inkar edilemez bir gerçektir. Dizide hangi karakteri sevsek, hunharca öldürülüyor. Bizim kulüpte ise aynı şekilde kimi sevsek hunharca gönderiliyor. Ned ve Rob Stark'ı, Jon Snow'u sevdik, hepsi öldürüldü. Zico'yu, Ersun Yanal'ı sevdik gönderildi. Alex'i sevdik gitti, onu jübile yaparak bir nebze diriltebilirdik, o bile olmadı. Jon Snow'un en azından dirilme ihtimali var. Belki Alex yıllar sonra takımın başına teknik direktör olarak gelirse, ona da Azor Ahai deriz.
He tabii nefret ettiklerimiz de gidebiliyor bazen. Kral Joffrey hunharca öldürülmüştü. Biz de Gol Kralı (!) Güiza'yı gönderdik mesela.
her insan evladının en az bir kez yaşadığı durumdur. Böyle nadiren ama ansızın denk gelir, genelde şu şekilde vuku bulur; lavaboda sümkürdükten sonra burnun derinliklerindeki sümük kütlesinin yer değiştirmesi sonucu içerisi yeni bir şekil alır. biz burnumuzla nefes alıp verdiğimizde ciğerlerimize çektiğimiz hava; içerde yeniden pozisyon almış sümüklerin oluşturduğu yeni güzergah üzerinden geçerken sümükleri titreştirir ve söz konusu müzik ortaya çıkar. Böyle bir durumda genelde sorunu çözmek için gerisingeri lavaboya koşarız. Mümkün değilse nefesi ağzımızdan almaya çalışarak durumu saklamaya çalışırız. Böyle boktan bir vaziyettir yani.
Duyduğumda tüylerim ürperdi. isveç'te çöp bitmiş sözlükdaşlar. Bildiğin ülkede çöp möp kalmamış. Ve adamlar için bu bir sorun. Neden mi? Çünkü ülke elektrik ve ısınma ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu çöplerden sağlıyor.
250.000'in üzerinde evin elektrik ve ısınma ihtiyacını çöplerin yakıt olarak kullanılmasından sağlayan isveç hükümeti, ülkede üretilen çöpten daha büyük kapasiteli çöp dönüştürme tesisine sahip. Bu durum da isveç'i komşusu Norveç'ten çöp ithal etmek durumunda bıraktı. isveç bundan böyle Norveç'ten yılda (başlangıç olarak) 80.000 ton çöp satın alacak. 9,5 milyon nüfuslu ülkede çıkan atıkların yalnızca %4'ü geri dönüşmez durumda.
Vatandaşların geri dönüşüm konusunda bu denli duyarlı olması da isveç'in yakıt olarak kullanabileceği çöpün tükenmesindeki ve komşu ülkelerin çöpünü geri dönüştürür hale gelmesindeki ana etken. Mevcut senaryoda Norveç, isveç'e fazla çöplerini yok etmesi için para ödüyor. isveç de üzerine para alarak elde ettiği bu çöpleri geri dönüştürerek vatandaşlarına elektrik ve ısınma sunuyor. Yani elektrik ve ısınmayı bedavaya getirip bir de üzerine para kazanıyorlar. isveç'in bir sonraki planı ise Norveç'tense Balkan ülkeleri, italya, Romanya (belki de biz) gibi geri dönüşüm altyapısı olmayan ülkelerden çöp satın alarak onların kirletilmiş alanlarını azaltmaya çalışmak.
Ben diyorum ki isveç'teki bu sorun büyürse Türk halkı olarak seferber olup bi mavi Marmara gemisini de isveç için çöp ile doldurup yollayalım. Ne de olsa bizde çöp çok. Problemimiz de yok zaten rahat batmasın sonra.
Evet efenim. Size şu an oturduğumuz yerden çok seri ve pratik sevap points kazanma yöntemini anlatacağım. Zaten bilgisayar başındayız çoğumuz. Mobilden girenler de bi zahmet bilgisayar başına geçsin. Şimdi. Browserımızdan yeni bir sekme açıyoruz. Chatroulette.com yazıp giriyoruz. Aman durun bi düşündüğünüz gibi değil. Tamam ben de biliyorum sitenin şöhretini. Neyse profilimizi oluşturup kameramızı açıyoruz, start tuşuna basıp chatleşmeye, yani sevaplamaya başlıyoruz. Din, dil, ırk, cinsiyet hiç önemli değil. Karşımıza kim çıkarsa "selamünaleyküm kardeş" diyip nextliyoruz sözlükdaşlar. Evet gayet seri. Selamünaleyküm. Next. Selamünaleyküm kardeş. Next. öhm Selamünaleyküm bacım. N... Next. Böyle seri seri dünyanın dört bir yanıyla selamlaşarak sevap pointleri cebe indiriyoruz arkadaşlar. Eğer uygunsuz bir görüntüyle karşılaşırsak da hemen gözümüzü kapatıyoruz ki sevap pointler kombo olarak gelsin. Aman dikkat merak edip bakıp da komboyu sıfırlamayın.
anladınız siz, son iki gecede oynanan maçları diyorum. Bir kere de eleyelim lan şu yabancı rakipleri. Dün fenerbahçe kazanmaya yönelik oynaması gerekirken yenilmemeye yönelik bir kadroyla sahaya çıkar, bugün bursaspor beş dakka daha yerde yatıp oyunu soğutamaz (ama biz geride olsak rakip yerden kalkmaz), trabzon maçını izlemedim ama sonuç olarak penaltılarda turu verir. Bi kere de sevinsek bize çok mu? Milli takım desen ayrı bi felaket. Çok şükür bir takımımız ön eleme oynamadan gitti, yoksa biz onu da gönderemezdik avrupa kupalarına. Yok hocam ben de bir Türk taraftar olarak ingilizi, almanı, portekizlisi, ispanyolu gibi uluslararası maç izleyip sonunda sevinebilmek istiyorum. Yetkili abiler her kimseniz bi el atın şu işe.
Keltik, gotik, pagan ve metal öğelerine yer vererek kendine has kaliteli müzikler yapan, isviçreli solo müzik sanatçısı. Şahsi kanaatim; film yapımcılarının kendilerine fon müzik hazırlaması için bu elemanın kapısında sıra olması gerektiğidir. Şarkılarındaki mistik ortam dinleyeni iyi havaya sokar.
Sıfıra yakın bir ihtimal olmasından dolayı bize bu konuda açılan bunca üstüne oturma fantazili başlığın hayal ürünü olması sonucunu çıkaran durumdur. Hanginiz küvete şişe dikip de çıkıyorsunuz oğlum?
herkeste bende olduğu kadar etkili olur mu bilmiyorum. Sanki kan bağışlıyormuşum gibi kaç gündür mahalledeki sivrisinekler kolumdan bacağımdan hapur küpür götürüyorlardı. Sıcaktan bunaldık odaya bi vantilatör aldık gece mece çalıştırınca da bişicik kalmadı sivrisinek namına. Rüzgârlı, esintili yerde sivrisinek olmaz ya, onunla alakalı bir durum sanırsam ki çok etkili oldu. (benim gibi sivrisineklerin uğrak mekanı olan arkadaşlara)
büyük ferahlıktır. zira hayatın her alanında o sevgili size potansiyel köstektir. Uzun uzun telefon konuşmaları yoktur, Haftanın birkaç günü ve onca para yok yere feda edilmez (sanki para sıçıyoz amuğa goğim). Öğrenciyseniz derslere daha rahat adapte olunur, her alınan karara birisi ortak olmaz. Huzur içinde yabancı kızlarla muhabbet edilir, kaynaşılır. Kısacası özgürlüktür.
Yine de insanın bir kızla yakın olma isteği erkeğin doğasında vardır. Tahmin ediyorum kızlarda da durum böyledir. işte o zaman da günübirlik ilişkilere yönelinir. Lakin öyle de olmuyor be hacı. ne güzeldir sevgiliyle el ele gezmek, gözlerinin içine baka baka seni seviyorum demek. Ne de güzeldir onu evine bırakırken yanağa konan o öpücük. Di mi? Aşk meşk iyidir iyi. kıymetini en iyi yalnız kalınca anlarssyyeter ulan! Çok yalnızım lan! Oğlum bu laflar hep kandırmaca bak. Sap olmak da amma zormuş arkadaş! Neyse sakinim sırf senin için okuyucu. Odunluk yapan sonunda sap olur kalır bilesin. Onun için Sen sen ol Hazır sevenin varken bil kıymetini onun. Hak etmeye çalış onu. Bil ki onu bulamayanlar da var. Ha, sen de benim gibiysen, senin bu yazının sadece ilk paragrafını okuman lazımdı hocam. Yapacak bişey yok. (hişşş harbi diyom bi kız bulun lan bana gözünüzü seviyim)
Fetih'tir elbette, istanbul un fethi'dir. Türk'ün en önemli tarihi olan 29 Mayıs 1453'tür. Fatih Sultan Mehmed Han'dır. işte bugün bu büyük fetihin yıldönümüdür. Nasıl 29 Ekim 1923 yepyeni ve taptaze Türkiye'mizin kuruluşunun, 30 Ağustos 1922 bizi ara verdiğimiz özgürlüğümüze kavuşturan zaferimizin kutlu yıldönümleri olarak önemliyse, bugünün tarihi de cümle aleme "çağ kapatıp çağ açmak Türklerin işidir"i öğreten, avrupalıya yusuf yusuf attıran, dünyanın düzenini değiştirmiş bir tarih olarak müthiş bir öneme sahiptir. 29 Mayıs Fetih Bayramımız kutlu olsun.
"Allah Allah, Celilü'l - Cebbar, Muinü's - Set tar Halıku'l - Leyli ve'n - Nehar, Layezal, Zülcelâl, birdir Allah Anın birliğine, Resul - ü Enbiya Peygamberimiz Cenab - ı Ahmed - i Mahmut - u Muhammed Mustafa, Al-i evladı-ı Resulü müçtebi imdadı-ı ruhaniyetine; bir cümle Âlem- i islam'ın sıhhatü selametine, Ordularımızın devamı Muzafferiyetine, Aziz Devletimizin Beka-ü temadüsüne üçler, yediler, kırklar, göçenler demine devranına " Hu diyelim Huuu"
Eli kan kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şahadette Allah yoluna revan, Kahrımız Gazabımız düşmana ziyan!... Adüvden korkmadık korkmayız hiç-bir zaman, Kura-anda Zafer va-ad ediyor Hazreti Yezdan, Uğrun açık olsun ey Serdarı Mücahid, Hüda kılıcını keskin etsin. Ömrünü gün gibi bedid! Fahri âlemi hoşnut etsin. Hak, gaza-i ekberin etsin mübarek ve Sait."
her gün defalarca illaki sol frame'de görülen takıntı başlıklar sonucu oluşan duruma yapılan serzeniştir.
Yok atatürk'ün namaz kılarken fotoğrafının olmaması, yok zekat verirken oruç tutarken de olmaması, yok şöyle deyip de böyle dememesi, kıl tüy. Adamı bi rahat bırakalım lan.
insanın biyolojik olarak sıçma anında beyninin %100'ünü kullanması sonucu oluşan durumdur. Unuttuğumuz ne varsa o an akla gelir, dünya üzerinde olan biten herşey film şeridi gibi gözünün önünden geçer, "acaba böyle bişey neden hiç yapılmadı lan" şeklinde icatlar, atomu parçalayacak alternatif formüller bulunur, vs vs. Sürekli sıçarak ders çalışsak profesör olmak o kadar zor olmasa gerek.
Birilerini çekoslovakyalılaştırmak yerine iskandinavyalılaştırmanın insanlık için daha hayırlı olacağı kanaatindeyim. iskandinavya - baltık forever.
(bkz: kendim için istiyorsam namerdim lan)
normal şartlar altında gerçekleşmesi mantıksız olan durumdur. Metal romantizm ile uzaktan yakından alakası olmayan bir müzik türüdür, orası kesin. Bana gelince, lise yıllarımın tümünde ve ilk üniversite yıllarımda konserden konsere koşan sağlam metalcilerdendim. Bir süre sonra insanın az veya çok agresif müziğe olan ilgisi azalıyor, en azından bende böyle oldu. Sorana hâlâ metalciyim derim, ama yine de böyle. O eski coşku kalmadı, daha seyrek dinliyorum artık. Ancak, bir kıza aşık oluyorum ve inanılmaz bir metal aşkı doluyor yine. Aşık olunca insanın içinin tekrar kıpır kıpır olmasından mıdır nedendir, heyecan dolu oluyorum ve bunu metalle dengeliyorum sanırım. insanın kendine olan güvenini de dehşet artırır heavy metal, bilginiz olsun. Evet, aşık olunca metal dinliyorum ben. Kusura bakmayın kızlar.
bilinen en eski türkçe kelimedir. 'iki yüzlü bıçak' anlamına gelir. 'kingluk' adı altında; m.ö. 1022 yılına ait bir kayıtta hunların ataları tarafından kullanıldığı öğrenilmiştir. M.ö. 47 yılında yazılmış bir çin kaydında da adı zikredilmiştir. kingirlik şekli ile günümüzde kullanılmaya devam etmektedir.
kingirlik kelimesidir. 'iki yüzlü bıçak' anlamına gelir. 'kingluk' adı altında; m.ö. 1022 yılına ait bir kayıtta hunların ataları tarafından kullanıldığı öğrenilmiştir. M.ö. 47 yılında yazılmış bir çin kaydında da adı zikredilmiştir. kingirlik şekli ile günümüzde kullanılmaya devam etmektedir.
muhtemelen tatlandırıcıdan kaynaklanan durumdur. diyet kolanın mideye inene kadar geçtiği her yere bıraktığı fenilalaninin üzerinden su geçtiği zaman su rezil bir tat alıyor. tiksindirir adamı.
"error: eben.dll bulunamadı" vb. şekilde herkesin bilgisayar başında en az bir kere karşısına çıkmış saç baş yoldurtan denyo dosyadır. nick seçimimde etkili olmuştur.
Leyla ile Mecnun, Seksenler, Sakarya Fırat, Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam, Mavi Kelebekler, Kurt Kanunu, Avrupa Avrupa diye uzayıp giden liste, şu an en izlenesi kanalın rakipsiz trt olduğunu gösteriyor. Geçmişte ismini gördüğümüz an zaplıyorduk biz bu kanalı. Şimdi ise takdiri hak edecek seviyeye gelmiş.
