şimdi de kardeşi midir ne boktur, onu çıkarttı televizyona. ailece müptelası oldular lan bu işin. yakında anasını falan da çıkartırlarsa şaşırmayın canlarım. bu işin babaanneye kadar yolu var ve bu kaçınılmaz. geçmiş olsun şimdiden.
bu filmde ben pek korku, gerilim efendime söyleyeyim bir heyecan göremiyorum. ama bu 4'te tıp daha çok geliştiği için, umduğumdan daha fazlası çıkabilir. hep beraber yaşayıp göreceğiz. iyi seyirler.
"a'ğama bu kadar iyi davranmayın canım sizde" şeklinde dalganızı geçmeyi biliyordunuz. neyse, bu sefer giydirmeyeceğim. evet, ben de bir avea'lıyım. offlayn of.
sana yemin ediyorum; lan ben bu reklam sayesinde rakamların okunuşunu unuttum hacıcancav. oduz uj nedir lan? hatun da zaten az daha falso verse, adamın sikine yapışacak, fark ettim. zevkler ve renkler tartışılmaz ya hani. heh, işte ben sizdeki zevki sikeyim. hatunun kıvırdığı adama bak. pü'ğu size. *
+do you speak english?
-yes, i don't.
+ne diyon lan sen?? *
-get the fuck out of here, fucking asshole. *
not tutulması gerekip de, hayatın akışına akıp, yetişemeyenler:
alın lan size not: insanlar, dışardan görüldükleri gibi olmayabilir. *
başbakan olan kocası, kameralarda fink atan bu. rte de atar da, bu karısına ne oluyor abi? ben böyle bir şey görmedim. mecbur muyum lan ben her ana haber bülteni açışımda böyle bir cesetle karşılaşmakla? rte yeterince yetiyor zaten, bir de üstüne sen gelme bacım. bacı dedim bak bir de, seviyorum yani. sevmiyorum da, hani seviyorum varsayabiliriz tabii. bir daha görürsem... bak bir daha görürsem... yapmam lan bir bok korkma. abi ama şaka maka ailece müptelası oldular lan bu kameraların. ruh gibi öyle geziyorlar ortalıkta. paris'e gidiyorlar, amerika'ya gidiyorlar derken, hangi ülkede oturduğumu unuttum lan bir an. hani bir anda böyle camdan dışarı bakıversem, eyfel kulesin'i görecek gibi oluyorum. ya da özgürlük anıtını neyse. ruhsunuz amına koyayım. bir hızınız yok sizin. bir ayarınız yok hacivat. ben de ne ibneyim lan; ruh diyorum peygamber demiyorum. ama gerçekten hiç içimden gelmiyor yani. öyle.
hacivat hiç mi utanmanız yok la? siz neye tapıyorsunuz, a amklar? nasıl bir şeydir lan sizdeki? nasıl bir zihniyettir yani? dikmişsiniz öküzün birini, "takıl sen" der gibi. "takıl ama arada 11833'ü öv" der gibi falan işte. gerçekten yani, bakmayın şu an kendimi sikiyorum. bu başlığa böylesine bir giri yazmam bile esasında ben. bir de abi, her reklamın ortasına konur mu ya şunlar? yemek yiyoruz şurda oturup yahu.
sıkıldığım film. ben bu filme başta şöyle bir baktım, güzel fena değil lakin sırada bekleyen bunca filmim varken, bu filme zaman ayıramadım. imdb puanı yüksek, seyircilerden olumlu yorumlar aldı, leonardo dicaprio var... izleyin amına koyayım.
bir doğum günü partisi, herhangi bir parti, herhangi bir toplandı, herhangi bir grup çalışması, herhangi... gibi olaylarda rastlanılınca koyuyor bu durum. herkesin içerisinde "sen neden geldin ki?" şeklinde * girişimde bulunurlar daha çok. "ben arkadaşlarla bugün bir buluşma ayarlamıştım, parti var gel dediler. ondan geldim." gibi bahaneler bulmanız gerekir. tabii, böyle uzaktan mazeret bulmak kolay. olayın içinde olunca, bir şok etkisi de oluyor amcamda. siz, siz olun, bu gibi durumlara maruz kalmamaya bakın. he bakamadınız mı? kaldınız mı? oturdunuz mu göt üstü aşağıya? işte, bunu önceden düşünecektin kardeşim. şimdiden düşün, karşılaşırsan sıyrılırsın bu işten. inandırıcı olmak en iyisi. inandırıcı olmaya bak. "bir arkadaşa bakacaktım da, ondan geldim." mazereti işe yaramıyor, bunu eleyin. benden söylemesi.
zekidir. hesap makineleriyle işi olmaz, kafadan yapar. çoğu kez hataları olabilir. ama onun da başka bir egosu vardır. hem, pratik yapa yapa düzelir canım. adamlar hesap makinelerinden işlemler yapınca mı mühendis oluyor sanki? al burda salih amca var. adam, kendimi bildim bileli burada bakkalda çalışıyor. muhabbetimiz de fena değildir. adam artık eli otomatik mi gidiyor nedir, iki gazoz alıyorum, 1+1 yapıp, artisçene eşittire basıyor. sonra da sertçe iki lira deyip, dudağını içeri çekip, fışs fısş şeklinde sesler çıkarıyor. bu da bir yetenek ister tamam ben yapamıyorum da, abicim şu 1+1 olayı nedir lan?
yerde aranıp, gökte bulunmaz. aslında yerde mi artık neresi size cazip gelir bilemem ama bir yerde ararsınız da, bulamazsınız onu. bulduysanız da gerçekten çok şanslısınız. benim bilmem kaç arkadaşım sırf aşkı bulmak için migros'a gidiyorlardı, efendime söyleyeyim kantinde hamburger bekleyen hatunu görüp, ona beraberinde bir de pepsiler falan ısmarlarlardı, markette arkasındaki hatunu gördükten sonra başı dönüp, 2-3 tl artan para üstülerine "üstü kalsın." derlerdi falan işte. çok yıprattılar kendilerini. çok şeyler tükettiler. çok düşündüler. çok kurdular derken, 3 kızı aynı anda oynatıyorlar artık. yani, istedikleri de bu adamların. bugün onlara gidip, "değer mi lan bunca yaptığın kıyaklara?" desem. evet der adam. en azından gitmek istediği yerde yani şu an. tabii, şu bir gerçek ki; kantinde pepsiler ısmarlamalar, markete üstü kalsın ayakları falan cacık oldu. adam bugün istediği yerde ama, gereksiz yere yaptığı masrafları paha biçilemeyecek kadar büyük. şimdi ise beş kuruş vermeden başka başka ilişkilere giriyor götlerine koyduklarım.
ben de geçen hafta bir döner ısmarladım ama, hadi bakalım. hayırlısı.
bildiğiniz gibi 99 depremi diye bir şey var. bostancı'dayız. zemin katta oturuyoruz falan. evimiz de bayağı sağlammış, hiç hissetmemiştik. gecenin bilmem kaçı. uykuluyuz. uyuyoruz. bir baktık (daha çok duyduk) dışardan böyle insan diyecektim az daha, mandalar bağırıyor. anırıyor. inletiyor. hay amına koyayım ne lan bu gece gece dedik. babam yatağından hoplamış, (sinirlidir de) camdan dışarı bakıyor. başta anlam verememiş falan. neyse, bu teyzemler bize geldi, ntv açık, olanlara bakıyoruz. yalova felan inliyor. neyse, sabah oldu. bu kuzenim falan kalktı. çok şeker, çok sakin bir fırlamadır eşşolusu. bu depremin ölçüsü, ölü insan miktarı falan öğrenmeye çalışıyoruz, sen gel televizyonu kapat. bağırdım ben. "lan niye kapatıyorsun?!" diye. dedi ki "ezan okunuyor." iyi hadi öyle olsun dedim içimden. yapacağımı bilirim dedim. bu arada dedemler de övüyor bizimkini, "aferin evladım, aferin yavrum" şeklinde. iyi dedim. görüşürüz.
hacı, ertesi gün bir baktım, açmış çizgi film izliyor bu. gittim kapattım düğmeden. "yaa ne yaptığını sanıyorsun?" dedi bana. "ezan okunuyor şşşişt!" dedim. biter birazdan dedi ve televizyonu açıp, aramızda hiçbir şey geçmemiş gibi günlük yaşantımıza devam etti. böylesini de bir bunda gördüm yani. çok yaşa sen.
başlarda çok cacık bir dizi olarak gözüme görünüyordu. bir gün karşıma çıkınca "dur la, bu nasıl bu kadar tuttu?" diye düşünüp, bir yarım saatimi yedirdikten sonra, bir de baktımki dizi bitmiş. "hay annesini ya! saat 11 olmuş olm" dedim. yani nonoşlarım, dizi iyi. zamanın nasıl hızlı geçmesine bire bir. bir gün nuri hakkında da böyle düşünüp, izlemeye kalkarsam haber verecem size ben.
anladik iyisin,
ama neye yariyor iyiligin?
seni kimse satin alamaz.
eve dusen yildirim da satin alinmaz.
anldik dedigin dedik,
ama dedigin ne?
dogrusun, soylersin dusundugunu,
ama dusundugun ne?
yureklisin,
kime karsi?
akillisin,
yarari kime?
gozetmezsin kendi cikarini,
peki gozettigin kiminki?
simdi bizi iyi dinle:
dusmanimizsin sen bizim.
dikecegiz seni bir duvarin dibine.
ama madem bir suru iyi yonun var,
dikecegiz seni iyi bir duvarin dibine
ve iyi tufeklerden cikan
iyi kursunlarla vuracagiz seni.
sonra da gomecegiz;
iyi bir kurek ile
iyi bir topraga.
bizim burada bir tatlıcı var. künefe 4 tl diye anırıyor adam. "dur lan." dedim, canım da çekmişti gidip de bir doyurayım dedim açlığımı. baktım. "abi, bunda peynir yok e'he." dedim. ** mal mal yüzüme baktı bu. kafami salladim cevap gelmeyince. yani, "ne diyon lan" şeklinde. "peynirliler altı milyon efendim." deyince birden kanım ısındı ibneye. hani efendim falan diyince, bi bi şey oldu bana. başta sert bir herifin teki gibi görünüyordu. "tamam, peynirsiz yerim ben de." dedim. yaya yaya gitti adam. hani, iki dakika öncesinde ne yaşanmış, ne olmuş, ne bitmiş... hic yani, umurunda değil adamın. lan bari nezaketen bir deseydin "size bir seyler yapabiliriz..." gibisinden. o zaman gelismeler cok farkli gelisebilirlerdi. ben çok sevinebilir, o müessesenin müptelası olabilirdim mesela. neyse işte ben de peynirsiz yedim. sırf adamın hatrına ama. yani, saygıdeğer biri olduğu için. yoksa, yok işte künefenin parasıymış, carmış curtmuş hikaye. adamı sevdim ben. ondan sonra da bir daha gitmedim oraya. ama kazık olduğundan değil; hani gidersem, eleman belki işten ayrılmıştır falan düşüncesine kapıldığımdan gitmedim. boşuna da yedirmeyelim paramızı adamlara.
değişir efendim. sarışınların salak olduğu kanısına da nerden varmışlar anlamış değilim. bizim bir geometrici var, sarışın. kadın çatır çatır konuları bir cümle, kelime, harf, ne bileyim işte devrik cümleydi falandı, anlatıyor. hiçbir hata yok kadında. yanlış yani.
