Orta asyada doğup büyüyen
Altaylara kalkıp yürüyen
Bozkurt'u önder alan
Oğuzhan'ın torunu TÜRK'ÜM BEN
Malazgirt'te çığır açan
Koca bizansı yerden yere vuran
Yüce komutan Alpaslan'ın torunu
TÜRK'ÜM BEN
Üçkıtaya hükmeden
Osmanlı'nın temelini atan
Yiğitler yiğidi Osman bey torunu
TÜRK'ÜM BEN
Kılıcını düşmanın boynunda bileyen
Göğsünü kalkan edip düşmana geren
Üçhilalli bayrağımı bizans surlarına diken
Ulubatlı Hasan'ın torunu
TÜRK'ÜM BEN!
Gemileri karadan denize yürüten
Bizas ordusunu gaflete düşüren
Bir çağ açıp bir çağ kapayan
iman sembolü Fatih Sultan Mehmed'in torunu
TÜRK'ÜM BEN!
Sakarya'da Çanakkale'de dumlupınar'da
Bütün Anadoluda destan yazdıran
Cumhuriyetin ışığı Mustafa Kemalin torunu
TÜRK'ÜM BEN!
O bir sevgi ağacı O bir fikir babası
O gönüllerin Başbuğu
Alpaslan Türkeşin Başbuğumun torunu
TÜRK'ÜM BEN!
bunu 6 yaşlarında bir kız okuyor, dinleyip tüylerinizin diken diken olmaması mümkün değil.
1999 depreminden hemen sonra, sakaryaspor tribün lideri yılmaz şen'in kaleme aldığı mükemmel yazı.
Yine herseyi elestiriyor, yine düsürüyor, yine konudan konuya geçip, sotelerde sarkilari söylüyor, sarkilari tezahürata çevirip, sakaryaspor`umuz için besteliyorduk. Çogumuz ne oldugunu, ne zaman gelecegini bilmedigimiz buhranlar geçiriyorduk. Saglikli birer birey olarak duruyorduk, fakat yaraliydik.
Bir sehrin göbeginde, Sakaryanin merkezinde, çark caddesi patantliydik hepimiz. Yikik bir kentin göbeginde, sokaginda hiç bar olmamasina ragmen barlar sokagi diye bilinen Ambarli sokakta, depremden sonra ahsap bir kahve olarak hizmetimize sunulan Yakamoz kahvehanesi`nin arkasinda hiç bitmedi depremler. Biz de artik sokak çocuguyduk ve alkol baska içiliyordu sotelerde.
Hergün yürüdügümüz sokaklari depremden sonra bulamiyor, bizi neyin bekledigini bilmez bir halde sehrin nöbetini tutuyorduk. Bazi aksamlar nesemizden söylemedigimiz sarki kalmaz, bazen efkar bile lanet okurdu sessizligimize. Atkilari gözümüze kadar çeker, siselerimizle hayallere dalar, sevgimizi çalan tabiata küserdik. Ustasi olmustuk birbirimizin, gözlerimizden ruh halmizi anlar ve hiç konusmadan sotedeki yerimizi alirdik. Bir sehrin göbeginde, sokak ortasinda, anilarimizla kalmistik. Bazi aksamlar o kadar çok oluyorduk ki; üçerli beserli gruplar halinde paylasiyorduk sote yerlerimizi. Sarkilarimizi bile agir makamlarda söylüyorduk zamani kazanmak için, lakin yarin bizi hiçbir sey beklemiyordu. Gitmiyorduk, kaçmiyorduk dogayla inatlasiyorduk. Artçi depremler tribün arkadasimiz olmustu, yesil-siyah çekiyorduk.
Çevre illerden yardima gelen insanlar için, insanlik için içiyorduk bir aksam; bir aksam ise sigaralari iki kati fazlasiyla satan büfeciyi öldürmedigimiz için. Hiçbir sey geri gelmiyordu, orada su vardi, o binanin altinda su dükkan vardi. A o adam mi? öldü. Onlar antalya`ya göçtüler, gittiler ve hepimize yavas yavas geldiler. Mahallenin en eski müstakil evleri saglam kalmisti. Onlar da bu degisimde bizi yalniz birakmadilar, sotemize ve gönlümüze mezeler gönderdiler. Karanliga alismisti gözlerimiz ama; çok bedava kapak kaybettik zifiri karanliklarda. Çok özlüyorduk sehrimizin, mahllemizin sokaklarini, dayanilmaz oluyordu acisi.
Sakaryasporumuz ligden çekilmisti, nefes almak daha bir zorlasmisti bizim için. Bikmadan deprem, bikmadan eskiler, bikmadan sarkilar ve sokakta sotede geçen deprem günlerimiz. Maç hastaligi bizi genç takimimizin pesine sürükledi ve orada kesfettik Tuncayimizi. Depreme inat kosuyordu, gözü görmüyordu ve freni patlamisti.
Geceleri bos stadimiza gizlice girip "oley" çekiyor, bir tribünden bir tribüne kosuyorduk. Çadirlar evimizdi, zeminle ve toprakla kucak kucaga yatiyorduk. Atatürk lisesinin karsisinda depreme yakalanan, simdilerde abisinin cezasini yatan (deli) burakinayni evinde sabahladigimiz da çok oldu. Her taraf enkazdi ve yakacak sorunumuz yoktu. Ev, lisenin tam karsisinda oldugu için sabahlari çocuklara konusma yapan müdürün borazan sesiyle küfür kafir kalkiyorduk. Elinde kagitlarla ölen, yakasina gül degil hashas yapragi takan abilerimizi, eski halimizi ve biz kendimizi geri istiyorduk. Askerimizi bile sote mekanlarda içirip ugurluyorduk. Her taraf insaat, her taraf prefabrik, her taraf çadir ve her taraf biz. Mahallemizin deli musa abisi bir aksam çadirlari yakmaya kalkiyor ve onun durumunu polislere anlatana kadar biz deliriyoruz. Musa abimiz ki; 1980lerde, bir Sakaryaspor maçinda, mahallenin kurnaz abileri tarafindan anlasmali olarak. "Hadi isin musa. Sen de oynayacaksin" diyerek saha kenarina yollanir. Musa abimiz de, "Ne zaman gircem be olum" diyerek kosar durur.
Orta hasarli, agir hasarli, göz boyamali boyali, "Elveda Sakarya" yazili binalarin arasinda büyür bir gençlik. Bir ovanin üzerine kurulmus Adapazari; seni kim. nerenden tutup, neyini nasil anlatsin ki... Kiz Kadir de dayanamadi bir gece, "Ah be dede! Millet bogazlari parsellemis, en güzel yerleri almis, siz de gele gele ovaya gelmissiniz!" diyerek sitem etti. Otuzar senelik periyotlarla misafir ettigimiz deprem, kuskusuz ki yine gelecek, üçü dördü çekilen korku filmleri gibi. "Deprem öldürmez, bina öldürür..."
Bu dogru ise yine ölecegiz bir otuz sene sonra. Bir sehrin yari deli insanlari mi? Unutmayacagiz sote aksamlarini, unutmayacagiz gördügümüz muameleyi. Sana besteler yaptik koca sehir "Bazilari sokaklarda, bazilari barakada, yasiyoruz Sakaryada, alayina isyan olsun, Sakaryama yemin olsun, bu sehirde ölüm olsa, kaçanlar da kancik olsun." Bu sehri tribünden seven insanlar, sana maraton tribününden kus bakisi baktilar; her yer sote, her yer sise. Sen en çok ölen, en çok darbe yiyen, en çok yikilan, en az ilgi gören akreplerin sehri, okey de, hep sahte okey, tribünde hep açik oldun. Seytan soteyi görür mü, görmez mi bilinmez ama bu yürek senden gelecek daha büyük aciyi kaldirmaz. Ve siz Sakaryasporumuzu çalmaya kalkisanlar, siz ideolojinizle, biz yüregimizle, siz paranizla, biz sesimizle, siz villanizla, biz sotemizle... Bir sehir yikilir yenisi kurulur, ama bu kirilan gönül yol vermez artik kara cahile. Çekin kirli ellerinizi. Bizi hayallerimizle basbasa birakin. Biz yesilin de siyahin da anlamini biliriz. Siz çadirda sevemezsiniz. Ne patetesimiz kaldi, ne kabagimiz, naylon fatura gibi bir sehir yaptiniz. Basarisizliklar ve kara bulutlar adresiniz olmus. Düzcede, Boluda, Izmitte depremin yildönümleri mesalelerle anilirken, Sakarya`da sokaga çikma yasagi koyanlar, hiç hayra alamet degil bu sessizlik. Ve biz sote aksamcilari bosuna "Tatanga" koymadik ismimizi.
Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Ve yahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne rengin belli olur, ne de tadın.
sakaryaspor trıbunlerının efsanesı, bir hafta once göç etmıstır obur dunyaya..
cennette artık bır kısı daha fazlayız..
Abiler onden gider
Sen zaten hep giderdin be abi
Biz sana yetismek icin kostururduk ,
Bak gitmissin yine ha babam kostur dur pesinden
Abiler onden gider di mi abi ?
Su dunyaya ne kahpeliklerde
Rajon kestin de
Bir dereden tas cikmiyor diye mi gittin simdi .
Sen gittin zannet kendini .
Litaruturler aglamaya devam edecek senden kalanlara
Martilar kanat cirpacak maraton semalarina ,
Karakollar gozluyecek yollarini
Her GBT aramasinda Sakal Hasan olacak isimler
Hadi Sakal abi eve geldik diyecez yine .
Sen hizli treni sevmedin diye mi oksuz biraktin vagonlari
Cok kizdiysan git abi
Bir daha ki deplasmana gelmezsen biz seni buluruz zaten .
Senden bize gitmeler kalmaz abi
Senden bize gulumsemeler
Senden bize naralar kalir .
Abiler onden gider .
Su sirayi bozmamak vardi ya
Onu bile dert edindin be abi .
Incir agacinin altinda sokak kopekleriyle
Insaatlarda polis fenerleriyle
Ikinci yarinin basindaki ucluyle uyan ve git abi .
Cok kizdiysan git .
Senden bize neler kaldi da bir aci kalmadi abi
Cunku aci Samsun civarlarinda menemencide
Izmir dolaylarinda tekelcide
Erzurum yolunda arka beslide
Insaatlarda ettigimiz kufurlerde abi .
Sen simdi git , biz seni nasil olsa buluruz .
Bak simdi de ben kizginim
Abi
Gitme
Abiiiii..
Tahtı kaptıracağını düşünen padişahlar ilk önce en çok güvendikleri kalelerinde gövde gösterisi yaparlarmış!! Anlayana.. gözaltı torbalarına tenis kortu yapılır, çirkin, sevimsiz adam. seni bu güvendiğin şehir de hayal kırıklıgına uğratır inşallah.
Git bırakıp uzaklara git
Ardında yaşlı gözlere kıyıp git
Git bırakıp uzaklara git
istesemde dön desemde hadi git
Git yalan sevdalarına
Çaresiz yarınlarına..
Bu yürek buna da dayanır
Alışırım gözyaşlarıma
Sana git diyemem
Ama kal demek gelmiyor içimden
Son sözünü söyledin bana bırakıp giderken
Ahh gün gelir olurda pişman olup dönersen
Ardından bakıp güleceğim.
1988 sakarya doğumlu profesyonel futbolcu. Şu an Kartalsporda futbol yaşantısını sürdürmekte. seneler önce altyapıda beraber oynarken, ahmet seçgin; aranızdaki herkes futbolcu olmayacak, aslolan adam olmanızdır demişti. Hem adam gibi adamdır kendisi, hem de topçunun tillahıdır.
bütün kramponları giyen biri olarak konuşabilirim ki, daha iyisi yok, olmadı, olmayacak, çifti 200 grammış, karbonmuş, fiberoptikmiş hikaye. Copa mundial daima efsane.
bıyıkaltından ve ağzı yamultarak konuşan erkektir, kızın yüzüme neden bakmıyorsun sorusu üzerine kendini adriyatiğin serin sularına bırakmasını ve akıntıda yok olmasını temenni ediyoruz.
çok çorabın delik kısmının nerede olduğu kafada kurulur. yırtık tarafın alta gelmesi için müthiş bir özen gösterilir. koşullar uygunsa, şimdi kıza kalmaya gidilebilir.