gecesini gündüzüne katıp akpyi savunduğunu zanneden yazar müsveddesi. biraz daha gelişmişleri de vardır. soma faciasının gezinin yıl dönümünden 2 hafta önce önce olmasını manidar falan bulurlar. at gözlüğü kadar bakış açıları yoktur.
reklamlar neredeyse hd yayınlanırken hiçbir şekilde takılmaması ama videoya geçtiğinde takılması durumudur. hayır sadece en başta olsa sorun yok, video aralarında da reklam verenler var. video deli gibi donarken, reklam daha yüksek seste canavar gibi görüntüsüyle donmadan karşınızdadır*.
çok önemli yer edinmesinin ardından, bir anda kaybolan olaylar, kişiler vs. saman alevi ünlülerinin hepsi girer bu gruba. ama asıl söylemek istediğim bi ara mısır vardı suriye vardı rabia vardı. arkamızda kimse (amerika) durmayınca bir anda görünmez oldular. sormazlar mı adama? böyle işler ahkam kesmeye benzemez, bizde tutan çakal vari hareketler tutmaz.
etinin burçak grubu bisküvilerinin üzerinde yazar. bi bisküviden beklenti eminim bu kadar yüksek değildir ama tadları çok iyidir. arasında kaymak falan olanlar yanlarına yaklaşamaz.
bira.fm in sloganıdır. evet keyif yalnız gitmez, ama efkar en iyi yalnızken gider. en iyisi efkarlıyken sizi germeyen arkadaşlarla oturup içmek, keyif yapmak.
birisi bi şey yapar, yada anlatır sonunda o gıcık bakışıyla bi süzer ve artık ağzınızdan istemsizce yorum çıkmıştır. hepsi bu bakışın sonucudur. o an aklınıza ne gelirse söylenmiştir. bazen pişman olunan cümleler yada alakasız sonuçlar çıkabilir. bırak amk. istediğim şeylere yorum yapayım.
saçmalıktır. beşiktaş hala çok büyük tarihe sahip, büyük bir takımdır. şu anda iyi bir takım olmayabilir ama büyük takım olduğu gerçeğini değiştirmez. beşiktaş bu elbette düzelecektir.
milli takım kadrosuna 2 yeni galatasaraylı aydın ve emrenin dahil edilmesidir. abdullah avcı'dan fazlasıyla ümitliydim fakat o da geçmişteki huyu devam ettiriyor. beşiktaştan en azından necibi alıp yedek soyundurabilir. emre neysede bu aydın ne yaptı da milli takım seviyesine çıktı anlamak güç.
dünya sağlık örgütü tarafından kasım ayında güney korede yapılacak kongre ile yüzde yetmiş oranında sağlam zam yapılacakmış. amaç sigara kullanımını azaltmak ve devletlere ek gelir sağlamak imiş. iyide amk biz zaten buna yüzde yetmiş vergi veriyoruz, bide burdan gelirse iyice boku çıkar bu işin.
iki senedir beşiktaş mı konuşuyoruz portekizlileri mi anlamadım. bıktım artık bunlardan iki sene öncesinde bunlar yoktu ama beşiktaş tüm ihtişamıyla buradaydı. bunlar gidecek beşiktaş yine kalacak. fazlasıyla takımın önüne geçmeye başladılar. tez elden gönderilmeleri gerekir.
bir nevzat demir söylemi sonuna kadar arkasındayım bir beşiktaşlı olarak.
alıntı:
Beşiktaş Kongre üyesi iş adamı Nevzat Demir, Beşiktaş'ı Chelsea kulübü gibi sattırmayacaklarını söyledi.
Beşiktaş Dernekleri Ece Kaya Turnuvası'nın final maçları töreni için kendi ismini taşıyan Beşiktaş Nevzat Demir tesislerine gelen Nevzat Demir, kulübün televizyonu ve Cihan muhabirine açıklama yaptı. Demir, "Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durum ve bugünlere gelineceği çok önceden belliydi. Bundan sonra Beşiktaş'ın Chelsea gibi satılması konuşulacaktır. Fakat Beşiktaş satılmayacak. Sattırmayacağız Beşiktaş'ı, özeti budur." dedi.
alıntı:
12 eylül'de kaç kişi hayır dedi?
Ben de Aslı (Aydıntaşbaş) gibi 12 Eylül davasından heyecanlanamayanlardanım.
Aslı bunun nedenini 12 Eylül bitmedi ki, bütün kurumlarıyla ayakta diye özetlenebilecek bir gerekçeye dayandırdı.
Katılıyorum. AKP, darbenin mirasını yiyor.
Ama ben bu kitlesel heyecansızlığın ve mahkeme önündeki tenhalığın ardında bir gerekçe daha seziyorum:
Suçluluk duygusu...
Suç ortaklığı psikolojisi...
Benliği ezip çürüten bir günahkârlık hissi...
* * *
Mazide işlediği ve cezasını çekmediği bir cinayeti yok sayarak unutmaya çalışan suçlular gibiyiz.
Biliyoruz ki 12 Eylül, bizim ortak eserimiz...
Çoğumuz alkışladık, kimimiz rahatladık, kimimiz nemalandık, kimimiz susarak, oy atarak onayladık.
Bakmayın şimdi atıp tutanların kalabalığına:
işadamından sendikasına, üniversitesinden basınına, parlamenterinden sanatçısına uzanan geniş bir kitle desteği sayesinde kolayca hükmetti, arsızca zulmetti 12 Eylül...
Şimdi kime sorsanız Ben anayasaya Hayır oyu vermiştim diyor.
Öyleyse yüzde 91,3lük Eveti kim verdi?
Şahin Mengü ile hesapladık:
O dönem 650 bin kişi gözaltına alınmış.
Her gözaltına alınanın 4 kişilik ailesi olsa 2,6 milyon kişi etkilenmiş demektir.
Peki kaç kişi Evren ve anayasasına Hayır dedi:
1,6 milyon...
Yani bazı tutukluların aileleri bile darbeyi destekledi.
Başka söze ne hacet...
* * *
Evet, katilimize âşık olmuştuk.
Belki buradan bir çıkış ummuştuk.
Şimdi 94lük Evreni lanetleyip duruyorlar ya... O dönem Evrenin yurt gezilerini izlemiş bir gazeteci olarak tanıklık edebilirim:
Yüz binler darbecileri coşkuyla alkışlayarak bu suça müdahil oldu.
Şimdi mahkeme kapısına gidip Darbecilerden hesap soralım diye bağıramıyorlarsa, biraz da bu suçluluk kompleksindendir.
Evrenin tek başına yargılanıp mahkzm olması, davanın orada durması, şakşakçıları kurtarıp aklayacağı için çoğumuzun işine gelir.
* * *
Suçluluk duygusuyla baş etmenin birkaç yolu var:
Ya suçluluk duyduğunuz konudan kaçarsınız.
Ya arsızlığa vurup üste çıkarsınız.
Ya da günah çıkarıp onunla hesaplaşırsınız.
ilk iki yol kullanışlı olsa da sonunda vicdan azabına çıkar.
Sağlıklı olan, gerçeği (suçu) kabullenip sebeplerini keşfetmek, tekrarını engellemektir.
* * *
Evet, can havliyle toplu bir suç işledik.
Ama üç yıl sonra askerin işaret ettiği partiye nanik yaparak bizim alkışlara pek güven olmayacağını da ispat ettik.
Mazimizle hesaplaşabildiğimiz, suçumuzu itiraf edebildiğimiz ölçüde rahatlayacağız.
Belki o zaman, 12 Eylülün ezdiği solun boşluğunda iktidar olanların, iktidarken darbenin hukukuna, seçim barajına, ekonomi bakanına sahip çıkanların, cunta liderini Köşkte ağırlayanların şimdi Hesaplaşıyoruz cakası satmasına göz yummayacağız.
Katilimize âşık olmamızın günahını affedecek vicdanımız...
Bundan böyle biri darbeye kalkıştığında ya da başka birileri darbenin neticelerinden nemalandığında her bir ağızdan Hayır diye bağıracağız.
işte biz o gün heyecanlanacağız.
kanserin sıradan bir hastalık gibi görülmesi. son zamanlarda git gide yaygınlaşması bu durumun en büyük etkenidir. çaresinin bulunduğu palavralarına hiç inanasım gelmiyor dünyanın en prestijli insanları bile bu yüzden hayatını kaybedebiliyor. (bkz: steve jobs)
"Yaşar Kemalin Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Bu Bir Çağrıdır kitabı, büyük yazarın 1992den bu yana, inatla, kimi zaman özlemle, kimi zaman öfkeyle ve her zaman umutla dile getirdiği demokrasi, insan hakları ve barış çağrılarını, uyarılarını ve söyleşilerini, bu konulara dair yazılarını bir araya getiriyor.
Yaşar Kemal, 1993 yılında yazdığı, Demokrasi Yalanı makalesinde Gerçek bir demokrasiye ulaşmak kolay olmuyormuş. O da, kan ve gözyaşı istiyormuş. O da, akıl ve düşünce çabaları istiyormuş. Gerçek bir demokrasiye ulaşmak bir topluluğun, birkaç topluluğun iyi niyetli çabasıyla gerçekleştirilemiyor. Dışarıdan demokrasi de bir süs olaraktan, bir yalan olaraktan kalıyor. Demokrasiyi bilinçlenmiş halklar yaratır. Çünkü demokrasiyle yönetilmek en çok onun çıkarınadır diyordu."
Beşiktaş'ın Portekizli yıldız futbolcusu Ricardo Quaresma, süresiz olarak kadro dışı bırakıldı.
Portekizli oyuncu, 11 Mart Pazar günü oynanacak Orduspor ve 15 Mart Perşembe günü yapılacak Atletico Madrid maçlarında forma giymeyecek. Quaresma'nın sahalara ne zaman döneceği veya affedilip affedilmeyeceği henüz bilinmiyor.