ilkokul ya da lise talebesinin, üniversiteyi katmıyorum, öğretmenlerini hele de bayan hocalarını facebookta bulup "lan acaba kabul eder mi ki" şeklinde düşünceler arasında arkadaş olarak * eklemesi olayıdır. öğretmen açısından sakıncası vardır yine de okulda çok samimi olunan ya da çalışkan kabul edilen öğrenciler kabul edilebilir, okulda meşhur olduğunuz kadar facebookta öğrenci nazarında meşhur olmak hoş bir şey olmasa gerek.
doğu mistisizmiyle beraber islami unsurların daha yoğun işlendiği mevlana ve benzeri doğu kökenli ilim adamlarının sözleriyle harmanlanmış nam-ı diğer sufi temalı filmlerdir. bab aziz filmi sanırım bu filmler için biçilmiş kaftan.
ahmet haşim'in gündüze sitemini geceye olan aşkını anlatan denemedir.
"Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.
Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soluyan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski papuç naaşlarını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı? Güneşli kırlarda geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü, eve mahzun ve nevmîd dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkânı var mı?
Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Karşı karşıya oturmuş iki insan148, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk. Birden, arkamızda149 garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk. Başımızı çevirdik: iki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu. Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti: Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği müphem ve nâtamam bir âlem içindeydik. Artık her şeyi sarahatle görmek ıstırabından kurtulmuştuk. Yanlış görmek ve tahayyül etmek imkânının sarhoşluğu, vücudumuzu yavaş yavaş150 bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu. Etrafımızda, gündüzün bütün uyuz ağaçları yerine zengin bir orman vücut bulmuştu. Karşıda yemek yiyen fakir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ay ışığı içinde birer murassa hayal olmuşlardı. Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi sahilin kumları üzerinde ziyadan bir mâyi sallanıp şarkı söylüyordu. Dünyanın güzelliğinden korkmağa başlamıştık. Zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu.
Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!"
Bu gidiş nereye? böyle umursamazca
Yaşanmışları inkar edip, bırakmak ardınsıra
Nedensizce yok saymak; beni ve duygularımı,
Bu kaçış nereye? böyle fütusuzca
Bensiz mutlu olabilecekmisin sanki
Yakınları uzak etmeki neden?..neden ya
Hani sadece gözlerimde yaşardın, bir tek
kainat viraneydi hani, gönül sarayımın dışında
içtiğim su, yediğim ekmek, sendin derdin
Soluklarını bensiz alamaz-veremezdin hani
Hepsi bir yalandı deme bana; inanmam
Dudaklar belki, ama kalpler asla yalan söylemez.
öncelikle bizdeki kadar kör ideoloji ve milliyetçilikle bakmayan avrupa'nın en mülayim tabiriyle pkk'yı "gerilla" diye nitelendirebileek bir bakış açısıdır. bugün birkaç milyona yakın kürt avrupada yaşamaktadır ve bu kürtlerin büyük bir kısmının pkk'ya açık desteği vardır, hatta senelerdir her kürtten pkk'ya verilmek üzere para talep edilmektedir. biz ısrarla pkk ya orospu çocukları derken avrupanın küfür dağarcığımı zayıf ki bu örgütü özgürlük savaşçısı, gerilla diye nitelendiriyor bunun üstüne düşündük mü hiç. dünyadaki en saygın yayın organlarındaan olan cnn aklını peynir ekmekle mi yedi. yoksa bu ülkenin dışardan nasıl göründüğünü, bizi bizden daha iyi tanıdıkları için mi?
buraya kadar okudaysan şimdi eksile.
kendi karakolunun yerini bilmeyip kandil dağıyla karıştıranlar için taraf gazetesinin yeni yayınladığı fotoğrafın ana teması. http://www.taraf.com.tr/haber/19421.htm
haberlerde duyunca kıçımla güldüğüm yalan. genelkurmay basın toplantısı yaparken söz konusu 5 karakolun yerlerini mali imkansızlıklardan dolayı değiştiremediklerini söylüyordu. devlet bütçesinin %50 sine sahip olan, ordu evleri, gazinoları lüksten, şatafattan geçilmeyen, milyar dolarlık uçak, silah ihaleleri yapan askeriyenin mali imkansızları varmış. harbi bu milleti geri zekalı sanıyolar, açık açık da söylüyolar artık utanmıyorlar.
kendini rahibe terasa zanneden sevgili adayının elini ilk tutma anında karşı tarafın sert, ani reflekslerin biri olma potansiyeline sahip cümle. siktir edin gitsin.
bilimsel terimleri kullanarak fiiliyata geçirilebilecek sex türüdür.
-ay yeter dar çerçeveden(!) bu kadar da bakılmaz ki.
+dur gözlem raporlarını girmem lazım. vakit azaldı.
-hayır hakan zola bile nanayı bu kadar tasvir etmemişti.
+zola olmazsa zorla ben anlamam...