üşenmeden adamların yarışmaya çıkarmak için kabul ettikleri yarışmacı profillerini yüzdelere vurdum:
1) elit kesimin oğlu/kızı, özel üniversitede okumakta olan, hayatı boyunca üç-dört kez yurtdışına çıkmış, caz dinleyen, sağda solda ''fransızca bilirim, işte twitırda bin küsür takipçim var falan'' diye dolanan, tercihen yakışıklı/güzel, dış görünüş itibariyle farklı bir tarzı olan genç. en çok da bunlar çıkar yarışmaya.
(yarışmacıların %40 kadarını bunlar oluşturur)
2) ''Falanca Üniversitesi''nden bir öğretim görevlisi, dekan, doçent, profesör vb... Argo, sokak dili ve gündelik bilgi konusunda aşırı zayıf olduklarından ilk beş soruda sıklıkla elendikleri görülmüştür ve insanlara da; ''yuh bee profesör olmuş daha x'i bilmiyo'' diye malzeme çıkarmışlardır.
(yarışmacıların %20 kadarını bunlar oluşturur)
3) üst düzey şirketlerden üst düzey yönetici, yönetici asistanı, hatta pardon onlar kendilerini; ''asistınt menıcır'', ''co-menıcır'' vs. diye takdim ederler. bu adamlar çoğunlukla birinci maddedeki züppelerin büyümüş halleri oluyor.
(yarışmacıların %15 kadarını bunlar oluşturur)
4) tiki kafası yaşayan hafiften apaçi ruhlu tercihen kız yarışmacı. evet tercihen kız çünkü bu tiplerin erkekleri pek tercih edilmiyor. cehaletini ''ay çok prdn vlla çok hiycanlıyım, kafam dondo, beynim öldö .s .s'' diyerek gizlerler genelde ve ilk soruda elenip internette tıklanma rekoru kırarlar.
(yarışmacıların %10 kadarını bunlar oluşturur)
5) memur, işçi, esnaf, ev hanımı, öğretmen, özelde değil devlet üniversitesinde veya açıköğretimde okuyan öğrenci.
(yarışmacıların yaklaşık %15 kadarını oluşturuyorlar)
*tam olarak bilimsel verilere dayanmıyor, biraz ütopik bir şey. bu teoriye inanan çoğu insan paralel evrende kendisinin bir rock yıldızı veya olimpiyat birincisi olabileceğine inanıyor.
her seferinde duygularını bastırıyorsun, başın belaya girmiyor ama sıkıcı bir hayat yaşıyorsun. 30 yaşındaki halin sana teşekkür mü edecek yoksa küfür mü edecek inan ki seçemiyorum.
bunun üzerine ister hoşaf-eşek ilişkisine dair bir cevap verin, ister darkafalı deyin, öküz deyin, ayı deyin. olmuyor aga sevemiyorum.
şiir'e saygım var. duygu ve düşüncelerini diğer insanları etkileyecek şekilde, süslü kelimelerle anlatma sanatının* bir parçası. peki bunun ''bir kadının makyaj yaparak güzelleşmesi''nden farkı ne?
birçok insan ''nasıl söylediğin değil, ne söylediğin önemlidir''i doğru bulur. fakat ben bu düşünceyi yukarıdaki paralel cümlemle desteklediğim zaman ''tu kaka'' oluyor.
ızdırabı sikilesice paragraf soruları sayesinde, güç bela zaman yettirilen sınav olmuştur.
sınava 16 yaşımdan beri giriyorum, türkçe'de bu kadar fazla sayıda ve bu kadar karmaşık paragraf soruları görmedim. kaldı ki o paragraf sorularındaki kullandığınız türkçe o kadar dolaylı ve karmaşıktı ki; yani şu an 500 sayfalık ağır bir klasiği, 100 sayfalık olacak şekilde konsantre etmişler de ben de onu 1.5 saatte hızlıca okumuşum gibi hissediyorum. tebrik ederim, amacınıza ulaştınız sınavın sonlarına doğru başım ağrımaya başlamıştı bile.
twitter'da kullandığı düzgün türkçe'den dolayı takdir edilesi insan.
geyik maksadıyla yazdığı 'tvit'ler dahi büyük harfle başlıyor, cümle içerisinde tırnak ve noktalama işaretleri kullanıyor ki, birçok ünlüde görmüyoruz bunları.
the artist filmini izlemek için sinemaya giden, filmin ilk on dakikasını izledikten sonra 'bu ne biçim film böyle, hem siyah-beyaz hem de diyalog yok' serzenişleriyle salondan çıkarak bir bağlamda sözlükçülere de selam çakan (bkz: filmin yarısında çıkmak), gişede de parasını geri isteyerek ''hakkımı ararım arkadaş, aykut oray'larla büyüdük biz'' moduna girmiş bulunan insan kişisi. http://www.cumcuma.com/de...-parasini-geri-istedi-526
sanıyorum bu sözlükte karma olayının olması; 'bir yazarın ne kadar muhatap alınıp alınmaması yönünde ön bilgi olması' amacını taşıyor. yani moderatörlerin karma'dan amaçladıkları bu. kağıt üzerinde çok şirin bir şey değil mi? değil işte, çünkü karmanızı artırmanız için bol kıvrımlı bir beyne ihtiyacınız yok.
hemen yeni sekmede facebook ve twitter'ını açıyorsun. orada arkadaşlarının duvarlarında yazmış olduğu, yaratıcılık unsuru barındırmayan, kopi pest mahsulü yazılarını kopyalıyorsun. geliyorsun gene uludağ sözlük'e yaran facebook iletileri başlığını açıyorsun ve yazıyı kopi pest yapıyorsun. bunu hergün üç-beş kez tekrar ediyorsun.
girdiğin entry'nin aynısı en az on kez başkalarınca girilmiştir o başlığa. ama takma kafana, kimsenin sikine taktığı bile yok nasıl olsa. emin ol senden sonra yazdığın entry'lerin aynılarını bir on kez daha girecekler. kopi pest sağolsun.
içimde en ufak bir saygı ve hoşgörü kırıntısı dahi oluştur(a)madığım, azalarak bile değil, böyle direkt zor kullanılarak hatta silah yoluyla bitirilesice müzik türü.