`AMERiKAN Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), astronotların 6 aylık dönemler halinde konakladığı Uluslararası Uzay istasyonunun (UUi) benzerini Ay yüzeyinde kurmak istiyor
Ay'a 2020 civarında gidilmesini öngören NASA'nın keşif misyonları bölümü direktörlerinden eski astronot Carl Walz, Ay'da daha uzun süreli, UUi'de şu anda yaptığımız gibi altı aya varıncaya dek uzun süreli kalış dönemleri oluşturmalıyız; dedi Walz, Ay üzerinde yaşayacaklarını, çalışacaklarını, altyapı inşa edeceklerini ve Ay ın kaynaklarını kullanacaklarını söyledi`
filmin oyuncu kadrosu gerçekten çok sağlam. rol ile karakter bütünleşmesi ancak bu kadar olabilirdi. oyuncular kendilerine biçilmiş rolleri size olabilecek en gerçekçi biçimde yansıtabiliyor ve siz bu karakterlerde kendinizden bir şeyler bulabiliyordunuz.
filmdeki replikler ayrıca bir güzeldir. insanı tatlı bir şekilde gülümseten bunun yanında da aynı derecede düşündüren tiptendi.
filmin konusu olan işsizlik ve onun sosyal ilişkilere yansıyış ve onu etkileyiş biçimi, gerçekte yaşantımızdaki maddiyat faktörünün, sosyoekonomik yapımıza nasıl bir etkide bulunduğunu açık ve net bir şekilde görmemizi sağlar bir şekilde işlenmiş ve sürekli olarak kaçtığımız gerçeklerle yüzleşmemizi istercesine filme "dostluk" ilişkilerinin zayıf halkasının* gerçekte hiçbir zaman kabul etmeyeceğimiz bir gerçek* tarafından nasıl paramparça edilebileceğini gözümüze gözümüze sokmuş.
herkesin kendinden bir parça bulabileceği "güneşli pazartesiler" hayatımızdaki güneşin ne kadar gerçekçi ve aynı zamanda ne kadar sahte olabileceğinin en açık şekli.
yok hayır, "biz sadece eğlenmeye geldik." deseler kimse bir şey diyemez, demeye de hakkı yoktur; lakin kalkıp "biz barışı savunmaya geldik, barış istiyoruz!" falanda filanda ayaklarıyla oralarda nelerin yapıldığını herkes çok iyi biliyor.*
eğlenmenize kimsenin bir şey diyeceği yok; lakin barış gibi, devrim gibi kutsal kelimeleride kıymetten düşürüp milletin alay konusu etmeyin işinize bakın sadece.
Çocuk; Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse.
Din; inanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü, kült.
"düşüncesizce davranabilecek" yaşta olan birinin din gibi insanın tüm sosyoekonomik yapısını etkileyen bir dogmaya nasıl "çok bağlanabileceği" aşikardır.*
daha dinin, caminin ne olduğunu bilmeden veyahut bilse dahi bunları yorumlayamayacak kapasitede olan bir varlık camiye gitmek için yanıp tutuşuyorsa orda bir beyin yıkama işlemi var demektir.
böyle bir varlığın beyin hücreleriyle oynayıp, kafasını çerçevelettirmeye çalışmak onu kalkıp f tipine koymakla eşdeğerdir.
türkçe ye, ingilizce ye, fransızca ya vs. tahammülü olmayan yazar* grubuna dahildir.
bir dili ve o dili konuşan insanları aşağılamak, küçük görmek veyahut yok saymak insanlıktan çıkmış varlıkların işidir.
kürtçeye tahammülü olmayan arkadaş sana söylüyorum: sen anandan kürt doğsaydın ve biri sana böyle bir şey *söylenseydi ne derdin?nasıl karşılardın?tahammül edebilirmiydin?