bir trafik tabelası. düz gidecekler veya sola dönecekler için kırmızı ışık yanarken, sağa dönecekler için yeşil yanabiliyor bazen. çünkü sağa dönmek diğer araç trafiğini etkilemiyor. fakat yayaları da düşünmek lazım düşüncesiyle bu tabela konulmuş. yayaya kısmı tabelacı arkadaşlara garip gelmiş olacak ki "yaya'ya" şeklinde yazılıyor.
etrafa farkettirmeden gülmek. faydadılır. mesela mizah dergisi okurken için için gülebiliriz, "adama bak kağıda bakıp gülüyor, deli midir nedir" demesinler diye.
mine g. kırıkkanat'ın bir kitabı. kırıkkanat bu kitabıyla yıllardan beri dilden dile dolaşan "en çok satacak kitap ismi" efsanesini avlamaya çalışıyor sanırım.
mc donanlds, burger king gibi müesseselerde verilen kızarmış patates türü. arkadaş benim bildiğim kızarmış patates hafiften kırmızı olur, kızarır yani. zaten bu yüzden kızarmış denmiyor mu? verdiğin patates sapsarı. ocak az yansın diye mi böyle yapıyorsun anlamadım? yahut adını değiştir. zaten çatal matal da verdiğin yok. hayvan gibi elimizle yiyoruz. iyice işi azıttınız olm.
servis atacak topu bitmiş tenisçinin, yandaki top toplayıcı veletten gelen üç adet topu şöyle bir süzdükten sonra birisini geri yollaması, birisini cebine koyması (ilerde lazım olur diye düşünüyor burada, aferin) ve birisini de o anki servisinde kullanması hadisesi.
fakat bu geri yolladığını niye geri yolluyor anlamak mümkün değil. neden iki tane istemiyor da, üç tane isteyip birini geri yolluyor? top bu arkadaşım, hepsi aynı, standart. geri yolladığın o topu birazdan o velet sana yine yollayacak. o zaman da "hmm iyi topmuş, dur şunu kullanayım, şu ise dandikmiş geri yollayayım" triplerine girecek, çoluk çocuğu kendine güldüreceksin. haa diyorsan ki, "yanlış biliyorsun arkadaşım, geri yolladığım top asla bir daha gelmez" o zaman sana "kusura bakma ama sırf sen artizlik yapacaksın diye parayı topa yatıramazlar arkadaş" derim. bir top kaç dolar biliyor musun? onu bulamayanlar da var.
(not: isim verip rencide etmek istemedim, ama anladın tabii, evet, senden bahsediyorum.)
yeni bir işyeri açan kişiye söylenen söz. taze işyeri sahibinin bizzat kendisinin söylediği de olur. seks şop açılışlarında kullanılması pek sık rastlanan bir durum değildir tabiyatiyle.
genellikle "ben çok farklı bir insanım" anlamına gelen bir davranış. tamam sen farklısın, eyvallah; ama "insanlar" diyerek herkesi tek bir kefeye koymak nedir kardeşim? üstelik bu cümleyi sarfettiğin kişi de bir insan. (henüz hayvanlarla dertleşecek mertebeye gelmediğini varsayıyorum.)
bir dönem "çok güzel rol yapmak" anlamına geliyordu. "lan oğlum adam nebiçim ağladı, çok iyi oynuyor pezeveng". küçük emrah falan bu kontenjandan artis oldu.
bir gol atma çeşidi. topu kale direklerinin tam kesiştiği, doksan tabir edilen noktadan içeri yollamak. bazı spikerler bu tür goller sonrasında, "oradaki örümcek ağını aldı sayın seyirciler" şeklinde yorum yaparlar.
iki saattir anlatılan şeyin bir yere ulaşmadığı, boşlukta kaldığı hissedildiğinde söylenir. bir başka ve aslında orijinal kullanımı ise "dedim böyleyken böyle" şeklindedir ve bir kişiye anlatılan bir şeyi daha sonra bir başka kişiye naklederken yapılan özetlerde geçer.
bu çeşit anlamına gelir. genellikle "bu neviden bilmemneler..." şeklinde ve kendisine ciddi bir insan izlenimi vermek isteyen arkadaşlarımız tarafından kullanılır.
risk almaktan kaçınan kişi. bilmedikleri yemekleri yemezler örneğin. işte bu yüzden "hiçbir insan doğuştan sağlamcı değildir; sağlamcılık sonradan olunan bir şeydir" diyebiliriz. sağlamcıların da daha önce risk alıp bazı yemekleri yemiş olmaları gerekir çünkü, yoksa açlıktan ölürler. neticede hayat risklerle dolu.
umberto econun bir deneme kitabı. "dondurma yemenin usülleri", "porno filmleri nasıl tanırsınız", "kullanım kılavuzu nasıl kullanılır" gibi konular hakkında bir kılavuz. adam üşenmemiş yazmış, okumak lazım.