo ya siirler

    ?.
  9. şair userler tarafından bölücü örgüt elebaşına yazılmış aşağılayıcı şiirlerdir. örneğin ;

    korkma sönmez bu şafak
    larda yüzen alsancak
    30 cm lik y.rak
    al al içine
    girsin apo picine

    larda ayrımı ve şiirin bütününün esin kaynağı tribünlerdir.
    9 ...
  10. kapicinin oglu

    ?.
  11. dinlenesi bir bedirhan gökçe şiiri;

    Ben güzel laflar edemem,
    Süslü kelimeleriyse hiç beceremem.
    Ne hayat bilgisinden gayrı kitap okudum.
    Ne de okul gördüm, ilkokuldan gayri.
    Islak görünümlü, kazık gibi saçlarıma dokunduğunda ;
    Bu nasıl briyantin demiştin.
    Ben Limon kullanırım diyememiştim.
    Sadece, beğendin mi demiştim.
    Hamburger yerken ketçapa, salça dermiş,
    Becerememiş köftesini yere düşürmüştüm.
    Hele bir gece yanık yanık efkarlı bir türkü okurken,
    Dire Straits'i hiç dinledin mi dediğin de;
    O şarkıyı çok severim demiştim.
    Sen anlam veremediğim bir şekilde kahkahayla gülmüş,
    Bense bir halt ettiğimi anlamış ve susmuştum
    Nereden bilebilirdim,
    Dire Straits'in bir şarkı değil de, grup olduğunu
    Ama sen hep anlayışlıydın, hep olgundun, hep farklı.
    Ben ise her zaman pot kırmaya hazır.
    Her kelimesi facia bir şöfor parçası.
    Sen hep hatalarıma gülüp geçen, benim moral kaynağım.
    Hayatta beni anlayan tek insandın.
    ilkokul mezunu olmamı yüzüme vurmamış,
    Ortaokulu dışardan bitirdiğimden nasıl gururlanmış, bana çay ısmarlamıştın
    Çünkü, ben çayı, sen kolayı severdin.
    Sen kola kadar serinleten,
    Bense çay kadar yakan.
    Benzetme sanatının mübalağasız örnekleriydik.
    Her sabah bugün olmayacaksın korkusuyla uyanmış,
    Her gece aynı korkuyla yatmıştım
    Hele arkadaşların ve arkadaş sohbetlerin,
    Her birinin delip geçen, küçük düşüren sözleri,
    Ve senin sürekli savunmaların.
    Israrla duymak istemediğim ama her seferinde yüzüme bir yumruk gibi inen,
    Kızım bırak bu herifi sözleri.
    Ama sen bırakmadın, ama sen hep tuttun.
    Sen tuttukça, ben de hep kendime kahrettim
    içime kustum
    O kara kızın vizen nasıldı sözüne hemen atlamış.
    Yurtdışına mı gidiyorsun diye şaşkın şaşkın bakarken,
    Yine herkesin gülüşüyle, yerin dibine batmıştım.
    Nerden bileydim, vizenin yazılı sınav olduğunu, kahretsin !
    Benin en iyi yaptığım şey araba kullanmaktı.
    Hayalimse ; hep bir arabaya sahip olmak,
    Bir minibüs alıp, bir okulun servis şöförlüğünü yapacak,
    Kendi arabamla, kendi paramı kazanıp,
    Bak okumuşlar bu kadar paramı kazanıyor diyebilmekti.
    Ama o da olmadı.
    Hep başkalarının arabalarında çalıştım.
    Gündüz servis attım, gece Ankara sokaklarında
    Yine başkalarının taksilerinde
    Yanık türküler dinleyip, şoförlük yaptım.
    Ankara'nın karanlık sokaklarını,
    Barları, pavyonları, sarhoşları topladım.
    Kimse senin kadar anlayışlı değildi.
    Ne baban, ne annen, ne de kardeşlerin.
    Belki de haklıydılar.
    Sen üniversite mezunu, rahatlıklar içinde.
    Ben ise, ortaokulu dışardan bitirme.
    Sorunlarla iç içe
    Aslında, bende nice umutları olan, nice hayallere gebe,
    Kendi çapında bitirim bir şofördüm.
    Evet, şo-för
    ingilizce'sini de öğrendim, Driver-Sürücü.
    Taksi zaten ingilizcede de taksiymiş, dün Otelci kadın söyledi.
    Bak yine abuk-sabuk konuşmaya başladım.
    Ama dedim ya ben de hayalleri olan,
    Belki Çiçek Abbas'ı on kere izleyen,
    Kendi çapında bir ilyas Salman'ım, kim bilir?
    Hadi yeniden diyebilmek ne kadar zor bugün.
    Hadi baştan yani
    Göz bebeklerimizin her biri farklı yöe terlerken,
    Bir daha diyebilmek ne kadar zor gülüm
    Biliyor musun? Saçlarım dökülmeye başladı.
    Limondan mı ne
    Hamburgercilerin ise hepsinden nefret eder oldum.
    Makarnayı bile salçasız yiyorum. Ketçapsız yani
    Ne süslü kelimelerle güzel laflar edebildim sana.
    Ne de şiir yazabildim
    Ha unutmadan ;
    Bir şiir yazmıştım ya sana ;
    Orhan Gencebay'ındı. Sen nasıl olsa dinlemezdin,
    Bilmezdin o tür şarkıları
    "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni"
    Ama sen yine de, anılarında da olsa, hatıralarımla sev beni.
    Bana bir kravat almıştın ya, biz sözlenince takarsın diye,
    Dün kapıcının oğlu evlendi, son hatıranda onunla gitti.
    Dün kapıcının oğlu evlendi, yüreğimde onunla gitti.
    Dün kapıcının oğlu evlendi, şoför bendim.
    Dün kapıcının oğlu beni benden etti, gitti..
    Gitti..
    Gitti..
    2 ...
  12. wild boy

    1.
  13. Yazası pek olmasada ısrarlarımla aramıza katılmış dostum, kardeşim, canım. hamachi fifa 08 turnuvasının en büyük şampiyonn adaylarından.

    hoş geldin.
    1 ...
  14. sabahlari ereksiyon olma sorunsali

    ?.
  15. bre yazarlar, okurlar, alakasızlar her yerde yaşayıp yaşatılanlar.. bir dert var ben de benden içeri kardeşlerim. çoğunluğumuzun güne seksi başlama sorunundan dem vurmak istedim, canım çekti yok yok aklım çüküm de ya da her ne haltsa efendim.

    çocukluğumdan beri içimde bir gururdur sabahları çadır kurarak uyanmak. izci ruhumu ortaya çıkaran bir eylem. ara sıra övünmüşlüğümde olmuştur bu vaka ile. "ulan ben süper erkeğim herhal" diyerekten. tabi acı tarafı komşunun 1 yaşındaki çocuğunun şahsıma karşı gülerek diktiği sulama hortumunu gördükten sonra bitmiştir. bünyede bıraktığı izlerden bahsedersek; her sabah ağız kuruluğu ve birkaç cm (ki bu kişiden kişiye değişir. buradan zencilere selam ederim.)* yükselti ile uyanmak akabinde yine rüyalandım mı sorusu ile kendini sorgulamak.. ve en acısı uyanmaya çalışırken kapıya yahut dolaba çarpmak finali pijamaya tazyikli işeyerek bitirmek..

    bu entry çüküne hükmedemeyen yaşanmışlıklara ithafendir. geldiğimiz yeri unutmayalım. evet evet geldiğimiz yeri. *
    7 ...
  16. ey halkim

    ?.
  17. bir yılmaz erdoğan şiirdir.

    Sevidir öz türkçe,
    Tüm belaların mümessili.
    Her dilde aynı sızıyı hatırlatır,
    Yalnızlık..
    Bakma kemik sesidir sesimin içine sızan,
    Kırılmaktadır sabah akşam..
    Eklemlerim fire vermektedir ek yerlerinden.
    Ruhumdaki,
    Dikiş izleri belli olmaktadır.
    Evet değirmende bir başak kederidir un,
    Ama suyla hamur olacak bir şey değildi bu kördüğüm...
    Sen bir sokak oluyorsun bazı,
    Bazı bir koku,
    Birinin saçına sinen,
    Sen bir şaka oluyorsun bazı,
    Durup dururken aklıma gelen.
    Sen bir çift göz oluyorsun bazı,
    Bir tek sözü bile aklında tutamayan.
    Herkes kötü davranıyor bana,
    Sözüm kesiliyor..
    Ve kanıyor en zayıf harfinden,
    Saçım çekiliyor,
    Yüzümden..
    Herkes bana kötü davranıyor,
    Yalnızlığım ki,yirmidört saat birlikteyiz.
    Kendisiyle..
    Bazı o bile uğramıyor.
    Asıl gelmeyince gelen,
    Bir ölüm haberi gibi.
    Ağaçlarım sökülüyor sonra,
    Başka yere ekilecekmiş süsü veriyor.
    Kuru dallarımın pişmanlığına,
    Ellerime yapraklar dökülüyor.
    Hak edilmiş bir sonbahardan..
    Herkes bana kötü davranıyor,
    Uğradıklarında anlıyorum,
    Görmezden geliyorlar.
    Yol uzun vakit kalmıyor bana,
    Ayaküstü kalbimi kırıp gidiyorlar..
    Ağzımda kendi gözyaşım birikiyor.
    için için bir tuz tadı,
    için bu kayıplar içinizden geldiği gibi,
    Üzülmeniz için..
    Herkes sevsin istedim beni,
    Suç işledim masa örtülerime,
    Süs mahiyetinde..
    Kimseyi sevemedim uluorta,
    Suç işledim kayıtlara geçti.
    Geçti gitti bir ömrün..
    Henüz bilmiyorum ne kadarı,
    Cezadır ey halkım!
    Çekilir tenimden,
    Tez elden hazırlanır doktora,
    Kendini ele veren tezler..
    Konumuz yoktur ey halkım!
    Konuşmacınız yalnızlık illetinde.
    Yazılarına bir süre zarar verecektir.
    Kendisi yıllık gizinde..
    Kar bile yağmaz,
    Kış kendini tanımlamaz.
    Akdenizin zedeli mevsimlerinde..
    Seyrine buğu dayanmazdı oysa,
    Çocukluğum;
    Lapa lapa bir seyirliktir.
    Komikliğimiz yoktur ey halkım!
    Komiğiniz kar izindedir,
    Kadındır;
    Saçlarında birbirine karışır teller,
    Sevgilinin tellerine bakışlar konar.
    Herkes sevdiğine canım,
    Böyle mi yazar?
    Aşkımız yoktur ey halkım.
    Sevdalınız şıllık izindedir.
    Yazımız yoktur ey salkım,
    Üzümlerimiz üzünç içinde.
    Şarap meylindedir.
    Şiirimiz çoktur ey halkım!
    Şairiniz acı çekmektedir.
    0 ...
  18. gurdal ile konusma

    ?.
  19. yılmaz erdoğan tarafından rahmetli (bkz: gurdal tosun) * için yazılmış şiirdir.

    tam soruyordum
    "madem ölecektin
    niçin bu kadar güzeldin?"
    peçetedeki balığı gördüm.
    ağlıyordu.
    niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum.
    bir mendil niye kanarsa ondan
    dedi Gürdal.
    0 ...
  20. kidemli yan hakem

    1.
  21. 25 haziran 2008 almanya turkiye macinin yardımcı hakemine bülent tulun tarafından ithaf edilen ünvandır. an itibariyle günün o.ç olup ince ince milli takımımızı harcamış hakemdir kanımca dünyanın en büyük düdüğü.*
    1 ...
  22. topluluga kufur etmek

    1.
  23. efendim derin bir yaraya gün itibariyle parmak basmanın keyfi vereceği kanaatinde olduğumdan konuyu irdelemek istedim. topluluğa küfür etmek her yiğidin harcı olmamakla birlikte ideali gözlemlediğim kadarıyla. küfür edilecek topluluk ise yiğidin hitabet gücüne göre değişir. hayatın değişik alanlarında topluluklara göre küfürleri sürdürmekteyiz ve bu süregelişinde insanoğlunun yokoluşuna kadar süreceğine eminim. bu vahim durumu birkaç örnekle tatlı bir kıvama getirerek yazımı noktalamam hepimizin yararınadır.(yarar büyük bir ihtimal ile küfür yiyenleri kapsamamakta.)

    -hepiniz orospu çocuğusunuz (herhangi bir maç sonrası)
    -lan hepinizinin .mınakoyucam (çoklu dayak sonrası)
    -avrupa birliğini skiiim ! (içimizden birinin müzakereler sonrası feryadı)
    -hay ben bu partiye oy verenleri s... (seçimlerin ardından hüzün eşliğinde)

    ve daha niceleri..

    haa unutmadan ne kadar seovi varsa... *
    0 ...
  24. isvicreli bilim adamlarinin her boku arastirmasi

    ?.
  25. efendim konuya girmeden önce sizlere kafamdaki isviçre'li bilim adamı profilini açıklamak isterim. bu müptezel adamlar dertsiz tasasız bir ülkede yaşadıklarından mütevellit gamsız adamlardır. Yaşam kalitelerinde bir sorun olmadığı için boş işler peşinde koştururlar.

    Gel gelelim esas konumuza. Bu lanetlerin değişik rolleri vardır hayatımızda. genelde gündemi meşgul eden salak manken zırvalarına ışık tutarlar. örneğin seks ile alakalı herhangi bir araştırma yaparlar ve akabinde magazin programları tarumar olur. Yahut düzensiz bir seks hayatı olan adama hayatı haberler vasıtası ile zindan ederler. Abuk subuk hayvanlar ile ilgili araştırmalar yaparlar. Yok efendim "penguen eşini saatlerce tatmin edermiş" yada "timsah manitanın 3 saat üstünden inmezmiş." ulan ibne bünyedeki bastırılmamış duyguları ne açığa çıkarıyorsun demezler mi adama?

    Çoğu zamanda kendilerini düşünür bu ibneler. Öyle ki, sikindirik bir diş macunu reklamında meşhur olmak için türlü maymunluklar yaparlar. Efendim yumurtayı boyamaktan tutun şişelerde gün boyu bekletmeler, yarısını fırçalamalar filan. Karizma yapacağını anlasa götüne sokacak o derece. Tamam anlıyorum kendi ülkende sıkıntı yok kardeşim ona göre çalışıyorsun ama kıçını bu kadar yırtman beni üzüyor bilesin. Göt kadar bir ülkede az sayıdasınız akıllı durun lütfen.

    Son olarak bir şiirle veda etmek isterim arkadaşlar;

    Ar-ge dersin parayı ezersin..
    karizma takılır,haberden eksilmezsin
    adam gibi meraklanmazsan.
    sonunda yarraaa yersin..

    bilim merak gerektirir efendiler, yerinde merak. Esen kalınız. ***
    2 ...
  26. tuncay şanlı semih şentürk nihat kahveci triosu

    1.
  27. kanımca tuncay ve nihat'ın formsuz olduğu yanlarına tipik santrafor semih'in katılması ve kendi takımlarındaki mevkilerinde oynamaları sebebiyle daha verimli olabilecekleri durumdur. zira ilk maçta ve ikinci maçın 2. yarısına kadar iki oyuncumuzun varlığı ile yokluğu belli değildi. kıçımızdan element uydurmadığımız sürece teknik kapasitesi yüksek olan milli takımımızın bu hızlı hucüm üçlüsü ile iyi işler yapacağı kanaatindeyim. **
    0 ...
  28. arda servet volkan ve anneleri

    ?.
  29. semih şentürk'ün annesinin unutulduğu oluşumdur.
    6 ...
  30. uyur uyanik

    1.
  31. 2000 yılında yayınlanan anladım isimli şiir kitabında bulunan bir yılmaz erdoğan eseri..

    Uyur uyanık

    sana uykular taşıyacağım deliksiz
    süslü kahvaltılar gibi
    kahvaltısız sabahlar
    seni uyandırmanın en güzel yolunu bulup
    kıyamayacağım uyandırmaya
    kimse görmüş değil henüz
    bir meleğin nasıl uyuduğunu ama
    hâlâ benzetiriz
    bir meleği
    bir güzelin uykusuna
    ama sen melekler gibi uyuma
    melekler gibi uyan
    tam da çağla zamanında baharın
    gözünün sürmesini yüreğime akıtman
    bir uykunun en güzel yanı
    seninle uyanmaktır
    senden uzak bir uykuyla
    kandıramıyorum hiçbir geceyi.
    0 ...
  32. çocuk ve komiser

    ?.
  33. Polislik görevini devam ettiren mutlu çelik tarafından yazılmış bedirhan gökçe tarafından yorumlanmış mükemmel şiir;

    Çocuk ve komiser

    Sabaha karşıydı,
    Çatallı bir yolu kesmişti polis.
    Çatalın bir yanı asfalt
    Bir yanı toprak.
    Sabaha karşıydı
    Ayazdı.
    Köy yolunu gözlüyordu polis
    Köy yolu toprak.
    Seydo oğlu Ömer
    1960 doğumlu,
    Polis kesmiş sabaha karşı
    Köy yolunu.
    Ayazdı,
    Üşüyordu polis Necdet
    Üstünde polis gocuğu.
    Seydo oğlu Ömer'i tanımıyordu
    Polis Necdet,
    Tek düşündüğü
    Saralı çocuğu..
    Komiser gençti.
    istanbul'u özlüyordu.
    Hasta anası onun yolunu
    O ise Seydo oğlu Ömer'in geleceği
    Toprak köy yolunu
    Gözlüyordu.
    Aklı almıyordu Seydo oğlu Ömer'i
    insan,
    Sevdiğine kaçtı diye bacısını keser mi,
    Polislerin hepsi
    Kendisinden yaşlıydı,
    Genç komiser hepsinden ağır başlıydı.
    Ekip otosunda üşüyordu polisler
    Üstlerinde polis gocuğu
    Komiserin gözü köy yolunda
    Birden farketti
    Gelen çocuğu.
    Yedi sekiz yaşlarında görünüyordu
    Ayakları çıplak
    Üstünde kısa kollu
    Fenerbahçe forması.
    Gülüyordu polislere
    Çocuk,
    Polislerin üstünde miflonlu gocuk.
    Genç komiser ekipten indi.
    Ayazdı,
    Sabaha karşıydı.
    Genç komiser
    Çocuğa doğru yürüdü.
    Çocuk gülüyordu,
    Elinde bir şey vardı
    Onu yiyordu.
    Üç beş adım kala
    Çocukla arasında
    Komiser durdu.,
    Genç komiser artık üşümüyordu.
    Çocuğun elinde çiğ bir patlıcan
    Yarısı yenilmiş,
    Komiserin gözleri dolu
    Yüzü gerilmiş.
    Çocuk gülüyordu
    Kirli, güzel yüzüyle.
    Komiser
    istanbul'u düşündü
    Çocuğun gözüyle.
    Yedi sekiz değilmiş çocuk
    Onbirini bitirmiş,
    Altı kardeşin üçüncüsü kendisi
    Kızları da sayarsa
    Dokuz kardeşmiş hepsi.
    Yolda bulmuş patlıcanı
    Birde acı biber olsaymış...
    Komiserin gözleri dolu
    Hüngür hüngür ağlarmış,
    Eğer Polislerden utanmasaymış.
    Polis Necdet farketti
    Komiserin çocuğa para uzattığını
    Ve çocuğun üzülerek
    Patlıcanı yere attığını.
    Çocuk uzaklaşırken
    Genç komiser sigara yaktı.
    Usulca gözlerini silerken
    Koşan çocuğa baktı.
    Seydo oğlu Ömer'i unutmuştu
    Genç komiser,
    Çiğ patlıcan yiyorsa
    Elbet insan insanı keser.
    Ekibe geri dönünce
    Soğuğu farketti birden,
    Çocuk gizlice geldi
    Patlıcanı aldı attığı yerden.
    1 ...
  34. zengin bebenin patlayan topu ve urettigi sorunlar

    ?.
  35. merhabalar efendim. yine acıtan sancıtan bir çocukluk vakası ile beraberiz. bugün ki entrymizde sokak arası maçların vazgeçilmez plastik topu ve istemi dışında yaşadığı bir sürü abuk olayları paylaşacağız. konumuz özellikle erkek çocuklarının çok haşır neşir olduğu bu plastik topun bir şerefsizliğini ihtiva eder. cici ve güzel kızlarımızda bu olayla nadirende olsa rastlaşırlar. genellikle istop ve yakartop denilen mahalledeki gizli aşkları açığa çıkaran bu oyunlarda gariban plastik topa abanan çocuklarımız başroldedir.karşı tarafla pek ilgim olmadığımdan* olayın bu tarafını es geçeceğim.bu durum komedisine sadece bakabildiğim açıdan erkeksi duruşumla merhem olmaya çalışıyorum.* yürekleri yakan, iç burkan ve bilinçaltımızda yer eden bu vaka ile yüzleşmenin faydası olacağı kanımca hepimizin yararınadır.

    efendim bu kadar klavye atraksiyonundan sonra şerefsiz plastik topun gençler üzerindeki yan etkisini bilim adına dile getirmek isterim. * velhasılı kelam sevgili topu patlayan yada patlatan kuzucuklar sözüm size. Her boku biliyorsun bunuda bilmende herhangi bir sakınca görmüyorum.Giriş gelişme sonuç yapamayacağım kendi tarzımda paylaşacağım işte. mazur görüp görmemen sikimde değil açıkcası ama okuyup eksilesen bile bu gerçeği bilmeni istedim.neyse aşşağıyı iyice oku soru gelecek buradan.

    Patlayan plastik top.Ağızdan ne kadar kolay çıkıyor değil mi?Koca koca adamken farkına varamazsın bu acının. O mahallenin en zengin çocuğu belirir bir anda bakkalın köşesinde. Elinde babasının yeni aldığı parlak plastik topu ile. Sektirmemiştir bir kere bile ibne o kadar değerlidir top onun için. Onu gören mahallenin diğer çocuklarının * gözlerinde belirir "hadi okulun bahçesinde top oynayalım." fikri. Ama götleri yemediği için dile getiremezler. Beklenir ha beklenir zengin çocuğunun sikinin keyfi. çok uzun ve sıkıcı geçerse bu dönem zengin çocuğunun yalakalarından biri devreye sokulur ve okulun bahçesine sert ve kavisli bir yol gider. Zengin çocuğu bu kavisli yolda bakkala çakkala uğrar çikolatasını, bisküvitini, havasını, civasını alır ve maç başlamadan daha ezmeye başlar. okulun bahçesinde eğer her boka karşı gelmeyen kahrolası müdür yada müstahdem yoksa sevinç çığlıkları başlar. Ama uzun sürmez bu sevinç çığlıkları. Çünkü eşleşme zamanı gelmiştir. Ve hiç bir bok bilmeyen top sahibi zengin çocuk hep iyi oynayanları yanına çeker. Artık sosyal bir mücadele başlar sahada. Gayri içten içe küfürleşmeler ve kin tutmalar çocukluğunun bu döneminde bünyeye nufüz eder.

    Gel gelelim maç başladıktan sonra vuku bulan olaylara..

    Zat-ı muhteremler bilmelisiniz ki; bu maç pek çekişmeli geçmez. alenen ortadadır zengin çocuk illaki kazanacaktır. Ama bu ibne öyle mel'un bir varlıktır ki; penaltı,serbest vuruş,endirekt serbest vuruş,korner,taç,aut atışlarını kullanır yetmez rakip takımada karışır. bu sinir harbinde ikili mücadelerde arada kalan plastik top birçok darbeye maruz kalır ama tam o anı beklemektedir. Sahanın en fakir çocuğu ile topun sahibi zengin çocuğunun karşılaştığı anı. Evet o an gelmiştir ve top üzerine düşen görevi yapar. Pat diye sadece paaaaat diye patlar. Tüm gözler ikisinin üzerindedir artık. 1-2 dakikayı bulan aptal saptal bakışların sonunda gerçeklerle yüzleşme vaktidir. Top patlamış hatta fırlma çocuklar tarafından şapka bile yapılmıştır. ama topun sahibi kin dolu gözlerle bakar ve beklenen cümleyi söyler; "oğlum topu patlattın.alacaksın!" her ne kadar fakir çocuk "abi beraber oynadık hepimiz alalım." desede kimse siklemez. keşkelere o yaşta başlanır. ";keşke annen pencerden yemeğe çağırdığında gitseydin." Gibi ağlak tonda saçma sapan bir cümleye hükmeder ve dillere pelesenk olur top alınana kadar. Ama herşeye rağmen o acıyı çekmek ve babasından zor şer alabileceği harçlığı kahrolası (genelde 7 kat kames) plastik topu almaya harcayacaktır. Tabi bunu yaparken küfürleri başta zengin çocuğuna sonra satış koyan arkadaşlarına en son olarakta 7 kat söylenip 1 kat çıkan plastik top üreticilerine yağdırır. takriben birkaç gün içinde top alınır, ama hüzün psikolojide tamiri uzun süreler alacak yaralar bırakır.

    Pekte özlenmeyen, oyuncaksız geçen çocukluklara; gücü, eli, dili yettiğince ithaf edilmiştir. Patlamayan topun üretilmesi dileğiyle. kusurlar affola..
    7 ...
  36. eziz dostum mennen küsüp incidi

    1.
  37. eziz dostum menden küsüp incidi
    ayrılıh yar kimi çekti yeridi
    gezdiğin yerleri od basıp indi
    o gedip galmışam hesretindeyem

    neçe nağme goşum
    neçe dillenim
    dost gedip özüne gelebilmirem
    ele bir ellerim yoh olup menim
    gözümün yaşını silebilmirem

    çaldığı tarını getirip mene
    görsün ki çalmakta neçe mayinem
    elinden yay kimin incelsin yine
    ziyler hep çekilin güldi odam

    neçe nağme goşum
    neçe dillenim
    dost gedip özüme gelebilmirem
    ele bir ellerim yoh olup menim
    gözümün yaşını silebilmirem

    güzel bir azeri gardaşlıh türküsü.
    10 ...
  38. baba uyan

    1.
  39. her dinleyişiyte hüzünlendiren bedirhan gökçe şiiri;

    Her sabah annemin sessiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım
    Annemin gündüzleri yüzü gülmüyor
    Her gece ağlıyordu.
    Saçlarımı okşuyor, gözlerime bakıyor
    Kadersizim diyordu
    Kadersizim kızım
    Bahtı karalım benim.
    Ama ne kadar sorsam da niye ağladığını söylemiyordu
    Daha küçüksün yavrum
    Büyüyünce anlayacaksın.
    Babama koşuyordum,
    Babam mutfakta sigara içiyor,
    Hadi salona git kızım duman seni hasta eder diyordu.
    Sen niye içiyorsun o zaman baba
    Sigara senin sağlığına da zararlı deyimli yani
    Yorgun gözleriyle
    Öyle ya doğru söylüyorsun kızım deyip gülümsüyordu.
    Dudak kıvrımlarında kaybolan sanki yaralı bir gülümsemeydi
    Acı bir gülümseme
    Oysa benim babam böyle gülümsemezdi
    Gözlerime acı acı bakıp
    Hadi sen salona geç demezdi.
    Hem nedense son zamanlarda babam çok öksürüyor
    Annemde çok ağlıyordu.
    Annemin sessiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım
    Ne çizgi filmleri seviyordum artık ne barbi bebekleri
    Babamın yüzü gülmüyor, annem hep ağlıyordu
    Beş buçuk yaşındaydım.
    Üstelik günler hiç geçmiyordu.
    Herkes daha küçüksün derken altı yaşım bir türlü gelmiyordu.
    Sabahları erken kalkıyorduk
    Annem beni komşuya bırakıyor
    Babamla yan yana yürüyüp kayboluyorlardı sokağın öbür başında
    Oysa annem çalışmıyordu
    Babamda erkenden niye nereye gider söylemiyordu
    Pencerenin önünde dönüşlerini bekliyor,
    Geldiklerini uzaktan taa uzaktan görünce
    Dünyalar benim oluyordu.
    Sonra yaz geldi
    Doğum günüme iki gün kalmıştı
    Herkes ne istersin diyordu
    Ben susuyordum
    içimden hiçbir şey istemek gelmiyordu.
    Sonra sonra ne olduysa o gece oldu.
    O gece annemin sessiz hıçkırıkları depreme dönüştü sanki
    Ben odamdan çıkarken içerden sesler geliyordu
    Hem ev ne çok kalabalıktı
    Halamlar ağlıyor, büyük annem ağıt yakıyordu.
    Dedem kuran okuyor
    Komşular beni tutuyordu
    Nedense bir an gözlerim babamı aradı
    Ama ev evimiz çok kalabalıktı
    Sanki babam bu kalabalıkta kayıptı
    Ben baba dedim baba babam
    Annem yavrum dedi sarıldı boynuma
    Sanki yıllardır görmemiş gibi
    Haykırdı sonra kızım iki gözüm
    Babama ne oldu dedim
    Yine cevap vermek yerine kadersizim bahtı karalım benim
    Anne babam dedim babam babam
    Bende ağlamaya başladım
    Baban artık yok dedi baban artık yok
    Baban öldü baban öldü yavrum
    Baban artık hiç öksürmiyecek
    Anne öldü ne demek
    Ölüm ne demek
    Ölüm nasıl bişey
    Bende deli gibi ağlıyordum
    Bir kıyametin ucundaydım anlıyordum
    Yani artık baban geceleri rahat uyacak dedi
    Sonra bayıldı
    Ben öleydim yavrum dedi büyük annem, ben öleydim
    Ölmüş babamın yorganına sarıldı
    Babamın yüzünü zorla gösterdiler
    Koştum sarıldım boynuna
    Baba uyan dedim
    Baba ne olur uyan
    Uyan baba ben sensiz ne yaparım
    Uyanda gülme istersen bana
    Hem, kime sokulurum akşam olunca
    Baba uyan yarın doğum günüm benim
    Baba, baba altı yaşıma giriyorum uyan
    Hiçbir şey istemem sözz
    Gürültü yapmam, seni hiç üzmem
    Söz baba, Baba söz
    Hadi bir gün daha dayan
    Baba aç gözlerini hadi uyan
    Uyan baba, baba uyan
    Babamı doğum günümde toprağa verdik
    Doğum günümü öyle kutladı babam,
    Sigarasıyla çakmağı hala bende durur
    O beni babamdan, babamı bende ayıran
    Her doğum günümde beni hala hıçkırıklara boğan,
    Küçücük dünyama kıyamet olup yağan
    Baba, baba nerdesin
    Nerdesiniz babalar
    Babalar uyanın uyanın babalar
    Bu sigara dumanında yetim büyümesin arık
    Başka şehirlerde başka çocuklar..
    1 ...
  40. levan kobiashvili

    1.
  41. ibrahim üzülmez isyanının ürünüdür. kurtar bizi bu zulümden kobi hadi oğlum be.sol ayak olsun yeter, kafayı kaldırsın yeter yaa.
    0 ...
  42. glazada

    ?.
  43. an itibariyle yazar olmuş canım bünye. hoşgeldin denilesi 5. nesil güzeller güzeli.
    1 ...
  44. biraslanmiyavdedi

    1.
  45. byhayalet

    ?.
  46. nasıl sevmiştim seni

    2.
  47. şarkılar yazdım sana,
    milyonlar adını duydu.
    revamıydı bu bana,
    yapacağın bümüydü.

    ışıklarımı aldın, hasret bıraktin sana
    bu güzelim dünyayı zindan ettin sen bana.

    ben ne yokuşlar çıktım.
    ben ne duvarlar yıktım.
    sevgi çölünde acıktım.
    sığındım sana.

    ben dostluk deryasında,
    çok sevdim çok sevildim.
    bir mutluluk rüyasında,
    sana çok kötü yenildim.

    lanet olsun gücüm yetmiyor..
    lanet olsun sözüm geçmiyor..
    nasıl sevmiştim seni.

    ömrümü verdim sana,
    cümle alem bunu duydu.
    neler çektirdin bana?
    senin aşkın bu muydü?

    sözleri ile beni benden alan hemşerim ibrahim erkal şiiri. Ayrıca de get yalan dünya albümünde bu şiiri bestelemiş ve vok güzel yorumlamıştır.
    2 ...
  48. 5 g kuralı

    1.
  49. kadın güzelliğinin tespitinde kanımca işe yarayan kuraldır. g harfiyle başlayan 5 uzvu simgeler. bu 5 uzvun güzelliği ile niteleme yapılabilir. 5 g nin açılımı $öyledir.

    (bkz: göz)
    (bkz: gerdan)
    (bkz: göğüs)
    (bkz: göbek)
    (bkz: göt)
    3 ...
  50. sevilla fener i yer

    ?.
  51. fenerbahçemizin sevilla'yı elemesi sonucunda ispanyol basınının ne yiyeceği merakını uyandıran önerme.
    7 ...
  52. sana benziyor

    1.
  53. Bak yine soldu güneş,
    Yine akşam oluyor.
    Ömrümün kaderine,
    Sensiz bir gün doluyor.

    Sen yoksun diye inan,
    Dertliyim, kederliyim.
    Gelmezsen kahrolurum,
    Yıkılırım sevgilim.

    Tadın sinmiş suyuna,
    Taşına toprağına..
    Bu şehirde ne varsa,
    Hepsi sana benziyor.

    Seni unutmak için,
    Ne yaptımsa olmuyor.
    Tüm çabalar boşuna,
    Elden birşey gelmiyor..

    mükemmel bir müslüm gürses şarkısı. arabesk melodilerle aşkın anlatımı.
    3 ...
  54. 21 numaralı forma

    1.
  55. sevdiğim tek beşiktaşlı futbolcu diyebileceğim ünlü tombalacı nouma'nın giydiği formadır. inönüyü inleten kendisininde türkçe söylediği slogan unutulmaz.

    --spoiler--
    21 numaralı formasıyla
    pascaaaaaaaaaaalllll
    noumaaaaaaaaa
    --spoiler--
    6 ...
  56. bir sevgilide olması gerekenler

    1.
  57. namusu, şerefi, haysiyeti, herşey bir kenera sevmesi, sevmeyi bilmesi..
    4 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük