sıkıcı derslerde, kağıt karalamadan sonra gelen oyalanma yöntemi.
bir adet ıslak mendil alınıp eller silinmeye başlanır ferahlamak adına. yeterli olmaz tabi, bilek kol derken ıslak mendille adeta abdest alınır. mendil, siline siline suyunu çektikten sonra parmaklar ile kavranır ve çekiştirilir, iyice inceltilir, bükülür. daha sonra şeritler halinde yırtılarak parça pinçik edilir, yırtılan parçalar sıranın üzerine yığılır. bu anlamsız uğraş, yüksek derecede alışkanlık yapabilme yetisine sahiptir.
noktalama kurallarının babasıdır, ilk öğrenilendir. a'yı b'yi öğrendikten sonra kulaklara küpe olur cümle sonuna nokta koymak. yalnız bunun dışında kullanılan bir durum vardır ki hem eğlenceli hem sinir bozucudur; trip atmak. genelde sevgiliye yapılır, bazen can sıkıntısını göstermek amaçlı arkadaşlara da uygulanabilir. bunun için tek gerekli materyal; mesaj, msn, telgraf gibi yazılı bir ortamdır.
-aşkııııım napiosun?
+oturuyorum.
-başka bişi yapmio musun?
+hayır.
-hayatım?
+ne.
-noldu ya niye böylesin?!
+hiç.
-haydaa ne yaptım ben yine?
+hatırlama zaten.
kısa ve baştan savma cevaplar ile cümle sonuna konan noktalar harika bir trip seti oluşturmaktadır.
her kuyruğun kadrolu elemanıdır. bu teyzelerin en büyük neşeleri; ilk sıradakilere cıklamak, çabuk olun demek, sizi mi beklicez kardeşim diye haykırmak ve gözüne kestirdiği birine "söylediklerimi onayla" dercesine bakmaktır. teyzenin oflayıp puflamasından patlamaya hazır olduğu anlaşılır. bir süre sonra kendi kendine mırıldanmaya başlar "amma uzadı, hadi be kardeşim, saygısız şey" gibi. mırıldanırken sağa sola bakar ve kendini onaylayabilecek birini göz hapsine alır. işlemi tamamladıktan sonra "seni mi beklicez akşam oldu" diye hönkürür ve gözüne kestirdiği kişiye bakar, o kişi de en azından bir kafa sallar zaten. sallamaz ol! kadını cesaretlendiriyorsun habrin yok! desteği alan teyze, bu sefer başlar saydırmaya hatta ağız dalaşına girmeye, her söylediğinden sonra yandaşına bakar, "diğğ mi ama? aaa ayıp değil mi?" sözlerini onaylatır. iyi tarafı bu sıkıcı banka kuyruğunu seyirlik hale getirmesidir.
sevdiceğin çok sevilen bazı özelliklerinin,davranışlarının zaman içinde eriyip gitmesi, giderken sizi parça pinçik etmesidir. "neydi ne oldu" denilesi durumdur.
bu tip anneler, haftada bir/iki haftada bir kuaförlerde pusuya yatarlar. başta kuaförde çalışanlar olmak üzere, gözlerine kestirdikleri bi hatun olunca yavaş yavaş avlarına yaklaşırlar. sorgu-sual faslı geçilir, hatunun yaptığı iş, yaşı, sağlık durumu, ebesinin örekesi vs öğrenilip oğullarına uygun olduğuna kanaat getirilirse; "kızım evlenmeyi düşünüyor musun?", "benim bir oğlum var da...." veya "evlilik, söz, nişan falan var mı ?" gibi cümleleriyle asıl niyetleri anlaşılır. canım teyzem başta söylesene niyetini, ne sen yorul ne hatunlar yorulsun sana cevap vereyim derken.
msndeki ":)" ve ":D" kaarakterlerinin karşılığı olan ifadelerdir. bunun yanında değişik gülen smileyler de eklenebilmektedir hatta eklenmelidir. zira ":)" smiley sıçarken ıkınan bir çocuk ifadesine sahiptir, iticidir. yapmayın arkadaşım.
vodafone'un mobil internet hizmeti. "bilgisayarınızdan dilediğiniz yerden, ihtiyacınız kadar internete bağlanabilir, süper hızlı mobil internetin keyfini özgürce yaşayabilirsiniz" cümlesi ile insanları cezbedebiliyor. ancak oldukça yavaş, bağlanırken insanı umsuruk ediyor, yok yere lira düşümü yaşanıyor, müşteri hizmetleri vodemnet konusunda yeterli hizmet sunamıyor. mobil internet düşünenler için ; pişmanlık sebebi olabilir.
"birazdan yatayım" diye düşünülerek dişlerin fırçalanmasından sonra; dur bi mailime bakayım, aman msnde kimler varmış, kitabın şurasını da bitireyim gibi, güya 5-10 dakikalık uzatmaların planlanandan fazla uzaması sonucu midenin azizliğine uğramak. yemek yesen diş macunu tadından bir şey anlamayacaksın, yemesen açsın, yesen kim bir daha dişleri fırçalayacak, yemesen açlıktan uyuyamayacaksın, yesen gece miden rahatsız olabilir, yemesen ...diye kendinle kavga ederken; "eööööhhh bi tost yapayım ben", şeklinde sonuçlanan durum.
çok bunalmak, sıkılmak artık patlama derecesine gelmek anlamında kullanılan söz. genelde anne ile olan konuşmalarda kullanılır, çünkü anneler sürekli söylenir. farzı misal:
anne:şurayı iyi temizleyememişsin ama bak düzgün yapmıcaksan hiç yapma...
bunicktamyirmibirharf: ya üff yalıyım istersen, temiz işte nesi var anlamadım?
anne: ya tamam daha yapma sen temizlik, evinde napıcan biliyorum ben, böyle iş mi olur bıdı bıdı bıdı...
bunicktamyirmibirhar: anne. üzerime öküz oturdu sanki.bi huzur ver...
büyüklerden duyulan, nostalji kokan, çaktırmadan ayar veren sözdür.
büyüklerimiz de kendi büyüklerinden duymuştur. toplumun dejenerasyonunu gözler önüne serer. eski nesillerin utandıklarından biz utanmıyoruz, bizim utandıklarımızdan sonraki nesil utanmayacak. sonunu merak ediyorum doğrusu.
tutucu, baskıcı olarak da bilinen babadır. özellikle kızlarını, sanki onlar korumasa, kapıp kaçıracaklarmış, gazozuna ilaç katacaklarmış hissine kapılırlar. sürekli "onu yapma, onu giyme, erkek arkadaşın yok dimi" türü konuşmalarda bulunurlar. kızın ergenlik döneminde baba iyice kendini kaybeder ancak bu tutumunu kızın hayatı boyunca (ya da kendi hayatı boyunca) devam ettir.
kızımız 20'li yaşlardadır, babayı beklerken sıkılır ve incik boncuk satan bir tezgahın önünde oyalanmaktadır;
kız: şu deniz kabuklu olan ne kadar?
satıcı:3 lira o, bayanlar alıyo hep çok moda
kız:(bokuma benziyo) şu diğer büyük kabuklu olan nasıl bişeymiş bakabilir miyim?
satıcı: bu da çok moda, hepsi çok moda bunların, ben yirmi yıldır bu işi yapıyorum. el emeği bunlar organik
kız: organik demek???!&*?
baba: kızım!!!!! hadi işim bitti gidelim
kız: geliyorum baba,tamam sağolun iyi günler, iyi satışlar.
baba: böyle adamlarla fazla konuşma
kız: nasıl adamlarla?
baba: böyle işte, böyle adamlarla, ya da adamlarla... hiç bi adamla konuşma sen bence
kız: gidelim mi artık baba...
eğitmesi sabır isteyen kuş türüdür. bir çok sahibi bu sabra sahip olamayıp onu yarı yolda bırakmışlardır. 15 yıl kadar yaşarlar ve bu 15 yılın 1-2 yılını onu eğitmeye harcayabilirsiniz. konuşma kapasiteleri sınırlıdır. eğitildiklerinde çok cana yakın hayvanlardır, asla yalnız kalmak istemezler, çok oyuncudurlar ve sürekli bir şeyleri kemirmek isterler.
kelimelerin kullanılacağı durumun gereksiz olduğunu düşünüp onları kullanmaya kıyamamak.
özellikle saçma/sapkın iddialara cevap verilmek istenen durumlarda oluşur bu his. sonra bakarsın, zaten saçma olduğu belli olan bir iddiaya cevap verip neden ateşleyeyim onu, neden tartışayım da popülerlik kazansın, hem kelimelerime yazık dersin ve susarsın.
sırf sevimli olmasından ve ucunun yuvarlak olup çocuğa batmayacak olmasından alınan makaslardır. çocuğun eline büyük gelir, rahat kesemez, eli ağrır ama sevimlidir işte.