adını duyduğumda aklıma çok benimsediğim bir söz geliyor. "dönekler en çok dönmeyenlerden nefret ederler." diye. sonra hasan cemal falan geliyor aklıma. en sonunda da gülüp geçiyorum ama insan gülerken de "torun torbanın yüzüne nasıl bakacaksınız?" diye sormadan edemiyor.
Declan Hill'in Süper Lig için yaptığı açıklama. nedense bu açıklamayı EUROSPORT'da görebiliyoruz ama bizim medyamızda esamesi okunmuyor. Fatih Terim'in dün gece yaptıklarından sonra daha da anlam kazandı bence bu açıklama.~http://tr.eurosport.com/f...rk_sto3698654/story.shtml ~
--spoiler--
Şike ile ilgili yazdığı kitap dünyada 15 dile çevrilen Aratırmacı Yazar Declan Hill panelde yaptığı açıklamalarda Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi gerektiğini ifade etti. Futbol veya tiyatro diyerek söze başlayan Declan Hill, sözlerine şöyle devam etti:
"Seçenek sizin elinizde. Ya tiyatro ya futbol. Futbol mu istiyorsunuz tiyatro mu?
iki gün yolculuk yapıp buraya geldim. Futbol için savaşıyorum. Pes etmeyeceğim sizlerde etmemelisiniz.
Ben Kanadalıyım. Aynı mafya benim ülkeme de geldi. itiraflar duruyor ve Kanada polisi hiç bir şey yapmadı. Türkiye'de en azından insanlar hapse koyuluyor.
Burada bir uzman olarak bulunmuyorum. Burada bir hakim, bir doktor, bir hekim olarak karşınızdayım. Kötü şeyler söyleyeceğim. Türk sporunda bir kanser var ve bunu kesip çıkartmamız gerekiyor.
Türk futbolunda iki hükümet bulunmakta. Bir tanesi gördüğümüz, bildiğimiz. Diğeri ise başka bir hükümet yolsuzluklar yapıyor. Sorumuz bu. Biz ne yapacağız gizli hükümeti değiştirecek miyiz. Bunu yapmazsanız Türk futbolunu unutabilirsiniz. Bu Trabzonspor'u değil Türk futbolunu ilgilendiriyor. Bu savaşı vermelisiniz. Ben 36 saatlik yolu boşuna gelmedim.
Sporla ilgili organize suçları 15 yıl inceledim. ilk olarak Rus mafyasıyla ilgili belgesel hazırladım. Sonra olimpiyatlara baktım. Buz patenine baktım. Bu konuda yolsuzlukları anlamaya çalıştım. Daha sonra bir Asya çetesinin içine gizli kamerayla girdim. Eğer yakalansaydım öldürülecektim. Burada hayatını futbol için riske atmış bir adam olarak bulunuyorum. Hayatımı boşa tehlikeye atmış olmak istemiyorum. Ben bu savaşı kazanmak istiyorum.
Burada bulunan herkes Türk futbolunu benden daha iyi biliyor. Ancak ben de sizin bilmediğiniz bazı şeyler biliyorum. Meşhur bir şikeci ile konuşmuştum Londra'da. Bana şunları söyledi. Ben Türkiye'ye gidiyorum. orada şike yapmak daha kolay.
ikinci bildiğim ise Fenerbahçe şu anda 2. Lig'de olmalıdır. Ben ne Fenerbahçe ne de Trabzonspor taraftarıyım. Bir takımın yöneticisi şikeden içeri alıp takımı cezalandırmamak bana mantıklı gelmiyor. Burada aklı selimden yana davranıyorum. Bu kadar zor olmamalıydı ancak bu yapılmadı.
Başka bir şikeciye Türkiye'de konuşma yapacağımı söyledim bana güldü. Bu işin Türkiye'de çok kolay olduğunu söyledi. Şikeciler gülüyor karşımızda. Her suçu işleyen takım karşımızda ama cezalandıramıyoruz o takımı.
Karanlık zamanlarda bazı insanlar gelir ve sizin karanlık bir zamanınızda Mustafa Kemal Atatürk geldi. Bunu manşetlere taşıyın. Türkiye futbolunun bir Kemal Atatürk'e ihtiyacı vardır. Bizim yolsuzluklara bulaşmamış bir insana ihtiyacımız var. Bir Kemal Atatürk bulup bunu temizlememiz lazım.
Önümüzdeki 2 yıl boyunca Türk hakemleri görevden alınacak. Bunu özellikle istanbul medyası yazsın. iyi Türk hakemleri de var ama sorun şu, kimse artık onlara inanmıyor.
Her futbolcunun ödemesi kontratı imzaladığında sağlanmalı. Hiç parasını alamayan futbolcular var Türkiye'de. Ligin son gününde bir futbolcuya bir tomar para verildi ve ülkeden ayrıldı. oyuncular parasını alamazsa şike yapar.
iki yıl öncesinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nde ifade vermekteydim. Şu an şike ve yolsuzlukla ilgili konuşmalar yapılıyor komite. Eğer biz Türk futbolunu temizlersek, Kemal Atatürk bulabilirsek gelişmeler olacaktır. Bence yolsuzluğun giderilmesinin olimpiyat yolunda da bir faydası olacaktır.
Bence UEFA'da da bir şeyler döndü. Kitabım 2008 Eylül'de çıktı. Fransa'daki yayıncımla o zaman Platini'ye bir mektup yazdık. Mektupta Platini şu anda tartışma yaratacak bir kitap çıkartıyoruz. 25 Eylül'de UEFA bir toplantı düzenledi ve şike ile alakalı bir komite kurdu. Beni Nyon'a gönderdi ve toplantıya katıldım. Kitabı okuduklarını söyleyip Türkiye meselelerine değindiler. Agresif bir görüntü verdiler bana. Ama şimdi o agresiflik yok. Bir şeyler değişti. Şikeye artık eskisi kadar önem vermiyorlar.
Belçika'da şikeyi ortaya çıkartan konuşmacı Jan Hauspie, Declan Hill'den önce kısa bir konuşma yapmak üzere kürsüye geldi. Belçika'da şikeyi ortaya çıkartan kişi olduğunu söyledi. Şöyle devam etti:
Belçika'ya göre çok şanslısınız. Belçika'da yasal olarak bir düzenleme yok ama Türkiye'de adalet için savaşabilirsiniz. Bu durumun sonunda şikenin cezalarının Türkiye'de verileceğini düşünüyorum. 9 aylık gecikme kötü bir durum. Uefa'ya bakalım. Olayın 2011 Temmuz'da başladıktan sonra UEFA Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nde oynamaktan men etti.
Bu önemli bir gerekçe. ikinci olarak da oldukça ciddi bir önlem alındı. Fenerbahçe'nin ŞL'den çıkartılması büyük bir olaydı. O sırada gerçekler tam olarak bilinmemekteydi. UEFA aynı zamanda bildiğim kadarıyla Fenerbahçe'nin Avrupa'daki maçlarında şike olup olmadığını bilmiyorum. Buna bakarak UEFA bir örnek ortaya koydu. Bu kararın destekçisiydim ben de. Yasal olarak UEFA bir risk aldı Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden çıkarttı. 2010-2011 şampiyonluk unvanı Fenerbahçe'den alınmalıdır, kesin olarak.
Türkiye futbolunda genel anlamda çok büyük yolsuzluklar var diyebiliriz. Bochum vakasına bakacak olursak Türkiye'deki şampiyonluğun oldukça zan altında kaldığını görüyoruz. Bence 2010-2011 sezonunun şampiyonluğunun verilmemesi düşünülebilir. Bu da sağlıklı bir mesaj olur şikeye müsade edilmeyeceğine dair. Ben sizin adalet savaşınıza katılıyorum. Benim size tavsiyem UEFA'ya baskıya devam ettirin. UEFA mücadelenizle ilgili olumlu düşüncelere sahip. Fenerbahçe'nin ŞL'den çıkartılmasından sonra UEFA'nın TFF üzerinde baskı kurmamasının sebebi kuruluşları desteklemek istemesidir. Şunu da biliyorum ki UEFA'da bazı insanlar Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılmasından mutlu olmadılar.
Fenerbahçeliler UEFA'ya baskı kurdular. Pierre Cornu'nun istifasının bu sebepten olduğunu düşünüyorum. Sizin de UEFA'ya baskı kurmanız gerekir. UEFA o zaman TFF'ye baskı kuracaktır ve 2010-2011 sezonunun şampiyonluğu Fenerbahçe'den alınıp ceza görecektir.
adamlar baya cehennem yapmışlar. ondan sonra böyle iş mi olur lan deyip inançlarını kaybetmiş olabilirler. dalga olsun diye de ikinci çekimde efekt koymayı unutmuşuz ayağına yatmışlardır. aklıma gelen en mantıklı senaryo bu lan!
"Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni" isimli Nazım'ın şiirlerinden oluşmuş kitaba tam dört CD boyunca şiir okumuş olan büyük sanatçı. şiirler resmen tekrar hayat bulmuş ve dinlerken her bir şiirde tekrar tekrar ne güzel şey seni hatırlamak dedirtiyor resmen. Büyük üstada teşekkürü kendi adıma bir borç bilirim.
ölmesiyle birlikte yeşil kuşağı latin amerika'da da etkin olabileceğini tahmin ediyorum. bir kaç yıl sonra da diktatör diye naralar atmaya başlayan insanlar ortaya çıkar belki. kim ne derse desin onurlu ve gerçekleri söylemekten korkmayan cesur bir lideri daha kaybetti dünya.
şampiyonluk yakın yumurtaları kırın sloganına gönderme olarak, şampiyon olma durumunda evimde bir tencere menemen yapıp mahalleliye dağıtacağımı açıklıyorum buradan. fakir fukaranın da gönlünü almış oluruz hem.
golün şaşkınlığıyla oturduğum yerde zıpladım önce. bir kuyruk sokumu ağrısıdır gidiyor zira.
tabi o zıplamayla yetinmedim. üzerinde benim adımın yazılı olduğu formayı giyen kız arkadaşımı havaya fırlattım. kızcağızın başı tavana çarpacaktı neredeyse.
sadece gol anında değil durup durup zıplıyorum bu arada. son saniye golü atmışız la, inönü'de ki son derbiyi kazanmışız. sanırım bir kaç gün daha böyle durduğum yerde zıplarım, bağırırım, sonrada keşke hakem hataları olmadan kazansaydık diye hayıflanırım.
yazar burada kuyruk acısını bastırma yoluna gitmiştir.
kendilerinin neredeyse taptıkları son halife dini törenle defnedildi de ne oldu? halifenizin sizlere tarihi armağan olarak bıraktığı eserler kendi ülkesinde üretilemeyen kıçı kırık kalemler tarafından yazılması bu arkadaşları rahatsız etmez. hatta üstat kabul ettikleri zatı muhteremin devletinden rüşvet alıp kumarda kaybetmesi de rahatsız etmez.
bu arkadaşların kör gözlerinin tek görebildiği dini simgelerdir. okurken o kadar huzura erdim ki anlatamam. saldırabildikleri konular o kadar ipsiz sapsız o kadar tutarsız ki acizliklerinden başka bir şey ifade etmiyor.
son olarak bunları yazarak tarihe not düştüklerini sanan zatı muhteremler, bilmiyorlar ki kendi dönem tarihlerinin ne kadar ortaçağ karanlığında olduğunu not ediyorlar. dini simgelerin peşinde koşan sayın armağan tarih tekerrür ettiğinde uzay boşluğunda bir nokta değerinde dahi olamayacaktır.
türkiye'de ki yarışmadan farkı ise bizim saha içinde bu kadar çok çocuk olmaz arkadaş. olsa bile sunucu hemen "lütfen çocuklarımızı pistten alalım!" diye anons yapar.
yönetim webo'yu bu kadar fazla isterken niang hamlesini yapmasının tek bir sebebi olabilir, araya fenerbahçe'nin girmesi. muhtemelen onların verdiği maaşı veremedik ve niang'a yöneldik.
6 aylık kiralama ve satın alma opsiyonu ile takımımızın bünyesine katılmıştır ki bence harika bir yöntem.
chp'den istifa edip işçi partisi gurubu oluşturacakları haberlerine yaptığı açıklama:
"Benim de adımın geçtiği bu sözde haberlere göre CHP'nin içinde 'ulusalcılar' diye bir grup varmış, bunlar CHP'den ayrılıp işçi Partisi'ne geçecekmiş. Birincisi CHP'de ulusalcı denilen bir grup yoktur. Çünkü CHP zaten ulusalcı bir partidir. ikincisi Muharrem ince, CHP'nin neferidir. Her koşulda CHP'lidir. Muharrem ince siyaseti ikbal için yapmaz. CHP milletvekilliğini partiyle yapılmış bir sözleşme olarak görmez. Kendisini partinin misafiri değil, sahibi olarak görür. Bunu anlamamış, görmemiş, duymamış olanlara ve fantastik meraklarını, zihin egzersizlerini haber yapma becerisi gösterenlere de bir kere daha söylemiş olalım."
siyahi efsane futbolcularını anlata anlata bitiremeyen, şike operasyonu sonrası neredeyse aynı puanla ilerleyen fakat rakiplerinin büyük puanlar kaybettiği bir sezon yaşayan taraftar gurubu.