bir bardak eğer boş ise onu ister tertemiz su ile doldurursunuz, ister katran ile. beyin de böyledir. eğer onu boş bırakırsanız ilimle bilimle maneviyat ile doldurmazsanız, şeytan gelir beyni elegeçirir, sizide kendine benzetir, böyle şeyler yaptırır. işkence dilen kişi uygur da olabilir çinlide, müslümanda olabilir, hıristiyanda ama kesinlikle hiç bir ademoğlu bunu haketmiyor.
Kur an'da geçen isim koymak şart olmadığı kanaatindeyim. Aynı zamanda verilen isim insanların karakterini de etkilediğini düşünüyorum. O sebeple isim konulurken popülerliğinden çok, anlamına bakılmalı.
ben ırkçı olmadığımı düşünmekteyim, kürt, türk, ermeni, yunan,rum vs. hepsi ile dost olabilirim, yeterki insan olsun, ama nedense sırp deyince tüylerim diken diken oluyor.
don satışlarının artması ile ilgili bir durum, adamların işi azalınca önce ne yapacak, ya çocuklara saracak noel baba hediye dağıtıyor ayağına, yada kadınlara bir şeyler satmaya çalışacak, en kolay pazarlama hedef kitlelelerine saldırıyorlar, onlarda yiyor.
Herhangi bir canlıyı bilerek kasten öldüren gerçek bir suçludur, canidir. Önce Kedi ile başlar, o yetmez sonra biraz daha büyük bir canlı. Bu işin sonunda insanlar vardır hedefinde.
Üzücü ama Türk düşmanlığı olarak düşünmediğim bir konu,önemsemiyorlar, bizimkilerde önemsenmesi için herhangi bir efor sarf etmiyorlar. en büyüğünden en küçüğüne kadar istikrarlı bir takımımız yok.
Işid denilen cani sürüsü asla müslüman olamaz. Müslümanlık mertliktir. Peygamber efendimizin katıldığı savaşlarda, sahabeler, aç kalmak pahasına ellerindeki yiyeceği esirlere vermiştir, onalara asla kötü muamele yapılmamıştır. Biz böyle bir dinin mensubuyuz, bu şeref yoksunu şeytan sürüsü (bakınız Kur'an da insan ve cin şeytanlardan bahseder) dünya ya dinimizi kötülemek için özellikle de ortadoğu (ki bu böge yıllar öncesinden karıştırarak oradaki devlet otoritesi bitirme noktasına getirilmiştir, sonrasında bu tip iki ayaklı şeytan sürüleri boşuktan faydalanabilsin) bölgesine salınmış ajanların başlattığı pisliklerdir. Bizim dinimiz hoşgörü dinidir,dayatma yoktur, evine (yurduna), ekmeğine(rızkına), namusuna direkt olarak saldırılmadığı sürece savaşmaz, savaştığında da kahpe gibi değil mert gibi çıkar çarpışır. Dinimizin emrettiği ilk Emir OKU'dur. Bir çok aptalın anlayamadığı budur, öncelik cehalet ile savaşmaktır. Allah bu şeytanların cezasını er yada geç verecektir, buna gücü, kudreti yeter.
ibadet etmek ile ilgili malesef yanlış bir algı var. Kur'an da bir yada bir kaç ayette geçmekte olan konu, Allah'ın sizin duanıza ihtiyacı yoktur şeklindedir. O zaman neden dua etmeliyiz, neden şükür etmeliyiz. insanın ruhu Allah'tan bir parçadır, ve o ruhu güçlendirebilmekte, nefs denilen zihnin kontrol altına alınması ile olmaktadır. Şükrettiğiniz zaman,nefsinizi terbiye etmeye başlıyorsunuz demektir, elinizde olanlar için şükretmeyi öğrenemezseniz elinizde olmayanlar için hayıflanarak bir ömür geçirir, hiç bir zaman huzurlu olamazsınız. işte bunu için şükretmeye ihtiyacımız var, dua etmek ise ikinci aşama olan enerjinizi yükseltmeniz için gereklidir. Şöyle bir örnek verelim, kutsal kitabımızda ayetler ile bildirilmiş yaşanmış bir hikayedir (Sure ve ayet konusunda net bilgim yok isteyen araştırıp bulabilir). Hz. Süleyman tahtı çok ihtişamlı olan ve bununla övünen bir kadın hükümdarın ülkesine sefere gider, bilindiği gibi Hz. Süleyman kuşlara ve cinlere hükmedendir, insanlardan ve cinlerden olan komutanlarını toplayıp bu tahtı kendisine getirmelerini emreder, cinlerden olan komutan siz yerinizden kalkmadan ( yada kalkana kadar ) bu tahtı size getiririm der. insanlardan bir komutan da siz gözünüzü açıp kapatana kadar tahtı size getiririm der ve gerçekten de getirir. Buradaki hikayede insan komutan o büyük ve ihtişamlı tahtı bir anda nasıl alıp getirmiştir, dua-ibadet yolu ile kendi enerjisini o kadar üst seviyeye taşıyabilmiştir ki, onun için artık mesafe ve ağırlık gibi dünyevi algılar ortadan kalkmıştır. işte bunun için dua etmeye, ibadet etmeye, şükretmeye ihtiyacımız vardır. Yani Allah'ın bizim şükürlerimize duamıza ibadetimize ihtiyacı yok, aslında yine bunlara ihtiyacı olan bizleriz. Kainatı yaratmış, sayısı bilinmeyen galaksi ve gezegen yaratmış, suyun altında, havada, toprak altında ve üstüne sayısını bilemediğimiz kadar canlı türü yaratmış ve rızkını veren bir yaratıcıdan söz ediyoruz.
Kutsal kitabımızda birden fazla ayette geçmekte olan konudur. Zor anlarda Allah'a dua eder, zorluk-güçlük üzerinden kaldırılınca eski işlerine geri döner.
bu adama kimse bir şey demiyor mu ? Danışmanları falan istifa mı etti ? Acaba çıplak kral hikayesini canlı olarak mı yaşıyoruz ? Hocam bir sakin yavaş falan diyen çıkmıyor mu acaba ? Gibisinden bir çok soru geliyor aklıma. Her şey oldu bir tarih konusu kaldı elini atmadığı. Tüm Dünya gülüyor ama ağzı ile değil.
ikisinin bir arada olmasının mümkün olmadığı bir durum. ateistlik konusunda çok bilgim yok ama, mslümanlığın ilk kuralı olan kelime-i şahadet'e ( Allah birdir ve ondan başka ilah yoktur, Muhammed onun kulu ve elçisidir) tamamen zıttır.