d&r da bulabileceğiniz harika bir kitap, yaratıcı olmak hakkında yazılmış, okudukça aslında evet yeeaa dediğiniz bi kitap. hiç bir şeyin orijinal olmadığını tüm yaratıcı eserlerin daha önceden gelenlerin üzerine inşa edildiği gerçeğini ortaya seren çok tatlı insanın biraz keşfeden, yaratıcı duygularını ortaya çıkaran bir kitaptır, hoştur, okuyun.
karşılaştıramadım tam olarak ya neyse. arda turan az biraz daha iyi gibi ama emo olma yolunda ilerliyor yaşayamamış ergenusluk yıllarını nişanlılık dönemlinde şeettiriyor gibi, ömer çelakıl desen o kesin zaten saçları yıkamıyor da orda bi ayrı bi yaşam şeysi var kesin.
an itibariyle göktaşlarının düştüğü, depremlerin olduğu yerin adeta beşik gibi sallanmasının ardından şirinceye gitmeyenlerin inanmayanların dumurudur. aman allahım böyle korkunç bi şey görmedim ben. bi göktaşı odama düştü ama bu çok minik sadece camımı kırdı, of ama gökyüzü çok kalabalık inenler çıkanlar falan göremiyorum tam ama ben bi şeyi ya böyle kıyamet mi olur ortalık elli altı arkadaş bi sakin olun biliyorduk zaten kopacağını yapmayın ama böyle, neyse ben de sağ salim şirinceye ulaşırsam kıyameti atlatmış olacağım. haydi rastgele hayırlı kıyametler.
(bkz: sn kıymttsn snrm ii gclr) *
evet arkadaşlar nasıl bi lanettir bu ya kendimi son durak filminden fırlama gibi hissettim en önden başlayarak teker teker hepimizin telefonu çaldı hayır bi de hep bi bilmedik numara arama vakası çıkıyor ki karşımıza sormayın
-alooooo sen kimsiiinnn
-kiiiim kiimmmm heeeee yook yooookk... diye devam eden konuşmalar var ki hiç sormayın
hepsinden beteri tabi ki minibüste,otobüste telefonla konuşamama durumu öyle kızlar var ki özeniyorum arkadaş o sesi yemin ediyorum kendisi bile duymuyordur eminim nasıl o kadar sessiz konuşuyorlar hala şaşkınlık ve hayranlık içerisindeyim.
neyse vel hasıl minibüste birinin telefonu çalınca hepimizinki çalıyor çalmayın çaldırtmayın. *
o ne pis, ne sövülesi, ne gereksiz, eskimiş de atılmak isteyip de atılamayan kıyafet gibidir o, şarjdayken hiç bir şey yapamazsınız öyleleriyle en iyisimi onu bi kuzeniniz yanlışlıkla kırsın ve size yeni uzun şarj kablosu alsın. *
kimsenin başına gelmesin durumudur. her zaman başıma gelen olay, yahu arkadaş tam toparlayacağım yok film kopuyor birden unutuveriyorum sonra saçmalamaya başlıyorum sonra entryi bi türlü bitiremiyorum ya da çok saçma sapan bitiyor çok fena yani.
Havadaki kan ve çiğ et kokusu gitsin istiyorum, eve döndüğümüz zaman eşyaları başka biri yukarı çıkarsın istiyorum, telefondan sözlüğe girmek işkenceye dönüşmesin istiyorum, hız kotamı doldurduğum zaman hızım düşmesin istiyorum, dünya barışı olsun hı bi de cem aylinden ayrılsın istiyorum. Evet bunlar beni şu an mutlu edecek şeyler.*
iftar vakti otobüslere verilen kek ve sudur efenim. burada bahsedilen şehir içi otobüslerdir hani her gün saatlerce beklediğiniz var ya hıh işte onlardan bir tanesindeydim ben de tabi iftara yetişme kaygısı içinde giderken falan vel hasıl yetişemedim ve iftara 5 dk kala otobüse 2 poşet yiyecek poşeti kondu. ben de şoförlerin iftar sofrası geldi diye düşünürken pat içinden su ve kek çıktı dağıtıldı. otobüs güzel hoş oldu bi anda, çoğu kişi oruçluymuş meğer * ezan okundu iftar açıldı falan güzel bir ortam oldu hiç tanımadığın insanlarla aynı otobüste iftar yapmak, bilmiyorum belki de yazın yaşanan ramazanlar içinde en çok o an hissettim gerçekten ramazanda olduğumuzu yazın ramazan insanlara çok ağır geliyor ve evet haklılar ama bazen çok fazla umursamaz olunabiliniyor. konunun azıcık dışına çıktım kısaca iftarlar zamanında açıldı ve bu kibarlık ve gösterilen saygı için de mutlu oldum. **
yazarların eski sevgilileri hakkındaki entrylerini oylayamamaktır. yazar kendi sayfasını bi açar bakar eski sevgilisi hakkındaki entrysi artılanmış sonra der ki bakim bakalım ne yazmıştım o entryde falan derken gece gece eski sevgiliyi hatırlar. *
yakışıklı, doğru düzgün birisini görürsünüz evet işte bu dersiniz etkilenirsiniz sonra er kişi konuşmaya bi başlar ki sormayın o an bütün film kopar malesef ve bir kez daha hayalleriniz suya düşer. (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
oyuncuların sanki saç uzmanlarıyla * 40 yıllık dostmuş gibi davranıp "aaa teddy sen mi geldin bende çok sıkılıyodum buralarda" gibisinden saçmaladıkları garip hal ve hareketlerle dolu reklam.
insanı bambaşka dünyalara, derin düşüncelere götüren, özellikle kapalı havalarda sizinle bütünlük sağlayan bambaşka bir müzisyendir. kesinlikle dinleyin tadın derim.
lakin gün aşırı dinleyin yoksa her an içinizdeki o acıyı yaşıyorsunuz.