kesmeşeker'in ne zaman gitti tren isimli muhteşem şarkısın da geçen vurucu cümle. yaşamak bazen sabır ister ancak ne kadar sabredilmesi gerektiğini belirtmez çünkü bilinir ki ömür boyu sabır gereklidir...
bu yokluk günlerinde
emin oldun sevdiğine
ama sahip olamadın
bu yokluk günlerinde
ikinci sinir harbinde
mağlup oldun
vatan sağolsun
batan dostların yardım çığlığı
hayat kurtarır bazen telefon hatları
dostum eyvallah oku şu kitabı
yak gitsin şu dijital ormanı
şimdi ben ne desem boş
karışmış harcımız yalnızlıktan
şimdi ben ne desem boş
karılmış harcımız yalnızlıktan
sanal oğlan
yalnızlıktan
yazdım suyun üstüne
hepsi yalan, hepsi yalan
hepsi yalan
ankara arıyor ayrılmayın hattan
istanbul bekliyor burdayım tamam
eyvallah dostum erkekler doğudan
bize arif gerek kadınlar batıdan
şimdi ben ne desem boş
karılmış harcımız yalnızlıktan
şimdi ben ne desem boş
karılmış harcımız yalnızlıktan
sanal oğlan
yalnızlıktan
yazdım suyun üstüne
hepsi yalan, hepsi yalan
sanal oğlan
yalnızlıktan
yazdım suyun üstüne
hepsi yalan, hepsi yalan
kalede yasin vardı
tüm topları o tutardı
kaptan kirk uzaydaydı
bizi burda bıraktı
ne acı.
hayati üçleme. serin bir parkta bir araya gelmişlerse ve de telefona uzakta ki sevdicekten "seni seviyorum" mesajı düşmüşse daha bir hayati olur daha bir gülümser insan. işte güneş
kendi krallığında hükmeden olmak kaydıyla. zaten olursun. hala o ufak çocuk olursan kendi krallığında hükmedebilirsin. krallık; ya sahi ne zaman ele geçti o küçük, surları şekerden, nehirlerinde çikolata akan evleri pamuk şeker krallık. işte hala o ufak çocuk olmak lazım bazen. ama onun yerine takımdan ayrı düz koşu yapan ve sevdiği insanların satış listesine koyduğu biri çıkageldi.
o ufak çocuğuz hala
kendi krallığında hükmeden
sen büyüdün sandın yalnızca beyaz eşyalarınla yanyana.
sen var olmak isteyen o kızsın hala
kariyerler bariyerler arasında
sen var olmak isteyen o kızsın hala
seçimlerin geçimlerin arasında.
spor haberlerinin vazgeçilmez cümlesi; rehabilete sürecinde ki sporcuların vazgeçilmez yöntemi takımdan ayrı düz koşu yapmayı bir yaşam biçimi olarak benimseyip öyle devam etmektir. takımla aynı sahada aynı platformda başka bir şeyle uğraşmak onlar yani takım yani mensup olduğunuz toplululuk bir şeyler yaparken taktik filan çalışırken siz sadece köşeleri dönmek suretiyle bambaşka bir şeyler yapmaktasınızdır. dışarıdan bakan birisi sizi de o takımın parçası olarak görebilir ama aslında siz orada sadece bulunursunuz orada değilsinizdir aslında. insan bu kafası bozuk olduğunda takımdan ayrı düz koşu yapabilir ama olmuyor be hacı takımdan ayrı düz koşu yapmaya alışınca öyle gidiyorsun.
şerifin üzgün, barın kapalı silahların sahte olduğu kasaba. sakinleri biraz fizik biraz gizem derdindedir sonra sarmaş dolaş ve yalan dolan filan falan.
1998 yılında, kupa 2 olarak anılan kupa galipleri kupası ile birleştirilerek kupa 2 olan ve bu sezon son kez düzenlenen futbol turnuvası. önümüzde ki yıldan itibaren yerini avrupa ligi'ne bırakacaktır. özellikle bu sezon uefa kupası kulüpler için cazibesini iyice yitirmiştir katılan bir çok kulüp önceliğimiz lig diyerek bu kupayı ikinci plana itmişlerdir. bu sezon son final de karşılacak olan ekiplerden shaktar donetsk bitime iki hafta kala ukrayna liginde 8 puan farkla ikinci, werder bremen ise bundesliga'da onuncu durumdadır. geçmişte yani bundan dokuz yıl önce galatasaray'ımız kazandığı vakit uefa kupası şampiyonlar ligi ayarında bir turnuva idi ancak zaman içerisinde yapılan değişiklikler özellikle de gurpu maçları uygulaması bu olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
22 yaşına gelmesine rağmen hala sağda solda pişirilen futbolcu. bu sezonu da ibb 'de geçirdi. daha önce de manisa ve eskişehir'de kiralıktı. insan artık şöyle gençlere önem veren ve güvenen bir hoca eşliğinde galatasaray forması altında izlemek istiyor.
spare me your tiny talk, kneel down and wash my feet.
could someone, please, fly you away, out from your misery.
suck it all in, go ahead and take your daily overdose.
only do not come and demonstrate me how your mind explodes.
build yourself a trojan horse, to stand out in the mass.
tuck it here before our eyes, then see what comes to pass.
well - cut version of the turmoil you have caused is on the news.
to present a blased view, for our elevated pastime's due.
the sun won't rise behind you anymore.
neglected, disconnected.
you seem to need their power even more.
one time more, to die for...
if you - take one step back, you will see what they stuck in your eye.
all the rights for your life are always implied.
if i care what you say there, impersonated form of life.
on your lilo, limp and only, list your wishes for the night..
the sun won't rise behind you anymore.
neglected, disconnected.
you seem to need their power even more.
one time more, to die for...
i'm covered with gauze-like steel.
my mind you've rotten to the core.
high apparitor, hear my appeal.
this thing is not to be allowed to breed.
you must be deaf, dumb and blind.
i loath you and your kind. die.
you keep good company in a champagne bath and smile with all your faces.
our day you grace by showing up in ev'ry place. speed-dial one, call them,
they come and make us see how once again.
they mistreated you, this fame it sure must be a royal pain.
the sun won't rise behind you anymore.
neglected, disconnected.
you seem to need their power even more.
one time more, to die for...
san marino milli takımının teknik direktörü. 1998 yılından beri aralıksız görev yapan antrenör şu an da avrupa'da milli takımlar düzeyinde en uzun süre görev yapan antrenördür.
galatasaray'ımızın 10 numarası lincoln hakkında en ufak bir başarısızlıkta standart olarak çıkan "bekleneni veremeyen sambacının bileti kesildi" haberlerinde geçen beklentilerdir. lincoln'den beklenen nedir; ligin ilk yarısını galatasaray liderin iki puan gerisinde tamamlarken lincoln avrupa asist kralı iken herşey iyiydi ama ikinci yarıda gelen üst üste sorunların ve başarısızlıkların tek nedeni lincoln yani. takımda ki sakatlıklar performansı düşen futbolcular ve teknik direktör değişikliği hiç bir şekilde galatasaray'ı etkilemedi tek sorun lincoln. daha takımın başına gelir gelmez ben şöyle disiplinliyim böyle disiplinliyim deyip kankalarını sahaya süren ve lincoln gibi özel bir oyuncuyu küstüren bülent korkmaz hiç sorumlu değil kötü performanstan ve lincoln'ün bu tutumundan. üstelik lincoln özür dilediği halde hatta türk vatandaşlığına geçmek istediğini söylediği halde. bilen bilir aynı lincoln; 2006 dünya kupası öncesi alman milli takımından gelen teklifi reddetmeştir yani sadece 2,5 yıl önce. galatasaray düşmanı, bir başarısızlık halinde baş almak için fırsat kollayan medyanın yeni hedefidir lincoln ve sattırana kadar uğraşacaklar hatta kaçırana kadar ama bu sefer jardel gibi olmaz umarım ve başaramazlar. zira jardel'de 43 maçta 34 gol attığı halde hala anlaşılamayan nedenlerle satılmıştı daha doğrusu elden çıkarılmıştı aynı muameleyi görüyordu o dönemde ve sporting lizbon'da 49 maçta 53 gol atmıştı galatasaray'dan sonra. hayır guiza gibi birisi eleştirilmezken bekleneni guiza bile verirken nedir bu lincoln'den beklenen.
çok bacak kırmaya aday defans hattıdır. ancak ikisi bir arada pek fazla bulunamazlar zira bunun sarı kartı var kırmızı kartı var kadro dışı kalması var.
bir violent femmes şarkısı.oldukça etkileyici bir şarkıdır. violent femmes deyince akla gelen ilk şarkı yani nothing worth living for ile aynı albümde bulunur.
sözleri;
see my ships
they are sailing in and out of the harbour
will they go together or must they stay apart
yes i know it's in my heart
surely you see what's inside of me
jesus is coming soon
i can hear gabriel blow his trumpet tune
this i know our lord is coming soon
mercy mercy me marvin gaye was shot by his father
o my father have mercy on me
cold kane o my cheap thrill
o my shame for cain and the devil
momma i need water i'm thirsty
surely you see what's inside of me.
yarim dolara futbolcu transferi yapılan bir ortamda gayet normal durum. 180 liralık bursun 80 lirasını transfer hamlesine 15 lirasını oyuncuların aylık ücretlerine ayırdın mı gül gibi geçinir gidersiniz. geriye kalan 85 lira ne oldu dediğinizi duyar gibiyim oda malumunuz yeni stad projesi başladık bile yeni stadımız şu aşamada.
matematiği ilk okuldan beri zayıf olmasına rağmen * bir kelime bir işlem yarışmasına katılan ve matematik soruların da zorlanan kişi. sık sık "ekran başında daha zorlarını çözüyorum ama yetmiş milyonun önünde heyecanlandım" * " ben kelimelerde iyiyim " gibi savunma cümleleri kurması muhtemeldir.
15. yüzyılda yaşayan; yaşadığı dönemin ilim irfan sahiplerinin aksine isim ve soyisimden oluşan bir kombinasyonla arz-ı endam eden, teknolojinin az olduğu devirde gökbilimci olan ali kuşçu ile her doğan erkek veledin top cambazı sayıldığı hücum oyuncusu oyun kurucunun tonla olduğu brezilya'dan çıkıp sol bek gibi bahtsız bir mevkide yıldız olan ve her önüne gelenin inholu isim aldığı bir ortamda roberto carlos gibi isim ve soyismin bulunduğu ismi ile şaşırtan roberto carlos'un benzer yönleri. evet birde rap dünyasında herkesin kin ve nefret dolu mahlaslarına rağmen sagopa kajmer gibi bir mahlasa sahip olan sagopa kajmer de var ama bu ikisi daha önemli. ***** .
bir kişi başına gelen güzel bir olayı anlattığı anda anlattığı kişinin "senin adına sevindim" diyerek sözde sevince ortak olması ve fakat samimiyetsizliğini göstermesi durumu. zira bu öyle bir sözdür ki sanki içten içe " senin bu sevincin benim için bir değer taşımıyor senin mutlu olman önemsiz buna anca senin adına sevinebilirim benim için değişen bir şey yok " demek gibidir. hele ki en yakın arkadaş bu sözü söylüyorsa o zaman daha bir kötü.
top kesme ve dolayısıyla pas verme özellikleri düşük olan ön libero. saha için de yaptığı hareketler tesadüfen ayağına gelen topları sağa sola pas niyetine sallamak ve topla yarı sahasını dikine kat eden futbolcuya eskortluk yapmaktır.
herşeyin bittiği anda son sözlerin söylendiği anda ortaya çıkan ve insanı tedirgin eden umut hissinden kurtulmak istemek. kurtulmak istemek; çünkü bu his kabullenmeyi daha da zorlaştırıyor herşeyin bittiğini kafaya kazımayı geciktiriyor dedik ya işte salakca bir his.