internet alemine merhaba demiş sözlük. ilk günden güzel bir başlangıç yapmıştır. ivmesini düşürmeden devam etmek isteyen kullanıcı dostu anlayışlı moderasyonu ile güzel bir oluşum. fikren klon olsada alt yapı olarak klon olmadığını çok rahat bir şekilde kanıtlayan sözlük.
çarpıklaşan dünyaya inat. çivi çiviyi söker.
yepyeni altyapısı ile kullanıcı dostu sözlük olduğu garanti. gereksiz yavaşlamalar yok sade ve basit bir kullanımı var. beta sürümü kullanıcısı olarak gayet memnun kaldım. kesinlikle tavsiye ederim 11 aralık sabırsızlıkla bekleniyor tarafımdan. kalabalık ve kullanışsız bir buton takımı yok alışılmış sözlük görünümünden çok çok farklı. açılışını sitesindeki geri sayım motorundan takip edebilirsiniz. ilginç bir fikir insana bir heyecan kattığı muhakkak. oturup izleyesi geliyor insanın. çarpık engine inanılmaz ağ trafiği ve kaliteli sağlayıcısı ile mükemmel bir hizmet vereceğe benziyor. muhakkak takip edilmesi gereken sözlük.
oldum olası anlamış değilimdir yakışıklılık ve sempatiklik arasında ne gibi bir ilişki olabilir diye. size sorarım arkadaşım yakışıklılık insanın dış görünüşü sempatiklik ise davranışları ile anlam kazanmış sıfatlar değil midir? ben mi yanılıyorum yoksa? madem böyle neden bu saçma karşılaştırma yapılmaktadır. hayır sen nereden bilirsin bayan belki vitrinden hoşlanmıyor direk dükkana dalıyor ne satılıyor diye incelemeye başlıyor. yada vitrinlere bakıp, içeri girmeye götü yemeyen bir tip yanında para babası bir sevgili olmadığı için. yada hem vitrine bakıp hem de içeri girmeye cesaret eden ikisine de eşit düzeyde yaklaşım gösteren kaliteli bir insandır. dediğim gibi yakışıklılık ve sempatiklik bir dükkanın vitrinine bakmak ve içeri girmek kadar alakasız iki olaydır. benzer yönü nasıl satılan malda vitrinde dükkana aitse yakışıklılık ve sempatiklikte aynı insana aittir.
''sanat için soyundum'' diyerekten savunma yapan insanların emin olun sanat için yapmadıkları eylemdir. bir sanatçı gerçekten sanatçı ise o bu ibareyi kullanmamalıdır. demesi gereken şey daha mizahi daha yaratıcı daha değişik boyutlarda bir cevap olmalıdır ki sanatına laf edenlere sanat ile karşılık versin. sanatçı insan yaratıcıdır. ufak bir mevzuya daha değineyim şimdi burada yaratmak allah a mahsustur gibi saçma bir karşılık verecek olan varsa savunduğu dine gerekli özeni göstersin sonra gelsin aynen sanat için soyundum diyen sanatçı gibi.
ısmarlama teriminin manasını çözdüğü anda kız arkadaşına bu yönde bir istek yönelten model a0078c kodlu insan.ısmarlamanın da bir adabı edebi vardır. tamam erkek nezaket gösterir hesabı öder eyvallah. ama 1 öder 2 öder 3 öder kız elini cebine atmaz devam eder gider. bu durumda o kız bilin ki nezaketi hak etmiyordur. tez elden e5 yollarında yerini alması gerekmektedir. para karşılığında bir ilişkisi vardır belli ki.
memleket meselelerine isyan edilir. olaylara isyan edilir. kısacası herkes her şeye isyan edebilir. baş kaldırıştır isyan etmek.
isyan etmekle ilgili kısa bir öykü: http://bunudabilenadam.bl...09/10/isyan-ediyorum.html
youtube a hepimiz ilginç videolar izlemek için giriyoruz hemen hemen ve bundan ilerisine geçmiyoruz. peki nedir bu youtubedaki yenilik? los angeles ta 25 ekimde rose bowl stadyumunda yani yarın yapılacak olan dünyaca ünlü müzik grubu u2 konserinde youtube bu konsere sanal olarak ev sahipliği yapacak. peki bu ne demek? şu demek oluyor ki herkes stadyumda konseri canlı izlerken bizde bilgisayarımızın başında youtube eşliğinde bu konseri izleyebileceğiz. bu konuda ilerleme kaydederse youtube u koltuğundan indirme yolunda ilerlemeye çalışan video siteleri pek başarılı olamayacağa benziyor.
dünyanın ilk arama motoru. alan emtage tarafından 1990 yılında kurulmuştur. sadece polonyanın bazı yerel web sayfalarını ve bazı ftp leri aranabiliyordu.
1978 yılında ilk spam e postayı gönderen kişi. zira o zamanlar internetin yeterince yavaş olmasından dolayıdır ki kullanıcılar tarafından baya tepki almıştır kendileri.
ilginç bir arama motoru. ana sayfasını açtığınızda karşınıza biraz değişmiş bir google sayfası çıkmış gibi hissediyorsunuz. ama işin aslı logoda gizli. logoyu her tıkladığınızda; google, wikipedia, twitter, youtube arasında geçiş yapıyor ve hangi logo varsa o sayfa içeriğinde arama yapılıyor. çok sık arama yapanlar için başlangıç sayfası olmaya aday bir site. denemek isteyenler için link vermem gerekirse; http://go.infinise.com/
evet yanlış duymadınız yamaha'nın son bombası bu. yamaha teknolojide sınırları zorluyor gerçektende haberi okuduğumda ben de inanamadım gerçekten. özetlemek gerekirse yamaha son geliştirdiği 1mm kalınlığındaki kumaş bir yapıyla beraber kumaşın üstünde mevcut bir takım resim ve yazılar, kumaşın karşısında duran kişiye ses yolu ile hitabet. evet bu atılımın reklam sektöründe çok büyük bir koza sahip olacağını tahmin ediyorum. sesli ve görsel olarak bizlere hitap eden bir bez parçasından kalın olmayan reklam afişleri. yeni atılımın görüntüde hareket olmasını tahmin ediyorum şimdilik görüntü sabit bir resim gibi fakat 1mm kalınlığındaki bez parçasından ses çıkmasıda küçümsenemez.
--alinti--
avrupa birliği (ab), madeni euroya benzerliği nedeniyle sahtekarlık yapılan türk lirasının değiştirilmesini istedi. avrupa komisyonunun 2009 yılı i̇lerleme raporunda sahteciliğin önlenmesi amacıyla türk madeni paralarının, madeni eurolarla benzerliklerini ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi ve basılması gerektiği belirtildi.
--alinti--
ne cürettir anlamış değilim! madeni paramızı değiştirmemizi istiyorlarmış. efendim otunuzu bokunuzu bize benzetin demiyor muydunuz? herşeyimizi avrupa birliği uyum yasalarına göre yapmıyor muyuz? hayır bu paralar değiştiğinde ne diye değişti sanıyorsunuz ki? zaten avrupa birliğine girmek isteyen bir millet olarak paramızın değersizliğinden şikayet etmiyor muyuz? para birimi olarak euro ya geçilme isteğini kim anlamadı ki? bu benzetme keyfi olarak mı yapıldı ki? tabiki yavaş yavaş adapte etmek için yapıldı bunlar. oyun mu oynanıyor ne yapılıyor nedir bu saçma salak istek?
bir kaç sözlükte şu sualle karşılaşmış olmamdandır ki bu giriyi yazma ihtiyacı hissettim.
-dostum bu giriyi şu sözlükte de gördüm ne iş?
evet arkadaşlar bu takma ad ile 4 sözlükte yazarlık yapmaktayım. aynı takma ad imzası ile aynı giriyi başka bir sözlükte görürseniz şaşırmayınız. yazdığım sözlükler;
uludagsozluk, itusozluk, lafmacun, sdusozluk.
her yerde farklı insanları bilgilendirmek amacı ile yapılan bir eylemdir. her giri harf harf emek harcanarak oluşturulmuş ve aynı imza ile farklı sözlüklerde kullanıcılara sunulmuştur. hepsi benimdir ve benden başka ben olmadığına garanti vermekteyimdir.
bir arama motoru destek programı. peki ne işe yarıyor? öncelikle belirtmek isterim ki firefox ve internet explorer eklentisi olarak çalışma özelliğine sahip. google chrome kullanıcıları bu programdan yararlanamayacak. yolinkin görevi internet üzerinden yaptığınız aramalarda arama motoru kullanıyorsanız çıkan sonuçları sizin yerinize biraz inceleyerek size sayfa içeriği hakkında bilgi vermek ve aramanızı hangi sayfa üzerinden devam ettirebileceğinize karar vermenize yardımcı olmak. yararlı olduğu kaçınılmaz değil mi? hangimiz istemeyiz ki amerikan filmlerindeki gibi katilin ismini google a yazıp ilk linkte gerekli bilgiye ulaşmayı.
bilgisayarınızı elinizle ilgili hiç bir fonksiyon kullanmadan yönetmenizi sağlayan bir program. geliştirdiği arayüz sayesinde bilgisayarınızda bulunan bir kamera ile kaş göz hareketlerinizi tanımlayıp bu hareketlerle yapılması gereken işleri seçerek bilgisayarınızı kısıtlı seçenekte de olsa kaş göz yardımı ile kullanabiliyorsunuz. ne kadar kullanışlı olduğu tartışılır. benim şahsi fikrim birazcık gösteriş amaçlı olduğudur. yinede programı incelemek isteyenler için indirebileceğiniz bir link veriyorum. program ücretsiz.
yıllardır farkedilmeyen bir fazlalık var adres çubuğuna yazdığımız web adreslerinin hepsinde bulunan. world wide web konsorsiyum'unun direktörü ve m.i.t. profesörü olan tim berners-lee ye bir röportajda bir soru soruluyor. internetle ilgili birşeyleri yeniden yapmak isterseniz ne yapardınız diye. verdiği cevap çok ilginç. her adresin başında bulunan http:// deki eğik çizgilerden birinin fazladan olduğunu söylüyor üzülerek. meğer o zamanlar o yapının bir gereklilik olduğu sanılıyormuş programcılık dilinde meğerse sonradan anlaşılmış ki gereksizmiş. pişman olmasının gerekçesi ise her yıl sırf o bir tane eğik çizgi yüzünden kaç tane ağaç kesilmesi ve insanların fazladan bir çizgi fazla yazmak durumunda kalmaları imiş. ilginç değil mi?
çay basittir kelime manası ile. genelde karadeniz bölgesinde yetişen çeşitli işlemlerden sonra sıcak su ile etkileşimi halinde aromalı bir içecek haline gelen bitki türüdür. aynı zaman da sabah kahvaltılarının vaz geçilmezidir. sabah olupta yataktan kalktığınızda çay suyunu koymak akla gelen ilk iştir çoğu zaman. o aroma ile birlikte güne başlamak keyif vericidir. bütün gün o sabah kadar keyifli geçse keşke dedirtir insana. hele bir de hafif bergamut aroması var ise tadına diyecek yoktur. dumanı üstünde tüten bir bardak çay; can gibi, kan gibi, tüm günün enerjisi gibi bambaşka bir keyif. hele bir de kahvaltı sonrası içilen keyif çayı yok mu? şarap gibidir. nasıl ki şarap yemekle birlikte içilirse farklı yemekten ayrı içilirse daha farklı bir tat verir çayda öyledir. kahvaltı ile farklı kahvaltıdan sonra daha farklıdır çayın tadı.
sıcak bir yaz günü izmir'in yakıcı bir o kadar da güzel güneşi altında kaldırımda yürüyorsun. belli ki acelen var hızlıca takip ediyor adımların birbirini. kafanı kaldırıp, sağa sola bakmaya vaktin yok. burnundan damlalar şıp şıp damlarken içten içe küfürler savuruyorsun şu sıcağın altında bu işle uğraştığın için. belli ki resmi bir işin var devlet dairesinde. malum burası türkiye bir gün içinde resmi bir işi halletmek olimpiyatlar da 100m de rekor kırmak. yürüdün yürüdün ve bir anda yan yana giden 4 bayan kol kola da girmişler ohh samimi bir sohbet içinde gidiyorlar. hayır anlamadım ki sahilde de değiliz. ee ne yapıyorsunuz siz mağaza da yok sağda solda amacınız ne arkadaşım diyesin geliyor. sohbet ediyorlar besbelli. e be kuzum gidip bir kafede oturaraktan etseydiniz ya sohbetinizi. sağa adım atıyorsun yok sola adım atıyorsun yok. şöyle rahatsız etmeden geçeyim diyorsun malesef imkansız hale gelmiş. e rahatsız etmekte istemiyorsun izmirlisin sonuçta izmirin erkeği kibar olur. sonuç itibari ile mecburiyettendir hafif bir tebessümle yaklaşıp müsade eder misiniz? diyerekten amacına ulaşıyorsun. ortadan ikiye ayrılan grubun önüne geçmeyi başarıyor ve işine hızlıca yetişme gayeni gerçekleştirmek yolunda önemli bir adımla beraber devam ediyorsun yoluna.
buda tanım olsun: kaldırımı işgal etmek için dizayn edilmiş saldırı tekniğini uygulayan kız grubu.
müslümanlık nedir? nicedir? bunu anlamak lazım önce. müslümanlık güncel bir dindir. amacı ve gayesi belli kurallar dahilinde öldükten sonraki hayatta cennet denilen güzel yere gitmek cehennem denen kötü yerden uzak kalmaktır. bunun için yapılması gereken ibadetler vardır tabiki. ve başlıkla alakalı olarak bu yapılması gerekenlerden biride yardım sever olmaktır. bu yardım severliğin gelişmesi için zekat ve fitre denen bir uygulamaya sahiptir müslümanlık dini. müslümanlık demek komşusu aç yatarken tok uyumamak demektir. dinin farzlarından biri de hacca gitmektir. ve her yıl ülkemizden binlerce kişi hacca gitmektedir. gidip dönenler memnun kalmaktadır çoğunlukla. seneye tekrar gidenleri vardır bunların içinden. sonraki sene tekrar. yani her sene bir ton para harcamaktır bu. peki ne oldu yardım severliğe? tamam ibadetin sevabını bir kere aldın bir kere daha bir kere daha nereye kadar? bu ibadeti bir kere yaptıktan sonra daha güzelini yapmak varken neden bir kere daha aynısını yaparsın? ne olur o parayla düşkün insanlara yardım etsen? bu gibi sorular uzar gider düşündürücüdür dini tamamen yaşadığını düşünen insanların bu konudaki bencilliği?
hastayım hastasın hastayız. evet aynen böyle herkesin cebelleştiği durumdur hastalık ve hasta olmak. anlık olarakta olsa değişen dünya düzeninde hasta olmayan yoktur. kimileri kendini sağlam sanar tabi ki bilmez hasta olduğunu başkalarının ona hasta dediğini. dolayısı ile nedir anlamamız gereken; hasta olmak bedenen ve beynen gerçekleşebilir. sen grip oldun hastasın, sen sinüzitsin hastasın, sen sigara içiyorsun hastasın, sen faşistsin hastasın, sen komünistsin hastasın ya sen evet sen de dincisin hastasın. hepiniz hastasınız hepimiz hastayız. neye göre kime göre peki; bana göre, sana göre, doktora göre, devlete göre... liste uzar gider anlamak lazım gerçekleri sağlıklı bir toplum değiliz hepsini geçtim yaşadığımız dünya bile hasta yahu. e ben ne yapayım ben mi kurtaracağım dünyayı. kenarda oturayım bari keyfime bakayım. bu mudur bu kadar basit midir? 2 bakınız vererek özetliyorum ve her zaman ki klasik sözümü kullanıyorum anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az.
(bkz: sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa)
(bkz: sen yanarsan ben yanarsam kim çıkacak karanlıktan aydınlığa)
çok keyifli resimleri olan ufak ve kullanışlı çakmak üreten çakar çakmaz çakan çakmaka rakip hatta sollayıp geçmiş gençlerin inanılmaz ilgisine rağbet gören çakmak markası. zippodan vaz geçilmez o ayrı.